Adıgüzel: CHP'nin anketleri ve seçim sonuçları birbiriyle uyumlu

TAKİP ET

CHP Parti Meclisi (PM) üyesi ve eski bilgi ve iletişim teknolojilerinden sorumlu genel başkan yardımcısı genel başkan yardımcısı Onursal Adıgüzel, 'Ocakta partinin yaptırdığı anketlerde seçim sonuçlarının başa baş olduğuyla ilgili birçok sonuç vardı. Ama parti genel merkezi birçok sorgulamaya rağmen bunları görmezden geldi' dedi.

Diken’den Altan Sancar'ın haberine göre 14 Mayıs seçimlerinin ardından Türkiye ikinci tura hazırlanırken, Adıgüzel en çok konuşulan isimlerin başında geliyordu. CHP’nin ‘seçim veri sisteminin doğru çalışmadığı, sonuçların partililere ve medyaya doğru aktarılmadığı’ tartışması 14 Mayıs gecesi başlamıştı.

15 Mayıs sabahındaysa istifa kararı alarak görevinden ayrıldı. İstifasının ardından yalnızca bir defa konuşan ve sessizliğini koruyan CHP’nin bilişim sistemlerinin eski sorumlusu Onursal Adıgüzel, uzun süren sessizliğinin ardından Diken’in sorularını yanıtladı.

Adıgüzel, Diken’e ’14 Mayıs akşamı seçim veri sisteminin çalıştığını, buna dair ellerinde video kayıtları olduğunu’ açıkladı.

Eski genel başkan yardımcısı, “14 Mayıs akşamında yaşadığımız sıkıntı, örgütlerden gelen verilerle ilgiliydi. Örgütten veriler yavaş geldi. İstanbul örneğini vereyim: Akşam 21:30 ve biliyorsunuz kamuoyu bilgi bekliyor. Ama İstanbul’da o saat itibariyle sandıkların toplamda yüzde 50’siden veri gelmişti” dedi ve ‘sorumluluğun örgütten sorumlu genel başkan yardımcısında olduğunu’ söyledi.

Adıgüzel, ayrıca istifasının ardından CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun ricasıyla 28 Mayıs’a kadar görevinde kaldığını ilk defa “Ben istifa etmiş olmama rağmen genel başkanımızın ricasıyla oradaydım. Benden rica etti, ‘Görevi sürdürmenizi istiyorum’ dedi. 28 Mayıs’ı da bu arkadaşlarımızla birlikte yaptık. Hatta mükemmel yaptığımız halde neden bu cezayı aldık?” sözleriyle kamuoyuna açıkladı. Adıgüzel ayrıca, ocak ayında CHP’nin yaptırdığı anketlerde Kılıçdaroğlu’nun geride çıktığını, bunun MYK’da tartışıldığını ve itirazlar olmasına rağmen görmezden gelindiğini söyledi. Seçim sonuçlarının ocak ayındaki anketlere benzer biçimde geldiğini dile getiren Adıgüzel, partisinin aday belirleme yönteminin hatalı olduğunu söyledi.

Adıgüzel’e sorduğumuz sorular ve cevapları şöyle…

‘PM toplantılarında neden kaybedildiği hiç tartışılmadı’

Onursal Bey, uzun süredir sessizliğinizi koruyordunuz. Sanırım 14 Mayıs sonrası sizi bir defa gördük, bir daha ekranlarda yer almadınız. Neden bunca süre sessiz kaldınız?

Adımın üzerine dönen tartışmaları bir kenara bırakırsak, 14 Mayıs seçimleri bizim için çok önemliydi. Milyonlarca insan bize bir umut bağlamıştı. Ancak hem 14 Mayıs’ta hem de 28 Mayıs’ta büyük bir hayal kırıklığı yaşadı seçmenlerimiz. Her şeyden önce seçmene verdiğimiz sözü tutamamıştık ve seçimleri kaybetmiştik. Biz seçimleri Adalet Kalkınma Partisi’ne rağmen kazanamamıştık. AKP’nin bu yoksullaştıran, ekonomik yıkıma sebep olan politikalarına rağmen kazanamamıştık.

Bu kayıpta en üstten sayın genel başkanımızdan en alta kadar hepimizin bir payı vardı. Bundan kaynaklı olarak bu sorumlulukla bir şeyler söylemek için çok erken olduğunu düşünüyordum. Ama bu gelişmeleri gördükçe de bir şeyler söylemek gerektiğini düşündüm. Füsun Hanım’ın size yapmış olduğu açıklamaları da okuduktan sonra konuşmaya karar verdim.

Biz parti meclisi toplantılarımızda “Neden kaybettik?” sorusunu hiç tartışmadık. Bunca ekonomik yıkıma rağmen, toplumdaki yoksullaşmaya rağmen, sefalete rağmen, baskıcı uygulamalara, sansürlere rağmen biz neden kazanamadık? Cumhurbaşkanı adayımıza neden oy verilmedi? Bunu hiç tartışmadık. Çok genel geçer bir değerlendirme yapıldı ve bu değerlendirme üzerinden bir aklanma çabası başladı. Ve 14 Mayıs günü kaybetmiş olmanın vermiş olduğu telaşla hedef tahtasına oturtulmak istenen insanlar vardı.

‘Sayın genel başkanımız hiçbir sorumluluğu yokmuş gibi davranıyor’

Ben 14 Mayıs günü sosyal medyada yapılan eleştirileri görünce partimizin de yıpranmaması, ikinci turda bir sorun yaşanmaması için istifa mekanizmasını hiçbir tereddüt hissetmeden çalıştırdım. Tabii bu farklı yorumlara da sebep oldu, ama işin özünde ben hedefe oturtuldum. Genç bir Cumhuriyet Halk Partili olarak günah keçisi ilan edildim. En önemlisi “Eğer bir eksiklik varsa, ben genel başkan yardımcısı koltuğunda oturursam buradaki incelemeler yeteri kadar objektif yapılamaz” sorumluluğuyla bu adımı atmıştım.

