Gazeteciler Ahmet Nesin ve Serdar Öztürk 2024 seçimlerini değerlendirdi "Erdoğan aday bulmakta zorlanıyor mu?"

TAKİP ET

Gazeteciler Ahmet Nesin ve Serdar Öztürk, 2024 seçimleri, CHP'nin son durumu, Erdoğan'ın 2024 seçimlerindeki stratejisine ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

 "Bir anlık öfkeydi diyerek bu işi böyle kapatacaklar"
Gazeteci Serdar Öztürk, "Türkiye genelinde magazin alışkanlığımız var. Herşeyi magazinleştirme gibi bir özelliğimiz var. Hakemi yumruklama olayı bile artık magazin malzemesi haline döndü. Hiçbir şey elde edilmedi. Bir süre sonra bu yaşadığımız bu olayı önümüzdeki süreçte göreceğiz ki serbest kalacak. Bu iş unutulup balık hafızalara güvenerek çok da ceza almadan basit yaralama olayıymış gibi 3-5 yıl gibi ceza vermeden, Türkiye'deki sistem öyle bir cezayı çıkartmaz. Magazin haline döndü. Hakemler bile süresiz çıkmıyoruz dedi sonra futbol federasyonu süresiz erteliyoruz dedi. Süresiz dedikleri şey bir haftaymış. Futbolun yarattığı ekonomi ve o ekonominin içine bulaşmış siyaset haftalarca konuştuğumuz kara para bunların hepsinin olduğu yerde bunları süresiz erteleyemezsiniz. Türkiye'nin maalesef gerçeği bu. Bu kadar iç içe girmiş konuların olduğu bir konu. Spor demiyorum futbolu spordan ayırmak lazım. Futbolun içinde hele ki Ankaragücü'nün başına politik gücüyle gelmiş olan birinin şekeri yükseldi, bir anlık öfkeydi diyerek bu işi böyle kapatacaklar. Bir hafta ile bu iş bitecek. Öyle görünüyor. Türkiye'ye geldiğinizde sadece şekerinizin yükselmesi yetmiyor. İktidar tarafından olmanız gerekiyor. Yani iktidarın şekerinin yükselmesi. Yani iktidar taraftarlarının şekeri yükselirse bu neredeyse bir kanun maddesi haline gelebiliyor" diye konuştu.

 "Tunç Soyer'in suratının asık çıktığını söylediler"
CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in Manisa'daki ziyaretine değinen Serdar Öztürk, "İzmir yıllardır CHP'nin kalesi. Programdan önce de Ahmet Piriştina'yı anarak konuştuk bir süre eski günlere döndük. Bugün geldiğimiz nokta aslında Ahmet Piriştina'nın o CHP, DSP'den, CHP'ye geçişi ve seçilişindeki süreçten çok da farklı değil. Bir şey değişmemiş. CHP lideri Özgür Özel Manisa'da memleketinde hafta sonunu orada geçirdi. Bugün otelde şu ziyaretçileri ağırlıyor. Konuşuyor. Bu arada Manisa'yı örgütlemeye daha doğrusu dizayn etmeye, Manisa'nın adaylarını belirlemeye çalışıyor. Geçen hafta bir gün Manisa'ya gittik. Orada eski bir yöneticisiyle sohbet etme şansımız oldu. Onun da bahsettiği gibi Özgür Özel'in Türkiye'nin genelinde seçim kazansa bile Manisa'da seçim kaybetmesi önemli bir onun için negatif puan, eksi bir puan olacağını söyleyerek o yüzden ince eleyip sık dokuyor demişti. Bugün gazetelere yansıyan haberlere bakıyorum. Evet o da mevcut il başkanını aday göstermeye büyükşehir için biraz eğilimli görünüyor. Muhtemelen onun çalışmalarını yapıyor ama Manisa, İzmir'e şey yirmi beş otuz kilometre uzaklıkta oldu için tabii İzmir'den de yoğun bir ilgi var. En son öğrendiğimize göre İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer de bir kırk dakikayı bulan bir görüşme yapmış ama yani oradakiler biraz siyasetten anlayanlar ve Tunç Bey içeriden pek de suratının asık çıktığını söylediler. Bir süre önce de eski belediye başkanı İzmir'in Aziz Kocaoğlu'yla yine eski İl Başkanı Alaattin Yüksel'in Özgür Özel'le konuşmak için birlikte Özer'in kaldığı otele gittiklerini ve görüşmeye başladıklarını biliyorum" diye konuştu.

 "Alaattin Yüksel şanssız bir adamdı"
Ahmet Nesin, "Ben Alaattin Yüksel'le şanssız bir adamdır. Bana göre tabii benim İzmir'de olduğum dönemde Alaaddin Yüksel İl Başkanı'ydı. Aynı zamanda İzmir Valisi de Alaattin Yüksel'di. Başka bir Alaattin Yüksel. Ve o Alaattin Yüksel vali olan Mehmet Ağar'ın yerine geçecek adam diye konuşulan kişiydi. Tabii şanssızlıktan kastım bazı da davetiyelerin birbirine karışmasıydı. CHP'li Alaaddin'e gideceğin, Vali Alaaddin'e gitmesi, Vali Alaaddin'e gidecek davetiyenin CHP'li Alaattin'e gitmesi gibi bir karışıklık oluyordu. Birkaç kere gülmüştük bu olaya" dedi.

