CHP Konak İlçe Başkanı Çağrı Gruşçu: "Esnaf bize iş başvurusu yapar hale geldi"

TAKİP ET

CHP Konak İlçe Başkanı Çağrı Gruşçu, pandemi sürecinde Konak'ta kepenk indiren esnafın İzmir'de en yoğun ilçe olduğunu söyledi ve durumun vahim olduğunu kaydetti

Adem NAKÇI- GERÇEK HABERCİ - ÖZEL RÖPORTAJ - Çağrı Gruşçu, CHP’nin etkin isimlerinden. Açıklamaları ve değerlendirmeleri hem CHP hem İzmir siyasetinde her dönem gündem olmuş bir isim. GERÇEK HABERCİ’nin Balkon Sohbetlerinde ağırladığımız Gruşçu’yla Menemen Belediye Meclisi Başkanvekili seçimlerinden yaşanan gelişmeleri, Konak’ta yürüttükleri çalışmaları ve Türkiye’nin genel durumunu konuştuk. Gruşçu, pandeminin yarattığı ekonomik ve toplumsal tahribatın Konak’ta yoğun hissedildiğini kaydetti ve “Esnaf bize gelip CV bırakıyor, iş aradığını söylüyor” dedi.


 
Güncel bir konudan girmek isterim, Menemen’de olanlar ortada. Sizce yaşananların CHP içerisinde bir bedeli olmalı mı? CHP, bu sürece gelinmesine karşılık parti içerisinde ne yapmalı?
Bir defa şunu belirtmek lazım. Türkiye ve İzmir’deki bütün Cumhuriyetçilerin, Atatürkçülerin, milliyetçilerin ve gerçek demokratların Menemen her zaman onuru ve gururu olmuştur. Çünkü Menemen’de yakın tarihe baktığımız zaman, yaşamış olduğumuz olaylar maalesef bugünkü şartlar göz önüne alındığında, hala bir asrın hesaplaşmasını yapanlara karşı verilen bir mücadeleyi gerektiriyor. Tam da bu noktada Menemen’de son dönemde yaşadığımız olaylar aslında bu hesaplaşmanın hukuki boyutlarını tekrar gözden geçirilmesi gerektiğini bize anlatıyor. Üzücü olarak şunu belirtmek lazım: orada bir demokratik iradeye dayanarak ve güvenerek meclis yapısı içinde, hukuki şartlar altında bir seçim yapıldı. Ancak bu seçimde bir takım iddialar ortaya atılıyor. Ve yapılan çok ciddi bir hukuksuzluğun boyutunu tartışıyoruz. Bu süreçlerde ne yazık ki bireysel olarak kendini var etmeye çalışan siyaset anlayışının yüzünü bir kez daha görmüş olduk. Bizim asıl mücadele etmemiz gereken nokta, bu bireysel siyaset anlayışını ortadan kaldırma noktası. Bunun CHP’li, AKP’li, MHP’li veya farklı partilerden olması gerekmiyor. Her partinin içinde ne yazık ki bireysel anlamda siyaset yapıp kendini var etmeye çalışan, kendi menfaatine bu süreci yontmaya çalışan bir anlayış var. Çünkü toplumdaki çürüme bizi bu noktaya getirdi.
Toplumdaki çürüme, özellikle AKP iktidarının Türkiye’ye gelmesinden itibaren daha da büyüyerek arttı. Bu çürüme de ne yazık ki siyasi partilere, devlet kurumlarına hatta özel şirketlere bile yansıdı. Ama benim olsun düşüncesiyle, zihniyetiyle ne yazık ki siyaseti de buna alet ederek bugün yandaşlara, ülkemize peşkeş çeken, topraklarını fersah fersah satan, hatta sokaktaki yoksulluğu görmeyip kendi yandaşlarının vergi borçlarını bir kalemde silen ama sokaktaki esnafıma destek vermeyen bir iktidar olduğunu görüyoruz.
