Gazeteci Gençel; "Gökce'ye 'ithal aday' denmesi gereksiz ve yanlış"

TAKİP ET

GERÇEK HABERCİ - Artı 35’te yayınlanan programda Gazeteciler, Süleyman Gençel, Serdar Öztürk, Adem Sarıkaya ve Adem Nakçı CHP İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Aday Adaylarını ve İzmir’in gündemindeki “ithal aday” sıfatını değerlendirdi.  İthal aday konusuna değinen Gençel, “Bu kentin asıl sahipleri Rumlardır, Musevilerdir ve çok küçük bir Müslüman gruptur. Aziz Kocaoğlu da ‘Buğra Gökce ithaldir’ diyor ama kendisi de Tokat’tan gelmiştir dolayısıyla o da ithaldir. Bu mantığa göre İzmir’de ithal olmayan neredeyse kimse yoktur” dedi.
CHP İzmir Büyükşehir Belediyesi Başkan Aday Adayı Buğra Gökce hakkında başlatılan “ithal aday” tartışmasını değerlendiren Serdar Öztürk, “Gereksiz bir tartışma yürütülüyor. Türkiye şu an bunları aşmış vaziyette, ithal ne demektir yani? Sonuç olarak adam İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nda çalışmış. Desek ki ‘İzmir’i nasıl yönetecek? Tamam ama bunu tartışmıyoruz ki, ithaldir değildir tartışması yanlış ve içinden çıkılmaz. Bir belediye başkanı nasıl olmalı konusunda tartışmalıyız, bu daha yararlıdır. Şunu bilmemiz lazım, belediye başkanları ya da bürokratları zaman zaman soruşturma geçirir ve yargılanırlar, bu yargının işidir. Bunların siyasi malzeme yapılması, siyaseten ezmek ya da övmek için kullanılması doğru değildir. Eğer böyle devam ederse hiçbir bürokrat ya da başkan iş yapmaz. İş yapan başkanlar böyle soruşturmalarla karşılaşırlar, bu da iş yaptığının göstergesidir” diye konuştu.
Gökce’nin “özel” toplantısı
Gökce’nin İzmir yerel basınından bir grup gazeteciyle özel olarak yaptığı toplantıyı değerlendiren Gençel, “Bu kentin Yeni Asır gibi köklü gibi bir gazetesinden bir temsilci çağrılmıyor. Cemiyetin gazetesi Dokuz Eylül Gazetesi’nden kimse yok. İzGazete’den kimse yok. Ege Telgraf yok, Haber Express yok” dedi. Öztürk ise, “Farklı şeyleri anlatmazsa ikinci toplantıya beni çağırırsa gitmem için bir neden olmaz ki. Zaten her şey yazılıp çizildikten sonra ben neden oraya gideyim?” ifadelerini kullandı.
“Siyaset gittikçe kirleniyor”
Siyaset, kara para ve mafya üçlüsünü değerlendiren ve siyasetin gittikçe kirlendiğini söyleyen Öztürk şunları ifade etti;
“Siyaset gittikçe kirleniyor, bunun nedeni de sadece yerel seçimler değil siyasetin genel olarak kirlenmeye başladı. Türk toplumunda adalet gittikçe yozlaşmaya başladı, bunun nedeni de iktidar. Siz, ihale kanununda 200’ün üzerinde değişiklik yaparsınız sadece sizinkiler değil diğerleri de yer. Hal böyle olunca siyasetin finansmanı gittikçe kirleniyor. Türkiye’de şu anda dolaşan 3 trilyon dolar üzerinde bir kara para var ve bu para siyaseti tasarlıyor. Dünyada 27 trilyon dolar kara para dolaştığı söyleniyor, 9’da 1’i Türkiye’de. Kara parayı aklamak için 2 şeye ihtiyacınız vardır, 1’incisi güvenlik bürokrasisi 2’ncisi de adalet sistemidir. Cumhurbaşkanlığı sisteminde her ne kadar güçler ayrılığından bahsetsek de her iki kurumu da elinde tutan siyasettir. Hal böyle olunca siyasiler ayarlanıyor, yasalar delik deşik ediliyor ve iş futbol müsabakasında hakem dövmeye kadar varıyor. Daha dün bütçe görüşmeleri sırasında iktidarı eleştiren Saadet Partili Milletvekili kalp krizi geçirip düşüyor ve iktidar milletvekillerinden ‘Allah’ın gazabı böyle olur’ diye bağıran bir kişi oluyor. O yüzden, belediye başkanlığı seçimlerinde aday adaylarının içerisinde bile müthiş bir kirlenmişlik var. Yerel seçimlerde adaylardan ziyade kim ne yapabilir üzerinde duruyorum.”
“Aday adayları milyonlar harcıyor…”