Fakat görüyorum ki bugün sayın genel başkanımız dahil kimse bu eleştirileri kabul etmiyor ve hiçbir sorumluluğu yokmuş gibi davranıyor. Sanki kampanya süreci mükemmel yönetilmiş, ittifak çalışmaları mükemmel yapılmış, adaylar mükemmel belirlenmiş; hiçbir sorun yokmuş gibi hatta kaybetmedik diyecek kadar farklı yorumlara sebep olacak açıklamalar yapılıyor. Aslında gördüğüm kadarıyla bir aklanma operasyonu yürütülüyor bir taraftan ve bunun hedefine konulanlardan biri de ben olduğum için bir şeyler söylemek gerektiğini düşündüm.

‘Çok az siyasetçi öz eleştiri yaptı’

Ben Cumhuriyet Halk Partisi Gençlik Kolları’ndan geliyorum çok tanımayanlar için birkaç kelimeyle anlatmak isterim. Lise yıllarından beri bu partiye gönül vermiş biriyim ve şurada hiçbir tereddüt olması herhalde seçim sürecinde en çok ışığı yanan odalardan birinin sahibiydim. Aylar boyunca arkadaşlarımızla çalıştık. Bunu övünmek için söylemiyorum, çünkü bizim işimiz buydu.

En iyisini yapmaya çalıştık. Görevimizi layıkıyla yerine getirmeye çalıştık ve bunun üzerine bir eleştiri gelince “Ben bu partinin gençlik kollarından geliyorum. Bu partinin öz evladıyım. Hiçbir makamın unvanın arkasına da saklanmam. Partimin de tartışılmasını istemem. Onun için ben istifamı veriyorum” dedim. 14 Mayıs ve 28 Mayıs Seçimleri sonrasında çok az siyasetçi bu konuda bir öz eleştiri yaptı ve istifa etti.

‘Sistem tıkır tıkır çalıştı’

Peki sürece dair bir özeleştiriniz yok mu?

En önemli özeleştirilerimden biri, birçok meseleye Cumhuriyet Halk Partisi Gençlik Kolları’ndan gelen bir partili olduğum ve MYK’nın en genç üyelerinden biri olduğum için her fırsatta elimi taşın altına koymaya çalıştım. Sorumluluğumun dahilinde olmayan işlere bile gereğinden fazla önem gösterdim. Belki bu konularda öne çıktım. Burada kendime biraz kızıyorum. Ama vicdani kanaatimi sorarsanız, kendi yaptığım işle ilgili durumu sorarsanız tek bir hata yaptığımı düşünmüyorum. Sistem tıkır tıkır çalıştı ve bu konuda bir eleştirisi olan biri varsa lütfen gelsin konuşalım.

‘Bütün süreçleri kayıt altına aldım’

Tıkır tıkır çalıştı dediniz sistem için, kanıtınız var mı?

Ben bütün süreçleri kayıt altına aldım. Zaten dijital dünya log kayıtlarıyla yürür. Bütün adımlar kayıt altına alınmıştır ve tek bir eksik bulamazlar. Başında olduğum sistem, seçim gecesi tek bir saniye bile aksamadan çalıştı. Bunun aksine iddia eden herkesle yüzleşmeye hazırım. Bunun en önemli şahitlerinden biri de aslında genel başkanımızdır ve bütün MYK üyelerimizdir. Cumhuriyet Halk Partisi’nin 973 ilçe ve 81 ildeki örgüt başkanlarıdır. Onlar her fırsatta da bunu dile getiriyorlar. Cumhuriyet Halk Partisi sistemleri tıkır tıkır çalıştı. Ben üzerime düşen görevi fazlasıyla yaptığımı ve bu süreçte büyük bir haksızlığa uğradığımı düşünüyorum.

Sistem nasıl çalışıyordu?

Onursal Bey, nasıl bir sisteminiz vardı? Ben hep dört farklı veri seti olduğunu duydum, birinci ağızdan sizden dinlemek isterim.

Cumhuriyet Halk Partisi sistemi adım adım çalışan bir sistem. Veriler sırasıyla geliyor ve karşılaştırılıyor birbirleriyle. Aynı zamanda 2018, 2019 ve 2023 seçimlerinde çeşitli gönüllü yapılar ile de işbirliklerimiz oldu. Onlardan gelen verilerle de tekrar karşılaştırmalar yapılıyor.

Cep telefonlarıyla okul önlerinden Cumhuriyet Halk Partisi’nin görevlilerinin gönderdiği ilk sonuçlar bizlere geliyor. Bu sonuçlar diğer sonuçlardan daha hızlı geliyor. Ama biz bununla yetinmiyoruz.

Her yerde cep telefonunu aktif kullanabilecek, yetkin kullanabilecek, üyelerimiz yok, internet çekmeyebiliyor, başka sorunlar oluyor… Bu sorunları aşmak ve çapraz kontrol yapmak için cep telefonuyla sonuçlar gönderiliyor. Seçim gecesi 118 bine yakın sandığın sonucu cep telefonlarıyla gönderildi. Bu ilk aşamaydı. İkinci aşamasında 118 bin sandığın sonucu, artı geriye kalan yüzde doksan dokuzluk sandıkların da sonucu ilçe başkanlıklarından tekrar giriliyor sisteme. Böylece 118 bin ilk cep telefonuyla gelen sonuç artı ilçeden gelen sonuç birbiriyle karşılaştırılıyor. Bu yetmiyor. Bizim YSK’yla entegrasyonumuz var.