Siyasette de, iş yaşamında da, özel hayatta da bireyselliğin arttığı bir dönem içindeyiz. Menemen’de de böyle bir hadise yaşadık. Ben, bu süreçte meclis üstünlüğü olmasına rağmen başkanvekilliği seçiminde verilen oylar içersinde, bizim partimiz içinden AKP’li başkan vekiline de oy verildiğini birçok kez işittim. Tabi ki bununla ilgili gerekli değerlendirmeler, incelemeler, araştırmalar başta il başkanlığımız olmak üzere, genel merkezimizce elbette yapılacaktır. Şayet böyle bir durum varsa, bu durum çok vahim. Çünkü partimiz içinde bizim mücadele etiğimiz ve bizim bireysel anlamda siyaset yaparak kendini var etmeye çalıp bir takım menfaat derdine düşüp ülke ideali ve davasını unutan arkadaşlarımızla derhal yollarımızın ayrılması gerekiyor.
Bugüne kadar toplumsal mücadeleyi vererek AKP iktidarının getirmiş olduğu bu kötü iklimi değiştirmek adına bir davaya inanıyoruz ve mücadele ediyoruz. Bizim bu mücadelemizi bir kalemde silip atan, bizim bütün emeklerimizi bu adaletsiz duruşla ortadan kaldıran bu zihniyete CHP içinde asla yer vermememiz lazım. O yüzden bu yaşanılan olay gerçekten üzücü. CHP, bundan sonraki süreçte tabii ki Menemen halkının menfaatleri doğrultusunda  hareket etmeye devam edecektir. Ama bu noktaya gelmemeliydik.



Seçilmiş belediye başkanınızın kamuoyunda kabul görmeyen bir suça karışması söz konusuydu. Belediye başkan adaylarının belirlenmesi süreciyle ilgili olarak birilerinin bedel ödeyip ödememesiyle ilgili soru sormuştum aslında..
Ben bu süreçte Serdar Aksoy’a güvenerek, güven duyarak Menemen’de belediye başkan adayı yapılması hata CHP’li gönüllülerimizin, üyelerimizin ya da partiye sempati duyanların destek vererek, onun seçimde başarılı olması için verdikleri mücadelenin samimiyetine inanıyorum. Ama gel gelelim, bu süreçlerin yaşanmasıyla ilgili gerçekler biliniyordu ve saklanıyorduysa da bununla ilgili derhal genel merkezimiz ve il başkanlığımız müdahalede bulunmalıdır. Bu kişilerin CHP çatısı altında durması doğru değildir.
Bir an önce bu konudaki çalışmalarımızı süratle yerine getirmemiz lazım. Ama tabii ki öncelik orada, Menemen ilçe örgütümüz. Ve Menemen halkının yaşamış olduğu mağduriyetin giderilmesi gerekiyor. Bundan sonraki süreçte yapılması gereken, mevcut hukuksuzluklarla görev başına getirilen başkan vekilinin hukuki anlamdaki sorunlarıyla ilgili bir çalışma yapılması, hemen arkasından da tabii ki de halk hizmet bekliyor. Şu ana kadar Menemen meclisinde başkanvekili seçimi için verilmiş olan bu enerjinin ve bu hukuksal sürecin hatalarına karşı olan duruşun halkın hizmetine dönüştürülmesi, bir an önce Menemen halkına tekrar hizmet gündemiyle geri dönülmesi gerekiyor.


Yaklaşık bir yıldır pandemi süreci yaşıyoruz. Konak İlçe Örgütü’nde ilgimi çeken hususlardan birisi, özellikle Basmane ve çevresi, yukarı mahallelere doğru sık sık alanda görüyorum sizi. Hem oradaki çalışmalarınızdan hem de pandemi döneminde Konak İlçe Örgütü neler yaptı? Biraz söz eder misiniz bize?
Biz Konak İlçe Örgütü olarak pandemi sürecinde çok önemli çalışmalar yürüttük. Bunlardan bir tanesi: birlik, beraberlik ve hemşerilerimizin dayanışmasını sağlamak adına sosyal hizmetler bakımından çok güçlü bir çalışma yürüttük. Sosyal Hizmetlerden Sorumlu İlçe Başkanımız Gürsel Akıncı ve Komisyon Başkanı Halime Yurteri ve ekibiyle beraber. Konak’ta girmediğimiz sokak kalmadı. 111 mahallenin tamamında, her bir mahallesinde yaşayan vatandaşlarımızın eksiklerini gidermeye çalıştık. Konak’ta gördüğümüz tablo, Türkiye’nin genelinde olduğu gibi ne yazık ki yoksullukla mücadele etmeye çalışan, esnaf kepenk kapatmış, öğrenci eğitim hakkından yararlanamamış. Evinde tableti dahi olmayan öğrencilerimiziz olduğunu, emeklilerimizin pazarlara gittiği zaman bir sebze-meyveyi sayıyla almak zorunda kaldığını ve kötü koşullarda, sağlıksız yaşayan insanlarımızın olduğunu gördük.
