Sinemaseverler iyi bilir. Başrollerinde Dustin Hoffman ve Meryl Streep’in oynadığı
1980’de en iyi film Oscar’ını alan .”Kramer Kramer’e Karşı” filmini. Çocuklarının velayeti için mücadele eden ve aile içindeki huzursuzluğu anlatan bir filmdi. Bu gün CHP içinde yaşananlara baktığımızda bu başlık ile beraber o film aklıma geldi.
CHP’yi aile olarak düşünürsek içerde yaşananlar resmen CHP’nin CHP’ye karşı mücadelesi olarak karşımıza çıkıyor. Özellikle uzun yıllar sonra CHP’de devrim olarak nitelendirilen ve 29 Mart tarihinde yapılan ön seçimde yaklaşık 13 bin oy alan Atila Sertel’in adaylığını ve ciddiye almadıkları bir isme karşı yaşadıkları hezimeti adeta “bana yar olmayan ona da olmasın” diyerek YSK’ya taşımak ve bunu da özellikle “artık gazetecilikten çok tetikçilik yapanlara” malzeme olarak servis edilmesini gördükten sonra CHP’nin neden iktidar olmadığı açık net ortaya çıkıyor. Bu yapılanları sadece siyaseten değil, siyasi ve sosyal ahlak kuralları içinde de kabul edilir yanı yoktur.
Hoş bu konuda şikayette bulunan 3 kişi MYK kararı ile ihraç istemi ile Yüksek Disiplin Kurulu’na sevk edilse bile bence karar yetersizdir. Bu iş maşaların partiden ihracı ile çözülmez. Bu işin arkasında kim yada kimler varsa onlar ortaya çıkarılmalıdır. Yoksa bu konu parti tarihinde kara bir leke olarak yer alacaktır. Hoş bu konu ile ilgili bazı isimler partililer tarafından suçlu ilan edilse de konunun çözümü ve o suçlanan isimlerin adının lekelenmemesi için sorun çözülmesi elzemdir. Bu konunun çözümü adı geçenlerin üzerine de vazife olmuştur.
Balbay’a yakışmadı!
Durumun ortaya çıkmasından sonra Atila Sertel’in, adını gündeme getirdiği ve özgür kalması için çok yoğun çaba sarfettiği İzmir Milletvekili Mustafa Balbay’ın ifade ettiği sözler kendisine yakışmamıştır. Siyasette Vefa’nın bir semt adı olduğunu Mustafa Balbay bir kez daha ispat etmiştir!
GönderMe1: 7 Haziran tarihinde yapılacak Genel Seçimler öncesi tek tek seçim bildirgesini açıklayan siyasi partilerin hedefinde Kürt kökenli seçmenler var. Bu grubun oylarının HDP’ye kaymaması için harekete geçen siyasi partilerin seçim bildirgelerinde özellikle Kürt Sorunu’na vurgu yapması dikkat çekti. Bu konuda CHP “Kürt Sorunu’nu çözerse CHP çözer” diyerek sıcak mesajlar verirken Ak Parti Kürt Seçmen için Kürtçe parça besteletti. Bakalım seçime kadar daha neler yapacaklar.
GönderMe2: CHP’nin listesine kontenjandan gelenler ile ilgili kamuoyunda net bir bilgi oluşmazken, özellikle geçmişinde “Hareket ve Parti Liderliği” olan bir ismin tavırları hem partilileri hem de basın mensuplarını irite etmeye başladı. Hareketlerinden anlaşıldığı kadarıyla geleceğe ait “Büyük Hesapları” olan bu isme birilerinin burasının İzmir olduğunu hatırlatması lazım. İzmir’in havası fena çarpar adamı benden hatırlatması!
GönderMe3: CHP ne çekti ise çok bilmişlerden çekti. Özellikle partiye sonradan gelen isimlerin tavırları çok fazla batmaya başladı. CHP’de partinin üst organlarında yer almak için yapılan manevralar ve tavırlar insanları çok rahatsız ettiğinde bir anda eski defterler açılıverdiğinden bu isimlerin haberi yok sanırım.
GönderMe4: AK Parti’nin aday tanıtımı resmen fiyaskoydu. Özellikle seçim kozu olarak sahaya sürülen Bakan Veysel Eroğlu’nun salona gelişi ve girişi çok sönüktü. Konuşmalarda ise İzmir Milletvekili Binali Yıldırım’ın sadece Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’dan ve yaşadıklarından bahsetmesi, parti ve seçim beyannamesinden tek kelime etmemesi bence çok manidardı.