Bu günlerde İzmir’in trafiği çok konuşuluyor. Bence bu daha başlangıç. Konak Tramvay Hattı çalışmaya başladığında işte o zaman görün. Yandı gülüm keten helva. Ancak Büyükşehir Belediye Başkanımız bu konularda sorulan soruları cevaplama lüzumunu dahi hissetmeden öyle yüksek bir özgüven sergiliyor ki; “galiba bir bildiği var” demekten kendinizi alamıyorsunuz. ” –Ben bu konularda fazla konuşmayı sevmiyorum.” Derken, aslında “siz konuyu bilmiyorsunuz” “- konuşmaya değmez diyor.”
İnşallah Başkan haklı çıkar, ama kazın ayağı hiçte öyle değil. Dediğim gibi Alsancak – Konak tramvay hattı devreye girdiğinde İzmir’in bu bölgesinde trafik tamamen kitlenecek. Sayın Başkanımızın ummadığı, “fevkalade fevkinde” kargaşa ve tepki görecektir. Karşıyaka’da Tramvay Hattı araç trafiğinin kullandığı yollardan önemli pay almadı. Ancak Alsancak – Konak hattı Güzelyalı kesiminde, denizi doldurdukları bölüm hariç, tamamıyla araç trafiğinin yürüdüğü yolları işgal edecektir. Gerekçelerimi 3 Haziran 2017 günü Karşıya Tramvayı için yazmışım. Aslında bunlar Alsancak hattı içinde geçerlidir.
“İzmir yerleşim yeri olarak dağların eteklerinden aşağıya doğru körfezin çevresinde yoğunlaşarak yerleşim şansı bulmuş bir şehir. Coğrafi yapısı nedeniyle, körfez yüksek binalarla kuşatılmış, halkın denizle bağı gittikçe kopmuştur. Bu ucube yapılanma karşısında yerel yönetimler halkın denizle bağını sağlamak için, doğa koşullarını da değiştirerek, yani denizi doldurmak suretiyle yaratılan geniş alanlara parklar ve oturma yerleri yapmışlar. Böylece hem halkın denize ulaşmasına olanak sağlanmış, hem de, şehir trafiğine sahilden yön vermişlerdir. İşin enteresanı bu yeni alan yaratma çabası hep CHP’li belediyeler tarafından gerçekleştirilmiştir. Ben DSP’den seçilen Sayın Piriştina’yı da bu kategoride görüyorum.
Peki yaratılan bu yeni alandan tramvay hattı geçirmenin toplumsal yararı ne?
-Gerekli mi?
- Bence gerekmez.
İzmir’in trafik sorununu Körfezin etrafına hat döşeyerek çözemezsiniz. Ben bir şehir plancısı değilim. İzmir Trafiğinde temel sorun, Kuzey ve Güney yamaçlarından, halkı körfeze indirmek olmalıdır. Sonra da körfezdeki insanları körfez cidarına ulaştıracak olanak yaratmaktır. Bunun da tek yolu Körfezdeki deniz trafiğini geliştirmektir. Ayrıca Güzelbahçe’den Sasalı’ya kadar kesintisiz bisiklet yolu oluşturacak, modern sportif bir çözüm mutlaka sağlanmalı. Gördüğüm kadarıyla Alsancak Limanı ile Salhane- Bayraklı- Donanma bölgesinde bu sürekliliği kesen engelleri kaldırmak için, ne yapılması gerekiyorsa yapılmalı.
Ben İzmir Büyükşehir Belediyesinin CHP İl Örgütüne Mühür vurdukları 3 A rumuzları gibi Avrupa tefeci piyasalarının Belediyemize verdiği 3 A kredi notunu eleştirirken, bunun halktan alınan paraların kullanılmadığı anlamına geldiğini, konunun bu boyutunu görelim dediğimde, çok az kişinin bana hak verdiğini, onlarda sesli değil, göz hareketiyle taktirlerini hissettirdiklerini görüyordum. Ya galiba haksızlık ediyorum Büyükşehir Başkanımıza; diyordum kendi kendime. Neyse ki; bugün bir televizyon kanalını izlerken İzmir Şehir Plancıları Odası Başkanı Sayın Özlem Şenyol’u dinlerken, benim görebildiklerim Buz dağının görünen yüzü. İzmir ölmüşte, ağlayanı yokmuş. Ben İzmir’in tüm plajlarının şezlong ağalarına kiralandığını söylediğimde, nerdeyse “halkçı” belediyeciliğin bir gereği olduğuna inandıracaklardı. Bunun böyle gitmeyeceğini gelecek hepimize gösterecektir.
Her şey yolunda iken “efendim 30 + 1 tamam böbürlenmesinin sonunda 8 ilçe kaybedilirken, bu sefer kaç ilçe aldıysak YANINA + 1 koyamayacağımız günlere kalmayalım.