Biz bunu zaten biliyorduk. Ama pandemi şartlarıyla birlikte bunun daha da derinleştiğini fark ettik. Kadifekale, Gültepe, Eşrefpaşa gibi özellikle arka sokaklar diye tabir edilen ve bugüne kadar gelişmişlik konusunda hep iktidar tarafından ötelenmiş bölgelerimizde onlara sadece bir takım sosyal yardımlar yaparak hayatlarını idame etmelerini sağlamak doğru bir yaklaşım değil. Ama şöyle de bir gerçek var ki, biz dayanışma ruhunu güçlendirmeliyiz, sürdürmeliyiz. O nedenle bu dayanışma ruhuna idaren ciddi çalışmalar yürüttük. AKP İlçe Başkanlığı, ilçemizde ne yazık ki vatandaşımızı görmezden gelmeye devam ediyor. Onlara kaymakamlıklar aracılığıyla yaptıkları yardım ve destekler zaten son derece yetersiz kaldı. Bizse hiçbir güce dayanmadan, kendi imkânlarımızla hem erzak, gıda kolisi gibi hem maske temin etmek gibi hem de evinde sıkıntı yaşayan, eşyası dahi olmayan vatandaşlarımıza eşya ulaştırarak çok ciddi bir çalışma yaptık.
Konak çevresinde toplam 8 bin 500 ailemize el uzattık. 8 bin 500 ailemizin tamamını istihdam konusundaki sorunlarını çözmek, gıda yardımlarında bulunmak ve öğrencilerimize tablet desteğinde bulunmak gibi çalışmalar yürüttük. Aynı zamanda bu süreçte 65 yaş üstü vatandaşlarımız ve sokağa çıkmakta güçlük çeken genç kardeşlerimizi, özellikle çocuklarımızı rehabilite olabilmesini sağlayacak etkinlikler ve yardımlarda bulunduk.
Tablet konusunda bize de çok istek geliyor. Yardımcı olmamızı isteyen vatandaşlar oluyor. Bu konuda durum nedir? Neler yapılabilir sizce? Size gelen talepler içerisinde bu yoğunluk nedir?
Konak’ta yaşayan öğrencilerimizin çok ciddi bir tablet sıkıntısı var. Biz onlara tablet temin ettiğimizde şunu gördük. Kendi bölgelerinde, mahallelerinde Konak gibi merkez bir ilçenin hemen bir buçuk kilometre ötesinde olmalarına rağmen internet sorunu yaşayarak eğitimlerine devam edemediklerini gördük. Eğitimde devam zorunluluğu getirdiler; fakat çocukların hem interneti hem de tableti yok. Hangi şartlar altında bu eğitimi alacaklar?
Bu pek mümkün olmuyor. Bazı evlere giriyoruz, 3-5 çocuğun olduğunu görüyoruz. Bir tek tabletle veya annesinin, babasının telefonuyla ya da sadece bir televizyonla bu eğitimi almaya çalışmaları mümkün değil. Aynı saatteki derslere bu çocukların girip öğrenim alması imkânsız. Zaten şu anda, bu konumda öğrenimlerinden çok geride kalmış durumda çocuklar. O yüzden bu noktada bir tedbir maalesef iktidar tarafından alınmadı.
Biz defalarca bunu ifade ettik. Hem çocuklarımızın tablet sorununun giderilmesi hem de öğrenim süreçlerinde yeterli esnekliğin getirilerek daha güçlü bir öğrenim yapısına kavuşturulması konusunu da çok dile getirdik. Ama biliyorsunuz iktidar EBA sistemini kurmakta bile çok güçlük çekti. Geldiğimiz noktada sadece öğrencilerimizin değil, bugün yoksullukla mücadele eden milyonlarımız var. Şu anda Türkiye’de 39 milyon yoksulluk sınırının altında vatandaşımız var. Birçoğu da 39 TL gibi komik bir harçlığa mahkûm edildi.