YSK da her üç dakikada bir kendine ulaşan verileri bize yolluyor. Onları da bu iki veriyle karşılaştırıyoruz ve eğer bir sorun varsa kırmızı alarm veriyor sistem ve diyor ki “Bu sandıkta bir uyuşmazlık var” bizim okul önünden ve ilçeden gönderilen verimizle YSK’ya yansıyan veri arasında fark olduğu için de buraya itiraz ediyoruz.

Buna ek olarak Türkiye Gönüllüleri’yle de iş birliği vardı. Hatta Türkiye Gönülleri’ndeki arkadaşlarımız diğer partilerden de veri almaya çalışıyorlardı. Hepsini de karşılaştırdığımız bir çalışma vardı.

Bu dört veride bir farklılık varsa da itiraz süreçleri işletiliyordu. Milletvekilliği için 48 saat, cumhurbaşkanlığı içinde 24 saat içinde itiraz ediliyordu. Yani seçim sonuçları böyle birkaç saat içinde belli olmuyor aslında. Çok uzun soluklu süreçler, fakat Cumhuriyet Halk Partisi bu adımları tek tek takip etti ve ikinci günün akşamında yüzde doksan dokuza ulaşan sonuçları elde etmiş oldu.

‘Başarı olunca Kaftancıoğlu, başarısızlık olunca ‘Sistemde hata vardı”

Siz 2019’da da bu sistemi kullandık dediniz…

Evet, biz 2019 seçimlerinde de bu sistemi kullandık, birebir aynısını. İlkokuldan bir okul önü verisi geliyor, sonra ilçeden bir veri geliyor, YSK’yla karşılaştırılıyor. Gönüllülerden veri geliyor ve sonuçta başarılı olduk. Başarıyı kim yapmış oldu? İstanbul örgütü yapmış oldu, Adana örgütü yapmış oldu, Antalya örgütü yapmış oldu. Başarı olunca Canan Kaftancıoğlu yaptı, şu ilçe başkanı yaptı, şu il başkanı yaptı. Seçim sonucunda bir başarısızlık olunca “Sistemde mi bir hata vardı, oylar mı çalındı…”

‘Aday belirleme süreçlerini biz ne kadar sağlıklı yönettik?’

Aynı sistem, aynı hızla çalışmış, aynı sonucu vermiş. Ama birinde başarı var. Kimse sistem falan tartışmıyor. Asıl tartışmamız gereken yer tekrar altını çizmek isterim, sistem meselesi falan değil. Asıl tartışmamız gereken yer, ilk gününden bu yana aday belirleme süreçlerimiz. Aday belirleme süreçlerini biz ne kadar sağlıklı yönettik? Bugün diyorlar ki “Biz anketlere inanmıyoruz.” Böyle yorumlar dinliyoruz. Ben de şunu söylemek isterim, MYK üyesiydim. Ocak ayında yapılan anketler Cumhuriyet Halk Partisi arşivlerinde vardır. Keşke bir çıkarsalar da ocak ayında yapılan anketler ile seçim sonuçları arasındaki uyuşmayı bir görsünler. Ama depremden sonra Türkiye başka bir sürece girdi ve bu konular hiç tartışılmaz oldu. Yani aday belirleme süreci de tam tartışılmadı.

‘Parti merkezi anketleri görmezden geldi’

Ocak ayındaki anketler dediniz… Burayı açar mısınız?

Mesela ocak ayında yapılan anketlerde, Cumhuriyet Halk Partisi’nin de abone olduğu birçok anket firmasının ve bize gelen bireysel anketlerde, partinin yaptığı anketlerde aslında seçim sonuçlarının başa baş olduğuyla ilgili birçok sonuç vardı. Ama parti genel merkezi birçok sorgulamaya rağmen bunları görmezden geldi. Bugün bakıyorum günah keçisi aranıyor. Hedef alınacak insanlar aranıyor. İşte aklama çalışmaları sürüyor. O vardı, bu yoktu. Bu mesele böyle bir mesele değil. “İçeride kel Ali vardı, kör Ali vardı, yok sen oradaydın, ben buradaydım…” Hepimiz oradaydık. Bütün süreçleri de biliyoruz. Birilerini günah keçisi ilan ederek bunların üstünü kimse kapatamaz, kendilerine aklayamazlar.

Herkes oradaydı ve süreci gördü. Kimileri itiraz etti, çok güçlü itirazlarda bulundu. Ama bugün küçük bir araştırma yapın, ocak ayına dair Türkiye’deki anketlere bakın. Sonra da seçim sonuçlarıyla bir karşılaştırın ne demek istediğimi çok net bir şekilde anlayacaksınız. Aslında seçim sonuçlarına çok yakın olan, sayın genel başkanımız adaylaştığında bir iki puan önde çıktı ya da bir iki puan geride çıktığını gördüğümüz birçok anket var. Genelde de bir iki puan geride çıktığını görüyorduk. Seçim sonuçları da maalesef çok üzülerek söylüyorum, bir iki puan geride tamamlandı.

‘Aday belirleme süreçlerinde objektif davranılmadı’

Ben şu an ‘Seçim döneminde CHP’nin en üst karar organında yer alan isimden partinin elinde anketler vardı, bunlar dikkate alınmadı’ biçiminde cümleler duyuyorum. Doğru mu?

Bu veri halka açık verilerle de destekleniyordu. Depreme kadar da bu konu çok yüksek sesle konuşuluyordu. Ama tekrar söylüyorum, aday belirleme süreçlerinde objektif davranılmadı. Kampanya süreci objektif götürülmedi. Milletvekili adayı belirleme süreçlerinde top komisyona atılmaya çalışılıyor, ama herkes sürecin içindeydi. Bugün tüzük tartışmaları yapılıyor, bu kararların hepsi parti meclisinde alındı Altan bey. Parti meclisi üyelerinin bir kısmı şu an MYK üyesi, onlar da el kaldırdılar. “Ön seçimsiz merkez yoklamasıyla belirlensin” diye el kaldırdılar. Bugün bakıyorum başka bir ses yükseltiliyor. Bu partide son 13 yılda kaç defa tüzük kurultayı yapıldı? Bir baksınlar, burada neleri yapamadılar da bugün neyi yapacaklar?

