İş dünyasına "KGF" desteği: Can suyu mu, göz boyama mı?

TAKİP ET

Hükümet tarafından gündeme getirilen şirketlere yönelik yeni finansal desteklerin "can suyu" mu, yoksa "göz boyama" mı olduğu tartışılıyor. Uzmanlara göre, destek miktarları ihtiyacın yüzde 1'ini bile karşılamıyor.

Türkiye'de hükümet finansal krizde olan şirketler için bir dizi adım atmaya hazırlanıyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kredi Garanti Fonu'nun (KGF) tekrar devreye sokulabileceğini açıklarken Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, KOBİ'ler için 25 milyar TL'lik finansman paketi müjdesi verdi.

Peki açıklanan bu destekler, son yıllarda hükümetin yanlış politikaları nedeniyle ağır bir yük altına giren şirketlerin derdine deva olabilecek mi? 

DW Türkçe'ye konuşan uzmanlara göre açıklanan destek adımları şimdilik yüksek enflasyon ve maliyet baskısı ile yaşam savaşı veren yüz binlerce şirket için "can suyu" olmaktan uzak.

Erdoğan: Tulumbaya su dökmekte fayda var

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Macaristan dönüşü uçakta gazetecilerin soruları üzerine, "Kredi Garanti Fonu'nu ben de önemsiyorum. Yani bu noktada adım atıp Kredi Garanti Fonu'ndan tulumbaya suyu dökmekte fayda var ki hareketlensin. İnşallah yeni dönemde çok daha farklı bir adımı atacağız" açıklamasında bulundu.

Erdoğan'dan bir gün sonra açıklama yapan Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek de KGF aracılığıyla 17,5 milyar lirası işletme, 7,5 milyar lirası yatırım harcamalarında kullanılmak üzere toplam 25 milyar lira kefalet limitli destek paketini yürürlüğe alacaklarını bildirdi. Destek paketi kefalet oranının yüzde 85 olacağı bilgisini veren Şimşek, "Yararlanıcı başına kredi üst limitlerini, işletme harcamaları için 15 milyon lira, yatırım harcamaları için 30 milyon lira olarak belirledik. Protokol aşaması tamamlanan destek paketini kısa süre içinde kullanıma açacağız" dedi.

İş dünyası "yetmez ama evet" dedi

Hükümetin yeni adımına iş dünyası temsilcilerinden art arda destek açıklamaları geldi. İstanbul Ticaret Odası (İTO) Başkanı Avdagiç, "KOBİ'lerimizin uzun bir süredir yaşadığı finansman sorununa önemli bir çözüm olarak görüyoruz" derken Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı Mustafa Gültepe, "Kredi Garanti Fonu'nun yeniden devreye alınacak olmasını enflasyonla mücadele edilirken üretimin ve sanayinin de destekleneceğini yönünde bir işaret olarak görüyoruz" diye konuştu.

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu ise Ankara'da gerçekleştirilen Türkiye Ekonomi Şurası'nda yaptığı konuşmada, "Anadolu'yu sürekli dolaşıyor, firma ve sektörleri devamlı dinliyorum. Gördüğüm en büyük sıkıntı krediye erişim. Hem kredi büyümesine getirilen kısıtlamalar ve hem de yüksek faiz oranları özellikle KOBİ'lerimizin ayağına pranga oluyor" dedi.

TOBB: Kredi miktarı artırılmalı

KOBİ'lere yönelik olarak verilecek finansmanın kolaylaştırılması yönündeki desteğin, sayıları fazla olsa da tutar olarak düşük kalacağı için enflasyonla mücadele programını aksatmayacağını dile getiren Hisarcıklıoğlu, 30 milyar TL'lik kredi programından memnuniyet duyduklarını da belirterek ihracat desteklerinin artırılması ve Eximbank kredi programının 65 milyar dolara çıkarılmasını önerdi.

Yüz binlerce şirketin derdine çare olur mu?

DW Türkçe'ye konuşan Beykoz Üniversitesi İşletme ve Yönetim Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Evren Bolgün'e göre açıklanan destek paketleri ile Türkiye'deki şirketlerin sorunlarını çözmek mümkün olmayacak.

KGF desteklerinin büyük oranda 2017 yılından itibaren özellikle küçük ve orta boy işletmeler (KOBİ) için büyük bir finansal destek haline geldiğine işaret eden Prof. Bolgün, o dönemde yaklaşık 200 milyar TL'ye ulaşan KGF miktarının toplam KOBİ kredi hacminin yüzde 9'una karşılık geldiğini hatırlatıyor.

"Bu miktar kime can suyu olacak?"

O dönemde bu destekten yalnızca KOBİ'lerin değil dev holdinglerin de faydalandığını hatırlatan Evren Bolgün, "2021'den bu yana ise KGF'nin toplam KOBİ kredi hacmi içerisindeki payı yüzde 1'in altında seyrediyor. Bu oran 2024 sonu itibarıyla yüzde 0,2 oldu" diyor.

Mehmet Şimşek tarafından açıklanan 25-30 milyar TL'lik KOBİ destek paketinin de 2025 yılı itibariyle toplam KOBİ kredilerinin yalnızca yüzde 0,6'sına karşılık geldiğini ifade eden Bolgün, "Şirketlerin yaşadıkları en önemli sıkıntı işletme sermayelerinin tamamen erimiş olması. Dolayısıyla yüzde 1'e bile ulaşmayan bir finansal destek 'can suyu' olmaktan çok uzakta; hiçbir şey değil" diyor.

