Bu hafta sonu Ankara'da yapılacak CHP'nin 36. Olağan Kurultayı öncesi parti kulisleri "Parti Meclisi'ne kim girer?" dedikoduları ile çalkalanıyor. Klasik CHP tavrı diyecek çok fazla kişi vardır ama klasikler bile özel durumlarda gündem dışı kalmalıdır. Hele de bugünkü durum göz önünden alındığında CHP'nin kendine yeni bir yol haritası çizmesi gerekiyor.
Özellikle CHP İstanbul Kongresi sonrası başlayan ve iktidar partisi tarafından her fırsatta daha da arttırılan söylemler ve son olarak Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu'na yönelik açılan 700 bin TL'lik tazminat davası ile doruğa çıkan tartışma ardından İŞİD tarafından rehin alınan Musul eski Konsolosun olan Genel Başkan Yardımcısı Öztürk Yılmaz'ın hedef alındığı eleştiriler ve yaratılan algı yeni yol haritasının çizilmesini elzem kılıyor.
Son Afrin Operasyonu ve bunun ile birlikte Ak Parti ve MHP tarafından oluşturulan ittifak ve CHP'nin bu ittifak tarafından milli olmamak ile suçlanmasını saymıyorum bile. İşte bu tartışmalar ve 2019'da yapılacak 3 seçim nedeniyle CHP'nin yönetim organı olan Parti Meclisi'ni dizayn ederken güçlü ve kamuoyunda daha güçlü görüntü veren bir kadro oluşturması şart olmuştur. Milletvekili ve belediye başkanı olmak isteyenlerin gözbebeği olan bu kadroda yer alacakların daha donanımlı olmasını gerektiriyor.
Burada en büyük görev kilit illerin başkanlarına ve delegeye düşüyor. Şu an mevcut yönetimin zayıflığı özellikle de Merkez Yürütme Kurulu'nun yetersiz kalması yeni dönemde güçlü bir kadronun oluşturulmasını şart koşuyor.
Ezcümle CHP'de bu kurultay "benim delegelerim var PM benim hakkım" demek yerine ülkenin içindeki durum ve cumhuriyetin geleceği göz önüne alınarak kadrolara yetkin ve etkin isimler gelmelidir.
GönderMe1: CHP Genel Başkanlığı için Kemal Kılıçdaroğlu'nun karşısına çıkacak 3 isme baktığımızda parti tabanında az bir oranda temsil edilen ama en çok bağıran yapı olan "Ulusalcı" tabir edilen yapıya oynayan ve o kökenden gelen isimlerin yer alması dikkat çekiyor. Bu adayların ortak özelliğinin Parti'nin duruşu ve durumuna değil de Kılıçdaroğlu'nun tartışmaya açması da cabası.
GönderMe2: Ulusalcı derken CHP'de daha önce Genel Başkan Yardımcılığı yapan hatta parti Sözcü'sü olaraktan görev alan Birgül Ayman Güler, Emine Ülker Tarhan ve Süheyl Batum akla geliyor. Bu üç isim görevi bıraktıktan sonraki süreçten bugüne ülkede yaşanan ekonomik ve sosyolojik hiçbir konuda açıklama yapmadılar. Hatta biri parti kurup kapattı. Sahi nerde bu isimler?
GönderMe3: Genel Başkan adayı olan Ümit Kocasakal, Muharrem İnce ve Ömer Faruk Eminağaoğlu CHP ve ülkenin en büyük eylemlerinden biri olan "Büyük Adalet Yürüyüşü"nede ortada görünmediler. Bırakın destek vermeyi özellikle o süreçte bu eylemi eleştirilmeleri dikkat çekti. Hatta Kocasakal'ın sert eleştirileri partililerin hafızasında ciddi yer etmişti.
GönderMe4: Bence özellikle İstanbul Kongresi CHP için mihenk taşıdır. Bu kongrede kimsenin beklemediği parti içi bir devrim yaşandı. il Başkanı seçilen Canan Kaftancıoğlu'nun siyasi duruşu, kendisine karşı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başta olmak üzere Ak Parti üst kadrolarının yaptığı eleştiriler ve suçlamalar gösteriyor ki iktidarı telaşa düşürmüştür. CHP'nin önümüzdeki dönemdeki siyasi duruşu halka daha yakın olan bu yapının doktrinleri olmalıdır.