Sadece 14 Mayıs günüyle, sadece 28 Mayıs günüyle değerlendirirsek büyük bir hata yaparız. Karşımızda bütün argümanlarını yitirmiş, halkta güven kaybetmiş bir iktidar vardı. Biz bu seçimi neden kaybettik? Nasıl bir oy geçişkenliği oldu? İttifakımızda mı bir sorun vardı? Adayımızda mı bir sorun vardı? Bunları inceledik mi? Cumhuriyet Cumhuriyet Halk Partisi’nin herhangi bir kurulunda anlamlı, beni tatmin eden bir açıklama, rapor görmedim. Kamuoyuyla paylaşılan bir rapor varsa lütfen beni uyarın ama parti meclisi toplantılarında biz böyle bir rapor görmedik. Bir değerlendirme yapılmadı. Tek yapılan değerlendirme “Kaybetmedik” şeklinde oldu.

‘Sistem çökmedi’

Peki tekrar konuya dönecek olursak, çok açık soracağım sisteminiz çöktü mü? Sisteminiz dondu mu? Bir aksaklık yaşandı mı? Sanki hala o geceye dair anlatmadıklarınız var…

Öncelikle şunu söyleyeyim, sistem çökmedi. Aksine sistem tıkır tıkır çalıştı. Teknik anlamda da en ufak bir sorun yaşanmadı. 14 Mayıs akşamında yaşadığımız sıkıntı, örgütlerden gelen verilerle ilgiliydi. Örgütten veriler yavaş geldi. İstanbul örneğini vereyim: Akşam 21:30 ve biliyorsunuz kamuoyu bilgi bekliyor. Ama İstanbul’da o saat itibariyle sandıkların toplamda yüzde 50’siden veri gelmişti. En başarılı ilimiz Bursa idi ve yüzde 20 oranında daha öndeydi. Ankara’sı, İzmir’i, Adana’sı aynı hızla veri geliyor. Bunların hepsi bizde kayıtlı olarak mevcut, isteyenler bu verilerin hepsini görebilirler. Kaçıncı dakikada kaç sandık gelmiş? Hangi sandığın sonucu gelmiş?

‘Çok önemli bir kozmik oda oluşturduk’

Hiç mütevazı olmayacağının bir nokta var ki çok önemli bir kozmik oda oluşturduk biz. Yani yirmiye yakın uzman bilişimci arkadaşımız ki konularında çok başarılılar; kimisi siber güvenlik uzmanı, kimisi özellikle veri işlemede uzman arkadaşlarımız, kimisi bize siber istihbarat yapıyordu Bu arkadaşlarımız öyle bir profesyonel çalışma yaptılar ki sandıkların açılmasına bir iki saat kala yaşanan bant daraltmasını anında tespit ettik. Çünkü önden ajanlar oluşturmuştuk sistemde. Çeşitli teknik çözümlerle bant daraltması ihtimalini de gündemimizde tutuyorduk. Gördük ki daraltma var ve bunu hızlıca bertaraf ettik. Müdahale ettik, gerekli kişilerle görüştük ve çözdük. Bant daraltma nedir bilmeyenler, bugün bant daraltma ne dediğimizde yüzümüze bakacak olanlar sistemle ilgili çıkmış, bize ders vermeye çalışıyorlar.

O gece o kadar konusunda uzman bir ekibimiz vardı ki onlara ayrıca bir teşekkür etmek lazım. Cumhuriyet Halk Partisi’nin adı olmasa hiçbir siyasi parti, para bu arkadaşlarımızı bir araya getiremez. İşlerini mükemmel yaptılar, hiçbir sözüm yok onlara.

Çalışmalarını da video kaydı altına aldılar. Bunu da isteyen olursa paylaşırız diye bir iki defa dile getirdik. Ne zaman isterlerse de bunu paylaşabilme fırsatımız var. Hiçbir çekincemiz yok.

28 Mayıs’ı da bu arkadaşlarımızla birlikte yaptık

Kılıçdaroğlu’nun ricasıyla 28 Mayıs’ta da yine aynı ekip

Video kaydına alındı, o gece ki özellikle 28 Mayıs’taki her saniyede kayıt altında. Çünkü 28 Mayıs’ı da aynı ekip götürdü. Yani biz işimizi eksik yapsak genel başkanımız, teknik ekip bize tekrar bu görevi vermezdi.

Siz 28 Mayıs’taki seçimlerde görevinizde miydiniz?

28 Mayıs’ta da yine aynı ekip. Ben istifa etmiş olmama rağmen genel başkanımızın ricasıyla oradaydım. Benden rica etti, “Görevi sürdürmenizi istiyorum” dedi. 28 Mayıs’ı da bu arkadaşlarımızla birlikte yaptık. Hatta mükemmel yaptığımız halde neden bu cezayı aldık? Çünkü bilişimde, işini iyi yaparsın, başarılı olursun ve mükafatını alırsın. Biz işimizi çok iyi yaptık, fakat cezalandırıldık. Buna da çok üzüldü arkadaşlarımız, çünkü onlar teknik adamlar. Siyaset tarafını hiç bilmiyorlar, ama biz dedik ki üzülmek yok, küsmek yok. 28 Mayıs’ta da bu işi yapacağız. Bu mesele ne Onursal Adıgüzel meselesi ne bir başkasının meselesi; bu mesele, memleket meselesi dedik ve çalışmalarımızı sürdürdük.

