O, saati sordu.
Paşalar: "Üç" dediler,
Sarışın bir kurda benziyordu.
Ve mavi gözleri çakmak çakmaktı.
Yürüdü uçurumun basına kadar,
eğildi, durdu.
Bıraksalar
İnce, uzun bacakları üstünde yaylanarak
ve karanlıkta akan bir yıldız gibi kayarak
Kocatepe'den Afyon Ovası'na atlayacaktı.
...
Sürece değil de sonuca odaklı değerlendirmeler yaparız milletçe. Günün anlam ve önemine binaen, işgalcilere son ölümcül darbenin vurulduğu dört günün başlangıcına dair Nazım'ın etkileyici dizeleriyle başlamak istedim.
Bu savaş, Kurtuluşa giden meydan savaşları silsilesinden sonuncusudur. Savunma değil taarruz savaşıdır.
Yukarıdaki dizelerde "sarışın bir kurda benziyordu" diye betimlenen M. Kemal Atatürk’ün başkomutanlığında yapıldı. O nedenle de "Başkomutanlık Meydan Savaşı"denildi. Elde kalan son askeri donanım ve gücünün sonuna dayanmış insan gücünün top yekün kullanıldığı Büyük Taarruzun başarıyla sonuçlanmasından sonra düşman, İzmir’e kadar takip edildi. 9 Eylül 1922’de İzmir’in kurtarılmasıyla emperyalist güçler Anadolu'dan sökülüp atıldı. İşgal sona erdi. Her yıl, 30 Ağustos günü, bayram yaparak kutluyoruz. Yani kutluyorduk..! Yapılan askeri gösterileri gururla izliyoruz... İzliyorduk..!
Artık emin değiliz. Törenlerle ilgili çelişik açıklamalar var. Yapılacak mı, yapılmayacak mı?
Yapılmama olasılığı daha güçlü görünüyor...
Yapılırsa da yapılmazsa da ruh halimiz şizofren... Öfke-nefret, sevgi- gurur, çelişkisi arasında gidip geliyoruz
Diyelim ki yapılacak. Peki nasıl? Daha bir buçuk ay önce sokaklarda sopayla kovalanan tanklar, linç edilmek istenen askerler alkışlanacak mı?
Misal Türk Yıldızları'nın o muhteşem gösterilerini hep hayranlıkla izlerdik. Uçacak pilot kaldı mı, eğer kaldıysa ve bugün uçarlarsa muhteşem gösterilerini mi yapacaklar, bomba mı atacaklar? Havada vurulacaklar mı alkışlanacaklar mı?
İyi polis, kötü polis esprisi hep vardı. Şimdi darbeci asker, darbeci olmayan asker var ve biz nasıl ayırt edileceğini bilmiyoruz.
94 yıl önce Büyük Taarruzu yapan orduyla şimdiki arasında çok büyük fark var.
26 Ağustos 1922'de Büyük Taarruz başlatan Başkomutan ordusunun başında Kocatepe'deydi. Ateş emrini bizzat verip savaşın her aşamasında ordusunun başında oldu.
Şimdi yine bu kez sınır ötesi bir savaşın içinde asker. Savaşanlar iyi askerler olsa gerek diye ancak tahmin yürütüyoruz.
24 Ağustos 2016 itibarıyla Türk ordusu Güneydoğu sınırlarının güvenliğini sağlamak ve İŞİD teröristleriyle savaşmak üzere Suriye topraklarına girdi, harekat sürüyor.
26 Ağustos 2016 sabahı Cizre'de bir bombalı saldırıda 11 polis öldü 70 kişi yaralandı..!
Bu arada "Başkomutan" ilan edilen Cumhurbaşkanı ve Genel Kurmay Başkanı 26 Ağustos 2016'da İstanbul boğazı üzerine yapılan üçüncü köprüyü açtılar...
Ölen ölsün kalan sağlar bizimdir...
Büyük Taarruz ve Başkomutanlık Meydan Savaşı ruhundan geriye ne kaldıysa ve neyi hakettiğimize inanıp neyin savaşını veriyorsak o kadarız...
O onurlu savaşın şehitleri ve gazilerinin anısına saygı ve minnetle...