Üstteki başlık sizin için bir anlam ifade etmeyebilir. Aylardır bir kabusu yaşayan meme kanseri hastaları içinse “yaşam ve ölüm arasındaki çizgi” demek.
En sık görülen kanser türleri arasında yer alan meme kanseri, diğer bütün kanserler gibi birkaç aşama da tedavi edilir. Ameliyat, kemoterapi, radyoterapi ve bütün bunların ardından hastanın durumuna göre 5 ya da 10 yıl süreyle “tamoksifen” içeren ilacın kullanılması.
Bu ilaç için hastaya heyet raporu verirler. Çünkü hastalığın nüksetmesinin önlenmesi bu ilaç sayesindedir.
Bu kadar açıklamayı niye yaptım?
Piyasada bu ihtiyaca cevap veren iki ilaç var. Biri ithal (Nolvadex) diğeri yerli (Tamoksifen) ikisinin de içeriği aynı. Onbinlerce meme kanseri hastasının “ bu ölümcül bir hastalığı atlattım diyebilmesinin son eşiği” olan bu ilaç aylardır piyasada bulunamıyor.
Bu ilacı kullanmak zorunda olan biri olarak aylar önce ilacı bulamaz hale gelince üretici firmayı aradığımda ithal ürünün piyasadan çekilmesi sonucu doğan açığı kapatmak için yoğun çaba sarfettikleri ve birkaç hafta içinde bu açığın kapatacakları üzerine uzun uzun açıklamalar yapıldı. Üzerinden aylar geçtiği halde açık bir türlü kapatılamadı.
Bu arada hasta ve hasta yakınları yana yakıla eczane eczane dolaşıp ilaç arıyorlar. İlaç depolarına sipariş veriyorlar. Başka kentlerdeki yakınlarına haber salıp aratıyorlar. Yurt dışına gidip gelen yakınlarından rica ediyorlar. İlaç çoğu Avrupa ülkesinde hemen her eczanede bulunabiliyor. Ancak kimi ülkede reçetesiz alınamıyor, kiminde ise eczaneler tek kutu ilaç verebiliyor vs. Bir şekilde bulabilen getirtiyor vs.
Hastalar ve yakınları can havliyle bu yokluğu aşmaya çalışırken tabi ki hemen bir karaborsa oluştu. Her krizi fırsata çevirmeyi çok iyi bilen yurdum vampirleri sayesinde 11 TL olan ilaç fiyatı 200-250 TL ya satılır hale geldi. Ki bunun adı ölüm tacirliğidir.
Sağlık reformu yaptığını iddia eden devlet ve Sağlık Bakanlığı ise bu krizi görmedi, görmezden geldi ya da yönetemedi. Her hangi bir tatmin edici açıklama da yapılmadı. “Ölen ölsün kalan sağlar bizimdir” diye düşünüyor olabilirler.
Sorun çözülebilmiş değil, çözümle ilgili verilen tarihler de hep değişiyor. Bu arada damdan düşüp halden bilenler konuyla ilgili bazı derneklerin (örneğin Pembe Hanım Kanser Hastaları derneği) sosyal medyada kurdukları grupta sadece hastalıklarıyla ilgili şikayetlerini yorumları önerileri değil ilaçlarını paylaşıyorlar. Bu tabi ki sorunun tümünü çözmüyor. Ancak dayanışma ruhunun eyleme dönüşmüş olması, bu gruplara ulaşabilen hastalar için çözüme yönelik bir umut oluyor.
Sosyal medyada zaman zaman farkındalık adına pembe kalpli pembe kurdeleli paylaşımlar yapan “duyarlı” insanlarımızı da konuyla ilgili bilgilendirmeyi görev bilirim.
Meme kanseri ölümcül bir hastalıktır. Görülme sıklığı 1/8 dir. Uzun ve meşakkatli bir tedavi süreci vardır. Tedavinin son ayağı olan ilaç aylardır bulunamıyor. Tedavisi süren on binlerce kadına her gün yenileri ekleniyor.
Unutmayın; Ta-mok-si-fen!