DEVA Partili Dalgın, "Girişimcinin ayağındaki prangaların çözülmesi lazım"

TAKİP ET

DEVA Partisi Sanayi, Girişimcilik ve Dijital Dönüşüm Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Burak Dalgın, 'Türkiye'de girişimcinin ayağındaki prangaların çözülmesi lazım' dedi.

Sıla ARABACIOĞLU-GERÇEK HABERCİ-DEVA Partisi Sanayi, Girişimcilik ve Dijital Dönüşüm Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Burak Dalgın, İzmir ziyareti kapsamında basın mensupları ile bir araya geldi. Birçok konuda değerlendirmelerde bulunan Dalgın, “Türkiye’de girişimcinin ayağındaki prangaların çözülmesi lazım” diye konuştu. Dalgın, bunun yanı sıra gündemde olan asgari ücret zammı ve bu zammın enflasyona yansımasına da açıklık getirdi.
“En büyük farkımız eleştirmek yerine nasıl çözüleceğini anlatıyoruz”
‘Türkiye’nin durumunu birbirimize anlatmamıza gerek yok’ diyerek sözlerine başlayan Dalgın şunları söyledi:
“Geçmişte ‘Dövizle faizle nasıl uğraşılır görün’ diyen bir hükümet ile şu an Dolar şu anda yaklaşık 18 TL. Mazotun nereden nereye geldiği ortada şu anda 30 TL. Geçen seneden bu seneye kadar benzinin arttığı fiyat yüzde 70. Eğer Türkiye’de de de bu oranda artsaydı şu anda 7 TL’den 12,5 TL olurdu. Bu da Türkiye’nin yönetimle ilgili bir sıkıntı. Bir asgari cüretli vatandaşımız maaşı ile 3 çeyrek alamıyor. Ülkemizin 1 kilogramlık ihracatı 1 Dolar. Bu Kore’de 3 Dolar Almanya ve Japonya’da ise 4 Dolar. Bizim bununla refah yaratabilmemiz için daha fazla markalaşmamız gerekiyor. Ülkemizde 24 milyon özel sektör çalışanı 5 milyon kamu çalışanı 13 milyon ise emekli var. Bizimle yaklaşık aynı nüfusta olan Almanya’da 43 milyon kişi çalışıyor bunun yolu da yatırım. Diğer partilerden en büyük farkımız eleştirmek yerine nasıl çözüleceğini anlatıyoruz. Biz ilk 90 ve 360 günde neyi nasıl yapacağımız belli. Çünkü Türkiye’nin kaybedecek bir dakikası bile yok. En geç 1 yıl içinde Türkiye’de seçim yapılmış ve yeni kadrolar gelmiş olacak. Son yayınlanacak planlarımız ile 22 fasikülde Türkiye’yi nasıl yöneteceğimizi anlatacağız”
“Enflasyon sorunu bu hükümetle çözülmez”
Asgari ücretin insanların yaşayabilmesi için yükseltilmesi gerektiğinin altını çizen Dalgın, “Türkiye’de asgari ücretle ilgili iki problem var. İlk olarak şunu belirtmek istiyorum Türkiye’deki asgari ücret Şangay’dan daha düşük. Yani artık en ucuz ülke Çin değil, bizim geldiğimiz nota bu. Türkiye’deki insanların aldığı ortalama ücret 6 bin 500 TL, asgari ücretin 1,5 katı bile değil. Normalde diğer ülkelerde asgari ücret en alt kesimi korur ve yüzde 10 civarında vatandaş o ücreti olur. Türkiye’de maalesef durum böyle değil, neredeyse çalışanların çoğunluğu asgari ücret kazanıyor. Bunun dışında kayıt dışı çalışma ile beraber asgari ücretin bile altında çalışan vatandaşlarımız var. Bu nasıl çözülür noktasında da güven lazım. Yani enflasyon için güven lazım bu hükümetle de o olmaz. Kurun daha kontrollü olmazı lazım. Bu belirttiklerin kısa vadede. Orta vadede ise Türkiye’nin kendi içindeki üretimi arttırması lazım” açıklamasını yaptı.
“Allah’ın her günü milletimiz faiz ödüyor”
