DEVA'nın önceliği ekonomi ve parlamenter sistem

TAKİP ET

Siyaset kulislerinde erken seçim konuşulurken gözler Ak Parti'den ciddi bir oy alacağı iddia edilen Ali Babacan liderliğinde kurulan ve teşkilatlarını sürdüren Demokrasi ve Atılım Partisi(DEVA)'ne çevrildi. 

Begüm Burçak GÜNAY/GERÇEK HABERCİ-Türkiye'yi 18 bölgeye ayırarak teşkilatlanma çalışmalarını sürdüren Demokrasi ve Atılım Partisi'nin siyasette nasıl bir yol çizeceği soruları cevap bulmaya başladı. DEVA Partisi'nin yol haritasının Ak Parti'den daha önce ayrılanlardan farklı bir yol çizeceği net olarak ortaya çıkmaya başladı. Deva Genel Başkanı Ali Babacan'ın katıldığı televizyon programlarında ülke ekonomisine yönelik açıklamalara önem vermesi partinin öncelikle ekonomik yapı üzerinden siyaset yapacağının göstergesi oldu. DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan parti programını tanıttığı ilk günden itibaren düzenleyici ve denetleyici kurumların bağımsız ve etkin çalıştığı bir piyasa ekonomisi anlayışından bahsederken, güçlü, sürdürülebilir ve kapsayıcı büyümeyi dile getiriyor. Babacan, Türkiye'nin son dönemde imzaladığı swap anlaşmalarının ekonomi yönetimindeki sorunlarını çözmeyeceğine dikkat çekerek kırılgan durumdaki ekonominin ileriki dönemde daha büyük sorunlara yol açacağını sıklıkla ifade ediyor.

Parlamenter Sistem vurgusu

Babacan liderliğindeki DEVA Partisi'nin bir diğer önceliği de "Parlementer Sistem"e geri dönüş. Babacan çıktığı televizyon programlarında "Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi"nin kötü bir sistem olduğu vurgusunu yapıyor. Babacan, son olarak katıldığı bir televizyon programında "Cumhurbaşkanlığıhükümet sistemi" için “berbat bir sistem” ifadesini kullanarak; “Parlamenter sistem varken Türkiye’de seçim öncesi her parti kendi kimliği ile seçime girerdi. Tek parti ya da koalisyon olurdu. Yeni sitem öyle yanlış oldu ki, seçim öncesi ittifakları mecbur kıldı. ‘Koalisyon bitecek’ diyenler, şimdi ittifaka mecbur oldu. İnsanları yanılttılar o gün. Bana da ‘anlat’ dediler. ‘Siz yanlış yapıyorsunuz’ dedim o dönem. Ben konuşursam insanlar ‘hayır’a oy verir dedim. Berbat bir sistem oldu. Parlamento saf dışı kaldı. Yargı atamaları dahi iktidarın başındaki kişi tarafından belirlenir oldu. Ne zaman ki Cumhurbaşkanlığı forsu ile bir parti logosu yan yana kondu, o günden beri ülke dikiş tutmadı” demişti.