Seçimlerin üzerinden bir hafta geçti. Seçim sonrası umutsuzluk iyice arttı. CHP’liler (yetki erkini kullananlar) değerlendirme yapmak istemiyorlar. Değerlendirmeden kastım, işin bir muhasebesini yapabilmektir. Muhasebeyi kim yapar? Şüphesiz kalemi, defteri elinde tutanlar. Daha da açığı Genel Başkan, MYK üyeleriyle birlikte yaptıkları hesaba göre bilançoyu açıklamalılar. Gerçi Sayın Genel başkanımız üçüncü gün, “Karımız yok ama zarar da etmedik” yani, tahsis ettiğimiz koltukların 146 tanesine arkadaşlarımızı oturtmayı başardık mealinde bir söylemi oldu. Parti Meclisimiz ki; Kurultay’dan sonraki en yüksek organ, yaptığı ilk toplantıda “Bir suçlunun” cezalandırılmasını istedi. Seçimler konusunda tek bir söz, açıklama yapmadı. İl Başkanlarından bir tek Burdur İl Başkanımız “Başarısız olduk” diyerek görevi bıraktı. Diğer İl Başkanları, İlçe Başkanları hiç oralı olmadılar. Derin bir sessizlik içindeler. Belki de kendileri için, ya da hamileri için 2019 yılında tahsis edilecek koltukları kolluyorlardır. Benim bu yazıyı yazmaktaki amacım illa bir suçlu yaratmak değil. Seçim sonucu doğru anlaşıldı mı? Yalnız Genel Başkan açısından değil Muharrem İnce açısından da.
Rakamları konuşturamazsak konular pek de anlaşılmaz. Churchill üç türlü yalan vardır demiş. 1) Yalan, 2) Kuyruklu yalan, 3) İstatistik. Churchill’in bu tespitine göre, partimizdeki koca koca yetkililer, görevliler yalan söyleyecek değiller ya! O zaman biz de aklımızın erdiği kadar istatistikleri değerlendiririz. Yani rakamların dilini kullanırız. Türkiye seçim sonuçlarına göre CHP’nin 2015 oylarına göre aldığı oy % 25’ten % 22’ye düşmüş. Peki, ne demek? Bu % 25 in içinde % 3 çok büyük bir rakam değil. Ama rakamlar konuştuğunda, ya da rakamların sesini duyduğumuzda diyor ki; ey CHP’liler dün size oy veren seçmeninizden 8 kişi artık size oy vermiyor. Siz örgüt emekçileri bir oy kazandırmak için gösterdiğiniz çabayı bilen biri olarak 8 kişiyi kaybetmenin ne demek olduğunu en iyi sizler biliyorsunuz.
Gelelim Muharrem İnce Bey’in başarısına! Ben Muharrem Bey’in durumunu iki boyutuyla değerlendirmek istiyorum. Muharrem İnce, CHP’ye “Taban genişleteceğiz” beklentisiyle dışarıdan partiye yamanan görüş ve düşünceleri parti ilkeleriyle zerre bağdaşmayan, Mehmet Bekaroğlu, Sezgin Tanrıkulu, İbrahim Kaboğlu gibilere karşı “Bak, CHP’de de kitleleri sürükleyecek birleri var” dediği için, eski partililere biraz da itibar kazandırmıştır. Bu nedenle başarılı buluyor ve müteşekkirim. Peki, istatistik Muharrem Bey için ne diyor? Muharrem İnce, CHP’den % 8 daha fazla oy alarak % 30 seviyesine ulaşmıştır. Yani Muharrem Bey, 30 kişinin oyunu aldı ama daha 21 kişiden oy alması gerekiyor. Yani o muhteşem mitinglerin sonucu elde edilen 100 kişiden 30’unun oyuna ek, daha 100 kişiden 21’ inin oyuna ihtiyacı var. Peki, Muharrem Bey’in cebinde gördüğümüz % 30 oy kimlerin? Bir de bu yöne bakalım. Bunun % 22 si CHP oyları olup parti bu oyları aldığı sürece Muharrem Bey’e verilecek oylardır. Diğer % 3,5 i ‘hayırsever’ CHP’lilerin HDP’ye hendeği atlattıktan sonraki CHP oyları olup Muharrem Bey’in hanesine yazılabilir. Kalan % 3,5’ i de Meral Akşener’in ikinci tura kalamayacağını gören, bir daha Muharrem Bey’e gelmeyecek oylardır. Bir de perakende diyebileceğimiz her seçimde farklılık gösterebilecek % 1 bir oy vardır. Şimdi rakamlar böyle dediğine göre biz neye seviniyoruz? Yani bir başarı var mıdır?
Bu gerçekler karşısında bence sevinecek bir durum yoktur. Çünkü, CHP’nin öncelikle seçim bildirgelerine yansımış çok önemli ideolojik sorunları vardır. Aynı şekilde; örgüt yapılanması parti içindeki oligarşik gurubun denetimine hapsedilmiş, mevki makam tahsisinden öte hiçbir işlevi görülmemektedir. Tüm partililerin örgütleri ideolojik ve siyasi yapılanmayı sağlayacak bir muhasebeye davet etmeli, derinlemesine bir sorgulamaya girmek zorunda olduklarını hatırlatmalıdır.