Dalgın, dünyada çok bol miktarda para olduğunu dile getirerek, “Bunun Türkiye’ye gelmemesi çok acı. Avrupa ve Amerika Merkez Bankası para basımını 9 katına çıkarttılar. Buna rağmen Türkiye tarihinin en büyük borçlanma faizlerini ödüyor. Yani dünya para yoksa anlaşılır da varken bu kadar faiz ödeniyorsa yazıklar olsun. Türkiye bu sene muhtemelen ana paranın dışında 300 milyar faiz ödeyecek. Her Allah’ın günü bu millet 1 milyar faiz ödeyecek. Bu millete yazık değil mi? 15 milyar TL’ye bütün gençlere ücretsiz internet verebilirsiniz mesela. Biz önce faizde tasarruf ile giden parayı tutacağız. Sonra yastık altındaki sermeye dönüşüme girecek. Sonra da ihracat yapacağız” görüşünü aktardı.
“Gördüğümüz tablo iç açıcı değil”
Dalgın, Dolar’da seviye tahmini çok tehlikeli olduğuna dikkat çekerek, “Dolar şu seviyeye gelirse yüzüme tükürün diyenler oldu, o seviyeyi geçti şu anda ne durumda olduğu ortada. Orta vadeli programda 2024 için dolar kuru tahmini 10,03 TL. Şu anda 18 TL’ye yaklaştı. Yani tahmin yapmak çok tehlikeli. Gerçek verilere bakacak olursak 3 parametre var. Birincisi güven yani Türkiye’ye güven var mı? TL’ye talep ne durumda? Şu anda bankalardaki paranın yüzde 70’i döviz. İkincisi merkez bankasının rezervleri yani zırhınız güçlü mü? Sizin merkez bankanız borçluysa savaşamazsınız. Üçüncüsü cari açık. Bu biraz Nasrettin hoca eşekten düşünce zaten inecektim demesine benziyor. Bu üç parametresine baktığımızda gördüğümüz tablo iç açıcı değil” ifadelerini kullandı.
“Kendimizi salarsak korkunç bir hata yaparız”
Güven, hukuk ve liyakatli kadro ile birlikte şeffaf politikalar ile sorunların çözümüne başlanacağını belirten Dalgın, “Bizim yayınladığımız planlarımızın nedeni de bu. Bunlar olduğunda zaten para gelmeye başlar. Biz diyoruz ki 6 ayda ekonomi satabil olarak enflasyon tek haneli rakamlara döner. Bunda hiç tereddütmüş yok. Biz kendimizi salarsak korkunç bir hata yaparız işte bu eylem planları bunun için lazım. Biz istihdamımızı arttırırken hedefimiz kadın istihdamını arttırmak. Çalışma çağındaki 10 kadından 3’ü bile çalışmıyor. Bunu sosyal politikalar tarafı da var kültürel tarafı da var rol modelleri de var. Yatırım gelmeli, Türkiye geçen sene tarihinde ilk defa aldığından daha çok dışarıya sermeye yolladı. Bu bir faciadır. Eğitim sistemi yeni baştan ele alınmalı. Bizim yaşam boyu eğitimi ele almamız gerekiyor” dedi.
Kaya Ösen, “O kurumların başında olmak için irade gerekiyor”
DEVA Partisi İzmir İl Başkanı Seda Kaya Ösen ise oda ve borsalarla ilgili açıklamalarda bulunarak, “Oda ve borsalar yarı kamudur. Bunu önce diğer odalardan ayırmamız gerekiyor. Yani devlete bir yerden bağlı olmak zorundalar. STK’lerin modern toplumlarda en büyük görevi iş dünyanın bakış açısını anlatmaları yanlış gördüklerini söylemeleri ve yeri geldiğinden kanun teklifleri hakkını görüşlerini bildirmeleridir. STK’ler aynı zamanda toplumun çıkarlarını da korumalıdır. Türkiye bu noktada da arzu edilen durumda değil. Son 10 senedir artan baskı ile STK’ler konuşamaz durumda, derneklere ise kayyum atamanın yolunun açıldığı bir dönemde faaliyet gösteriyorlar. Bu yüzden o kurumlar başkan olmak gittikçe zorlaşıyor. Eğer siz irade beyan ediyorsanız, kurumun başına geçmek için adım atıyorsanız bu bir iddiadır. Eğer bu iddiayı koyuyorsanız bu temsil ettiğiniz topluluğun ve toplumun çıkarlarını da korumanız gerekiyor. Öbür türlü kendi koltuğunuzu koruyorsunuz anlamın geliyor. Ben bu tarz mekanlarla başkan olmanın kolay olmadığını, bir irade gerektiğini düşünüyorum” diye konuştu.