Funda Arar: Benim de çok üzüldüğüm zamanlar oldu

TAKİP ET

"Kemal Sunal'a laf edilince çocukluğumuza dokunulmuş gibi olduk"

Funda Arar, sanatın acıdan beslendiğini kaydederek, "Benim de çok üzüldüğüm zamanlar oldu... Hatta bazen orada kalmayı istedim. Çünkü sanat acıyla besleniyor. Çok neşeli, her şey yolundayken bir şeyler üretemiyorsunuz. Dipteyken oluyor o işler" dedi.

Hürriyet'ten Onur Baştürk'e konuşan Arar, gazeteci Cemile Bayraktar'ın "Kemal Sunal filmleri bu ülkeye yapılmış büyük bir kötülük" sözlerine ilişkin olarak ise "Kemal Suanl'a laf edilince çocukluğumuza dokunulmuş gibi olduk" ifadesini kullandı.

Arar'ın söyleşisi şöyle: 

◊ Çok hüzünlü, duygusal şarkılar söylüyorsun, ama aslında çok matrak, neşeli bir kadınsın.

- Evet gülmeyi, muhabbet etmeyi seven biriyim. Bu duygusal şarkılardan dolayı o yanım pek bilinmiyor. Ama bakma, herkesin hüzünlü, acıdan beslendiği bir yanı var ya...

◊ Öyle zamanların gerçekten oldu mu?

- Evet oldu. Benim de çok üzüldüğüm zamanlar oldu... Hatta bazen orada kalmayı istedim. Çünkü sanat acıyla besleniyor. Çok neşeli, her şey yolundayken bir şeyler üretemiyorsunuz. Dipteyken oluyor o işler. Bu dönemde de üzüldüğüm birçok olay oldu. Özelde yaşadığım şeylerin yanı sıra dünyanın halini zaten görüyoruz. Nelerle karşılaşıyoruz... Bu durumdan çok da çıkartmak istemiyorum kendimi. Bile isteye bunalıma sürüklüyorum kendimi.

◊ Neden?

- Hatta Febyo geçenlerde dedi, “Neyin var senin ya?” diye (gülüyor). Öyle bir ruh halindeyim. Çünkü önümüzde bir albüm var, ona hazırlık yapıyorum şu an. Şarkı yazıyorum. Uzun zamandır bu üretim dönemini öteledim ben. Şimdi o dönemimin geldiğini hissediyorum. Depresyon demeyelim de bu tatlı hüzünlü ruh halinden çok kurtulmak istemiyorum.

◊ O zaman şunu diyebilir miyiz: Bir sanatçı evli ve çok mutlu bir beraberliği olda da sırf üretmek adına o ruh haline girebilir.

- Tabii ki. Çok mutlu beraberlikle ilgisi yok. İstersen o ruh haline hemen girebilirsin. Zaten etrafta bunun için çok da neden var, ararsan (gülüyor).

◊ 20’li yaşlarına göre şimdi nasıl bir ruh halindesin?

- O yaşlarda o deli kan durumu var ya. Bazı şeyleri çok da fazla düşünmeden yapıp söylüyorsun. Daha cesaretli oluyorsun. Şu an ise teraziyi biraz daha tartarak hareket ediyorum. Bir de 20’lerinde her şeyi kafaya çok takıyorsun. “O bana bunu dedi” filan. Şimdi daha olgunum, “Aman boşver” diyebiliyorum.

◊ Çocuk sahibi olmak da etkiliyor sanırım...

- Evet, çocuk bu dünyadaki en güzel şey. Keşke her insan yaşayabilse o çocuk sevgisini. Bambaşka... Çocuk sahibi olduktan sonra kendimi daha kadın, daha cazibeli hissettim. Çünkü doğurduktan sonra tamamlanmış oluyorsun. Ruhsal ve bedensel olarak.

◊ İkinci çocuğu düşünüyor musun?

- Şu an düşünemiyorum. Keşke daha erken çocuk sahibi olsaydım. O zaman ikinciyi, üçüncüyü düşünebilirdim. Belli bir yaştan sonra çocuk sahibi olmak zor bence. Çünkü genç yaşta sabrın daha fazla, her şeye yetişebilecek enerjin var.

◊ Kemal Sunal’a olumsuz bir laf edilince herkes ayağa kalktı. Sence artık onun gibi “ortak değer” haline gelmiş ünlüler kaldı mı? 

- Ben çok üzüldüm. Kemal Sunal gerçekten de hepimizin önemli bir değeri. Sunal komedi filmi de yapmıştır ama yaptığı filmlerde toplumsal mesajları da vardır. 

O yüzden öyle denilmesine üzüldüm. Ona laf edilince çocukluğumuza dokunulmuş gibi olduk. Hâlâ o filmler çıktığı zaman takılıp izliyoruz. Çünkü değeri var. Ama evet zaman değişti. Her şeyi çok çabuk tüketiyoruz. Eskisi gibi değil. Değer bilinmez oldu. 



◊ Bir sanatçı olarak bu üzüyor mu seni? 

- Bir sanatçı olarak üzüyor tabii. Başka müzisyen arkadaşlarımızla da konuşuyoruz bunu. Değersizleşti her şey. O eski değeri, eski saygıyı çok göremiyorum açıkçası. Çünkü herkes çok çabuk ulaşıyor her şeye. Çabuk elde ettiklerin o kadar değerli değildir. Zor elde ettiklerin daha vazgeçilmezdir. Her şeyin sosyal medya sayesinde bu kadar açık olması da iyi mi kötü mü bilmiyorum. Bu konuda ikilemdeyim. Çünkü gizem kalmadı. Düşünsene, eski dönemlerde insanların ulaşabileceği mecralar belliydi. Sevdiğin sanatçıyı görmek için ya sinemada filmini izlemek zorundaydın ya da gazinoya gidebilirdin. Şimdi öyle değil ki. Her yerde her şey var.

◊ Sosyal medyanın esiri olduk. Artık sosyal medya ilişkileri de çok etkiliyor. Ne düşünüyorsun?

- Aslında sosyal medyaya eğlenceli bir şey olarak bakmak lazım. Bütün hayatı kapsamamalı. Ama düşünsene, fotoğraf için giyinenler var. İnsanların yediğini içtiğini sergilediği bir alana dönüştü. Kadın erkek ilişkisi olarak, evet biraz da sakat...

◊ Mesela Febyo’nun Instagram hesabındaki direkt mesajlara bakmak ister misin?

- Yoo, hiç işim olmaz öyle şeylerle (kahkahalarla gülüyor). Hiç bakmam. Bana da bakanın gözünü oyarım!

◊ Güvendiğin için mi yoksa “Beni ilgilendirmez” mi diyorsun?

- Tabii ki güvendiğim için. Ama ben kendime yediremem. Şüphelensem bile bakmam. O muhakkak ki bir açık verecektir, DM’ye gerek yok! Mutlaka bir yerden kokusu çıkar.

◊ Bu gurur mu yoksa karakterinden dolayı mı?

- Benim karakterim böyle. Gurur da var biraz. Elbette güven de var. Ama evet çevremde şunu çok duyuyorum, “Onu beğenmişsin, neden takip ediyorsun, o kim?” filan....