Bir yıl daha geçip gitti ömrümüzden. Çok hızlı geçti değil mi. Muhtemelen dün gibiydi her şey… Aslında uzundur 365 gün. Kavgalardan, üzüntülerden uzun… Hatta küskünlüklerden… Acılardan, kaybetmelerden daha uzun… Ayrılıklardan da daha uzun olur yeri gelir. Güzel bir aşk şarkısından ve sonrasında yakılan bir ağıttan, dökülen göz yaşından da uzundur. Ya da bütün bu duygular bir yıldan çok daha kısa veya değişken. Birçoğumuz yeni umutlarla girdik yeni bir yıla, ya da geçmiş yıldan cebimizde kalan eski hedeflerimizle, düşlediklerimizle, içimizdeki hesaplaşmalarımızla, giderek çoğalan tedirginliklerimizle, içten içe olmayacağını da bilsek de tuttuğumuz dileklerimizle, hasta olanlarımız sağlık diledi, sıkıntılı olanlarımız huzur, yalnız olanlarımız ise mutluluk… Bir çocuk öldüğünde, bir kadın şiddet gördüğünde, bir ana evladının acısıyla gözyaşı döktüğünde nasıl da azala azala yaşadık…
Yeni bir yıla büyük anlamlar yükledik çok zaman. Oturup bir öz eleştirimizi yaptık illaki. Bir çok sorun, sıkıntı, acı, yalan ve yalancılar geçip gittiler hayatımızdan. Kimimiz babasını kaybetti, kimimiz eşini kardeşini yada sevgilisini kaybetti belki de; işini, sağlığını veyahut özgürlüğünü… Elbette maddi kayıplarımızın da olduğu, dünyadan bıktığımız uğursuz günlerimiz olmuştur. Fakat dostlarımdan da gördüğüm kadarıyla en büyük kayıp coşkumuzda oldu. Heyecanımızı tükettik en çok… Neyse ki kayıplarıyla, hüzünleriyle ve mutluluklarıyla bir yılı daha geride bıraktık.
Aslında her yıl değil, her gün yeni bir hediyedir değerini bilene… Çünkü yıl aslında bir şey getirmez bizlere. Bizim katabildiklerimiz önemlidir günlere… Dünler geçmiştir iyisiyle ve kötüsüyle. Yarınların varlığı ise bir muammadır… Güne ne kadar mutluluk katabildiğimizdir önemli olan… Gönlümüzde açan çiçekleri taze tutabilmektir içimizdeki umutla… Tıpkı Murathan Mungan’ın aşağıdaki dizeleri gibidir…
"ovmalı umutları
saklı tutmalı gelecek inancını, yarınları eksik etmemeli ağzımızdan
hançer kıvamındaki o kara mizah tadını
...
sonra köşe başından bir demet çiçek alıp öyle başlamalıyım
akşama
yeni bir yıla
ama nedense her şeyin tadı dağılıyor ağzımda
bir sap çiçek mi taşısam yoksa ağzımın kıyısında
aydınlık rengi vursun diye gözlerimdeki buluta."
Belki bu yıl kırdıklarımızı, kırıldıklarımızı ve dönüşü olmadığını düşündüğümüz pişmanlıklarımızı arkamızda bırakmalı. Aldığımız öğretilerle yolumuza devam ederken, başımızı koyduğumuzda, vicdanımızın yumuşacık yastığında uyuyakalmalı içimiz… Yukarıdaki dizelerde olduğu gibi umudumuzu ovup parlatmalı; daha uzun mutluluklar, kavuşmalar, sevgiler, aşklar yaşayarak eskitmek her yeni yılı… Ve eskiyen her yılda tazelemek gözlerimizde parlayan yaşam anlamını…
Söylemek isteyip de söylemediklerinizi yüreğinizden döktüğünüz, kaybedip kazanamadıklarınızı dert etmeyip, kazandığınızı sandığınız halde kaybettiklerinizin farkına varıp, yaşamdan aldığınız hazlarınızı arttırdığınız, sevdiklerinizi ertelemediğiniz ve ertelenmediğiniz, hayatın alıp götürdüklerine değil, getireceklerine odaklandığınız ve eğer yalnız iseniz yalnızlığınızın bittiği bir yıl olsun dilerim.
Hayatın akışında üzüntüler olsa da, bu yıl da hüzün bitimlerinde olsun yürek atışlarınız…