"Özgür Özel'in İmamoğlu'nun yanında ikinci plana atıldığı fikrine kapılmışlar"
CHP'de bazı şehirlerin adayların açıklandığına ilişkin değerlendirmelerde bulunan Serdar Öztürk, "Alaattin Yüksel dediğiniz gibi emniyet genel müdürü oldu. Hatta yani izleyenler de hatırlar. O susurluk döneminden sonra Meral Akşener İçişleri Bakanı yapıldığında görevden almak istediği alamadı. Makam kapısını kırarak girmişti. Bir süre Alaaddin'in kapısını konuştuk. Allah'tan o zaman en azından İçişleri Bakanı karıştırmamış. Bir de İzmir'e gelip Alaattin Yüksel'in yanlışlıkla işte otomobil bayiliği yaptığı yerin kapısını kırsaydı bayağı bir komik durum olurdu. Komik durum olurdu yani. Alaattinler böyle karışabiliyor arada. İzmir'de böyle. İzmir'de kimin büyükşehir belediye başkanı olacağı falan tartışılıyor ama ben sistemin bir biçimde aslında işlemeye başladığını düşünüyorum. Geçen hafta herkes gördü. İstanbul'a. Açıklandı İstanbul ismi. Ekrem İmamoğlu. İşte Ankara zaten Mansur Yavaş'tı. Tabii orada sürpriz Aydın Büyükşehir'in açıklanmamasıydı. Bana göre sürpriz değil. O hala değil. Çünkü Aydın konusunda gerçekten yani oradaki gerçekten sadece Cumhuriyet Halk Partililerin değil başka siyasi partilerin de tepkisi var. O yüzden beklettiklerini düşünüyorum. Ama şuna dikkat çekmek istiyorum. Geçen hafta bu İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı olarak Ekrem İmamoğlu'nun ismi açıklandığında siyaseti biraz şöyle takip edenler, yakından takip edenler. Oradaki o kürsüdeki paylaşımı bayağı sorun etmişler. Yani Özgür Özel'in Ekrem İmamoğlu tarafından biraz böyle ikinci plana itiklendiği gibi bir fikre kapılmışlar. Bu Ankara'dan gelen bilgilerle örtüşüyor. Şöyle örtüşüyor. Yine anımsayacaksınız Özgür Özel Kemal Kılıçdaroğlu'nu bir önceki CHP Genel Başkanı'nı işte yeni yerinde ziyaret etti. Ofisinde. Bana gelen bilgilere göre Kemal Bey yani tavsiye olarak Özgür Özel'e ne yaparsan yap aman vesayet altında kalma. Çünkü ben ilk seçildiğimde böyle bir hata yaptım demiş. Orada parantez içinde kendi ağzından değil, bu bizim tamamen Önder Sav'ı işaret etmiş. Anladığım kadarıyla. Şimdi vesayet altında bir yıl geçirdim. O benim için gerçekten zordur. O yüzden sana tavsiyem vesayet altında kalma demiş. Bu sözün nereye gittiği belli. Çünkü Cumhuriyet Halk Partisi'nde Özgür Özel'in Ekrem İmamoğlu'nun mu, genel başkan olduğu konusu hala tartışılıyor ya da hangisinin daha güçlü olduğu, daha karar mekanizmasında güçlü olduğu tartışılıyor. Geçen hafta gördüğümüz kadarıyla İstanbul'u Ekrem İmamoğlu'na bıraktılar." dedi.

"Kılıçdaroğlu o politikalı nereden öğrendi"
CHP'de Kemal Kılıçdaroğlu'nu daha başarılı bulduğunu söyleyen Ahmet Nesin, "Ben bu konuda Kılıçdaroğlu'nun daha başarılı inanıyorum. Kılıçdaroğlu başkan olduğunda genel sekreter olarak Önder Sav, Kılıçdaroğlu'nun çağırdığı kongre dışında bir kongre çağırdı. Sonra Kılıçdaroğlu nereden o politikayı öğrendi bilemiyorum. Kendisi gitti Önder Sav'ın yaptığı kongreye konuşma yaptı. Öyle bir noktaya getirdi ki olayı Önder Sav kendi kongresine gelemedi, konuşma yapmadı" şeklinde konuştu.
Serdar Öztürk, "O dönemdeki Cumhuriyet Halk Partisi'yle bu dönemdeki Cumhuriyet Halk Partisi'nin aktörleri birbirlerinden çok farklı. Şu anda bile Önder Sav'ın Cumhuriyet Halk Partisi örgütlerinin içinde öyle ya da böyle tanıdıkları onunla siyaset yapmış olanlar var ama artık Önder Sav'ın yaşı gereği hem de siyasi konumu gereği çok çok müdahil olduğunu düşünmüyorum. Ama Ekrem İmamoğlu çok genç bir isim. Hem de Kemal Kılıçdaroğlu tarafından oğlum diyerek partide yükseltilmiş bir isim. Akraba ilişkisi diyelim. Beylikdüzü'nden alıp getirip İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı'ndan sonra işte Millet İttifakı'nın cumhurbaşkanı yardımcılığını falan getirilmesi kolay şeyler değil bunlar. Yani Ekrem İmamoğlu'nun siyasi gücünü arttırmıştır" şeklinde yanıt verdi. 
  
 "İmamoğlu nasıl oluyor da bu kadar öne çıkabiliyor"
CHP'de İmamoğlu'nun durumuna dikkat çeken Ahmet Nesin, "Yani CHP'yle çok iç içe olduğun için iç içe derken gazeteci anlamında söylüyorum. Buradan buradan Serdar'ı CHP'li yapmayın lütfen. Şimdi her geçen yıl bilhassa gençlik kolları CHP'de hep böyle olmuştur. CHP'nin gençlik kolları hep CHP'de sorumlu olmuştur. Bunun çeşitli nedenleri var. Sol fraksiyonların CHP içerisinde gençlik içerisinde bulunmasından tut da dünya kadar nedeni var. CHP Gençlik Kolları böyleyken CHP milletvekilleriyle beraber bazılarıyla daha sol konuşmaya başlamışken sosyal demokrat partiye dönüşmeye çabalarken yani bir Erdal İnönü SHP'si gibi olmaya çabalarken nasıl oluyor da Ekrem İmamoğlu gibi bir kişilik CHP'de bu kadar öne çıkabiliyor. CHP tabanı ve gençliği buna izin veriyor. Önder Sav'ı aynı tartışmaya almıyorum çünkü Önder Sav Atatürkçü bir sağcı olarak vardı. Yani gençliğinden beri CHP'li olan birisini tartışıyoruz ya da Muharrem İnce Atatürkçülüğü bilen bir sağcı olarak var. Ama Ekrem İmamoğlu öyle değil. Yani hiçbir belediye başkanının hiçbir bu kadar yükselmiş bir CHP'linin yapmadığı işte çıkıp ayetler okuyacak şeyler yapacak kadar ileri giden biz sadece nasıl oluyor da 21. yy bu döneminde CHP'de bu kadar öne çıkabiliyor." dedi.

