15 Temmuz Türkiye'nin yaşadığı en karanlık gecelerden biri olarak tarihe yazıldı. Bu kalkışmanın önündeki en büyük engel halk oldu. O gece birçok isimsiz kahramanın muhteşem bir birlik ve beraberlik örneği göstererek engellemesi gelecek kuşaklara mutlaka aktarılmalıdır. Ülkemin güzel insanlarının birlik ve beraberlik içinde hareket etmesi halinde neleri başaracağını tüm dünya gördü.
O kara gecede Anadolu Ajansı'nın haberine göre, 15 Temmuz'da yaşanan darbe girişimi sırasında 55'i Ankara'da, 5'i İstanbul'da, 2'si Muğla'da olmak üzere 62 polis, 4'ü Ankara, biri İstanbul'da 5 asker, 78'i Ankara, 94'ü İstanbul, 1'i Malatya'da 173'ü sivil toplam 240 kişi şehit oldu. Yaklaşık 2 bin civarı insan yaralandı. Bunların dışında on binlerce kişi gözaltına alındı, görevden el çektirildi ya da görevinden atıldı. Askeriye, Emniyet, Milli Eğitim, Diyanet başta olmak üzere tüm devlet kadroları neredeyse sil baştan hale geldi. Yaşanan tahribat uzun yıllar silinmeyecek bir hal aldı.
Bu kalkışmanın ardından devletin çeşitli kurumları içine girenler ve bu yapıya yardımcı olanların tespiti için vatandaşlar sosyal medya üzerinden birbirlerini teşvik ederek bilinen isimlerin kolluk kuvvetlerine bildirilmesi için karşılıklı çağrıda bulundu. İşte bu çağrı sonrası herkes sosyal medya üzerinden son dönemlerin moda deyimi ile “yardırmaya” başladı. Bazıları saf ama birçoğu ihtiraslarını karşılamak adına yapılan bu hareketler her geçen gün daha fazla dillendirilir oldu. Zamanında bu kişilerin kapısında el pençe divan duran onların sayesinde para makam kazananlar bile ihbar mekanizmasına dahil olmuş hatta ve hatta daha ileri giderek bunu teşvik eder boyuta gelmiş.
Suç ve suçluyu kolluk kuvvetlerine bildirmek bir vatandaşlık görevidir. Amenna bundan kimsenin şüphesi yok ama asılsız itham ve ihbarlarla masum kişileri lekelemek vicdanlarda onarılmaz tahribatlara yol açacaktır. Hele de toplumsal uzlaşmaya muhtaç olduğumuz bu dönemlerde hezeyan ve kişisel çıkarlar uğruna asılsız ihbarlarda bulunarak toplumsal bütünlüğü zedeleyecek durumlardan kaçınılmalıdır. Hele de siyasi ikbal ve ihtiraslar uğruna toplumsal bütünlüğümüzü zedeleyici davranışlara mahal vermemek gerekir. Emin olun ki devletin kolluk kuvvetleri ve güvenlik unsurları kimin suçlu kimin suçsuz olduğunu bilecek yetkinlik, etkinlik ve donanıma sahiptir.
Bu konuda biz gazeteciler ve yazarlara da önemli görev düşüyor. İnsanların Anayasal hakkı olan masumiyet karinesi başta olmak üzere lekelenmeme ilkesine ve özgür yaşam hakkına öncelikle biz gazeteciler ve yazarlar riayet etmeliyiz.
Sonuç olarak suçluyu bildirmeye evet ama kişisel ihtiras, menfaat ve beklentiler uğruna yalan yanlış ihbarlara hayır. Biraz daha aklıselim davranış, biraz daha itidal lütfen!
GönderMe1: Bu ihbar edin çığlıkları atanların ve ihbar ettiğini övünerek anlatanların birçoğunun bazı beklentiler çerçevesinde yıllarca bu arkadaşlar ile el ele, kol kola, diz dize, yanak yanağa muhabbet eden isimler olması ise işin trajikomik hali.
GönderMe2: Ak Parti içinde bazı isimler partililiklerini tescil etmek adına bu aralar hayatların da C(Cemaat) ve F(Fettullah) harflerini silmiş durumdalar. Öyle ki bu harfle başlayan kelimelerin ilk harfini yutarak konuşur hale gelenler bile var. Allah sonumuzu hayreylesin.
GönderMe3: Bu konuda ihbarlar olduğu kadar kurtarma hareketleri de başladı. Bazı üst düzey yöneticilerin İzmir’de hedefte olan hatta ve hatta bu konuda haklarında defalarca yazı çıkan ilçe başkanları ve eski il yöneticileri için; “Vallahi de Billahi de çok sağlam partilidir. Bunlarla hiçbir asla ve kata bağı yoktur” diyerek savunma yapmaları madalyonun öteki yüzü olarak karşımıza çıkıyor.
GönderMe4: CHP Balıkesir Gençliği’ne ana kademe yöneticilerince yapılan şiddetin affedilir yanı yok. Partinin içinde bulunduğu kısır döngü ve iktidara namzet olamamasının en net gerekçelerinden biri de bu dinazorların “adam” olacak gençlere tahammülsüzlüğünden kaynaklanıyor. Oysa bu gençler “adam” olmak yerine bu insanların “adamı” olsaydı el bebek gül bebek bakılırlardı.
GönderMe5: CHP İzmir Gençliği’nde de durum vahim. İl Başkanı ile yönetim içinde gerginlik gün geçtikçe tırmanıyor. Ahde vefa hiçe sayıldığı için başlayan gerilim her geçen gün artıyor. Ülkenin CHP’nin muhalefetine ihtiyacı olduğu bu zamanda Bu kavga olacak iş değil. İşte koltuk hırsı böyle bir şey. Vefa göstermek yerine düşmanlık yaparak o koltuğa sahip çıkılacağı düşünülünce ortaya bu sonuçlar çıkıyor.