Siyaset ve kara paranın iç içe geçtiğini ve kara paranın siyaseti finanse ettiğini ifade eden Öztürk şunları dile getirdi;
“Uyuşturucu kara paranın sadece bir bölümü, mesela sanal kumar gibi bir bölüm de var. Bir şey ihaleye çıkıyor, o ihaleye girebilmek ciddi problem. AB ile açılan fasıllarda bizim en büyük problemimiz ihale yasasıydı çünkü AB diyor ki, ‘Şeffaf ve oldukça katılımcı bir sistem kurmak zorundasınız. Biz bu sistemi kuramıyoruz çünkü bu sefer tüm ülkelerden herkes ihalelere gelebiliyor. Kemal Kılıçdaroğlu’nun benzetmesine göre söyleyeyim, ‘Her ilin kendi 5’li çetesi var’. İhale sistemi şeffaflaşmadığı sürece mutlaka kara para sızar. Fiyatı belli olmayan sektörler diyelim, saç ekim merkezleri, protez merkezleri gibi. Size diyelim ki bin liraya yaptığını söylüyorlar ama 10 bin lira fatura kesiyorlar. Devlet bunu denetlemiyor. Bin liralık işe 10 bin lira alınca 9 bin lira temizlenmiş oluyor. Turizm bölgelerinde de bu oluyor. Hepimiz biliyoruz ki işletmeler ihaleyi yaparken ihaleye girenlerle bir pazarlık sürecine giriyor. Orada da bir ek gelir elde ediliyor, deniyor ki, ‘Bu işin ederi 1 lira ama ben sana 3 liraya vereceğim. Sen 2 lirasını elden bize getireceksin’ ihaleye giren için bir sorun yok çünkü parasını her türlü kurtarıyor. Aday adayları daha aday olmadan milyonlarca lira harcıyor, bir de aday olunca harcayacak. Seçim için harcanan paranın maaşla geri kazanılmasının imkanı yok. Siyaset artık parası olanın yapabileceği bir iş haline geldi. Mesela Urla’da 48 tane aday adayı var, 48 aday adayı kimin adayı? Urla’nın mı? Şunu söylemek istiyorum, problem şurada, bu adayların içinden 1 kişi belirlenecek. Diğer kişiler de dahil Urlalının hiçbir şeyden haberi yok. Ön seçim vesaire siyaseten gaz almaktan başka hiçbir manası yok.”  
“Türkiye’ye daha çok mafya gelecek”
Avrupa Birliği’nin Batı Balkan ülkelerini birliği alma hedefinden ötürü Türkiye’ye daha çok mafya geleceğini ifade eden Gençel, “Özellikle Avrupa Birliği’nin Batı Balkanları AB’ye almak gibi bir niyeti var, Makedonya, Bosna, Karadağ, Sırbistan, Arnavutluk ve hatta Kosova. AB, bu ülkeleri içine alarak oradaki mafya yapılanmalarını bitirmeyi ve oraları toplamayı hedefliyor. Bu yapılar nereye gidecek, bağlantıları olduğu yere, yani Türkiye’ye. Türkiye, önümüzdeki 5 yıl içerisinde bu gibi yapılarla daha çok karşılaşacak” diye konuştu.
 “İzmir’deki yarış 2 aday arasında değil”
İzmir’deki Büyükşehir Belediye Başkan Aday Adaylığı yarışının iki aday arasında olmadığını ve aldığı duyumları aktaran Gençel şöyle konuştu:
“Genel Merkez’in bu iki aday haricinde arayışları olduğu gibi bir mesaj da aldık. Selin Sayek Böke kesinlikle reddediyor ve istifa ederim gibi bir rest çektiğini de duydum. Abdül Batur adının öne çıktığını duydum, Cemil Tugay’ı maalesef çok ciddiye alamıyorum çünkü kendisinin önce Karşıyaka’yı toplayıp yönetebilmesi gerekiyor. Cemil Bey’in aday adaylığı sonrasında Karşıyaka’yı da bulamayacağı kanısındayım. CHP’de yeni bir yönetim var, değişim adı altında gelen bir yönetim var. Yeni yönetimin önünde çok ciddi bir yerel seçim sınavı var ve olası bir başarısızlıkta 1 Nisan’dan itibaren bu partide Kurultay söylemleri başlar ve Kemal Kılıçdaroğlu yeniden genel başkan olarak bu ekibin tamamını tasfiye eder. Gelecek olan belediye başkanı 5 yıldır çöken İzmir Büyükşehir Belediyesi bürokrasisini toparlayabilmeli, siyaseten hareket edebilmeli, buna da adaylar içerisinde 1 ya da 2 kişi oturabiliyor.  2 adaydan hariç olarak Abdül Batur’u görebiliyorum.”

Süleyman Gençel Adem Nakçı Adem Sarıkaya Serdar Öztürk