"Kara paranın siyaseti finanse ettiği yerde paranın dediği oluyor"
 Gazeteci Serdar Öztürk, kara paranın siyaseti finanse ettiği iddialarını yineledi. CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in Manisa'daki seçim hazırlıklarına ilişkin de değerlendirmelerde bulunan Öztürk şöyle dedi:
"Bunun için temelde daha önce çok konuştuğumuz siyasetin finansmanı var. Yani kara para dediğiniz şeyin siyaseti finanse ettiği yerde paranın dediği oluyor. Şimdi ikinci yani bu bu örnek zaman zaman şöyle açıklanıyor. İşte Türkiye'de eğitim düzeyi düşük olduğu için daha çok sağ atağından insanların böyle yükselmesi kolay oluyor diye. CHP'nin eskiden siyaseti sokakta yapılırdı. Yani sokakta yaparlardı. Yani çok iyi hatırlarsınız Süleyman Genc meselesini. Ya da sonra işte AKP'den kültür bakanlığı yapan Ertuğrul Günay'ı iyi hatırlarsınız yani evet bunlar siyaseti sokakta yapanlardı ama o zaman siyaset sokakta yapılıyordu. Yani o zaman siyasi figürleri, saha siyasi bilmiyorum. Süleyman Demirel bile bu kadar parayla ya siyasetin finansmanında bu kadar parayı öncellemiş değildi. Yani bu siyasetin finansmanı Özal'dan sonra gittikçe dünyada da böyle artık öyle bir hale geldi ki, parası olanın o paranın da kimin parası olduğu belli olmayan bir sisteme döndü. Bugün inanın yani İzmir'de belki küçük yerlerde bu çok çok belli olmuyor olabilir ama İzmir'de bir herhangi bir ilçenin bırakın büyükşehir belediyesini herhangi bir belediye başkanlığına aday olmak ki belediye meclisinde buna dahil edebiliriz ama o biraz daha az olabilir. Belediye başkanı adayı olmak için şu anda aday adayı hepsi. Ciddi paralar harcıyorlar. Urla'da elli üç tane adaydan bir tane aday seçilecek. Belirleyici olan altı kişilik bir ekip ve parti meclisi işte hadi genel başkan MYK falan yani bu kadar dar biçer. Şimdi Urla'daki adaylar hem Urla'da kendilerini tanıtmak için çabalıyorlar. Hem de neredeyse iki günde bir Ankara'ya gidip geliyorlar. Şimdi, muhtemelen bugün Özgür Özel'in, Manisa'daki ziyaretçileri arasında Urla adaylarımız çok sayıda vardı. Şimdi her birine birer dakika ayırsa, birer dakika sadece Urla'ya elli üç dakika ayırmak zorunda toplamda. Şimdi bu bir genel başkanın da çok kaldırabileceği bir yük değil. Yani her biri birer cümle kursa genel başkanın bir saat sonra kafası karmakarışık olmuş olur. Bir de dediğim gibi ilk kez bu seçimlerde görüyorum. Aday adayları şu anda maalesef kendilerinin ne yapabileceklerinin ya da Ne yapacaklarını anlatmak yerine kendileri dışındakileri kötülemekle meşguller. Bu siyaset için kötü bir işaret. Yani ve bunun için her yol mübah anlayışı geçerli. Söylemiştim Yine söylüyorum. Kimi aday adayları birtakım sosyal medya fenomeni denen tiplerle anlaşmışlar. Ciddi paraları anlaşmışlar. Rakiplerini kötülemek için günde işte bir tane tweet atmak için bir araba parasına anlaşanlar var. Yani bunlar duyum tabii. Yani yoksa elinize bilgi belge olsa açık açık yazarım ama şimdi bu siyaset için tehlikeli bir şey. Kimi fenomen denen tipleri bayağı yani içlerinde bir araba, iki araba fiyatına kiralayanlar var. Ama bu paranın kaynağı nereden geliyor? Yani sizin beş yıllık belediye başkanlığı süreci boyunca kazanacağınız para alacağınız maaş size iki tane araba aldırmaz. Daha aday adayısınız. Henüz şehir içinde imara açılmamış yerler var. Hani bırakın Urla'nın çevresini... Şehrin içinde çok güzel özellikli arsalar var. Henüz imara açılmamış. Yani bir de Urla'nın çevresini düşünürseniz çok ciddi bir rant alanı dediler. Yani biraz elli üç tane adayın buradan çıkmasının nedeni de bu. Bir de tabii kayyumdaydı. Çok uzun süredir yani AKP'nin atadığı sanılan kaymakam yürütüyordu. Kayyumluk görevini. Tabii CHP nasılsa orada kazanır diye çok yoğun bir ilgi var. Ama gidin Trabzon'da yoktur bu adaylar. Ordu'da yoktur. Ya da Kırşehir'de bu kadar."

'Erdoğan'ın önceliği İstanbul"
Gazeteci Serdar Öztürk, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Fatih Belediye Başkanı Mehmet Ergün Turan'ı İstanbul'a aday yapabileceği konusunun kulislerde konuşulduğuna dikkat çekerek şöyle dedi:
"Erdoğan şey de İstanbul il başkanlığında temayül yapılıyor. Erdoğan'ın yani aklındaki isimlerden birinin de mevcut İstanbul'un Fatih Belediye Başkanı Mehmet Ergün Turan olduğu söyleniyor. Bugüne kadar çok dillendirilmemişti. İşte eski İçişleri Bakanı Süleyman Soylu bile dillendirildi. Sağlık Bakanı dillendirildi. İşte eski bakanlardan bir iki isim dillendirildi ama şu anda sanki bu Mehmet Ergün Turan'ın Erdoğan'ın kafasına biraz daha yatan bir tip olduğu söyleniyor. Nedeni dediğiniz gibi birincisi Trabzon kökenli olması. Skincisi de eskiden TOKİ Genel Müdürlüğü yapmış olmasıç Yani Erdoğan'ın o kupon arazi fikrine yakın isimlerden biri. Ve de yani öyle söyleniyor. Ben İstanbul'da Fatih'te yani iyi işler yaptığı, Fatih'te olumlu bir çevresi olduğunu o yüzden büyükşehir belediye adayı Erdoğan'ın yapabileceğini söyleniyor. Çok uzatacağını beklemiyorum ben. Yılbaşından önce İstanbul'u en azından İstanbul, Ankara'yı, İzmir'i açıklayacak gibi görünüyor. Vallahi İzmir için de bir iki isim var ama şu anda görüşmelerin hangi aşamada olduğu konusunda yani çok da bu temayüllerin falan etkili olmayacağı İzmir için söylüyorum. Ender Yorgancılar ismi geçiyor mesela. Yani merkez sağ kökenli. Ama kabul eder mi ya da böyle bir adaylık söz konusu olur mu? O konuda henüz bir fikir oluşmuş değil gibi görünüyor. Bence şeyin önceliği Erdoğan'ın önceliği İstanbul."

