Baro Başkanı Yılmaz "Orada devletin aciziyeti var"

TAKİP ET

İzmir Barosu Başkanı Sefa Yılmaz deprem bölgesinde devletin ciddi bir acziyeti olduğunu söyledi. Yılmaz, 'Orada yağmanın olduğundan bahsediyoruz, işkencenin olduğundan bahsediyoruz, çocukların kaçırıldığından bahsediyoruz, e devlet orada olsa bunlar olmaz' dedi.

Batuhan KAYA -GERÇEK HABERCİ- Deprem bölgelerinde yaşanan hukuksuzluklar hakkında ciddi kaygı duyduklarını belirten Yılmaz, bu bölgelerde delil toplama çalışmalarının enkazlar kaldırılmadan yapılması gerektiğini belirtti. Yılmaz, vatandaşların ölüm gün, saat ve şekillerinin belirlenmesi, yardımların geç ulaşması sebebiyle hayatını kaybeden vatandaşların tespit edilmesi gerektiğinin devletin bu ölümlerde sorumluluğunun olup olmadığının anlaşılması için şart olduğunun altını çizdi.

“Türkiye’nin 4 bir yanından 3 bin avukat bölgede”
Türkiye’nin 4 bir yanından 3 bin avukatın Türkiye Barolar Birliği aracılığıyla deprem bölgelerinde çalışmak için gönüllü olduğunu belirten Yılmaz “Türkiye Barolar Birliği’nin oluşturduğu bir takvim var ve bu takvime göre 4 ile gidecek olan avukat arkadaşların hangi barodan hangi tarihlerde gidecekleri belirlendi. Şubat’ın 8’inde arkadaşları gönderdik, 9’unda orada oldular. Hatay’da şu anda 10 İzmir Barosu avukatı çalışma yapıyor. Tabii depremin hemen ardından 15 kişilik bir grup daha gitmişti, onlar daha farklı çalışmalar yapıyorlar. Tabii bunun organizasyonunu yapan TBB, müracaatlar oraya yapılıyor. Türkiye’nin dört bir yanından 3 bin avukat bu “Gönüllü Dayanışma” sayfasına kaydını yaptırdı, TBB’de bunu özellikle 4 il (Osmaniye, Kahramanmaraş, Adıyaman, Hatay) bazında organize ediyor.”

“Lojistik, hukuki destek, delil toplama çalışmaları”
Deprem bölgelerinde çalışmalar yürüten avukatların 3 ana başlık etrafında çalışmalarını şekillendirdiğini belirten Yılmaz, lojistik, hukuki destek ve delil toplama alanında faaliyetler yürütüldüğünü aktardı. Yılmaz, avukatların bölgede daha çok geleceğe yönelik çalışmalar yaptığını şöyle aktardı:
“3 ana başlık var bu konuda, birincisi lojistik, lojistik anlamında oraya giden avukatlar oraya giden yardımların tasnif ve teslim işlemini yapıyorlar. İkinci alan hukuki yardım, delil toplama işlemleri yapılıyor. Üçüncü alanda da hak işlemleriyle alakalı hukuki destek sağlanıyor. Daha çok geleceğe yönelik çalışmalar yapılıyor. Biliyorsunuz İzmir’den 30 kişilik bir Cumhuriyet Savcısı ekibi gitti, Bilir Kişiler Ankara’dan temin edildi ve bu gruplar özellikle enkazlarda çalışmaya başladı. Tabii görevlendirmeler farklı alanlarda yapılabiliyor, bir kısmı vefatlarla ilgili işlemleri bir kısmı da delil tespiti görevleri yürütüyor. Bunların yanında dün itibariyle uygulamaya sokulan bir program var, bu program sayesinde orada yıkılan binaların fotoğraf ve video kayıtlarını vatandaşlar gönderebiliyorlar. Bu süreç içerisinde ulaşılabilir yardımlar sadece Barolar ve Türkiye Barolar Birliği’nin yaptığı yardımlar. Ne yazık ki yurttaşlar Baroların ne kadar önemli olduğunu acı bir tecrübeyle anladılar.”
 