‘Şu sandıklarda sorun var diye her hafta bilgi verdim’

İstifa ettiniz, ama genel başkan ricasıyla görevinizi sürdürdünüz. Sistem de çökmedi. Sorun neydi o zaman?

Mesele insan kaynağıydı. Biz dört test yaptık seçim sürecinde. Hiçbir öngörmediğimiz mesele yoktu ve yetkililerin, sorumlularının bildirilmediği bir mesele de yoktu. Ben MYK toplantılarına “Şu sandıklarda sorun var” diye her hafta bilgi verdim. Biz parti okulumuzla, örgütten sorumlu genel başkan yardımcılığına, seçim işlerinden sorumlu başkan yardımcılığıyla ve yurt dışı örgütlerden sorumlu genel başkan yardımcılığıyla yaptık bu çalışmayı. Test yapıyorduk, okul önünden 112 bin sandığın sonucu gelmişti. Seçim günü de 118 bin dedim biliyorsunuz. Yani neredeyse yüzde 90’dan fazla uyuşan bir sonuç. Bunu örgütten sorumlu genel başkan yardımcımız Oğuz Kaan Salıcı’ya defalarca ifade ettim, genel başkanımıza ifade ettim; alabileceğimiz sonuç bu kadar.

Çünkü örgütlerden sorumlu yapının bana vermiş olduğu yetkin insan sayısı bu. Bana eğer 200 bin sandığı kapsayacak kadar yetkin, görevli verebilirseniz örgütten sorumlu genel başkan yardımcılığı olarak Cumhuriyet Halk Partisi olarak ben bu sonuçları anında alırım dedim. Hiçbir sapma olmadı bizim tahminlerimizde. Yine aynı şekilde okul önünden gelen veri 112 civarında testlerde, her testte biraz artsa da ilçe başkanlıklarından gelenleri de yüzde doksanlardaydı. 

‘Görevlinin görevi yapıp yapmayacağını kendi adıma denetleme şansına sahip değilim’

Baskıyla ikinci gün zorlamayla yüzde doksan dokuz oranında sonuç aldık. Ama ertesi gün akşam gelen sonucun kimseye bir faydası olmadı. Sorun şuydu, sandığa bir görevli göndermiş ilçe başkanlığı. Ben bu görevlinin görevi yapıp yapmayacağını kendi adıma denetleme şansına sahip değilim. Ben bir sistem oluşturmuşum, bir kanal açmışım ve bu kanaldan beri tıkır tıkır akıyor. Bundan sonra sorumluluk benden çıkıyor, sorumluluk örgütten sorumlu genel başkan yardımcılığına geçiyor.

Geçmiş seçimlerle karşılaştırdığımda, geçmişe göre daha ileri düzeyde bir iş yaptık. Ama kamuoyunda böyle bir algı oluşmuşsa sorumlusu ben değilim. Bunun sorumlusu bana her okulda bir bilişim sorumlusu vermek zorunda olan, her ilçede veri giriş sorumlusu vermek zorunda olan arkadaşlarımızdır. Verildi mi?

Verilseydi tıkır tıkır çalışan bir sistemde saat 20:00, 21:00 gibi bütün sonuçları almış olurduk. Bir ara arkadaşlar sistemsel bir sorun mu var dedi. Hayır, bir havuzun dolması için suyu akıtmanız gerekiyor değil mi? Kovayla taşırsınız, bunu bir hortumla boşaltırsınız ama bir şekilde bu suyu akıtmanız gerekiyor. Havuza su akmazsa, yani veri gelmezse ben y118 bini 119 bin yapamam. Ama sistem çalışıyor, 118 bine kadar tıkır tıkır çalışmış; 200 yüz bine kadar da çalışır. Yeter ki oraya su dolduracak kanallar suyu boşaltsınlar. Maalesef burada örgütlerden su taşınmadığı için o gece verileri, sonuçları geç aldık. Siber alemde bütün kayıtlar, bütün ayak izleri durur. Buna her isteyen ulaşabilir, biz de bunu sonuna kadar paylaşmaya hazırız.

Bugüne kadar niye konuşmadı?

Onursal Bey çoğu şeyi ilk defa açıklıyorsunuz. Ama neden bugüne kadar sustunuz?

14 Mayıs ile 28 Mayıs arası herhangi bir tartışma, benim gibi Cumhuriyet Halk Partisi’ni ailesinin evi gibi gören biri için çok büyük bir zarar verirdi. Onun için bunları konuşma zamanı değildi, ama akış gelmemesinden ziyade de mobilde kullanıcı sayısı ve yetkin kişi ortada. Okul önünden mobil cep telefonu kullanacak kişi 118 bin sandık kadar çıktı. 28 Mayıs’ta da bu sayı 120 çıktı, öyle çok da artmadı bu arada. Ama sorun akış gelmemesinden ziyade ilçeden girilen verilerin de yavaş girilmesi, geç gelmesiydi. Biraz önce söyledim, İstanbul’dan saat 21:30 olmuş, yüzde 50 oranında sonuç alabilmişsiniz. Gece iki olmuş, üç olmuş hala veriler gelmeye devam ediyor. O saatten sonra da maalesef o verilerin gelmesinin bir anlamı kalmıyor. Çünkü sonuçlar açıklanıyor, kimileri “Kazandık” diyor.

