Gazeteci Serdar Öztürk'ten Çarpıcı Bir Yazı Daha

TAKİP ET

Dokuz Eylül Gazetesi Yazı İşleri Müdürü gazeteci-yazar Serdar Öztürk son günlerde Türkiye gündemini meşgul eden varlık fonu ve anayasa referandumu ile alakalı çarpıcı bir yazı kaleme aldı.

Dokuz Eylül Gazetesi Yazı İşleri Müdürü gazeteci-yazar Serdar Öztürk son günlerde Türkiye gündemini meşgul eden varlık fonu ve anayasa referandumu konuları ile alakalı çarpıcı bir yazı kaleme aldı.

Osmanlı tarihinden verdiği "İrad-ı Cedid" örneği üzerinden varlık fonu konusuna göndermelerde bulunan Öztürk, "Varlık Fonu Sayıştay tarafından denetlenemeyecek. Kanun teklifi TBMM’de görüşülürken muhalefetin fon üzerindeki denetimin muğlak olduğunu savunması üzerine fon üzerinde Meclis’te kurulacak bir ekibin denetim yapması kararı çıkmıştı. Ancak, kanunda fonun harcama yapacağı alanlar belirtilmediği için neye göre denetim yapılacağını da kimse bilmiyor" ifadelerini kullandı.

Yapılacak olan anayasa referandumu ile ilgili de mesajlar veren Öztürk, Başbakan'ı PKK, HDP ve FETÖ "hayır" dediği için "evet" diyecekleri söylemi üzerinden eleştirdi. Öztürk; " Sadece “hayır” cephesini bölmeyi amaçlayan, onları “terör örgütleriyle birlikte” gösterecek bu söylem bile başlı başına suç. Evet diyenleri vatansever, hayır diyenleri ise vatan haini olarak damgalamak bir Başbakan’a ne kadar “yakışıyor” ona siz karar verin" dedi.

Yazının Tamamı:

III. Selim gün geçtikçe disiplinsizliği artan ve sık sık ayaklanmalarla gündeme gelen Yeniçeri Ocağı’nı dağıtmak amacıyla 1793’te, Nizam-ı Cedid ordusunu kurmaya karar verdi.

Nizam-ı Cedid birliklerinin giderlerini karşılamak amacıyla da İrad-ı Cedid adını verdiği devlet bütçesinin dışında yeni bir bütçe oluşturdu. Padişahın fermanıyla ilan edilen Nizam-ı Cedid (yeni düzen), askeri alanda yeni harcama ve yatırımları da gündeme getirdi.

200 bin keselik İrad-ı Cedid’in kaynakları pamuk resmi, esham mahlulatı, miri ve Haremeyn mukataaları, humbaracı tımarları ile müskirat (alkollü içecekler), kahve, Mora üzümü, yapağı ve canlı hayvan resimleriydi.

İrad-ı Cedid’in çalışmalarını düzenleyen kanunnameye göre Irad-ı Cedid nazırına ve başdefterdara verilen günlük gelir-gider pusulaları ay sonunda incelenerek üç nüsha halinde aylık defter düzenleniyordu. Bu nüshalardan biri Bâbıâli’ye, ikincisi Başmuhasebe’ye, üçüncüsü Ruznamçe Kalemi’ne gönderiliyor, yıl sonunda da bilanço çıkarılıyordu. Gelir fazlası para, Darphane-i Âmire’deki özel İrad-ı Cedid hazinesine aktarılıyordu.

On üç yıllık uygulama sonunda, 1807’de İrad-ı Cedid hazinesinde toplanan para 70 bin keseyi buluyordu. Kabakçı Mustafa Ayaklanması sonucunda III. Selim tahttan indirilince bu hazine kaldırıldı ve biriken paralar hazineye devredildi.

***

Ağustos 2016’da Türkiye’nin gündemine Varlık Fonu diye yeni bir kurum girdi. Bakanlar Kurulu tarafından hazırlanan Kanun Tasarısı’nın TBMM’de kabul edilmesiyle birlikte Türkiye Cumhuriyeti’nin de artık İrad-ı Cedid’i oldu.

Ticaret Sicil Gazetesi’ne göre Varlık Fonu faaliyetlerini Borsa İstanbul Yerleşkesi’nde gerçekleştirecek. Türkiye Varlık Fonu Yönetimi Anonim Şirketi’nin Yönetim Kurulu ise şu isimlerden oluşuyor. Cumhurbaşkanı Ekonomi Başdanışmanı Yiğit Bulut, Medipol Üniversitesi Öğretim Üyesi ve Sabah Gazetesi yazarı Prof. Kerem Alkin, Borsa İstanbul Yönetim Kurulu Başkanı Himmet Karadağ, Piri Reis Üniversitesi Rektörü Prof. Oral Erdoğan.

Varlık Fonu’nun mal varlıkları son çıkarılan Kanun Hükmünde Kararname ile düzenlendi.

BOTAŞ, TPAO, Ziraat Bankası, Posta ve Telgraf, BIST, Türksat, Eti Maden, Çay İşletmeleri ve Türk Telekom’daki yüzde 6.7’lik, THY’nin yüzde 49.12’lik, Halkbank’ın yüzde 51.11’lik hazine payı da Varlık Fonu’na devredildi…

***

Varlık Fonu Sayıştay tarafından denetlenemeyecek. Kanun teklifi TBMM’de görüşülürken muhalefetin fon üzerindeki denetimin muğlak olduğunu savunması üzerine fon üzerinde Meclis’te kurulacak bir ekibin denetim yapması kararı çıkmıştı. Ancak, kanunda fonun harcama yapacağı alanlar belirtilmediği için neye göre denetim yapılacağını da kimse bilmiyor…

Varlık Fonu’na milyonlarca lira değerinde turistik bölgelerde bulunan Hazine arazisi de aktarıldı. Buna göre Antalya’nın Aksu, Kemerağzı, Kemer, Çamyuva, Kiriş, Beldibi, Manavgat, Çolaklı, Ilıca, Sorgun, Bahçelievler mahallelerindeki onlarca dönüm alan Hazine’den alınarak Varlık Fonu’na devredildi.

Öte yandan kamu şirketlerinin hazineye ait hisseleri de Varlık Fonu’na devredildi. Aydın’ın Didim, Gevrek mahallesi, Kuşadası, Hacıfeyzullah ve Türkmen mahallelerindeki hazine taşınmazları, İstanbul Bakırköy’deki 22 dönümlük arazi, İzmir Menderes’in Gümüldür ve Özdere mahallesi ile Selçuk’taki 556 bin metrekare ve Bodrum’da 8 dönümlük alan da Varlık Fonu’na geçti.

Yeni İrad-ı Cedid’imiz hepimize hayırlı olsun.

***

Hafta sonu İstanbul’da açılış yapan Başbakan Binali Yıldırım neden “evet” dediklerini açıkladı. Başbakan’a göre, PKK, FETÖ ve HDP “hayır” dediği için kendileri “evet” diyecek…

Yani istikrar, hızlı çalışma, ekonomik kalkınma falan palavra.

Sadece “hayır” cephesini bölmeyi amaçlayan, onları “terör örgütleriyle birlikte” gösterecek bu söylem bile başlı başına suç. Evet diyenleri vatansever, hayır diyenleri ise vatan haini olarak damgalamak bir Başbakan’a ne kadar “yakışıyor” ona siz karar verin.

Ama bu söylem gösteriyor ki, iktidar o kadar da “güvende” değil.

Hatta bayağı korkuyor.

Korkunun ecele faydası var mı?

Elbette yok…