CHP'de 24 Haziran seçimlerinin hemen ardından başlayan tartışmalar sonunda keskin bir ayrışma sürecine dayandı. Genel Başkan konusunda değişim talep edenler hafta başı itibari ile imza CHP Tüzüğü'nün kendilerine verdiği hak doğrultusunda imza toplamaya başladı. Bu imza toplanması öncesi geçen süreçte parti içinde yaşanan gerilim sürecin başlaması CHP'yi ikiye böldü. Hoş her iki tarafı da sükûnete davet eden bir kesim var ama sayıları diğer iki kesimin yanında çok cılız kaldığı için üçüncü taraf bile sayılmıyorlar. Bu kesim, o kadar doğru şeyler söylüyor, o kadar haklılar ki kendimi bugün bu arkadaşların düşüncelerini köşemde dile getirmek mecburiyetinde hissettim.
Öncelikle şunu belirteyim; CHP'nin en son ihtiyacı olan şey böylesi bir iç kavgadır. Kendine gönül veren ve partililer tarafından "Cumhuriyetin Son Kalesi", "Halkın umudu", "Kuruluşun ve kurtuluşun partisi" diye kabul edilen CHP'de anlayamadığım işler oluyor. Mesela;
Türkiye'de yeni bir döneme girmişken, her gün yeni bir ya da birkaç kanun hükmünde kararname ile ülkemizin yönetim şeklinde köklü değişiklikler yapılıyorken, AK Parti'nin aşırı önem verdiği ve 24 Haziran seçimlerinin hemen ardından çalışmasına başladığı ve Eylül ayında adaylarını açıklaması beklenen yerel seçimler kapıdayken neden böylesi çalışma başlatılır?
Hele de, bir karikatürden dolayı CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu dahil 72 milletvekili için aynı zamanda Ak Parti Genel Başkanı'da olan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından suç duyurusunda bulunulmuşken, AK Parti Sözcüsü Mahir Ünal tarafından neredeyse her gün CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nu ve CHP'yi hedef alan bir açıklama yapılırken başta CHP'nin Cumhurbaşkanı adayı olan Muharrem İnce olmak üzere Kurultay toplamak isteyenler neden AK Parti'nin yayın organı gibi çalışan ve her fırsatta kendileri aleyhinde yayın yapan TV’ler ve gazetelere demeç verir?
Rakip partinin üyeleri CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu için etnik ve mezhepsel ayrımcılığa varan söylemde bulunurken parti içinde yaşanan imza sürecinde bu ayrımcılığın daha sertini yapıp partiyi böler ve sosyal medya üzerinden ağır hakaretler ile parti içi kamplaşmayı keskinleştirir?
Sorun ne?
İmzacıların söylemleri de farklı. Kimi Genel Başkan sorunu olduğunu ifade ederken kimisi Genel Başkanın etrafındaki MYK'nın onu yanlış yönlendirdiğini ifade edip değişim istiyor. Burada bile söylem birlikteliği yok. Bir de imzacıların içinde birçok ismin milletvekili listelerine yazılmamış isimlerden olması ya da Yerel seçimde aday gösterilmeyeceği ifade edilen belediye başkanları ve aday olma hayalleri kuran isimlerden olması akıllara "CHP içindeki asıl sorun ne?" sorusunu getiriyor.
Madem yönetimsel sorun var bu konu partili büyükşehir belediye başkanları ile ülkemizin üç büyük kenti olan İstanbul, Ankara ve İzmir'deki kilit belediye başkanlarından oluşacak bir komisyonca Genel Merkeze iletilip ortak çözüm yolunda anlaşılamazdı? Bence çok güzel anlaşılırdı ama "Sorunun adını koyan olmayınca" işte böylesi kaosa giden bir yol tercih edildi. Toplum nezdinde CHP için oluşturulmak istenen "Kurultaylar Partisi" ve "CHP eşittir kavga ve kaos" söylemlerine gerekçe sunmaktan öteye gitmeyecek bir kapışmayı izliyoruz. Yazık oluyor CHP'ye...
GönderMe1: Her yazılan imza haberi ve makale sonrası çokça isim tarafından telefonla aranıyorum. "O iş öyle değil" diye başlayan bu konuşmalarda içinde kendi fikirlerini ve rakamlarını deklare etmeye çalışanlar da oluyor. Kendileri adına kalemşörlük yapan o kadar çok isim varken aynı şey için beni aramalarını anlayamıyorum doğrusu.
GönderMe2:Sahi ülkemizde son 10 günde hangi kanunlar değişti, hangi kurumların yapısı değiştirilip farklı yerlere bağlandı, KHK'larla kaç kişi işsiz kaldı, kaç kurum ve kaç yayın organı kapatıldı? Türkiye tarihinde ilk kez bir Maliye Bakanı'nın Yüksek Askeri Şura'ya dahil edildiğini biliyor musunuz?
GönderMe3:İzmir'in Bakırçay Havzası'ndaki ücra bir köyde hayatını CHP'ye adamış bir köylünün ya da Zonguldak'ta madenlerde emekçilik ile geçimini kazanan ve CHP'nin iktidarında daha iyi çalışma şartlarına sahip olacağını düşünen, Doğu ve Güneydoğu'da Kürt Sorunu'nun çözüm merciinin CHP olduğunu düşünen partililerin duyguları ve bu uğurda mücadeleleri sizin koltuk sevdanızdan daha değerlidir. Emin olun ki bu insanların hayalini yıktığınız an oturacak koltuğunuz da olmaz.