İlçe başkanlarımız tutanakların geri kalanını yüzde 99 civarını ertesi gün tamamladılar. Biz de karşılaştırmalarımızı yaptık. Bir oy hırsızlığı olmadığını gördük. Hatta ben istifa ederken rica ettim genel başkanımızdan incelensin benim sistemim, uzmanlar tarafından bir eksiğim varsa kamuoyuyla paylaşılsın dedim. Ben onun için de istifa ediyorum, bu koltukta bu sorumlulukla oturamam, bu sefere belge bilgi kararttığım düşünülür diye özellikle istedim. Bütün incelemeler yapıldı sistemsel olarak tek bir sorun yaşamadığımızı gördük. Fakat burada mesele sadece Cumhuriyet Halk Partisi meselesi de değil. Bizim örgütlerimiz veriyi biraz geç gönderdi, ama bizim bir altılı masamız vardı. İyi bir sınav veremedik, orada aksaklıklar yaşandı. Kaldı ki hiçbir partinin de Cumhuriyet Halk Partisi’nin ki gibi bir sistem yok. Adalet Kalkınma Partisi’ni de buna dahil ediyorum. Biz birçok konuda diğer partilerle de bir tecrübe paylaşımı içine de girdik. Onları da bu sürecin dışında düşünmedik.

Ben 28 Mayıs için çalışmaya devam ettim. 29 Mayıs’tan sonra sistemlerdeki bütün yetkilerimizi arkadaşlar yeni gelen ekibe devretti ve öyle ayrıldık. Aslında 29 Mayıs’ta CHP verilerinden biz çok hızlı bir şekilde sonuçları aldık. Ben yine o zaman CHP Genel Merkezi’ndeydim, çok hızlı bir şekilde sonuçlar alındı.

‘Partinin meseleye bakış açısı da büyük bir hayal kırıklığı yarattı’

Ben özellikle hiç kendimi aklamak için bir çaba içinde olmadım, onu söylemek isterim. Çok büyük de hayal kırıklığı yaşadım. 28 Mayıs’tan sonra da partinin meseleye bakış açısı da büyük bir hayal kırıklığı yarattı bende.

Neden?

Hiçbir objektif değerlendirme yapmadan, bilimsel değerlendirme yapmadan, çeşitli anketlerle, seçim sonuçlarının neden böyle çıktığını değerlendirmeden ve bir öz eleştiri yapmadan yenilginin faturasını birilerine yıkmak isteyen bir yapı gördük. Onun için çok büyük bir hayal kırıklığı yaşadık. Yani hem üzüntü hem hayal kırıklığı. Bu sadece bende yok, bugün toplumun büyük kesiminde var. Ben de parti böyle bir süreçten geçiyorken böyle değerlendirmeler yapmak, bu açıklamaları yapmak istemedim.

Ama hakkını yemeyeyim Engin Özkoç, Özgür Özel, Ekrem İmamoğlu çok önemli açıklamalar yaptılar, “Biz oradaydık. sistemsel bir sorun yoktu. Onursal Adıgüzel’e haksızlık yapılıyor” dediler. Maalesef parti daha güçlü sahip çıkabilirdi, fakat seçimi kaybetmişlerdi ve bu kaybetmenin faturası birilerine kesilecekti. Bu kaybetmenin bir şekilde üstünün örtülmesi gerekiyordu. Bunun için de seçim güvenliği meselesi biçilmiş bir kaftandı ve bu çerçevede süreç yönetildi.

Ben size 2018’i de sormak istiyorum. Adil Seçim Platformu’nu, zira Füsun Hanım sistemin hatalı veri girenler yüzünden kapatılmak zorunda kaldığını söyledi. Biraz da o dönemi anlatır mısınız?

Aslında tam da biraz önce size anlattıklarımla da uyuşan bir süreç. Biz 2018, 2019 ve 2013’te aynı sistemleri kullandık. Yalnızca teknolojinin getirmiş olduğu yenilikler ile güncellemeler yaptık. Almış olduğumuz önlemleri ayrı tutuyorum ama bu üç seçim arasında ne fark var? 2018 ve 2023’te kaybetti adaylarımız, 2019’da kazandı. 2019 için Cumhuriyet Halk Partisi örgütleri ve aday kazandı deniliyor, 2018 ve 2023 için bilişim sistemi kaybettirdi deniliyor. Bunun hiçbir inandırıcılığı yok.

Adil Seçim Platformu CHP’nin bir ürünü değildi, içinde Saadet Partisi’nin, İYİ Parti’nin, sivil toplum örgütlerinin, gönüllü kuruluşların hatta dönemin siyasi konjonktürü çerçevesinde HDP’nin de içinde olduğu bir çalışma yapısıydı. Burada bir seçim güvenliği yapısı oluşturuldu, yüz binlerce arkadaşımız görevlendirildi. Ama kamuoyunda sanki platform CHP’nin seçim takip sistemiymiş de orada bir sorun olmuş gibi bir algı oluştu. Biz üç seçimde de aynı sistemi kullandık ve bu sistem doğrultusunda birçok milletvekili çıkardık. İstanbul gibi, Adana gibi, Antalya gibi, Mersin gibi büyük şehirleri kazandık.

Adil Seçim Platformu bir veri havuzuydu, orada bir iletişim stratejisi sorunu vardı. Bunu da tekrar ifade etmek isterim ki aslında 2018 ve 2023’ün bir benzerliği de iletişim stratejisindeki eksiklerdir. Siz o gün Cumhuriyet Halk Partisi Genel Merkezi’ndeydiniz, medyanın bilgilendirilmesinde nasıl büyük eksiklikler olduğunu siz de gördünüz. İletişim stratejisindeki eksikler maalesef algıyı bilişim sistemine doğru yönlendiriyor. O zaman da stratejiyi kuran arkadaşlar “Biz seçim sonuçlarını anlık olarak kamuoyuyla paylaşacağız” demişti. Bu çok yanlış bir stratejiydi, çünkü Adil Seçim Platformuna veri gönderen diğer partilerden yanlış veriler gelince kamuoyuna açıklanmayacak anlamsızlıkta bir sonuç gördük ekranda. Bunu televizyonlarla, kamuoyuyla paylaşamazdık.

