GERÇEK HABERCİ- İzmir Aliağa’daki gemi söküm tesislerinin çevre ve insan sağlığı üzerindeki olumsuz etkileri her geçen gün artıyor. Ege Üniversitesi ve TÜBİTAK MAM uzmanlarının yaptığı araştırmalarda, Aliağa’daki gemi söküm tesislerinin, bölgedeki diğer sanayi tesisleriyle birlikte kümülatif kirliliğe yol açtığı ve çevre sağlığını tehdit ettiği ortaya kondu.
Son yıllarda ise kapasite artırımına giden tesisler, çevresel etki değerlendirmesi (ÇED) sürecini zorunlu hale getirdi. Ancak Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, bu tesislerin ÇED kapsamında olmadığını belirtti ve muaf tuttu. Bunun üzerine çevreci ve meslek odaları hukuki mücadele başlattı. İzmir Gemi Söküm Koordinasyon Grubu, 10 Ocak 2025 tarihinde Bakanlığa karşı dava açtı.
İzmir Gemi Söküm Koordinasyon Grubu, Mimarlar Odası İzmir Şubesi’nde bir açıklama gerçekleştirdi. Basın metnini okuyan Avukat Arif Ali Cangı, “Sektörün Aliağa’da faaliyete başlamasından bu yana 1980’li yıllardan itibaren şirketler pek çok operasyonel değişiklik geçirmiş, ÇED yönetmeliğinin yürürlüğü girdiği tarihten bu yana kapasiteleri artırmış ve pek çok farklı şirketlere devirler gerçekleşmiştir. ÇED yönetmeliğindeki muafiyet şartlarını ortadan kaldıracak pek çok değişiklik olmasına karşın kanuna karşı hile yoluyla ÇED’den muaf tutulmuşlardır” dedi. ÇED sürecinin başlaması gerektiğini ifade eden Cangı, “Sökümü yapılan gemideki tehlikeli atıkların geminin tonajı ile tamamen doğru orantılı olarak arttığı söylenemese de bu artışla birlikte daha fazla hurdanın kontrol altına alınması, bunun için gereken operasyonel süreçlerin değiştiği açıktır. Sökülen atık gemi kapasitesinin artması tesislerdeki proseslerin değişmesine yol açmaktadır. Bu yüzden ÇED Yönetmeliği gereğince çevresel etki değerlendirmesi sürecinin işletilmesi yasal zorunluluktur” diye konuştu.“KİRLİLİĞİ DURDURMAYA KARARLIYIZ”Gemi söküm sanayinin yarattığı kirliliğe değinen Cangı, “Kentimizin ve bölgemizin doğal ve kültürel değerlerinin, müşterek varlıklarının korunmasının takipçisi olan davacılar, yıllar önce Otapan, üç yıl önce São Paulo atık gemilerinin sökülmek üzere Aliağa’ya getirilme girişimlerini demokratik ve hukuksal mücadele ile engellemişlerdi. Bundan sonra benzer şekilde tekil gemilerle uğraşmak yerine Gemi söküm sanayinin yarattığı toplam kirliliği durdurmaya kararlıyız” şeklinde konuştu.
ÇED muafiyetlerinin kaldırılmasının ilk adımları olacağını belirten Cangı, “Mücadelemizin devamı gelecektir. Sonraki adımlar ise çevre standartlarını, çifte standarda çeviren sertifikalandırma pratikleri ile AB’nin ilgili kurumlarına gerek açık mektup ile gerekse ilgili mercilere şikayetlerle ilerlemektir. Aliağa’nın ve bölgemizin, Ege Denizi’nin sağlıklı yaşamını korumakta kararlıyız” ifadelerini kullandı.
Son yıllarda ise kapasite artırımına giden tesisler, çevresel etki değerlendirmesi (ÇED) sürecini zorunlu hale getirdi. Ancak Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, bu tesislerin ÇED kapsamında olmadığını belirtti ve muaf tuttu. Bunun üzerine çevreci ve meslek odaları hukuki mücadele başlattı. İzmir Gemi Söküm Koordinasyon Grubu, 10 Ocak 2025 tarihinde Bakanlığa karşı dava açtı.
İzmir Gemi Söküm Koordinasyon Grubu, Mimarlar Odası İzmir Şubesi’nde bir açıklama gerçekleştirdi. Basın metnini okuyan Avukat Arif Ali Cangı, “Sektörün Aliağa’da faaliyete başlamasından bu yana 1980’li yıllardan itibaren şirketler pek çok operasyonel değişiklik geçirmiş, ÇED yönetmeliğinin yürürlüğü girdiği tarihten bu yana kapasiteleri artırmış ve pek çok farklı şirketlere devirler gerçekleşmiştir. ÇED yönetmeliğindeki muafiyet şartlarını ortadan kaldıracak pek çok değişiklik olmasına karşın kanuna karşı hile yoluyla ÇED’den muaf tutulmuşlardır” dedi. ÇED sürecinin başlaması gerektiğini ifade eden Cangı, “Sökümü yapılan gemideki tehlikeli atıkların geminin tonajı ile tamamen doğru orantılı olarak arttığı söylenemese de bu artışla birlikte daha fazla hurdanın kontrol altına alınması, bunun için gereken operasyonel süreçlerin değiştiği açıktır. Sökülen atık gemi kapasitesinin artması tesislerdeki proseslerin değişmesine yol açmaktadır. Bu yüzden ÇED Yönetmeliği gereğince çevresel etki değerlendirmesi sürecinin işletilmesi yasal zorunluluktur” diye konuştu.“KİRLİLİĞİ DURDURMAYA KARARLIYIZ”Gemi söküm sanayinin yarattığı kirliliğe değinen Cangı, “Kentimizin ve bölgemizin doğal ve kültürel değerlerinin, müşterek varlıklarının korunmasının takipçisi olan davacılar, yıllar önce Otapan, üç yıl önce São Paulo atık gemilerinin sökülmek üzere Aliağa’ya getirilme girişimlerini demokratik ve hukuksal mücadele ile engellemişlerdi. Bundan sonra benzer şekilde tekil gemilerle uğraşmak yerine Gemi söküm sanayinin yarattığı toplam kirliliği durdurmaya kararlıyız” şeklinde konuştu.
ÇED muafiyetlerinin kaldırılmasının ilk adımları olacağını belirten Cangı, “Mücadelemizin devamı gelecektir. Sonraki adımlar ise çevre standartlarını, çifte standarda çeviren sertifikalandırma pratikleri ile AB’nin ilgili kurumlarına gerek açık mektup ile gerekse ilgili mercilere şikayetlerle ilerlemektir. Aliağa’nın ve bölgemizin, Ege Denizi’nin sağlıklı yaşamını korumakta kararlıyız” ifadelerini kullandı.