"AKP'nin yavaş yavaş sona geldiğini, ANAP'lılaşacağını siyasetle uğraşan herkes bilir"
2024 yerel seçimlerinde aday olmak istemeyen ciddi bir kesim olduğunu ifade eden gazeteci Ahmet Nesin de "Ben de şöyle bir düşünce oluştu. Erdoğan'ın bu kadar gecikme nedeni de o olabilir mi acaba diyorum. Sanki aday olmak istemeyn ciddi bir kesim var gibi de geliyor bana. Neden diyeceksin? Eee bunun nedeni istedikleri kadar kötülesinler. İmamoğlu'nun İstanbul'u alacağı ya da Mansur Yavaş'ın Ankara'yı alacağı. Kendi basın mensupları tarafından bile konuşuldu. Bu bir. İkincisi işte evlere el koyma arazileri koymak yasası çıktıktan sonra rant anlamında belediye başkanlığının bir önemi kalmadığı da diyebiliriz Ama en önemlisi hem İzmir'de hem İstanbul'da hem Ankara'da ikisi Binali Yıldırım olmak üzere en kuvvetli adayların diye çıkarttığı herkes yenildi. Ne yapalım. Ne dersek diyelim. AKP'nin yavaş yavaş sona geldiğini, ANAP'lılaşacağını siyasetle uğraşanlar bilir. O yüzden mağlubiyet almadan devam etmek isterler diye düşünüyorum. Ve çaktırmadan böyle yarım ağız derler ya, aman efendim tabii beni seçerseniz çok sevinirim. Acaba diye düşünmüyor değilim ben. Erdoğan'a rağmen çünkü AKP içerisinde bu kadar tartışmalar basına çıktığına göre Erdoğan'ın da artık tam anlamıyla hakim olamadığı bazı şeyler var diye düşünüyorum. Çünkü o senin söylediğine o iş adamları dünyada da böyle olduyu ben yıllardır söylüyorum. İnsanları inandıramıyorum yani hükümetlerin artık hiçbir önemi yok. Uzun yıllardır yok. Neden yok? Çünkü global sistem, ekonomik kararları dünyada belirlediğine göre onların dediğini yapacak üzere hükümetler ve başkanlar, başbakanlar oluşuyor. Bunlardan Hep örnek verdiğim kişiler işte ne bileyim ben? Ya olmuştur. Sonra Trump'tır. Sonra Berlusconi'dir. Ne bileyim ben bu Putin'dir. Zenginlerin iş yapacaklar ve onları uygulayacakların seçildiği bir dünyada yaşıyoruz artık. Global sistem. Var olsun devam etsin devletmiş gibi ama biz şirketler olarak işte ne bileyim ben dünyanın on büyük şirketi diğer yüz büyük şirketini de yanımıza alarak dünyaya hakimiz kardeşim diyor gibi düşünüyorum. O yüzden Erdoğan da aynı durumda. Hep onu söylüyorum Erdoğan. En kullanışlı adam olduğu için bu kadar yıldır. Türkiye'nin sermayesinin ve oligarşisinin emri altında çalışıyor" ifadelerine yer verdi.

"Yerel seçimler iktidarını saracak nitelikte değil"
2019 yılında Erdoğan'ın bazı yerleri kaybettiği için çok fazla kaybedeceği bir noktada olmadığını söyleyen Serdar Öztürk de şöyle yanıtladı:
"Yani evet söyledikleriniz mümkün ama şunu göz ardı etmemek lazım. Yerel seçimler sizin de söylediğiniz gibi Erdoğan'ın iktidarını sarsacak nitelikte değil. Yani görünen o. Çünkü bir defa muhalefet bir arada değil artık. Darmadağınık. Erdoğan zaten bunu 2019'da belli yerleri kaybettiği için ve büyükşehirlerde on iki tanesini şu anda daha çok kaybedeceği bir noktada değil. Çünkü birkaç saat önce işte İYİ Parti'nin büyükşehir İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi'nde grup başkanı ve beş meclis üyesi disipline sevk edilmişlerdi. İstifa ettiler. Şimdi İstanbul'da farklı bir sistem yürüyor. Yani daha doğrusu farklı bir yapı var. İstanbul'da farklı yürüyor. İstanbul'a Erdoğan kazansa da kazanmasa da çok önemseyeceğini düşünmüyorum. Daha önceki programlarda söylemiştim. Erdoğan'ın kafasında iki bin yirmi sekiz Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesi kendisini yeniden aday yapan yapabilecek, önce onları aşacak. Yani önce bir onu kaldıracak aday olmadaki.. Sonra da oy oranıyla ilgili anayasa değişiklikleri var. Onun için Erdoğan bir taraftan büyük şehirlerde ya da Türkiye'de yerel seçimlerde en azından gücünü kaybetmemeyi hesaplarken öbür taraftan siyasi partilerin meclisteki çoğunluklarıyla da oynuyor. Şimdi geçen gün Saadet Partisi'nin bir milletvekili meclis kürsüsünde konuşma yaptıktan sonra geçirdiği rahatsızlık nedeniyle vefat etti hastanede. Saadet Partisi'nin bir anda grubu düştü. CHP'den birini verdiler."

"Saadet Partisi'ne CHP dışında destek olabilecek kaç parti var?"
Saadet Partisi'nin grubu düşünce CHP'den milletvekili verilerek destek olunduğunu hatırlatan Ahmet Nesin, "Saadet Partisi'nin grubu düşünce Saadet Partisi'ne destek olacak CHP dışında kaç tane parti var? İYİ Parti olabilirdi Demokrat Parti olabilirdi. Olabilirdi. Partinin bir grubu yok zaten bildiğim kadarıyla. Sonra ne bileyim ben Yeniden Refah bile olabilirdi. Ama Davutoğlu'yla beraber şimdi sanıyorum orada her yerde beraberler ama Ali Babacan'ın partisi de olabilirdi." dedi.
  
