Elbette düzelir. Bozulma gerekçeleri doğru hatırlanırsa düzelme belirtileri uç verdiğinde de umut artar. Ben ekonomimizdeki gelir dağılımı adaletsizliklerini işsizlik sorununu genç nüfusun yüzde 30'a varan işsiz sayısını bir yana bırakarak bazı hatırlatmalar yapmak istiyorum.
Öncelikle vardı/yoktu dediğimiz "kriz" Dolar kurundaki aşırı yükselmeyle belirip ortaya çıktı. Çünkü dışardan dövizle borçlanıp betona yatırdığımız parayı ödeyebilmek için yeteri kadar dövizimiz yok. Olsa da az olduğunu bilenler artık pahalı satacak. Ne diyor hükümetimiz; "dövizini sat, sana TL cinsinden daha yüksek faiz vereceğim" diyor. Bu havucun peşine bugün için, koşan var, bekleyen var. Peki döviz fiyatı düşerse kriz biter mi? Hayır bitmez. Bu krizin bitmesi için ülkemizin net döviz borcunu az da olsa ödemeye başlamasıyla mümkündür. Yani Türkiye'nin dış borcunu ödeyebilme kabiliyetini göstermesi lazım. Çünkü çıkış nedeni budur. Boş verin dış güçler papaz tekerlemesini.
Döviz fiyatını ucuzlatmak için iktidarın başvurduğu faiz yükseltme politikası, bugün ikinci planda görülen, asıl ana sorunumuz olan gelir dağılımındaki adaletsizlik ile işsizlik giderek daha dramatik bir hal alacaktır. Bugünlerde yaşadığımız sıkıntılar, pahalılık daha da artacaktır. AKP iktidarının yarattığı beton ekonomisi sonucu yeteri öz kaynağı olmadan ev araba sahibi olanlar, kendilerini AKP iktidarıyla zenginleşmiş servet sahibi görenler için de ciddi sıkıntılar baş gösterecektir. Yoksullaşma ve servet transferi had safhaya erecektir.
Dar gelirlinin yoksulun hal-i perişanı nasıl aşılacak nasıl bir siyasi kümelenmeler belirecek onu da zaman gösterecektir.