Gazeteci-Yazar Kocabaş, "Açlık bu kış alışacağımız bir şey olacak"

TAKİP ET

Gazeteci-Yazar Hasan Tahsin Kocabaş, "Benim en büyük endişem açlığın da bu kıştan itibaren alışılacak bir şey olması" dedi.

GERÇEK HABERCİ-Turuncu TV'de gündemi değerlendiren Kocabaş, Türkiye'de en kötü dönemde bile zenginlerin bu kadar acımasız olmadığını kaydederek, "Artık her fakir kendi derdinde. Eskiden en yoksul mahallede bile bir çanak yemek paylaşılırdı" diye konuştu. Kocabaş'ın masaya yatırdığı diğer konu da İzmir yerel basını oldu.
“Artık çok ciddi aile krizleri başladı”
Türkiye’deki yoksulluk sorununa dikkat çeken Kocabaş, “Türkiye tarihinde en kötü dönemde bile zengin bu kadar acımasız ve vicdansız değildi. Türkiye’de fakirleri böldüler, artık her fakir kendi derdinde; ama bundan 20-30 yıl önce böyle değildi. En yoksul mahallede bile bir çanak yemek paylaşılırdı. Artık çok ciddi aile krizleri başladı; eşini döven, üstüne yağ atan… Şunu duydum k inanmak istemiyorum ‘tek öğün yemek’ bunu söylesek bize peygamberimiz az yememizi istiyordu derler. ‘Herkesin cep telefonu var’ derler, dün gördüm inanamadım, AKP Genel Başkan Yardımcısı hangi gezegenden? İnsan halkına bu kadar yabancılaşır mı? O yeşil kâğıtlar yüzünden mi acaba” diye konuştu.
“Virüsü mesleğimize salanın ismi…”
Kocabaş, geçmiş yıllara değinerek, “20 artı 1 yıl önceden bahsediyorum. Bu ülkede birbirimizi o buncu şu şunu tutuyor diye eleştirmesini Covid-19 gibi bizim mesleğimize salanın ismi Kenan Evren. Öldü gitti, kurtçuklara yem olsun. İkinci isim Turgut Özal, Türkiye’ye iki buçuk televizyon iki gazete yeter dememiş miydi?” açıklamasını yaptı.
“Liseli çocuklara gazete sattıralım”
Milletvekili Tuncay Özkan’a çağrıda bulunan Kocabaş, dağıtım şirketi tekelliğini ortadan kaldırılması gerektiğini, bu şirketlerin demokrasinin kılıcı olduğunu söyledi. Kocabaş, gazetelerin nasıl dağıtılacağına ilişkin öneri sundu ve şöyle devam etti:
“Liseli çocuklara gazete sattıralım, harçlık olsun. Belli yerlerde belediyenin kontrolünde gazete bayileri, evlere gazete olsun. Bayileri geziyorum, yarısından fazlası rafta duruyor. Bir gazetenin ya da yayın kuruluşunun ayakta kalması iki şeye bağlıdır; onurlu duruşu ve ilan reklam gelirleri. Ben geçen hafta önerdim, yine öneriyorum, yarın da köşe yazımda yine önereceğim. Sayın Dilek Gappi, hiçbir siyasetçiyi bulaştırmadan, davet etmeden, çağırmadan, konuşturmadan; ama konuk olarak gelenler başımızın tacı. İzmir medyasını ayırmadan masaya yatıralım.”
“Medyalaşan basınına acınası haline şahit olundu”
Kocabaş, Marmaris’teki yerel medya çalıştayını hatırlatarak, “Marmaris’te medyalaşan basınına acınası haline şahit olundu. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun söylediklerini doğru analiz edemeyen bir medya yapısı ile karşı karşıyayız, basın demiyorum medya.” İfadelerini kullandı. Kılıçdaroğlu’nun ‘Bizim eleştiriye ihtiyacımız var’ sözlerine değinen Kocabaş, “Bizim arkadaşlar da, ‘Belediyeler ilan versin’ diyor. Yapmayın lütfen, İzmir’de gerçekten yükselen bir internet yayıncılığı var. Hadi Yeni Asır safını belli etti; ama Gültepe’de, Yamanlar’da Ege Telgrafı, Dokuz Eylül’ü İz Gazete’yi göremiyorum. Hiç konuşmasınlar, gazeteleri yoktu. Dün Pazar günüydü, Bornova merkezde iki büyük bayiye baktım, hangi yerel gazeteler var diye. Neden vatandaş yerel gazete tercih etmiyor? Niye akşamları üç harfli televizyonun göründüğü gibi olmayan yayıncılarını izliyor?” dedi.
“Neden kimse sesini çıkarıp bir şey demedi?”
Şirketler ajanslarını İstanbul’a götürdüler, o zaman sıkıntı yaşandığının altını çizen Kocabaş, Folkart’ın reklam işlerini İzmir’den yapıldığını vurguladı. Kocabaş, yıllarca Mesut Sancak’ı eleştirdiğini vurgulayarak, “Adam ıslarla her şeyi İzmir’den idare ediyor. İstanbul’da İzmirli bir ürün adına radyolar aranıyordu. İzmir’in öz ve öz basın kuruluşları kuruş ila sadakalandırılırken İstanbul’un İzmir’deki uzantıları nasıl abad edildi? Neden abad edildi? Neden kimse sesini çıkarıp bir şey demedi? Cemiyet başkanı olmak için mi? Oy kaybetmemek için mi? Bu işin sokak mücadelesi nerede?” ifadelerini kullandı.