Aynı şekilde esnaflarımız kepenk kapatmaya devam ediyor. Esnaflarımızın, ben ne olacağım, yarın nasıl kepenk açacağım düşüncesi içinde olan 475 bin işletme var. Bu işletmeler yarın kepenk kapatmaya hazır durumda. Şu anda Türkiye’nin en çok kepenk kapatılan ili İzmir, en çok kepenk kapatma sıkıntısı yaşayan ilçe de Konak’tır. Bu geldiğimiz noktada esnaflarımıza da bin TL gibi bir komik rakamla destek sağlayan iktidar, günlük 33 lirayla esnafımızın kirasını ödemesini, stopajını ödemesini, ailesine bakmasını, evine ekmek götürmesini, çocuklarına harçlık vermesini faturalarını ödemesini bekliyor. Hangi akıl, hangi insan buna açıklama getirebilir? Pandeminin ilk döneminde de söyledik, şimdi de söylüyoruz. Esnafı rahatlatacak çalışmalar yapılmak zorundadır, biz 17 maddelik çözüm önerisi getirdik.
Esnaf rahatlarsa, ekonomi rahatlar. Esnafımız, bizim ekonomimizin bel kemiğidir. Şuanda ki mevcut çalışan 7 milyon esnafımız ve onların yanında çalışan 20 milyon vatandaşımız işsizlikle karşı karşıya. Ben ilçe örgütünde bulunduğum zamanlarda birçok esnafım bana geliyor ve CV veriyor. CV vererek kepenk kapattıklarını o yüzden yeni iş aradıklarını ifade ediyorlar. Bu şartlarda esnafın iş bulması da zor, şuan da birçok işletme personel çıkarıyor. Çünkü çok cüzi miktarlarda ücretler kazanan işletmelerimiz var. Keza aynı şekilde KOBİ’lerin de ciddi sorunları var. Onlar için de bir destek paketi oluşturulması gerektiğini söyledik; ama iktidar vatandaşa olduğu gibi esnafa da gözünü, kulağını kapatmış durumda.
Sizin örgütün çalışmasıyla ilgili dikkatimi çeken bir şey söylemek istiyorum. Siz genç bir siyasetçisiniz etrafınızda gençlerle dolu, her etkinliğinizde yaşı 40’ı bulan arkadaş neredeyse yok. İzmir gençlik kolları gibi bir örgütünüz var, bu bir dezavantaj yaratmıyor mu? Neredeyse içinizde tecrübeli siyasetçi yok. Yani sahada gördüğüm bu doğrusu. Ya da bunun avantajından bahsedebilirsiniz, geçen gün burada Pelda Tokan’la (CHP İzmir İl Başkan Yardımcısı) bir söyleşir yaptık. Sizin örgütten yetişen bir siyasetçi. Biraz örgütünüzdeki genç ortamdan bahseder misiniz?
Ben örgütümde ki genç kardeşlerimle beraber çalışmaktan ötürü büyük bir gurur duyuyorum. Genellikle böyle söylerler; ama ben bunu hamaseten söylemiyorum. Neden, son kongremde bir şey söylemiştim, orada bir vaadim vardı. Orada söylemek söz ettiğim projem şuydu:  Genç kadrolar yaratmak.
Ben CHP içindeki gençlerin siyasette daha fazla yetişmeleri gerektiğini düşünüyoruz. Bilimle, sanatla, sporla, teknolojiyle ve her kesimin düşüncesini alarak katılımcı bir anlayışla geleceği var etmeleri gerektiğine inanıyoruz. CHP içinde böyle bir dinamizm, böyle bir enerji var. Bunu çok iyi değerlendirmemiz gerekiyor. Nasıl ki Cumhuriyet’in ilk yıllarından başlayarak söylediğimiz bir marş var: “On yılda on beş milyon genç/ yarattık her yaştan”; bugün de önümüzdeki seçim sürecine kadar 7 buçuk milyon yeni genç seçime katılıyor. Takip eden seçim sürecinde 8 buçuk milyon yeni genç seçme katılacak. Bu genç kardeşlerimiz bir iktidarı yok edip, yeni bir iktidarı kurabilir.
 Yeni kuracakları iktidarda da artık liderlerin ortadan kalktığı ve bugün topluma baskı yapan zulmeden, özgürlüklerini kısıtlayan, adaleti ortadan kaldırmaya çalışan ve toplumsal barışı örselemeye çalışan bir anlayıştan yana olmayacaklar. Bunu görüyoruz. Öyleyse bizim bu genç kardeşlerimizi hem iyi algılamamız gerekiyor hem de mevcut yapımız içersindeki genç arkadaşlarımızı daha iyi yetiştirmemiz gerekiyor. Onların dürüstlüğü, ahlakı, siyaset enerjisi, siyaset bakış açısı içerisinde herkesi kucaklayan bir anlayışla siyaset yapabilmeleri.
