Malum hikayedir; bir dönem Türkiye siyasetine damga vurmuş SHP’nin başında merhum Erdal İnönü vardır. Solun önde gelen politikacılarıyla birlikte gittiği restoranda “Bir şeyler almak ister misiniz efendim” diye soran garsona yanıtı hazırdır: “Teşekkürler, biz birbirimizi yiyeceğiz.” İşte CHP bugün bu bazılarının da ittirmesi ile bu sürece girmeye başlamıştır. Cumhurbaşkanlığı Sistemi Anayasa Değişikliği Referandumu sonuçlarının gerçekliliğinin tartışıldığı ilk gün itibari ile birilerinin sosyal medya üzerinden başlattığı “Kılıçdaroğlu istifa etsin başkanlıktan çekilsin” tartışması sonrası sosyal medya üzerinden derin bir tartışma başladı.
Tartışmaya katılanların bir kısmı CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun üst üste kaybettiği seçimlere dem vurarak istifasını isterken, bir kısmı ise sürecin hassasiyetine dikkat çekerek sorunun en azından ötelenmesi gerektiğini ifade ederken bazıları da bu tartışmayı sessiz ve derinden izlemeye almış görünüyor. Tartışma öyle bir hal aldı ki işin içine mezhepsel gerilim de girdi. Parti içinde uzun süredir alttan altta devam eden Alevicilik tartışması bu kez yüksek sesle dillendirilerek gündeme düştü. Sosyal medyada paylaşım yapan ve aralarında İzmir’de CHP içinde siyaset yapan Alevi vatandaşlarımızın sözcüsü sayılacak isimlerin yaptığı açıklamaları “PİROM” ifadesi ile bitirmeleri dikkat çekti.
Ne var bunda diyenler olacaktır. Ama bu kavram ciddi önemlidir zira Alevi inancında Pir; “Hz.Muhammed’din, Imam Ali’nin soyundan gelen, cem yürüten kişilerdir. Önderdir!” Daha önceki yazılarımı takip edenler hatırlar, CHP içinde Kılıçdaroğlu’nun başa gelmesi ile başlayan “Dersimlilik” kavramı Hz. Muhammed’in soyundan geldiklerini ifade eden ve Kılıçdaroğlu’nun da aşireti olan “Kureyşan”lı olmaya evrilmişti. Şimdi bu çıta çok daha yükseğe çekilmiş oldu.
Gelelim CHP’nin eski Genel Başkanı Deniz Baykal’ın çıkışlarına; Baykal’ın çıkışının haklılığı haksızlığı bir yana zamanlama hatası olduğu kesin. İki gün önce siyasi kulislere düşen gerek CHP Genel Merkezi gerekse de Baykal’ın yakın çevresi tarafından kesinlikle reddedilen ve yalanlama mesajları yayınlanan “Baykal Genel Başkanlığı istedi” haberlerini adeta ilk ağızdan teyit edildi. Sosyal medya üzerinden yayınlanan mesajlara bakarsak Deniz Baykal bu açıklamalardan dolayı beklediği başkanlık koltuğu konusunda ciddi sıkıntı yaşayacak.
Bu sözlerin üzerinden tartışma devam ederken CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun meclis grup toplantısında yaptığı konuşmada dile getirdiği; “Parti içi kavgaya izin vermeyeceğim, kavga edenleri gerekirse kapının önüne koyacağız!” sözleri parti içinde krizin daha da derinleşeceğini ortaya koyuyor.
Peki kim kazandı bu hamlelerden sonra diye soracak olursanız; Söz konusu CHP olunca yapılan hamlelerde kim kazandı kim kaybetti diye kesin yargı koyamıyorsunuz. Zira parti içinde o kadar hizip var ki dengeler her an değişebiliyor. Yalnız şu an için kesin olan bir şey varsa o da kendilerine “Özgürlükçü Sol” adı verenlerin ellerini ovuşturarak bu gerilimin daha da artmasını beklediğidir.
Ez cümle; ülkenin ciddi bir muhalefet anlayışına ihtiyacı olduğu bu günlerde neredeyse tüm tepe kadrosu hapiste olan HDP pasifize edilirken sloganı gibi “Halkın Umudu” olma konusunda tek adres kalan CHP’ye kıymayın efendiler!...
GönderMe1: Geçtiğimiz haftanın siyaset içindeki en önemli hareket CHP İzmir Milletvekili Tuncay Özkan’ın HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ı cezaevinde ziyaret etmesi oldu. Demirtaş’ın ilk duruşmasında önemli açıklamalarda bulunacağını ifade eden Özkan muhalefetin birlik içinde hareket edebileceği sinyalini vererek bir anda ülke gündemini değiştirdi. İktidara da net mesajı verdi. Muhalefetten beklenen hareket bunlar.
GönderMe2: Cumhurbaşkanı Erdoğan Ak Parti’ye üye oldu. Ak Parti’de yeni dönem çok şeye gebe gibi. Teşkilatlarda yapılacak revizyon beklentisi iç savaş başlatırsa kimse şaşmasın. Zira tek güç olarak koltukta oturmak isteyenler gözünü karartmış durumda.