Kış gezegenini bilir misiniz… Hep dondurucu bir soğuk vardır orada. Gezegenin sakinleri cinsiyetleri ve cinsellikleri olmayan bireylerdir. Her bireyin erkek ya da kadın olabileceği bir tür kızışma dönemi olarak adlandırılabilecek zamanlar haricinde cinsiyetleri yoktur. Yani yılın belli dönemlerinde hormonal değişikliklere bağlı olarak erkek ya da kadın olabilmektedirler. Bu da Kış gezegeninde cinsiyete dayalı bir üstünlük anlayışını ortadan kaldırmaktadır. Bu çift cinsiyetlilik, romanın kahramanı açısından sinir bozucu bir durumdur. Çünkü romanın kahramanı Genly dünyadaki eriller gibi erkektir. Onun değişmeyen cinsiyeti ise, kış gezegeni sakinlerinin gözünde bir tür sapıklıktır.
“Karanlığın sol eli”nde, baştan sona kurmaca olan bu kültür ile Ursula K.Le Guin cinsiyetlerin, psikolojik ve kültürel sonuçlarına ve sorunlarına odaklanmaktadır. Le Guin yıllar sonra kitaptaki çift cinsiyet yaklaşımı için "Cinsiyeti ortadan kaldırdığımda ne olacağını görmek istedim" demiştir. Fantastik edebiyata felsefi dokunuşlar yaparken, insan psikolojisini ele alışı ile ufkumuzu açan birçok kitabı vardır Le Guin’in… Geçtiğimiz hafta ne yazık ki kendisini kaybettik. Ölümüne üzülmemek elde değil.
88 yaşında kaybettiğimiz Le Guin fantezi dünyasının unutulmaz mihenk taşı olarak iyi ki hayatıma değmiş diyorum. Onu okumak oturup bir arkadaşınızla sohbet etmeye benziyor. Fantastik bir evren üzerinden günümüz problemlerini sorgularken, çözüm arıyor ve çok zaman da çaresizliğimizi gözler önüne seriyor.
Bilimkurgunun üstadları tarafından defalarca ödüllendirilmiştir. Karanlığın Sol Eli, Le Guin'e ilk Nebula ve Hugo edebiyat ödüllerine getiren eseriydi ve bugün hâlâ yazılmış en iyi bilimkurgu romanlarından birisi olarak kabul ediliyor. Le Guin'e ikinci Hugo ve Nebula ödüllerini getiren kitabıysa Mülksüzler oldu. Birisi anarşist, diğeri kapitalist totaliter iki gezegenin hikâyesini anlatan kitap, edebiyattaki en önemli kapitalist sistem eleştirilerinden birisi olarak kabul ediliyor.
Geçmiş bir tarihte Harry potter çılgınlığı sürerken, Ursula K. Le Guin ile bir röportaj yapılır;
- Sizin Yerdeniz büyücüsü kitabınızda da yetim bir çocuk var ve büyücü olduğunu keşfedip bir okula gidiyor; J. K. Rowling’in Harry Potter serisinde de aynısı oluyor ve Harry Potter kitapları patladı. Buna hiç kızıyor musunuz veya içerliyor musunuz?
- Tabii ki hayır. Bu şanstır neticede. Kendisi de hikâyelerini güzel bir şekilde kaleme alan başarılı bir yazar. Demiştir.
Hakikaten de Le Guin, bu tarz fantastik bir dünyayı bizlerle Rowling’den önce tanıştırmış olmasına rağmen, Rowling milyarder olurken kendisi normal yaşantısını sürdürmüştür ve bunu hiç dert etmemiştir.
Bu ulu çınar’ı çok geç tanısam da bu zamanı onu okuyarak telafi edebileceğimi düşünüyorum. Çoğu insan gibi ben de onu Yerdeniz serisi ile tanıdım. Kurduğu dünyalar, yarattığı karakterler bambaşka olsa da kendinizi onun satırları arasında gezerken, bugünü sorgularken buluverirsiniz. Sihirbaz Ged’in öykülerini anlattığı ilk dört seride bir insanın gelişimini, gücünü nasıl kullanmasını gerektiğini anlatır. Yaşam ve ölümü tasvir eder. Çaresiz hissettiğiniz kötü günlerde, ya da varoluş sancılarıyla hayatı sorgularken sizin elinizden tutup Yerdeniz’de gezdirir. Bambaşka bir dünyada kendi yaşamınızı buluverirsiniz adeta. Anlatması zor…Tıpkı benim gibi, tıpkı bizim gibi geleceğe bakıp, insanlığın bu kötülüklerle daha nereye varacağı üzerine derinlikli düşünür. Fakat Le Guin yazdıklarıyla, çağları aşma gücüne sahiptir.
Yerdeniz öksüz kaldı gidişiyle…