Az önce de söylediğim gibi bilimle, sanatla, sporla, teknolojiyle yakından ilgili olmaları ve kendilerini geliştirmeleri, son derece önemli diye düşünüyorum. Çünkü bizimle bugün beraber yürüdüğümüz ana kademe yönetimimizde, komisyonlarımızda, Gençlik ve Kadın kollarındaki bütün genç arkadaşlarımızın gelecekte Türkiye siyasetinde çok önemli bir yerlere geleceklerini düşünüyorum.
Bizim bu yapının içinden gelecekte il başkanları çıkacak, il başkan yardımcıları çıkacak, belediye meclis üyeleri çıkacak, belediye başkanları, milletvekilleri çıkacak. En önemlisi CHP iktidarını inşa edecek olan bu genç kardeşlerim devletin kurumlarında çalışacak. Bürokrat olacaklar, demokrat olacaklar, bakanlık yapacaklar hatta cumhurbaşkanlığı yapacak bizim kardeşlerimiz, bizim içimizden çıkacak. Ben buna yüzde yüz inanıyorum. Gençlere inandığım içinde bu siyaset tarzını sürdürmeye devam edeceğim. Şunu da ifade edeyim, bu güne kadar genellikle hep söylenmiştir. Gençler bizim için değerlidir, gençlere ön açalım, yol açalım diye.
Ama genellikle sözde kalmıştır, bizde sözde kalmayacak. Biz yeri geldiğinde onlara basamak olacağız, onlar bizim omzumuza basıp çıkacaklar. Bizim misyonumuz onların geleceğinin, önünün açılmasını sağlamak ve bunun örneklerini de yaptıklarımızla görüyoruz. Dediğiniz gibi, Pelda Tokan geçen gün burada sizinle paylaştığı röportajı da okudum. Son derece önemli konulara parmak basmış. Türkiye’nin geleceği konusunda nasıl kaygılandığını, nasıl bir dava insanı olduğunu, nasıl insanları kucaklayarak mücadele edeceğini şimdiden bize gösteriyor.
Keza aynı şekilde belediye meclisimizdeki Orçun Altanhan, Sibel Hür, ilçe yönetimimizdeki Dilan Baskan kardeşim ve İzmir’in dört bir yanında beraber yürüdüğümüz arkadaşlarımız, kardeşlerimiz gibi Türkiye’nin geleceğine etki edecek çok önemli arkadaşlarımız olacak. Yine kıymetli eşim Gözde Gruşçu da basın ve sosyal medya konusunda büyük emekleri olan bir arkadaşımız.
Burada söz etmeden geçemeyeceğim bir kaç arkadaşımdan daha söz edeceğim. Komisyon başkanlarımızın yarısı gençlerden oluşuyor. 20 komisyonumuz var, 10 tanesinin başkanı genç isimler. Şakir Elmas, Barış Özdil, Halime Yurteri, Mete Keskin, Furkan Özergene, Yiğit Demirli, Deniz Kara, Nazlı Kılınç, Behçet Emir, Ozan Turan gibi kardeşlerimiz komisyonlarımızda aktif görevlerde. Basın, Bilişim, Arge, Sosyal Hizmetler, İnsan Hakları, Kent Politikaları gibi önemli görevleri üstlenmiş durumdalar. Komisyon başkanlarımızın bir bölümü aynı zamanda gençlik kollarımızda da görev yapıyor. Burada adını sayamadığımız Mehmet Tokan, Selçuk Yeltürk, Cenk Korkmaz, Yazgı Bilgen, Delal Kahraman ve Armağan Uslu kardeşlerimiz de Okan Uslu başkanımızın yönetiminde güzel işler yapıyorlar. İl Gençlik Kollarımızın yönetiminde Leyla Besleyici ve Mert Korkmaz geçmiş yıllarda ilçe gençlik kollarımızdan ile gönderdiğimiz isimler. Kadın Kollarımızda geçmiş dönemlerde en genç kurultay delegesi ünvanını alan Zübeyde Canpolat ve Esin Sever bulunuyor. Henüz izlediğimiz ve performansını yükselteceğine inandığımız ve gelecekte adından söz edeceğimiz gençlerimiz de var. Neden bu isimleri tek tek sayıyorum? Çünkü onların gelecekte siyasette, bürokraside, iş yaşamında, bilim ve sanatta adından söz ettireceğine inanıyorum. Gelecekte yaşayacağımız o gururlu günler adına tarihe not düşelim istiyorum.



