Evde bir oflamadır, puflamadır gidiyor son günlerde. Yaz bitsin mi, bitmesin mi kararsızlığı yaşarken bizler de savruluyoruz bir o yana, bir öte tarafa. Mevsimler daha bir vuruyormuş insanı, durduk yerde daha kötü hissedebiliyormuşsun kendini.
Tevekkeli değil, bu aralar acayip delirmek isteyişim. Evet. evet yanlış okumadınız. Benim bu aralar feci şekilde deliresim var. Şöyle bir Bakırköy'e doğru uzanıp, orada ki hastalarla sohpet edesim var.
Sonrasında geçerim düşünen heykelin yamacına. Sorarım birde; ne düşünüyorsun arkadaş yıllardır aynı yerde, aynı şekilde.
Yorulmadın mı hala. Düşün düşün nereye kadar? Amann boşverr aldırma diye gülerim şöyle içten içe.
Evet, evet benim bu aralar deliresim var. Ne yapsam kar etmiyor çünkü. Düşünme, yaşa diyorum balık hafızalılar gibi. Olmuyor; acımasız, düşüncesiz, duyarsız, ölü bir ruh kalıyor o zaman içimde.
Her gün birden fazla asker canını veriyor, canım yanıyor. Ülkem bir savaş halinde. Düşünüyorum kafam karışıyor. Tam bu arada gözüm anneme iiişiyor; yanakları al al olmuş; tansiyon aletinin ibresi on yediyi gösteriyor.
Ve benim aklım duruyor. STOP!..
Düşünsen olmuyor, düşünmesen hiç. Anlayacağınız iki arada bocalayan dengesiz bir ruh hali içindeyim.
Geçen gece dengesiz ruhum ve ben, Fecebook sayfamda avare, avere gezinirken, bir arkadaşımın yazdığı kısa bir not önüme düştü. Notta, delirmek istediğini yazmıştı.
Ohh be. Delirmek isteyen tek kişi ben değilmişim diye düşünürken, bahaneyi mevsimlere yüklemek yerine arkadaşımla konuşup derdini bizzat kendisinden öğrenmemin daha doğru olacağını düşündüm.
Ve sordum.
Tek kelimeilk soruma karşılık, yüzlerce kelimelik cevap aldım.
Beyefendinin eşi, çocuğunu da bırakarak başka bir adama kaçıyor. Bir hafta adamla beraber olan kadın, kaçtığı adam tarafından terk ediliyor. Ve tabi kadın gidecek başka bir yeri olmadığı için evine geri dönmek zorunda kalıyor.
Haklı olarak bu olayı erkeklik gururuna, onuruna yedirmeyen beyefendi, kadının yüzüne kapıları kapatıyor ve boşanma davası açıyor.
Üzücü bir olay tabii. Ancak şaşırtıcı bir olay değil.
İlişkilerin her gün biraz daha yozlaştığı, değer yargıların değişime uğradığı, sıradan beraberliklerin sıradışı yapılmaya çalışıldığı, aşkların üç beş güne sığdırıldığı, sevdaların bir oyuna döndüğü bir devirdeyiz. Yok artık öyle büyük aşklar, ölümüne sevdalar.
Günümüzde var olan karşılıklı aldatmalar, yedekte bekleyen sevgililer, bir kaç günde değişen sevgiler, duygular.
Sizde katılır mısınız bilmem ama sevgiden yoksun bu dünyada delirmek aklı başında olmaktan çok daha iyidir.