Bundan kaynaklı olarak da o gün kapattık sistemi ve hiç açmadık kamuoyuna sonuçları. Ama bizim Cumhuriyet Halk Partisi sistemleri yine o gün de tıkır tıkır çalışmıştı ve hiçbir sorun olmamıştı. Maalesef Adil Seçim Platformu’nu oluşturan hiçbir partiye de hesap sorulmadı. Bugün de birçok partiden genel başkan çıkıyor, bir şeyler söylüyor ama mesele dönüyor, dolaşıyor, yine Cumhuriyet Halk Partisi’nin bilişim sistemine geliyor. Ya birçok parti vardı seçime giren, çok iddialı partiler vardı. Bunları da bir sormak lazım, kaç sonuç aldınız? Kaç bin sandığın sonucunu aldınız, teyit ettiniz. Bunu da sorgulamak gerektiğini düşünüyorum.

‘Bir saniye bile tereddüt etmeden istifamı verdim’

Benim anlamadığım bir şey var burada, evet açıkladınız zarar gelmesin diye. Ama geldiğiniz makam, CHP’nin genel başkan yardımcılığı. Sorun yoktu dediniz, ama buradan istifa ettiniz. Siyasette buralara gelmek uzun yıllar gerektirir…

Bir saniye bile tereddüt etmeden istifamı verdim, çünkü partimin bu konuda yıpratılmasına izin veremezdim. Çeşitli eleştiriler vardı ve 28 Mayıs sürecine giderken de bizim kamuoyunda bu konuyla tartışılmamamız gerekiyordu. Gördüm ki eğer Onursal Adıgüzel koltukta oturursa bu tartışma büyüyecek; belgeleri, bilgileri kararttığımız düşünülecek. İncelesinler, baksınlar objektif olsunlar diye bir saniye bile tereddüt etmedim istifa ettim.

İstifamda da genel başkanımıza zarar vermemek istediğimi de özellikle altını çizerek vurguladım. Kendimi anlatmak istemiyorum ama ben 2015 Haziran seçimlerinde ön seçimle milletvekili oldum. Cumhuriyet Halk Partisi’nin içinde büyüdüm diyebilirim. Genel başkanımızın yerel seçimlerde İstanbul adaylığından beri aktif siyaset yapıyorum İstanbul’da ve büyük bir onurla, gururla Cumhuriyet Halk Partisi bayrağını daha yukarıya taşımaya çalışıyorum. Bu çerçevede partime bir zarar geleceğini düşünmek, hissetmek bana çok büyük bir üzüntü verdi.

Siyasette kişilerin koltukları devredebileceğini göstermek adına altı veya yedi defa milletvekili olurken, sekiz yılın sonunda kendi isteğimle genel başkanımıza da ‘icrada yoldaşlık ederim’ diyerek ve bir iddia koyarak milletvekili adayı olmadım. Milletvekili adayı belirleme komisyonundayken milletvekili adayı olmadım. Eğer kendi sistemime inanmasam, yani kurmuş olduğum iletişim altyapısına inanmasam bunu yapar mıydım?

 

Onursal Bey, şimdi bir yerel seçime doğru gidiyoruz. 1 Ekim’de seçmen kütükleri için son gün, Füsun Hanım bana ‘Seçmen listeleri yeteri kadar incelenmedi’ dedi. Şimdi yine aynı noktadayız. Bu seçmen listeleri konusuyla ilgili siz ne yaptınız? Bundan sonra ne yapılmalı sizce?

Sadece seçmen listeleri meselesinin nasıl incelediğimizi anlatmayacağım. Bir de yabancı seçmen, yani Suriyeli Irak ve İranlı meselesi de çok kamuoyunda tartışıldı. Hatta sonuçların buradan değişmiş olabileceğiyle ilgili çeşitli manipülasyonlar yapıldı. Buna da küçük değinmek isterim.

Füsun Hanım çok haklı, yeteri kadar bunu kamuoyuyla paylaşmıyoruz ve bundan kaynaklı olarak belki bilgilendirilmemiş olabilir kendileri. Fakat bizim burada da çok ciddi bir çalışmamız vardı. İki bacaklı, birinci bacağını da Cumhuriyet Halk Partisi Bilgi ve İletişim Sistemi çalışıyor. Bizim internet sistemimiz var. 973 ilçedeki görevlilerimizin, genel merkezdeki görevlilerimizin kullandığı ve anlık olarak seçmen verilerini, üye verilerini gördükleri, çeşitli çalışmalarla ilgili karşılıklı bilgi aktardıkları bir alan. Yani bizden bilgi alıyorlar ve bize de bilgi gönderiyorlar. Böyle bir veri sistemimiz var. Kapalı devre ve görevli arkadaşlarımız yetkilerinin izin verdiği çerçevede bilgilere ulaşıyorlar. Burada yabancı seçmen verilerini ve yeni gelen seçmenleri, ilk defa oy kullanacakları, bir yerden bir yere taşınmış olan seçmenleri görüyorlar. Örneğin yüz metrelik bir dairede yirmi seçmen görünüyorsa bunları inceleyebilecekleri bir bilişim altyapımız var ve bu altyapımızı kullanarak birçok analiz yaptık.