Son yerel seçimlerde elde ettiğiniz bir başarı söz konusu. İttifakı yönetme ve süreklileştirme konusunda Genel Başkanınız Kemal Kılıçdaroğlu’nun bir gayreti görülüyor. Kılıçdaroğlu’nun siyaset tarzının örgütleriniz tarafından ne derece uygulandığını düşünüyorsunuz?
Genel başkan bir vizyon koyuyor ortaya. geçmiş dönemlerde parti içinde de dışında da eleştirirsiniz genel başkanı ya da parti yöneticilerini eleştirirsin. Yanlış yaptığımız noktalar vardır, sonuçta biz de etten kemikten insanlarız, eksiklerimiz, yanlışlarımız olacak. Ama gördüğümüz şeyler neticesinde belli bir noktaya taşıdık. Ve geldiğimiz noktada genel başkanın koyduğu vizyon çok değerli ve önemli. Çok önemli bir strateji belirledi. Özellikle son seçimlerde, yerel seçimlerde. Bu önümüzdeki seçimlerde de bu stratejik yaklaşımı buna benzer olacak. Fakat bizim örgütler olarak daha hassasiyetle yaklaşmamız gerekiyor. Daha sorumlu, daha bilinçli yaklaşmamız gerekiyor. Eski tip siyaset anlayışından, kavga içinden çıkıp, bir araya gelip hem üretme hem gelişme boyutuna süreci taşımamız gerekiyor. Ki genel merkezin yapmış olduğu çalışma da tamamen buna yönelik. Ortak söylem bilincini gerçekleştiren, etkin muhalefeti ön planda tutan ama bir yandan da sadece muhalefet etmeyi değil, çözüm önerileri sunabilen. Türkiye’nin geleceğine yönelik çözüm önerileri sunabilen bir yaklaşım içinde genel merkezimiz.
Bunun başını da çeken sayın genel başkandır. Ama örgütlerimiz tarafından daha iyi anlaşılması gerektiğini düşünüyoruz. Çünkü ben Kemal Bey’in örgütlerde tam anlamıyla anlaşılarak, bunun sahaya yansıtıldığını düşünmüyorum. Esnafa, öğrenciye, emekliye, hak kaybı yaşamış, adaletsizlik yaşamış, toplumsal barıştan örselenmiş, sağlık hakkı alamayan ya da atanamayan öğretmenlerin bulunduğu ülkemizde her vatandaşımız için çıkıp konuşan, onların hakkını savunan, çöpten erzak toplayan, gece pazarlarda çürük sebze-meyve toplayıp evine rızık götürmeye çalışan vatandaşımızın halini ortaya koyan ve bunun çözümü içinde samimi çözüm önerileri sunan bir başkanımız var.
Biz onu daha iyi algılarsak daha fazla onun dava insanı karakterine, kişiliğine sahip çıkarsak, sokaktaki insanı da inandırma şansına sahip oluruz. Biz inanmadığımız bir şeyi sokaktaki insanımıza yansıtamayız. Ben bunu kendi yönetimime de anlatıyorum. Eğer biz mücadelelerimizi kendimiz inanarak yaparsak, o zaman sokaktaki insan bize teveccüh gösterebilir. Örgütlerimizin daha iyi anlaşılması, daha iyi içselleştirilmesi ve daha iyi anlatılması gerektiğini düşünüyorum.
Siz Konak ilçe olarak gençlere sahip çıkıyorsunuz, peki gençlerin size ilgisi nasıl?
Bununla ilgili kamuoyu araştırmaları sıklıkla genel merkezimiz tarafından yapılıyor. Bizimle de bazı dönemlerde paylaşıyor. Gördüğümüz şu, özellikle son yerel seçimlerden sonra çok yoğun bir şekilde gençlerin ilgisi oluştu CHP’ye. Bundan sonraki süreçte de yine bu gençlere yönelik az önce benim anlatmış olduğum o projeksiyonu, örgütler olarak koyabilirsek gençlerin siyasetin içinde olması, daha iyi algılanması, onların dünya görüşü itibariyle daha fazla donanıma sahip olması ve partimizin kucaklayıcı anlayışını, Cumhuriyet’in temel ilkelerini, aynı zamanda partimizin felsefesini onlara daha iyi aktarabildiğimiz zaman onlar da hem siyasete daha yakın olacaklar hem de sürecin içinde olma şansına sahip olacaklar.
