Ak Parti’de Olağanüstü kongre tamamlandı. Atanan yeni Başbakan, bakanlar ve parti üst yönetimi resmileşti. İzmir’e Kayahan’ın şarkısında olduğu gibi “Yine hüsran kaldı”. İstihareye yatarak her gün bir ismi bakan adayı olarak ortaya sunan isimlere istihare uykuları kar kaldı.
İzmir bakan hayali kurarken neredeyse eldeki tek Genel Başkan Yardımcılığı görevini de kaybediyordu. Yeni Merkez Yürütme Kurulu’nda İzmir’i temsilen verilen yeni görevde kayıptır. Zira etkin görevlerden olan ve sürekli faaliyetlere katılan Sosyal Politikalardan Sorumlu Genel Başkan Yardımcılığı görevinden Ar-Ge’den Sorumlu Genel Başkan Yardımcılığı’na inmek tenzil-i rütbedir!
Sonuçların ardından her kafadan yine ayrı bir ses çıkmaya başladı. Bunlardan en dikkat çekeni Karabağlar İlçe eski Başkanı Kadir Uçar’ın sosyal paylaşım sitesi Facebook’ta yazdıklarıydı. Uçar’ın kişisel Facebook sayfasında yazdıkları aynen şöyle;
“Trabzon'un Nüfusu 768.417, Bakan Sayısı 2
Erzurum'un Nüfusu 762.321, Bakan Sayısı 2,
İzmir'in Nüfusu 4.168.415, Bakan Sayısı 0
(Başbakanımız Sayın Binali beyi saymayın lütfen, o tasnif dışıdır)
Demek ki neymiş, daha çoook çalışmamız lazımmış İzmirliler, İzmirli teşkilatlar.. :)
Önemli olan nüfus değil nüfuzmuş..
Vatandaşa daha nüfuz etmemiz, daha çok anlatmamız, daha çok milletvekili çıkarmamız, daha etkin olmamız gerekiyormuş…”
Sayın Uçar yoğun iş temposundan dolayı ya Ak Parti’den uzak kalmış ya da bazı şeyleri görmezden gelip çok iyimser davranıyor. En basitinden uzun bir dönem görev yaptığı ilçe kaynayan kazan. Her gün ekipler birbiri hakkında yeni iddia ortaya atıyor. Genel Merkeze bu ilçeden çok sayıda dosya gidiyor. En basitinden kendisi görevdeyken kendisi ile ilgili çok sayıda şikayet olmadı mı? Kendisinin görevden alınması bazı ilişkilerden dolayı değil miydi?
Kimse yanlış anlamasın bu olaylar sadece Kadir Uçar için geçerli değil. Son 1 senedir İl Başkanı Bülent Delican ve yönetimi başarısız olsun diye özel çaba yok mu? Hatta ve hatta kendi yönetimi içinde ayrı ayrı gruplar oluşmadı mı? Parti içinde İl Yönetimi başarısız görünsün diye etkinliklere gitmeyip katılım azlığı olunca fotoğraflar paylaşıp bundan mutlu olanlar yok mu?
Mevcut il başkanı ve yönetimi başta olmak üzere görev almak isteyenler ya da parti kulislerinde adı geçenlerle ilgili her gün Ak Parti Genel Merkezi’ne dosyalar, dedikodular ve iddialar taşınmıyor mu? Neredeyse parti içindeki hemen hemen herkes kendine bir başkan adayı belirlemiş ellerinde kağıt kalem liste yapmıyor mu? MKYK ve MYK açıklanmadan çok öncesinden “Şu isim gelirse işimiz iş. Fakat bu isim gelirse diğer grup avantajlı çıkar” diyerek özel çalışmalar yapılmadı mı?
Milletvekilleri bile ayrışmadı mı? Kimisi o dönem bakan olan Başbakan Binali Yıldırım’a yakın dururken ve kendi ekiplerini oluşturup teşkilat içinde çalışırken kimileri başka saflarda yer almadı mı? Bakanın ve Genel Başkan Yardımcısının ekipleri diye ekipler oluşturulmadı mı? Bu ekipler nedeniyle kentte ayrışma yaşanmadı mı? Bunun dışında Başbakanlık Ekonomi Danışmanı olan ve Başbakanlık Ofisi’ni kullanan İzmir Milletvekili İbrahim Turan’a yakınlaşılmaması konusunda talimat verilmedi mi?
Bunlar yapılırken atladıkları şey kendi iktidarlarını yaratırken İzmir’e zarar verdikleriydi. Sahi sizce bu senaryolar hayata geçirilirken, Ankara’da bölük pörçük bir İzmir, güçsüz ve kavgacı bir teşkilat yapısı imajı çizilmedi mi?
Bu kadar kaosun ve bölük pörçük olan ortama siz olsanız bakanlık görevi verir misiniz? Çok değil bundan 3-4 yıl önce İzmir Ak Parti’ye kavga kaos hakim değilken 2 ayrı seçim bölgesi olan İzmir’de her bölgenin bir bakanı yok muydu? Belki unutmuşsunuzdur diye isim hatırlatayım isterseniz. Aynı dönemde Devlet Bakanı Mehmet Aydın- Milli Güvenlik Bakanı Vecdi Gönül. Sonraki dönem de Ulaştırma, Haberleşme ve Denizcilik Bakanı Binali Yıldırım-Kültür Turizm Bakanı Ertuğrul Günay.
Atalarımızın her durum ile ilgili ders alınacak sözleri vardır. “Kavgalı eve kız verilmez” sözü de bunlardan biridir. Bence Ak Parti İzmir Teşkilatı’ndaki herkes hatta oy verenler de şapkasını önüne koyup bu soruların cevaplarını düşünsün, sonrada gelinen durumu yorumlasın.
Sakın ola kimse, “Başbakan İzmir’den, bakana ne hacet” demesin. Başbakan Binali Yıldırım artık tüm Türkiye’nin vekili İzmir’in değil. Mesaisi de ona göre değişecektir. Siyasi işleyişi bilenler İzmir’in bakanının olmasının Başbakanın İzmir vekili olmasından çok daha önemli olduğunu da bilir.