“Genel Seçimler üzerinden 3.5 ay geçti Adem Nakçı, yeni mi aklına geldi?” demeyin. Son günlerde CHP içinde yaşananları görünce bu başlıkla yazmak farz oldu.
Düşünün karşınızda 13 yıldır tek başına iktidar olan bir AKP var. Parti olarak artık “Hükümet” olmak kesmiyor, mevcut siyasi yönetim şeklini ve Anayasa’yı değiştirerek “Devlet” olma (en azından yarım devlet) olma çabasına girmiş. Parti içinde Başkanlık Sistemi’ne geçiş ile elindeki erkleri kaybetme korkusu içinde olan bir kesim var (hem de azımsanmayacak bir oranda) ve bu kesim ile sistemin değişmesini isteyenler arasında kapalı kapılar arkasında ciddi bir çekişme var. Bunun dışında partinin ilk kuruluşundaki “Erdemliler Hareketi” içerisinde yer alan ve 3 dönem milletvekili hatta bakanlık mevkilerini dolduranlar bile artık isyan noktasına gelmiş ve bu isyanlar ile birlikte AKP içinde çok ciddi bir kutuplaşma başlamış, eskiden önünde el pençe divan durulan, icazet ve referans alamadan bir koltuğa gelinemeyene “Abiler”e karşı bugün “O zat” ile başlayan ve karşı çıkış sonrası hakarete varan açıklamalar gündemdeyken CHP kendi içinde her zamanki kavgalarını şiddetlendiriyor.
Ülke içinde başta Doğu ve Güneydoğu illerinde “Düşük yoğunluklu savaş” (ki bu benim sözüm değil) ile yaşarken Güney komşumuz Suriye’de yaşanan ve ülkemizi doğrudan etkileyen (sadece gelen 2.5 milyon mülteci bile durumun vahametini anlatır) savaşa bırakın bir adımı bir parmak ucu mesafedeyiz. Ülkemiz iç ve dış siyasette büyük fiyasko yaşarken “Türkiye’nin umudu” sloganı ile kendini betimleyen CHP, saçma sapan işlerle uğraşıyor. Önce “Atatürk posterini kim indirdi?” tartışması yaşanıyor ve bunun sonucu iddiayı ortaya atan ve partisini kamuoyunda tartıştıran ve yaralayan Ankara Milletvekili Aylin Nazlıaka'nın kesin ihraç istemiyle Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor (ki bence doğru karar). Parti bunun ile çalkalanırken bu kez kendisi de eski bir belediye başkanı olan Yerel Yönetimlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Seyit Torun’un, sosyal paylaşım sitesi Twitter'da Beşiktaş Belediye Başkanı Murat Hazinedar'ı engellediği ortaya çıkıyor. ‘
O yetmezmiş gibi sosyal medya da adeta yıkılıyor. Maşallah tüm CHP’liler birbirlerine muhalif. İlçe başkanlarını eleştirmeyen(eleştiri sözü işin kibarcası), belediye başkanlarına saldırmayanlara CHP’li denmeyecekmiş gibi bir topyekûn çalışma var. Kısacası ülke yangın yeri ve vatandaşların yüzde 25 oy vererek ana muhalefete getirdiği ve iktidara çeki düzen versin onları denetlesin görevi verdiği CHP, sosyal medya üzerinde “muhalefetçilik” oyunu oynuyor.
Kendi içlerinde yapılan muhalefet ve kavgayı dışa dönük verecek CHP değil yüzde 25, yüzde 35 i bile devirir. Ama bu yaşananları gören herkesin dediği gibi “Yüzde 25 çok bile!”
GönderMe1: Uzun zamandır Urla’da yaşanan krizde CHP Urla İlçe Başkanı Bahri Yalaz’dan destek geldi. Sayın Yalaz örgütü, yönetimi ve partililer olarak Başkan Uyar’ın arkasında olduğunu ifade ediyor etmesine de, kendi yöneticisi Burcu Baratalı (Balıklıova başta olmak üzere belediyeye karşı açılan hemen hemen tüm davaların avukatı olan eski İlçe Başkanı Yusuf Baratalı’nın kızkardeşi) ile il Kongre Delegesi olarak yazdığı Belma Emeç adeta bu açıklamayı yalanlarcasına ardı ardına açıklamalar ve paylaşımlar yapıyor. Sayın Yalaz’ın bu iki ismi CHP’li olarak saymadı sanırım. Yoksa bu kadar “kör gözüne parmağım” durumu varken bu açıklamayı yapmazdı.
GönderMe2: Şu herkesin içinde sakladıklarını tutamayıp “klavye kahramanlığı” ile patlattığı sosyal medyaya bakıyorum da CHP içinde “ihanet edenler” çok muteber tutuluyor. Daha düne kadar kendisine kapı açan herkesi neredeyse satan isimler menfaat birleşince yine bir aradalar. Hele de bunu yaparken karşındakileri ezmeye kalkan “Büyük Solcu, Devrimci” ayakları yok mu bitiyorum o hallerine. Yapmayın efendiler, siyasetin belleği sandığınız gibi unutkan değil, gün gelir, “devrimci geçinip 3 kuruş menfaat için gericilere nasıl payanda olduğunuz”dan tutun da “kızınız yaştakilerle yaşadığınız aşk”a kadar dökülür ortaya. Hani meşhur bir atasözümüz var ya; “Yazın yediğin hurmalar kışın g..ünü tırmalar”. Benden hatırlatması!
GönderMe3: Partisi ne olursa olsun belediyelerin son dönemde değişik adlarla vatandaşa gıda yardımı yaptığı kurumlar var. Buralar ya belediye bütçesinden alınan ya da “Bağış talep(!) edilerek” mal temin ediliyor. İşte bu ikinci yöntem ile ilgili çok sayıda şikayet var. Talep metazori olunca son kullanım tarihi geçmiş ya da geçmeye yakın malların verildiği bilgisi geldi. Aman başkanlar sizden ricam, “kaş yapayım derken göz çıkartmayın.”