Ama bununla yetinmedik, çok değerli bir isimdir Piraye Antika ve arkadaşımız tarafından bir çalışma önerildi bize. Dediler ki yapay zeka ile seçmen listelerini inceleyelim. Bu noktada da iki bilişim uzmanı arkadaşımız, bir de Amerika’da yine bu konuda özellikle veri analitiği konusunda uzman bir arkadaşımız ve benim ve ekibimin içinde olduğu bir takım. Baştan aşağı Cumhuriyet Halk Partisi’nde inceledik, çünkü bu veriler bize zimmetli veriler. Bunu biz kimseyle paylaşamayız. Bu çerçevede Cumhuriyet Halk Partisi sistemleri içinde Cumhuriyet Halk Partisi’nde bu çalışmayı bir yapay zeka geliştirerek yaptılar. Yani partimizin şu anda böyle bir yazılımı var. Bu yazılım çerçevesinde yapay zekayla eğitilmiş bir yazılım var. Yeni seçmen listesini buraya yüklediğinizde de bütün hareketleri, deprem bölgelerinden göçü, göçün nerelere gittiğini, kaç Suriyelinin yaşadığını, kaç Afganlının yaşadığını, kaç Iraklı’nın kaç İranlının yaşadığını bunların hepsini gösteren bir sistemimiz var. Ve birbirini kontrol eden, biri kendi altyapımız, bir de dışarıdan geliştirdiğimiz bir yapay zeka algoritmasıyla değerlendiriyor.

Adalet Kalkınma Partisi seçim yasasını değiştirirken çeşitli hamleler yaptı ve dedi ki yerel seçim takviminin başlamasından üç ay önce seçmen taşıması biter. Listeler güncellenecek, bu konuda bir Ekim son gün. Bugün Cumhuriyet Halk Partisi Genel Merkezi’nin ki biz bunu defalarca yapmıştık, bangır bangır bütün kamu spotlarıyla seçmeni uyarması lazım. Sadece seçmeni uyarması yetmez, seçmen listelerini almış olup bütün analizleri yapıp, eğer iktidar tarafı bir yerden bir yere taşıma yapıyorsa bunu ortaya koyması gerek. Çünkü biz bunu Üsküdar’da çok yaşadık, çeşitli ilçelerde çok yaşadık. Kadıköy ve Ümraniye’den Üsküdar’a seçmen kaydırılıyor. Bu çerçevede de Cumhuriyet Halk Partisi’nin Üsküdar’ı kazanmasının önüne geçilmeye çalışılıyor. Çünkü Üsküdar birkaç bin oyla seçimin sonucun değişebileceği bir yer. Bu incelemelerin yapılıp bizim il, ilçe başkanlıklarımızın hızlıca uyarılması gerekiyor. Umarım genel merkezdeki arkadaşlarımız bu çalışmaları hızlıca sonuçlandırır ve kamuoyuyla aynı zamanda kamuoyuyla paylaşırlar.

Yabancı seçmen konusu da çok konuşuldu…

Biz seçmen listesinde şu kadar Suriyeli bulduk, diye tweetlerim hala duruyor, paylaşımlarım da duyuruyor. Hala kamuoyu benim yaptığım açıklama üzerinden tartışıyor. Bugün mecliste grubu olan, olmayan, seçime girmiş, bu meseleyi birinci siyaset malzemesi yapmış partiler var. Hepsinde de seçmen listesi var. Bu listeleri inceleyip kamuoyunu bilgilendirebilirler. Onursal Adıgüzel’in yapmış olduğu şeffaflıkla bunu yapabilirler. Yine ben koltuğu Devrim Barış Çelik arkadaşımıza devrettim, O bu analizi yapabilir ve “Onursal şunu yanlış yapmış ya da Onursal doğru yapmış” diyebilir.  

Cumhuriyet Halk Partisi’nin söylediği inandırıcı gelmiyorsa bunu İYİ Parti yapabilir, bunu HDP yapabilir, bunu Zafer Partisi yapabilir, seçime girdiği için liste alıyor. Bunu DEVA yapabilir, bunu Gelecek yapabilir, Saadet yapabilir. Biz bu çalışmaları yaptık ve şeffafça kamuoyuyla paylaştık.

‘Harcanan ilk kişinin ben olması açıkçası çok üzdü beni’

Bitirirken sormadan edemeyeceğim, kırgın mısınız?

Yok desem yalan olur. Çünkü ben lise yıllarında Cumhuriyet Halk Partisi’ne gönül vermiş, emek vermiş biriyim. Canla başla çalıştım. Üniversite yıllarımdan beri aktif politikanın içindeyim. Gençlik kolları, üniversite komisyonu üyeliğinden başlayıp, İstanbul Ataşehir’den hayal edemeyeceğim Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkan Yardımcılığı görevine kadar geldim. Arkadaşlarımız iyi bilir, Cumhuriyet Halk Partisi örgütleri de iyi bilir ki üzerime aldığım her görevi de layıkıyla yerine getirmeye çalıştım. Elimden gelenin en iyisini yapmaya çalıştım. Bunun görülmemesi ve harcanan ilk kişinin ben olması açıkçası çok üzdü beni.

Ama partiye küsülmez; kırgınlığım Cumhuriyet Halk Partisi’ne değil. Belki belli kişilere kırgınlığım olur, çıkıp bangır bangır bizim hiçbir sorunumuz yoktu demeyen isimlere olur Ama siyaset de kırgınlıkla değil, her şeye rağmen mücadeleyle yapılır. Ben Cumhuriyet Halk Partisi’ni her şeyden önce bu ülkenin kurtuluşu olarak görüyorum. Cumhuriyet Halk Partisi’nin iktidarı bu ülkeyi tekrar ayağa kaldıracak diye düşünüyorum. Memleketim için, benim altı yaşında bir kız çocuğum var, önce onun için sonra bütün kız çocukları için, bütün Türkiye’de yaşayan çocuklar için, bütün Türkiye’de yaşayan vatandaşlarımız için yapıyorum, mücadelemi sürdürüyorum. Mücadele etmeye de devam edeceğim. Küçük kırgınlıklar olur, ama Cumhuriyet Halk Partisi’ne benim küsmem kırılmam söz konusu olmaz.

CHP Parti Meclisi Onursal Adıgüzel