Her başlangıç heyecan vericidir. İşte kapıda yeni yıl, yeni başlangıçlar beklentisi…
Yeni yıla girerken ne yapılır? Elbette alış veriş…
Yaşasın tüketim, yaşasın noel babalı, kardan adamlı, noel ağaçlı vitrinler. Kırmızı iç çamaşırları, kırmızı mumlar, eşe dosta verilecek janjanlı ufak tefek hediye paketleri, “ya çıkarsa” umutlarının hedefi milli piyango bileti...
Başka ne yapılır?
Yeni yıla girerken çılgınca eğlenmek illa ki şart olduğundan yılbaşı eğlencesi için bütçeye uygun eğlence mekanı araştırılır. Uygun mekan bulunması halinde; grup indirimine mazhar olmak için bu tür ortamlarda deneyim sahibi, eğlenirken eğlendiren ve içince sapıtmayan grup arkadaşları aranır. Bütün şartlar bir araya getirilebilirse rezervasyon yapılır.
Bütçe yeni yılı dışarda karşılamaya elverişli değilse; en az bir hafta önceden, kafa dengi eş dost akraba aranıp davet edilir. Olabildiğince özel sofralar kurulur, yiyip içip eğlenerek yeni yıl karşılanır.
Yeni yıl bahane eğlence şahane, bahaneyi bulmuşken eğlenmek elbette güzel. Güzel de takvimde değişen rakama yüklenen dilekleri gerçekleştirme misyonunu anlamak güç…
Aslında 31 Aralık’ın 1 Ocak’tan hiçbir farkının olmadığını biliriz. Biliriz de; yine de 31 Aralık’ın ardından teneke çalar, 1 Ocak’a anlamlar yükleriz.
Oysa anlamlı olan takvimde değişen rakamlar değildir…
"Dünya barışı, savaşların açlığın ve yoksulluğun bitmesi" niye takvimde değişecek rakamın görevi olsun ki? Savaşların ve yoksulluğun nedeni sayılar değil insandır...
Beklentim, huzur ve barıştır.
Beklentim, akan kanın durmasıdır.
Beklentim, terör ve şehit haberlerinin bitmesidir.
Beklentim, ayrışma değil uzlaşma kültürünün yaygınlaşmasıdır.
Beklentim, meydan okuyan cehaletin yerini kitap okuyanların almasıdır.
Beklentim, üzerindeki ölü toprağını silkeleyip, soran sorgulayan araştıranlarıın çoğalmasıdır.
Beklentim barış kardeşlik ve dayanışmanın güçlenmesidir.
Beklentim yurtta barışın dünyada barış ütopyasının gerçekleşmesidir.
Beklentim, bizi yönetenlerin aklını başına alarak, günü kurtarma çalışmaları yerine, “biz ve ötekiler” ayrımına girmeden herkes için mutlu ve aydınlık bir geleceğin önünü açmalarıdır.
Beklentim, orta çağ karanlığı değil bilimin aydınlığıdır.
Beklentim, takvimde değişecek olan rakamdan değil insandandır…
Anlamlı olan, takvime ve tarihe anlam katan insandır…
Zamanın ruhu ve tarihin akışı insanların avuçları içindedir. Ne ekilirse onun biçileceği geleceği oluşturmak da insanlığın ellerindedir…
Yeni yıldan bir şeyler dilemek iyi geliyorsa, düşler kurdurup, içinizde umutlar yeşertiyorsa eğer; bir gece için de olsa dertlerinizi sıkıntılarınızı unutup eğlenebiliyorsanız ne mutlu, yılbaşı gecenizi güzelleştirmek için elinizden geleni yapın.
Hadi bir de sınırsız dilek hakkımız olsun…
Herkes için; iş, ekmek, akıl, bilinç, sağlık, huzur, özgürlük, birlik, dayanışma sonsuz barış, kendimiz için de ne istiyorsak onları dileyelim…
Ama dilemek yetmez…
Dileklerimiz; ancak hayata geçirmek için elimizden gelen her şeyi yaptığımızda anlam ve gerçeklik kazanır…
Yeterince ister ve uğrunda çabalarsak başarabiliriz…
Ve elbette daha güzel bir dünyada yaşamak mümkün…
Mutlu yıllar…