"Erdoğan'ın kafasında iki şey var"
Serdar Öztürk, İYİ Parti'nin durumunu ve Erdoğan'ın düşüncesindeki iki isteğine dikkat çekerek şöyle devam etti:
 ""İYİ Parti'nin bu gidişi ben bu gidişi yerel seçimlerle ilişkilendirmiyorum sadece. İYİ Parti'nin Erdoğan'a doğru yaklaşmak için yerel seçimlerden sonra içinde birileri istediklerini yapıyorlar gibi geliyor bana. Özellikle de merkez sağdan gelenleri tasfiye ettikten sonra yedek bir MHP oluşturuyorlar. Adı İYİ Parti olan MHP A MHP B tüm meclise baktığında bak. Daha önce konuştuğumuz gibi ben Ahmet Davutoğlu'nun ve onunla birlikte DEVA Partisi'nin Ali Babacan'ın Erdoğan'ın anayasa değişikliklerine bir biçimde destek vereceklerini düşünüyorum. Burada Saadet Partisi gerçekten sağlam muhalefet yapıyor aslında ya daha doğrusu eski milli görüşçüler hala milli görüşçü olarak eski arkadaşlarını gerçekten ciddi eleştiriyorlar. Onun dışında bence çok sağlam bir muhalefet yok. Hele de yerel seçimler sonrası Cumhuriyet Halk Partisi yeniden bir lider arayışına falan girerse Erdoğan çok rahat mecliste referanduma götürebilecek o referanduma da bir iki tane böyle SOS diyebileceğimiz değişikliği ekleyerek referandumdan istediği iki şeyi yani temelde istediği iki şeyi birincisi yeniden seçilebilmek için şartı kaldırmak yani iki ikiden fazlayı sağlamak. İkincisini yüzde elli biri en çok oy alan haline dönüştürmek için bence referandumdan Türkiye'de Erdoğan bu karmaşada muhalefetin bu karmaşasında istediği sonucu alır. Referanduma götürürsün."
  
Erdoğan'ın yeniden seçilme durumunu tartıyştılar
Erdoğan'ın yeniden seçilme durumunu değerlendiren Ahmet Nesin, "Şu tartışma yaşanacak mı sence? İki defa, üç defa, dört defa tartışmasında O iki defa efendim yüzde elli birdeydi. Birincisinde zaten öyle bir şey yoktu. İkincisinde böyle. Şimdi yüzde kırk bir yaparsak bu ilk defa olacak. Yani yüzde kırk bir olan ilk defa olacağı için bir daha, iki defa olmak üzere seçilebilirim. Sonra yüzde otuz birin düşünebiliriz yaşarsam diye bir taktik mi güdüyorlar? Bunlar bu kadar." dedi.
Nesin'e yanıt veren Serdar Öztürk ise "Ya siyaseten olabilir ama ben Erdoğan'ın bu iki şey değişikliğe koymayacağını düşünüyorum. Yani bir süreyi hiç koymayacak. Yani süre belirtmeyecek. Açık bırakacak ucunu. Üç, beş, yedi, on beş sayısı gibi bir sayı yazmayacak yani. Orada bir sayı olmayacak. O yüzde elli bir yerine bir rakam koyacağını da düşünmüyorum ben. En çok, en çok oy alan diyecek. Yani üç kişiyse üç kişi değiştirmeyecek ama Cumhurbaşkanı seçilmenin Cumhurbaşkanı adayı olmanın koşullarını değiştirmeyecek. Yani ya yüz bin imza ya şu kadar milletvekilinin aday göstermesi diye bir şey var ya, onu değiştirmeyecek. Bunun yanında dediğim gibi süreyi ve oy oranını belirtmeksizin aday olma koşullarını belki sertleştirir, belki biraz daha sertleştirir. Yani şöyle diyebilir. Bir kişiden fazlaya imza veremezsiniz gibi böyle bir takım koşullar daha sertleşebilir. Aday olma koşullarını biraz daha sertleştirdikten sonra en çok oy alan Cumhurbaşkanı seçilir diyecek. Böylelikle artık önünde düşünebileceği hiçbir problem kalmayacak" dedi.

 "Erdoğan psikoloğa gitse en büyük korkusu olarak neyi anlatır" 
Gazeteci Ahmet Nesin programda Serdar Öztürk'e ilginç bir soru yöneltti. Nesin, "Erdoğan bir psikoloğa gitse en büyük korkusu olarak neyi anlatır?" derken Öztürk "Ya seçimle ilgili siyasetle ilgili olduğunu sanmıyorum. Belki geçmişiyle ya da çocukluğuyla ilgili olabilir" dedi.
Ahmet Nesin, "Ama bence şunu anlatır. Ben bunu yüzde kırk bir, elli bir, en çok oy alan falan filan olarak belirliyorum ama bir dahaki seçimde MHP beni satar mı satmaz mı?" sorusuna Serdar Öztürk, "Ama o zaman işte MHP'ye ihtiyacı kalmayacak. Çünkü en çok oyu alan diyor. MHP'siz de en çok oyu alabilirsiniz. MHP'nin ittifak yapacağı kimse kalmıyor. Dün ben Devlet Bahçeli'nin konuşmasını çok kısa bir bir yerde izleme şansım oldu. Hiçbir ön koşulumuz yok diyor. Şimdi hiçbir ön koşulumuz yoksa zaten çok bir problem çıkaracak noktada değilsiniz" şeklinde yanıt verdi. Ahmet Nesin, "Saffet Sancaklı olayını öyle bir kenara atamazsın bence" derken, Serdar Öztürk "Unuttu gitti ama. Yani kamuoyu da unuttu gitti Saffet Sancak diye" dedi.
Ahmet Nesin, "İki üç tane çıkar ama mesela Sakarya unutmamıştır. Ya Sakarya unutmamış olabilir ama şunu söyleyeyim size" yanıtını verdi.

