Avukatlardan cezaevi nakillerine tepki: Adli ve idari işlem başlatılması talebi
İBB Savunma Avukatları, tutuklanan Beylikdüzü Belediye Başkanı Mehmet Murat Çalık'ın da aralarında bulunduğu 12 kişinin Silivri Cezaevi'nden İzmir'e sevk edileceklerine ilişkin gelişme hakkında açıklama yaptı. Açıklamada, nakillerdeki sakıncalara dikkat çekilerek "Hukuka aykırı bu işlemler nedeniyle sorumlular hakkında adli ve idari işlem başlatılmasını talep ediyoruz" denildi.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Savunma Avukatları, tutuklanan Beylikdüzü Belediye Başkanı Mehmet Murat Çalık'ın da aralarında bulunduğu 12 kişinin Silivri Cezaevi'nden başka cezaevlerine nakil edileceğine ilişkin karara tepki gösterdi.
Bu sabah 19 Mart operasyonlarında tutuklanan başkanlardan, Beylikdüzü Belediye Başkanı Mehmet Murat Çalık'ın da aralarında bulunduğu 8 kişinin Silivri'deki Marmara Cezaevi'nden başka cezaevlerine nakil edileceklerine ilişkin bir gelişme yaşandı.
Gelişmenin ardından İBB Savunma Avukatları adına bir açıklama yapıldı. Açıklamara, "Aynı soruşturmadan tutuklu ve ikametgahları İstanbul olan müvekkillerimizin, tutukluluklarının üzerinden yalnızca 2 ay geçtikten sonra İzmir, Eskişehir, Balıkesir, Bolu, Tekirdağ gibi uzak illere herhangi bir hukuki ve makul gerekçe gösterilmeksizin nakledilmeleri kabul edilemezdir" denildi.
"BU UYGULAMA KEYFİ VE CEZALANDIRICI NİTELİKTE"
Uygulamanın yasalarla güvence altına alınan adil yargılanma ve savunma hakkına açık bir müdahale olduğunun vurgulandığı açıklama şöyle:
"Avukat-müvekkil görüşlerini düzenli ve etkili şekilde yapmayı fiilen imkânsızlaştırmaktadır. Ailelerle temasın engellenmesi suretiyle sosyal izolasyon yaratmakta, bu yönüyle insan hakları ihlaline dönüşmektedir. Nakil işlemlerinin dayanağı olarak hiçbir somut güvenlik veya idari zorunluluk gösterilmemiştir. Aksine, bu uygulama keyfi ve cezalandırıcı nitelikte olup, savunmayı parçalamayı ve bireyleri yıldırmayı amaçladığı izlenimi vermektedir.
"ADİ SUÇLARDAN HÜKÜMLÜLERLE AYNI KOĞUŞLARDALAR"
Ayrıca, sevk edildikleri ceza infaz kurumlarında müvekkillerimiz; kapkaç, gasp, yaralama gibi şiddet içeren adi suçlardan tutuklu veya hükümlülerle aynı koğuşlarda tutulmaktadır. Oysa kendilerine yöneltilen suçlamalar rüşvet, yolsuzluk gibi şiddet içermeyen beyaz yaka suçlar niteliğindedir. Bu durum: Kişi güvenliğini açıkça tehlikeye atmakta, cezaevi idaresinin koruma ve ayrıştırma yükümlülüğünü ihlal etmektedir, AİHS m. 2 (yaşam hakkı) ve m. 3 (kötü muamele yasağı) ile bağdaşmamaktadır.
"BU UYGULAMALAR AYKIRIDIR"
Cezaevi idaresinin bu sorumluluğu, sadece fiziksel şiddeti önlemekle sınırlı değil, aynı zamanda tutukluların psikolojik ve sosyal bütünlüğünü korumak yükümlülüğünü de içerir. Bu uygulamalar, hem Avrupa Cezaevi Kurallarına hem de BM Mandela Kurallarına aykırıdır.
Sonuç olarak: Müvekkillerimizin savunma haklarının zayıflatılmasına, kişi güvenliklerinin tehlikeye atılmasına ve tutukluluğun cezalandırmaya dönüşmesine karşı sessiz kalmayacağız. Bu hukuksuz sevk uygulamalarının derhal durdurulmasını, tutuklu müvekkillerimizin ikametlerine en yakın cezaevilerine naklini ve benzer suçlardan itham edilen kişilerle aynı yerde tutulmalarını hukuka aykırı bu işlemler nedeniyle sorumlular hakkında adli ve idari işlem başlatılmasını talep ediyoruz."