Cumhurbaşkanlığı Ekonomi Politikaları Kurulu Başkanvekili Nihat Zeybekci, AK Parti'den İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı için aday gösterileceği iddialarıyla ilgili, "İzmir mahallenin en güzel kızı, kim istemez" diyerek cevap verdi. Bu açıklamanın ardından çokça isim sosyal medya hesaplarından bu benzetmeye tepki gösterdi.
Ak Parti ile İzmir arası bu söylemlerle ilgili hep sıkıntılı oldu. Hatırlarsanız dönemin Başbakanı olan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 18 Aralık 2005 tarihinde İzmir İl Teşkilatı'nın yemekli toplantısında İzmir ile ilgili "O, zaman zaman bazı ifadeler vardır ya, bu ifadelerin olmadığı görülecektir. Çünkü, İzmir'in aslı bu değildir. O yakıştırmalar değildir. İnşallah bu yakıştırmaları da ilk seçimde silip atacaktır üzerinden" sözlerindeki yakıştırmadaki kastın "Gavur İzmir" olarak değerlendirmesi ile başladı bu süreç.
Ardından 2010 yılında dönemin Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, İzmir'de yaptığı konuşmada, “İzmir pırıl pırıl nur topu gibi bir çocuk. Ama burnu akmış, kir pas içinde. Yüzünü, gözünü temizlediğiniz zaman güzellği ortaya çıkar" diyerek İzmirlilere karşı bir gaf işledi.
Bu sözlerin etkisi kamuoyunda daha silinmemişken Mart 2013'te bu kez dönemin Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez’in, “İzmir’in farklı bir dindarlığı var. Bu dindarlığın irfan geleneğine ihtiyacı var. O nedenle irfan geleneğinden geçmiş birinin İzmir’e müftü atanması tesadüf değil” sözleri İzmir-Ak Parti gerginliğini daha da tırmandırdı.
Bu lafların özürünün olacağı beklentisi oluşmuşken bu kez sahneye dönemin Diyarbakır Milletvekili Cuma İçten girdi. İçten; twitter hesabından 33 madde şeklinde paylaştığı 'İzmir'den notlar' başlıklı twitlerle kentle ilgili tespitlerde bulundu. Çok fazla tepki çeken bu twitlerden en can alıcısı ise, İzmir'de alttan gelen gençliğin değerlere aykırı bir yaşam şekli ile yetiştiğini ve gençlerin kendi ailelerinin bile bu durumdan şikayetçi olduğunu öne sürerek yazılan, "CHP'li İzmirli gençlerin özgürlükten anladıkları; son derece açık giyinmek, kafayı çekmek, sabaha kadar eğlenmek" ifadesi oldu.
Dönemin AK Parti İzmir İl Başkanı Bülent Delican, Ak Parti Diyarbakır Milletvekili Cuma İçten’in İzmir’e yönelik sözlerine tepki göstererek, "İzmirli hemşehrilerimizin yaşam tarzı hiç kimseyi ilgilendirecek bir konu değildir. Yaptığı mesnetsiz ve haksız açıklamalar bir İzmirli olarak tarafımızı son derece üzmüştür" diyerek tepkiyi dindirmek istese de bu kez devreye İzmir Milletvekili Hüseyin Kocabıyık girdi.
Kocabıyık; İçten'in sözlerine katıldığını belirterek; "Cuma içten'in haklı olduğunu görmek isteyen gece Kordon'a gitsin baksın. CHP gençliği orada kafa çekip ağaç diplerine işiyor. Yalan mı? Bu saatten sonra kimse bize yaşam tarzı üçkâğıtçılığı yapamaz, yapana cevabını veririz! Cuma İçten'i bu tespitlerinden dolayı tebrik ediyorum. Hepsi de doğru" diyerek adeta yangına benzin dökerek müdahale etti.
Bu örneklere bakarsak sanki Ak Parti İzmir'i kaybetmek için özel çaba sarfediyor gibi. Ak Parti ile ilgili o kadar ağır bir algı oluşmuş ki Sayın Zeybekçi iltifat etmek isterken söylediği söz daha farklı yerlere gitti. Bunun temel nedeni de yukarda verdiğimiz örneklerden başka birşey değildir.
Son Başbakan Binali Yıldırım'ın İzmir'deki son basın toplantısında kendilerine de sorduğum gibi;
"Ak Partililer her fırsatta İzmir'in kendilerini anlamadığını ve kendileri hakkında yanlış düşündüklerini ifade ediyor. Bu kadar açık ve net örnekler ortadayken oluşan durumu toplamak neden kimsenin aklına gelmez? Tamam İzmirliler sizi yanlış anladı kabul edelim siz bu yanlış anlamaya hiç ni neden olmadınız?. Büyük Üstad Nasrettin Hoca'nın dediği gibi 'Hırsızın hiç mi suçu yok?' birde bu açıdan baksanız?"
Kimse; "İzmir CHP'nin yada Solun Kalesidir" demesin. Zira Ak Partililerin bu söylemleri nedeniyle kent "Anti AKPlilerin Kalesi" olmuştur. Bu şekilde bakarlarsa belki İzmir ile arada oluşan buzlar eriyebilir. Yoksa bu kentte oluşan "Anti AKP" yapısını yıkamazlar.