 "İYİ Parti'den istifa eden mesela CHP'ye gitmiyor. O da AKP'ye gidiyor"
Saffet Sancaklı'nın mecliste bağımsız kaldığını söyleyen Serdar Öztürk şöyle dedi:
"Siz şimdi Saffet Sancaklı'nın mecliste hani şu anda bağımsız kaldı. Bir siyasi partiye geçmediği sürece MHP'den ihraç edileceği diye istifa etti. Bağımsız kaldı. Şimdi siz MHP'den farklı bir oy kullanacağını düşünüyor musunuz Saffet Sancaklı'nın. Tavrı değişmez. Ama diğer partiler için aynı şeyi söyleyemiyoruz. Onu söylemeye çalışıyorum. Yani İYİ Parti'den istifa eden mesela CHP'ye gitmiyor. O da AKP'ye gidiyor. Yani bu İYİ Parti'nin içindeki istifaları muhalefetin daha güçlenmesi olarak görmemek lazım. Tam tersine muhalefet güç kaybediyor. Çünkü grup kararı alabiliyorsunuz ya da İYİ Parti'deyken işte İYİ Parti kendisinin aldığı kararlara milletvekillerine uymak zorunda bırakıyor falan bir takım şeyler var. Ama siz İYİ Parti'den istifa ediyorsunuz. CHP'ye gitmiyorsunuz. Saadet'e gitmiyorsunuz. Deva'ya gitmiyorsunuz. Doğru AKP'ye gidiyorsunuz. Şimdi bu gidiş bu gidişi Erdoğan biliyor. Yani Erdoğan siyaseti artık nasıl oynayacağı konusunda kafasında gayet ciddi tecrübeleri var ve şeyi tanıyor. Yani Devlet Bahçeli'yi de tanıyor. Sadece Devlet Bahçeli'yi değil. Dün yeniden Refah Partisi Genel Başkanıyla da görüştü. Ne demiş olabilir ki Yeniden Refah Partisi'nin Genel Başkanı? Mesela bugün hiç baktım. Hiçbir yerde işte Refah Partisi'nin Yeniden Refah Partisi'nin olmazsa olmaz dediği Tevfik Göksu'nun ismi yok. Yok. Yani Erdoğan bir biçimde ikna ediyor onları. Üstüne bir de şimdi Meral Akşener'in sizin deyiminizle MHP için benim deyimimle, ismi değişik MHP. Aynı yola doğru gidiyor. Yani Erdoğan'ın yoluna doğru gidiyor. Ve muhtemelen yerel seçimlerin ardından adı İYİ Parti olan ama Erdoğan'ı Bahçeli gibi kayıtsız şartsız destekleyecek bir başka sağ parti göreceğiz. Burada DEVA'nın ya da Gelecek Partisi'nin ne kadar güvenilir olabileceğini düşünüyorsunuz ki? Ne kadar güvenebiliriz ona. Ben Saadet Partililere daha fazla güveniyorum açıkçası. Erdoğan'ın istediği üç yüz altmış yedi değil mi? Erdoğan orası mı bulduktan sonra kiminle bulduğunu falan hiç bakmıyor Yani. Hiç kimseyle bu konuyu konuşmadığını düşünüyorum ben. Erdoğan onu parti içinde bir problem haline getirmek istemiyor. Şu anda çünkü biz tabii duyamıyoruz. Kulislerde daha fazla diğer muhalefet partilerinin haberleri olduğu için. Oysa AKP'nin içinde de var bir tartışma. Mesela damat konusunda AKP'nin içinde ciddi bir tartışma var. Yani Bayraktar. Selçuk Bayraktar'ın İstanbul adaylığı konusunda çok ciddi tartışma var ve İstanbul örgütleri yani ilçe örgütleri de dahil homurdanıyorlar. Erdoğan'a bu biçimde gidiyor ve Erdoğan bunu bastırıp hayır kardeşim, benim dediğim olur noktasında değil şu anda. O da partinin içinde bir takım dengeleri korumak zorunda. Bakmayın biz daha çok muhalefet partilerinden yani yaptığınız için AKP'nin içinde çok gazetecilik yapamadığınız için sanki AKP'de sorun yokmuş gibi görünüyor. İzmir için olur ama İstanbul'da öyle yapacaklarını sanmıyorum. Yani mesela Adana tartışılıyor bugün. Mersin öyle tartışılıyor. Geri dönebilecek AKP'ye iller olarak tartışılıyor. Mesela Mesela Manisa'da işte dedim geçen hafta gitmiştik diye. Oradaki görüşmelerimizde yani şöyle ortak kanı şu. Şimdi Manisa'nın ilçelerinde CHP'li belediye var. Mesele Manisa'nın merkezinde. Yani iki büyük ilçesi var merkezde. O iki ilçede yani merkezdeki iki ilçede seçimi alamadığınız sürece yerel yönetimlerde ilçelerde aldığınız yani ilçe belediye başkanlıklarında aldığınız oyların sonucu etkileme şansı yok. Merkezde asıl problem şimdi Özgür Özel'in muhtemelen iki gündür Manisa'da bu kadar zaman geçirmesinin nedeni bu. Yani hem oradan İzmir'i kontrol ediyor ya da İzmir'le ilgili görüşmelerini sürdürüyor ama asıl derdi Manisa. Manisa merkezi. Merkez iki ilçesi. O iki ilçe AKP'de. Yani tamam büyükşehir. Şeyin MHP'nin ama o iki ilçe AKP'nin. Yani Büyükşehirde MHP'ye oy verip kendi ilçelerinde AKP'ye oy vermiş mi oradaki seçmen. O yüzden o seçmenin yani AKP, MHP seçmeninin arasından CHP'lilerin çıkmak gibi bir zorunluluğu var. Yani AKP büyükşehire tamam bir aday çıkarmıyor MHP'nin adayını destekliyor. Mevcut belediye başkanını ama bunu tersine çevirmediğiniz sürece, merkezdeki iki ilçede seçimin sonucunu CHP'ye çeviremediğiniz sürece Manisa Büyükşehir'i kazanma olasılığınız yok. Ama ilçelerde var yani çok uzun zamandır Alaşehir ilçesinde bile son seçimde CHP'li bir belediye başkanı oldu. Daha önce uzun seneler yönettiğiniz Salihli'de kazanamadınız gibi yani Özgür Özel'in kendi seçim çevresinde de problem var. Zaten Orta Anadolu'yu, Karadeniz'i bunları saymıyorum bile. Buradan bir de DEM Partisi üzerinden doğu ve güneydoğuyu da çıkardığınız zaman Cumhuriyet Halk Partisi'ne şey çok da büyük bir şey kalmıyor. Bir de İYİ Parti'nin desteğini çektiğini düşünün. Yani her ne kadar tabandan biz işbirliği yaparız diyorlar ama Ne kadar gerçekleşir?"
  