 “Orada devletin aciziyeti var”
Depremin hemen ardından İzmir Barosu’ndan toplam 7 kişi ile yola çıktıklarını söyleyen Yılmaz, toplam 5 ile gittiklerini ve bu illerde hiçbir yardımın yapılmadığını, çadır ve konteynerlerin olmadığını, soğuk havadan ötürü dışarı kalmanın imkânsız olduğunu öne sürdü.
Devletin o bölgelerde ciddi bir koordinasyonsuzluk ve aciziyet halinde olduğunu iddia eden Yılmaz “Depremin ardından ben dahil 7 arkadaşımız yola çıktık ve 5 ile gittik. Orada ciddi anlamda bir koordinasyonsuzluk vardı, hiçbir şey organize edilmemişti. Vatandaş enkazların başında kurtarılmayı bekliyordu, insanlar enkazın altından cenazelerini bile alamıyordu. Bu insanlar açıktalardı, çadır ve konteyner yoktu. Hava buz gibiydi, dışarıda kalmanın imkânı yoktu ve hiçbir yardım oraya varmamıştı. Gittiğimiz tüm illerde özellikle ilk 4 gün yapılan bütün yardımları Barolar yapıyordu. Bu tablo devletin bu işlere hazırlıksız olduğunun, koordinasyon eksikliğinin bir kanıtıdır. Bunları daha önce de ifade ettik, orada devletin aciziyeti var. Orada yağmanın olduğundan bahsediyoruz, işkencenin olduğundan bahsediyoruz, çocukların kaçırıldığından bahsediyoruz, e devlet orada olsa bunlar olmaz” dedi.

“Enkazlar delil toplanmadan kaldırılmamalı”
TBB’nin deprem bölgelerinde yaşanabilecekler hakkında kaygıları olduğunu belirten Yılmaz, enkazların delil toplanmadan kaldırılması halinde sorumluların cezasızlıkla karşı karşıya olacaklarını söyledi. Yılmaz, devletin yardımlarının geç gelmesi sebebiyle hayatını kaybeden vatandaşlar olabileceğinin altını çizerken, bu durumun tespiti için gerekli çalışmaların yapılması gerektiğini aktarırken, devletin hukuki sorumluluğu var mı? Sorusunun cevabı için çalışmalar yapılması gerektiğini belirtti. Yılmaz şöyle devam etti “Orada gerekli tespitler yapılmadan enkazlar kaldırılırsa, bunu Van’da gördüğümüz için söylüyorum, Müteahhitlerin ve sorumlu bürokratların, siyasal kimliği ne olursa olsun cezasızlıkla karşılaştıklarını gördük. Yaşananların hukuki ve cezai sorumluluğu kime aitse ki bunların kim olduğu bellidir, kimliği, siyasi kimliği ayırt edilmeksizin eğer o enkazlar delil toplanmadan kaldırılırsa cezasızlıkla karşılaşacak.
Devletin hukuki sorumluluğu var mı? Bunun tespiti açısından o enkazlar kritik derecede önemli, bunu yanında canlarını yitiren vatandaşlarımızın ölüm gün ve saatlerinin tespiti önemli. Yani zamanında müdahale edilse kurtarılabilecek canlar varken, 5 gün 10 gün sonra müdahale edildiği için ölen insanların varlığından bahsediyoruz ve sayıları binlerle ölçülüyor. Siz, bu insanların enkazın altında ve soğukta kalmasına yardım ve teknik ekipman sevkiyatının geç kalması sebebiyle ölümlerine neden olduysanız bunun sorumlusu doğrudan merkezi idaredir, devlet sorumludur. Tüm bunların tespitinin yapılması gerekiyor. Bunların yapılabilmesi için insanların ölüm gün ve saati ve ölüm şekli belirlenmelidir, bu aynı şekilde miras hukuku için de şarttır. Bunu bile tespit etmek mümkün olmayacak böyle giderse. Tabii ki o bölgede yaşayan insanların yaşadığı hak ihlalleri var, OHAL ilanı tabii ki de bunu mümkün kılmıyor. Afetle ilgili özel bir yasa var, afet bölgelerinde nelerin nasıl yapılabileceği çok net şekilde yasada belirlenmiş ancak ne yazık ki OHAL ilan edildi ve OHAL hak ihlallerine sebep oluyor.
Halkın vergileri bir cepten bir cebe aktarılıyor bağış kampanyalarıyla, Merkez Bankası’nın milyarlarca lirayı başka bir kuruma aktarması kadar ayıp bir şey olamaz. Bizlerin vergileri dağıtılıyor ancak kimse bize bir şey sormuyor.”

Sefa Yılmaz İzmir Barosu Başkanı Batuhan KAYA