Şöyle bir çekince var gençlerimizde, kamuoyu araştırmaları da bunu gösteriyor. Siyasete girmek ve siyaseti aktif bir şekilde yapmak konusunda ciddi çekinceleri var. Bunun temel nedenlerinden bir tanesi mevcut iktidarın gençlere yönelik olan politikası. Onları görmezden gelen, öteleyen, en basiti Boğaziçi üniversitesinde yaşadığımız rektör ataması sonrası gösterdikleri tepkiye, demokratik hak ve taleplerine karşı faşistçe uygulamalar gösteren hatta onları terörist gösteren bir AKP genel başkanından bahsediyoruz. Böyle bir noktada siyasette yaftayı boynuna asma korkusu var. Ki gençlerimizin en yoğun sorunlarından birisi işsizlik, genç işsizliği bence Türkiye’nin gündeminde ilk sıralarda yer alıyor.
Hal böyleyken, önce kendilerini idare ettirmek ve ekonomik bağımsızlığına kavuşmak isteyen bireyler, siyaset kurumunun güvensiz olduğunu görüp siyasetten uzaklaşıyorlar. Bizim derdimiz de onların siyasetin içinde aktif şekilde yer almaların sağlamak. Şu anda gençlerin yaptıklarını kamuoyuna yanaştırmalarına da dayanarak söylüyorum. Büyük çoğunluğu CHP’nin anlayışına bir teveccüh içinde, bunu çok iyi değerlendirmemiz lazım. Çünkü 2023 yılı Cumhuriyet’in 100’ncü yılı olacak.
100’ncü yılda geleceğin yeniden inşası noktasında lider sultalarının ortadan kalktığı kolektif bir bütünlükle Türkiye’nin yönetimi anlayışını ortaya koyacak olan gençlerimiz var. Gençler bu noktadan bakıyorlar, daha özgür, daha esnek bir bakış açısıyla, hem iş hayatında hem de siyaset yaşamında yer almak istiyorlar. Bizde bunun alt yapılarını hazırlıyoruz.
CHP sosyal medyayı yeterince kullanıyor mu?
Bu dönem sosyal medya konusunda genel merkezimiz ciddi bir atak yaptı. Biz de bu atağa uyuyoruz Konak İlçe Örgütü olarak. Sosyal medyada etkin muhalefet yapmak çok önemli çünkü şuan için elimizde bulunan bütün mobil telefonlar, 82 milyon vatandaşımız tarafından kullanılıyor. 15 yaşındaki genç kardeşimin elinde de telefon var, 75 yaşındaki büyüklerimizin elinde de bu telefon var.
Şimdi geldiğimiz noktada araştırmalar şunu gösteriyor ki, mevcut bir seçim ortamında sosyal medyanın kullanımının etkili olması yüzde 45 civarında. Ciddi bir rakam, bu daha da artacak çünkü yıllar içerisinde hep bu oran artmış. İnsanlar sosyal medyaya önem veriyor, dikkat ediyorlar. Toplumun nabzını da buradan yakalıyorlar. O yüzden bu dönem çok ciddi bir hamlede bulundu, genel merkezimiz.
Her hafta düzenli olarak bize bu konuda raporlar gönderiliyor. Bizde bütün yöneticilerimiz, meclis üyelerimiz, kadın ve gençlik kolları yönetimlerimiz ve örgütlerimize dönük olmak üzere, partimizin sosyal medya politikasını hem anlatıyoruz hem de sosyal medyadaki bütün paylaşımların genel merkezimiz tarafından yerine getirilmesini sağlıyoruz. An ve an da takip ediyoruz. Her haftada raporlayarak genel merkezimizi ve il başkanlığımızı bildiriyoruz.
Bu düzenleme yeni getirildi, aşağı yukarı son 6 aydır da ciddi bir şekilde bu konuda çalışıyoruz. O yüzden şuan da sosyal medya konusunda samimiyetle insanımızın sorununu ortaya koyan ve çözüm getiren bir sosyal medya çalışması içindeyiz.