İYİ Parti'nin seçim sürecindeki durumunu tartıştılar
Ahmet Nesin, "Seçim sonuçlarında sence İYİ Parti yeteri kadar o işi anlayacak sonucundan bir pay çıkartacak kadar rezil olacak mı?" sorusuna Serdar Öztürk şöyle yanıt verdi:
"Yani rezil olmak deyimi içini nasıl doldururuz bilmiyorum ama şunu söyleyelim. Ne sonuç çıkarsa çıksın ben mevcut İYİ Parti'yi yönetiminin bundan hiçbir sonuç çıkaracağını düşünmüyorum. Hiçbir sonuç çıkarmayacaklar. Yani bir öz eleştirileri de bulunmayacaklar. Çünkü dediğim gibi zaten onların kendilerine göre şu anda nasıl söyleyeyim? Türk siyasetinde bulunmalarını sağlayacak kadar milletvekilleri var. Onlar onun hesabını yapmışlardır. Ve yani görüyoruz ki işte MHP'ye doğru bir kayış var. Yani İYİ Parti kuruluş amacı olan merkez sağ yerine o merkez sağdan kopmuş vaziyette. Şimdi hal böyle olunca seçim sonuçlarının ne olacağını onlar tahmin ediyorlar. Ama ona bir gerekçe bulacaklar mutlaka. Milletvekili sayısı değişmeyecek. Yani şunu söylemek istiyorum. İYİ Parti aldığı oy oranı genel seçimlerden düşük çıkarsa aradaki milletvekillerini iade etmeyecek geriye. O milletvekili sayısıyla devam edecek. Ne zamana kadar? İki bin yirmi sekize kadar. İki bin yirmi sekize ciddi bir zaman var. Hani derler ya kim öyle kim kala diye. Türkiye'de siyaset için bir gün bile uzunken dört yıl çok uzun bir süre."
Ahmet Nesin, "Ben hangi akılla sence Meral Akşener bu partiyi kurarken bütün basının ve bazı çevrelerin Aytunç Çıray falan onun gibi düşünenlerin işte öbür ayrılan hukukçu milletvekili var. Bahadır'ın falan. Gerçekten Meral Akşener merkez sağ mı olmak istiyordu? Yoksa bu lafı ortaya atalım. Biz MHP gibi nasılsa devam ederiz mi diyordu?" derken Serdar Öztürk, "İYİ Parti projesini kim düşündüyse merkez sağ oturtma projesi de onun fikridir. Merkez sağcılar bunu anladılar ama geç anladılar. Yani kuruluşunda. Aytun Çıray'la Koray Aydın'ın dengesi aynıydı eşitliği. Sonra bozuldu" dedi.
Ahmet Nesin de "Yavuz Ağıralioğlu, Musava Dervişoğlu, Koray Aydın, Ümit Özdağ iki üç tane daha isim var. Şu anda Oktay Vural var mesela. O da o Oktay sonradan geldi. İlk olan Sinan. Şimdi bu isimlerle beraber parti kuruyorsan, atıyorum otuz kişilik kuruculardan on tanesi on beş tanesi, senin dediğin gibi dengede bu varsa bu bu denge değildir yani" şeklinde konuştu.
Serdar Öztürk, "O zaman için öyle anlatıldı kamuoyuna. En azından yani bu ülkücü dediğimiz tırnak içinde kökenlilerin onların da Türkiye'nin çıkış yolu merkez sağ olduğu fikrine inandıkları söylendi. İYİ Parti'nin doğuşu öyle ama sonuçta İYİ Parti projesi sürün geldiği yer itibariyle. Tabii bu ya bu ne kadar doğru Bilmiyorum. Bu Aytun Bey söylemişti. Ben devlete görevimi yaptım demesi Akşener'in zaten şu anda da devlete ikinci bir görevini yapmak üzere olduğunu gösteriyor. Sonra üçüncü görev gelir. Bu görev bitmez ki" dedi.
Ahmet Nesin, "İşte o yüzden diyorum ki yani bu bir merkez değil bir oyun. Oyunbozan partisi olarak kurulmuştu ve bu seçimde de onu devam ettirecek. Yani aynı emir verilmiş diye düşünüyorum ben" derken Serdar Öztürk, "Ama o zaman şunu da düşünmek lazım. İYİ Parti biliyorsunuz seçimlere katılamıyordu katılamayacaktı yani seçimlere. Ne yaptı? Cumhuriyet Halk Partisi o zamanki Kılıçdaroğlu on beş milletvekilini İyi Parti'ye gönderdi. İYİ Parti mecliste grup kurduğu için otomatik olarak seçimlere girmiş oldu. O zaman Kemal Bey'den bu planın parçasıydı" diye ifade etti.
Ahmet Nesin de "Ya bu çok cevap vermesi zor bir soru çünkü o zaman ben şu sorunun cevabını hiç bulamayacağım diye düşünüyorum. Deniz Baykal olayından sonra yıllarını CHP'ye vermiş dünya kadar adam var niye eski bir sosyal güvenlik kurumu bürokrat niye geldi" dedi. Serdar Öztürk de, "O zaman şuna da sorarım ben. Deniz Baykal niye? İki bin ikide o zaman Erdoğan'ın siyasete asıl atılabilmesi için yolunu açtı. Şimdi bu bu tartışma geriye doğru sürekli gider" dedi.
Ahmet Nesin de "Yani yani niye CHP SHP DSP aynı anda seçime girdi de bu adamın yüzde yirmi ikiyle mi yirmi üçler mi ne belediye başkanı seçti" derken Öztürk, "Yani geriye doğru gittiğimiz zaman eğer Erdoğan üzerinden bu tartışma yürüyecekse daha Beyoğlu'ndan çıkıp gelip İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığını kazanması, sonra siyasi yasaklıyken siyasi yasağının kalkması, sonra referandumdaki tavır falan böyle bunların hepsinin sorgulanması gerekir" dedi.

