Yarın seçime gidiyoruz. Bu bir yerel seçim olmasına rağmen, sonucu ülkenin siyasi yapılanmasına yansıyacak düzeyde çok olaya gebe. Yaşadığımız ekonomik krizi çok çok çok önemsiyorum. Beklentim bu krizin seçime etkisinin de çok olacağı yönünde. Ben geçmişte, biri 1994 diğeri 2002 olmak üzere, iki büyük krizi şirket üst düzey yöneticisi olarak yaşadım. Çalıştığım şirket ülkenin ilk 500 büyük firması arasında yer alıyordu. Üstelik bu krizlerin nedeni işletmelerin yapısal sorunları değildi, devletin yanlış kur/faiz politikalarının eseriydi. Kriz sonraları siyasi yapılar tarumar olmuşlardı.
Bu seçimde siyasi eşitlik yoktu. Kamu gücü akla gelmeyecek kadar hoyratca kullanıldı. Siyasi söylem ve düzey iktidara hiç yakışmadı. Bu düzeyde bir siyasi yapı kaderimiz olmamalı. Ülke insanımız için söylenecek eksikliklerimiz olabilir ama bu siyasi duruma düşmek için de meğer ne çok günahımız varmış.
Ancak bu kriz ne kadar örtülürse örtülsün siyasi sonucu seçime yansıyacaktır. Hatta seçime yansımasa dahi, seçim sonrasi bugünden akla gelmiyecek düzeyde siyasi etkilerinin olacağı beklentisindeyim. Çünkü bu kriz kapitalizmin yapısal bir krizi değil, AKP iktidarının 17 yıllık uygulamalarının duvara toslamasidir. Kriz sirketler ve bankalar olarak tüm reel sektörün krizi. Sonucu iflas ve işsizliktir.
CHP ilçelerde her klige bir dükkan olanağı tanısa da, büyükşehirlerde seçimi kazanacak adaylarla çıkmasını bildi.
Herkes oy kullanmalıdır. Ne yazık ki siyasi etkiye yansıyacak tek eylemimiz oy kullanmaktır. Gerçi ben İzmir'de hayatımda katılmadığım kadar siyasi etkinliğe ve mitinge katıldım. Bunu da geçmişe olan muhalif tavrım ve yeni adayımıza duyduğum güven nedeniyle, kendimi biraz da zorunlu hissettim.
Gelecek günler seçimi kazansak da kaybetsek de zor geçecek.