Kurultay sürecini yaşadığımız şu günlerde, tüzüğümüze göre değişim ve yenilenme ihtiyacını sağlıyacak, kaynak olarak görülen parti üyeleri, mahalle delegeliğinden itibaren ciddi çekişmeler yaşadığı gibi, yıpranma ve ayrışmalar nedeniyle partide güç kaybı da olmaktadır. Bu durumu yaratan olguları ancak tüzükte yapılacak değişikliklerle aşacağımızdan başka bir yöntemi de yoktur. Yapılacak değişiklikler hem tabandaki katılımcı arzuya olanak sağlamalı, hem de bir sürtüşmeye ve ayrışmaya neden olmamalıdır. Partiye kaydolmayi düşünen biri, üye olduktan sonra, arzu ettiği taktirde yeteneğine göre, tabir yerinde ise kendisine siyasi planlama hedefi sağlıyacak kuralların bulunduğunu bilirse, hem özgür davranma iradesini kaybetmez, hem de yeteneğine göre partiye katkı koyma şansı bulur.
Bu düşüncemin esas nedeni; mevcut durumun, partide, ülke gerçeklerine uygun, arzulanan değişime olanak sağlamadığı gibi, görevlendirmelerde, bilgiyi, deneyimi kısaca adına “liyakat” dediğimiz birikime sahip kadroların yerini daha çok tesadüflerin ya da “etkili” güçlerin parlattığı, “önemli kıldığı”, “bitirici” rolü biçtiği kişlerin rol alabiliyor olmasıdır. Elbette bilinen tanınan popülist kişler de partide olmalıdır. Ancak böylesi kişiler partiye ilgi duyuyorsa ya da partiye kazandırılmasında fayda umuluyorsa; üst kurulların kararıyla partiye kazandırılmalıdır. Partideki değişimin önünde engel teşkil eden sorunların başında temsil sorunundaki çarpıklık geliyor. Örnek verirsek, en çok oy aldığımız bir ile, en az oy aldığımız bir ili ele alalım. Örneğin birinin Diyarbakır olmasını etnik köken siyasetlerine alet etmeden konuyu bir hak olarak düşünmek durumundayız.
Şöyle ki; İzmir’in Kurultay Delegesi sayısı 52, Diyarbakır’ın 22 . Bu iki ilimiz çarpık temsile güzel örnek olduğu için aldım. İzmir’de İl Kongresinde hali hazırda 22 Belediye Başkanı, 30 da İlçe Başkanı Kurultay Delegeliği'ne aday olduklarında bu görevlerde bulunmayanların Kurultay Delegeliği şansı yoktur. Olsa dahi gençlik ve kadın kontenjanının getirdiği avantaja rağmen 10 kişiyi geçmemektedir. Diyarbakır’da ise alınan 2 bin oya karşılık PM ni 22 delege ile temsil edip belirlemektedir. Şöyle bir baktığımızda, bu iki ilimizden gelen Kurultay Delegelerinin Parti Meclisini belirlerken parti tabanını doğru temsil ettikleri kanaatine varabilir miyiz? Konunun günümüz pratiğinde kendi içindeki çelişkileri öncelikle temsil sorununa engel. Çünkü Belediye başkanlarını atayan yapı, yani PM ve MYK üyeleri Belediye Başkanlarının ağırlılklı olarak seçimlerinde etkili oldukları il örgütleri tarafından belirlenen delegelerden oluşuyor. Dolayısıyla, bu kısır döngü, temsilci kadroların belirlenmesinde değişime olanak sağlamadığı gibi, doğal olarak partide yeni fikirlerin tartışılması yeni politikaların oluşmasına da olanak sağlamıyor. Bu nedenle; örgüt yapılarını farklılaştırmaya, görev ve yetkilendirmelerde yeni tanımlamalara ihtiyaç görüyorum. Partinin yürütme organlarıyla politika üretme organlarının ayrı ayrı tanımlanmasına ihtiyaç var. Şöyle ki;
a)- Politika Üretme ve Görevlendirme Organları: Bunlar mahallelerden seçilecek ilçe kongre delegeleri, İlçe kongrelerinde seçilecek İl Delegeleri, İl Kongrelerinde seçilecek Kurultay Delegeleri, Kurultay’da seçilecek Parti meclisi ve Halk tarafından seçilecek TBMM Gurubu (Milletvekilleri)
b)- Yürütme Kurulları: İlçe Başkanları ve Yönetim Kurulları, İl Başkanları ve İl yönetim Kurulları ile İl Disiplin Kurulları, İlçe Belediye Başkanları, İl Belediye Başkanları,
Yürütme Kurulu üyeleri görev sürelerinde Politika Üretme Ve Görevlendirme Organlarına aday olmamalıdırlar.. Ancak, İl Belediye Başkanları ile İl Başkanları kurultayda doğal delege olarak görevli olmaları bence yeterlidir. Aynı şekilde Politika Üretme ve Görevlendirme Organlarında görevli olanlar, bir seçim dönemi geçmeden Yürütme Kurullarına aday olmamalılar. Mahalle delegelerinin seçiminde ise delege sayısının 2 katı kadar aday gösterilmesi zorunlu olmalıdır.
Bu tesbitlerin tüzük hükmü haline getirilmesi delegelik çekişmelerini sonlandıracağını düşünüyorum.
Cumhuriyet tarihi boyunca hangi siyasi parti genel baskani demokratik yollarla değişti?.