"Bütün hedef 2028 seçimleri"
Gazeteci Ahmet Nesin ve Serdar Öztürk, 2028 seçimlerine dikkat çekerek partilerin bulundukları konumlara vurgu yaptı. Ahmet Nesin, "Türkiye'deki iki üç parti sol ve işte Kürtler haricinde herkesin MYK'sında şurasında burasında o benim hep en tepe dediğim derinleştirilmiş devlet olduğu müddetçe o yüzden bu en tepenin emrini hangisinin dinlemiş olduğunu çok fazla bir önemi yok yani. Yerli ve milli dediğinde hepsinin kucaklaştığı ve işte ne bileyim ben Kürt meselesinde yüzüne sekseninin kucaklaştığı bir yerde bu emir her tarafa gelmiş olabilir. Geliyor da zaten. Türkiye'deki muhalefet sol ve sosyalist muhalefet partiler üzerinden tartışmanın içine dahil oluyor. Oysa o en tepedeki sistem üzerinden tartışıp halkı o noktaya doğru getirmediğin müddetçe A partisi, B partisi benim için hiçbir şey fark ettirmiyor. Çünkü o sistem seni şuraya doğru getiriyor. Özal mı? Demirel mı?" dedi.
Serdar Öztürk de "2028 bütün hedef, iki bin yirmi sekiz. Yani siz ona derin devlet deyin, adına ne derseniz deyin, uluslararası sermaye deyin, ne derseniz deyin. İktidarın yani kendisine yakın bir iktidarın işbaşına gelmesini isteyenler isteyenler diyeyim. Bu Erdoğan olabilir. Çünkü Erdoğan da onların vazgeçilmezi değildir. Sonuçta bir insanoğludur sağlık sorunu olabilir başka bir şey olabilir. Mesele şu. Belki de hiç bilmediğimiz bir ismi? Belki de Kılıçdaroğlu'nu yeniden oyuna sokarlar. Ama şunu biliyorum. Bütün proje iki bin yirmi sekiz üzerine kurgulandığı için iki bin yirmi sekizde kiminle gideceklerine karar vermek için şu anda bütün siyasi aktörleri oyunun içinde tutmaya çalışıyorlar. Yani Kılıçdaroğlu oyunun dışında değil. Kılıçdaroğlu mesela geçenlerde işte bir arkadaş söyledi. İzmir'de de büro açıyor. İstanbul'da da büro açıyor. Niye durup dururken Kılıçdaroğlu Ankara'nın dışında İstanbul'da ve İzmir'de bir büro açma ihtiyacı hissediyor. Demek ki siyaset yapma hevesi var. Yani oyunun içine tekrar girme hevesi var. Bu bir olasılık değildir. Ya Kemal Bey yılların Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı. Bilmiyor mu bunları? Biliyordur kenara oturabilirdik kardeşim. Ben bıraktım bu siyaseti. Artık karışmıyorum diyebilirdin. Demediğine göre hala bir şeyler yapmaya çalıştığına göre demek ki Kemal Bey de oyuna yeniden girebileceğini düşünüyor. Siz o zaman eee Meral Akşener'le tamamlayamadığınızı Kemal Kılıçdaroğlu'nu yeniden siyaset sahnesine sokarak mı tamamlayacaksınız? Ya da Özgür Özel'le Kemal Kılıçdaroğlu'nu bir araya getirip Ekrem İmamoğlu gibi bir aktörü siyasetin dışına itmek için mi kullanacaksın Kılıçdaroğlu'yla yarın Özgür Özel'in bir kurultayda mayıs sonrası meydana gelebilecek işte bir tartışmaların sonucunda yeni bir olağanüstü kurultayda bir araya gelmeyeceklerini kim garanti verir? Yani bütün hedefi iki bin yirmi sekiz onun içinde demek istediğim o." diye ifade etti.

"Abdullah Gül masaya yatırılır mı?"
Serdar Öztürk'e Erdoğan'ın kaybetme ihtimaline karşı Abdullah Gül'ün gündeme getirilip getirilmeyeceğine dair sorusunu yönelterek şöyle dedi:
"Erdoğan diyelim ki çok ciddi kaybetti. Yada çok ciddi rahatsızlık durumunda ve işte aktif görevde alamaz noktasında. Yani bu bu bir dilek değil. Hiç kimsenin istemem. Onu çok açık söyleyeyim. Başka bir noktaya getirmek açısından söylüyorum O en tepe tarafından Abdullah Gül masaya yatırılır mı, yatırılmaz mı?"
Nesin'e yanıt veren Serdar Öztürk, "Yani mutlaka bir A, B, C, D hatta alfabenin son harfine kadar uzanan bir dizi şey olabilir ama bunu Türkiye'ye kabul ettirme olasılığınıza bağlı. Kabul eder mi Türkiye bunu? Abdullah Gül'ü Kabul ettirmeye çalışacaklarsa önce toplumu hazırlamaları lazım. Birdenbire getirdik Abdullah Gül deyince tepki görür. Bülent Arınç. Abdullah Gül'den daha fazla ağırlığı var AKP'nin içinde. Özgül ağırlığı var kendi deyimiyle. Daha iyi yönetecek diyorum ben ona. Alanı daraltırsak Abdullah Gül kadar güçlü isimler var demeye getiriyorum. Çünkü Abdullah Gül ısrarcı olsalardı şöyle yapabilirlerdi. Hatırlıyorsunuz Putin'le Medvedev. Süre dolduğu yer değiştiler. Biri başbakan oldu, biri cumhurbaşkanı oldu. Sonra tekrar yer değiştirdiler. Şimdi Putin'de gidiyor. Ama Medvedev yine içeride. Yani içeride tutarlardı." dedi.
Ahmet Nesin de, "Gül siyasi açıdan Erdoğan'dan çok daha tehlikeli bir adam onu söyleyeyim size" derken Serdar Öztürk de, "Tercih edilmeme nedeni de odur belki. Oyun dışına itilme nedeni. TYa söylemek istediğin o. Belki tercih edilmeme nedenlerinden biri de o. Yoksa şu anda içinde olurdu. Ama ben yine de Ali Babacan'ın hafife alınmaması gerektiğini düşünenlerdenim. Mehmet Şimşek var. Bak beş isim bulabiliyorum yani. Nebati var. Onun fikri gayet güzeldi. Benim beğendiğim bir fikirdi. Bu gece bir karar alın AKP o yönde nebati yönünde. Biz uyuruz. Altı ay uyanmayız. Altı ayın sonunda bir uyanırız. Türkiye'de her şey güllük gülistanlık. Bakmışız Nebati de Cumhurbaşkanımız. Mesele uyumaya endeksli" şeklinde yanıt verdi.

İzmir'de Ümit Özlale'nin durumu
Ümit Özlale'nin İzmir'deki son durumuna yönelik soruya yanıt veren Serdar Öztürk, "İzmir'de İP Bu aralar yok. Nedense. Yani Özlale bu seçimi zorlayabileceğine ama kazanamayacağını seçimler yani adaylar iyice açıklandıktan sonra ben ortaya çıkayım. Çok da para harcamamış olurum demiş" dedi.
Ahmet Nesin de  "Peki iç istifalar rahatsız etmiş olabilir mi?" derken Serdar Öztürk, "İzmir'de yok. İstifa. Tabanının tepkisini henüz bilmiyoruz. Tabanın tepkisini genel seçimlerde gördük. Ama İzmir'de şu anda üzerinde ağırlıklı olarak Müsavat Dervişoğlu'nun etkisi var. Oktay Vural da sonuçlu sonuçta İzmir kökenli bir siyasetçi. Onun da etkisi var. İzmir'de şu ana kadar öyle bir şey yok. Öyle bir problem yok" diye konuştu.