Türkiye'de yaklaşık 3 milyon KOBİ bulunduğuna işaret eden Prof Bolgün, şu görüşleri dile getiriyor:

"Bu kredi desteğinden 500 bin KOBİ faydalansa şirket başı 60 bin TL düşüyor. 250 bin KOBİ faydalansa şirket başı 120 bin TL eder. Bu miktar kime can suyu olabilir? Bir KOBİ bu parayla en fazla sadece bir ay dört çalışanının asgari ücretini ödeyebilir, o kadar. Bu destek paketleri ile şirketlerin sorununu çözmek mümkün değil."

Dev holdingler de zorda

Türkiye iş dünyasında sadece küçük işletmeler değil dev holdingler de ciddi bir kriz yaşıyor. Son yıllarda uygulanan ekonomi politikaları nedeniyle onlarca ülkeye ihracat yapan büyük markalar küçülmeye gidiyor ve bu nedenle binlerce kişi işten çıkarılıyor.

Bunun son örneği gerek Türkiye'de gerekse Avrupa pazarlarında beyaz eşya markası "Vestel" ile tanınan Zorlu Holding'te yaşandı. Türkiye'nin en büyük holdinglerinden biri olan Zorlu Holding'in 4,9 milyar dolarlık borç yükünü hafifletmek amacıyla varlık satışları ve işten çıkarmalar yapmaya hazırlandığı haberleri basına yansıdı.

Binlerce kişi işten çıkartılıyor

Çıkan haberler üzerine bir açıklama yapan Zorlu Holding CEO'su Ömer Yüngül, Vestel elektronik biriminin toplam iş gücünün yaklaşık yüzde 10'una denk gelen 2 bin çalışanı işten çıkarmayı planladıklarını açıkladı. Bununla birlikte holdinge ait olan İstanbul Zincirlikuyu'daki Zorlu Center'in satılacağı iddiaları ise yalanlandı.

Öte yandan Türkiye'nin en büyük holdingi olan Koç Holding de Avrupa'nın en çok satan beyaz eşya markası Beko'nun Eskişehir'deki buzdolabı ve kompresör fabrikasında çalışan 150 kişinin işine son verdi.

"Hükümet politikalarının sonucu"

DW Türkçe'ye konuşan Kırklareli Üniversitesi Uluslararası Ticaret ve Lojistik Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sinan Alçın, Türkiye'de hem küçük ve orta boy şirketleri hem de dev holdingleri üretemez noktaya getiren sebebin son üç yılda hükümetin uyguladığı para politikaları olduğunu söylüyor.

"Şirketlerin yaşadığı sıkıntılar, bir taraftan faizler yükselirken diğer taraftan kamunun ayağını yorganına göre uzatmadığı bir tablonun sonucu" diyen Prof. Alçın, şunları söylüyor:

"Şu an 2025 bütçesinde borç faizleri ana borç tutarını geçmiş durumda. Dünyanın en yüksek dolar cinsinden borç faizi ile borçlanan bir Hazine’ye sahibiz. Son yıllarda giderek büyüyen bu yük, üretici için de işin içinden çıkılmaz bir hale dönüştü. TÜİK’in açıkladığı enflasyon ile gerçek enflasyon arasındaki makasın açılması, bazı sektörlerde yapılan fiyat kontrolleri gibi nedenlerle şirketlerin nakit akışı çok bozuldu."

Nisan'da kapanan şirket sayısı yüzde 39,5 arttı

Son dönemde finansal kriz içerisinde giren şirketlerin sayısındaki artış kapanan şirket sayısında da kendini gösteriyor.

TOBB'un her ay düzenli olarak yayınladığı "kurulan şirket sayısı ve kapanan şirket sayısı" verilerine göre Türkiye genelinde kurulan şirket sayısı Nisan ayında yıllık yüzde 18,5 artarken aynı ayda kapanan şirket sayısı yüzde 39,5 arttı.

Prof. Dr. Sinan Alçın'a göre ilan edilen son destek paketi en fazla şirketler için "geçici bir nefes alma, adeta felç geçiren sanayi sektöründe az da olsa bir kıpırdanma, iflasların ve işten çıkarmaların bir süre ertelenmesi" sonucunu yaratacak.

"Borç, borçla kapatılmaya çalışılıyor"

Öte yandan bu süreçte Hazine'nin borçlanma miktarının artacağını ve ekonomi üzerindeki toplam yükün ağırlaşacağını belirten Alçın, "Şu an ekonomi yönetimine maliye politikaları açısından bakarsak tamamen 'ponzi finans'a dönülmüş durumda. Yani borç, borç ile kapatılmaya çalışılıyor. Orada da kritik sınır geçilmiş durumda. Borcun faizi, borcun kendisini aşmış durumda. Hem siyasette normalleşme hem de ekonomide yapısal reformlar olmadan bu olumsuz tabloyu tersine çevirmek çok zor" değerlendirmesinde bulunuyor.

Kredi Garanti Fonu (KGF) nedir?

1993 yılında kurulan Kredi Garanti Fonu'nun (KGF) kuruluşundan bu yana aracılık ettiği kredilerin toplam tutarı yaklaşık 1 trilyon liraya ulaşmış durumda. Son 32 yılda 1 milyon 454 bin 185 işletme KGF desteğinden yararlanırken kurumun toplam kefalet hacmi ise 801 milyar 400 milyon lira oldu. AK Parti hükümeti tarafından "işletmeler can suyu" olarak tanımlanan KGF, şirketlerin bankalardan alacakları kredilere "devlet teminatı" getiriyor. Ancak KGF kaynaklarının kullanımı çoğu zaman bankaların kredi koşullarında esnemeye gitmemeleri nedeniyle yüzde 40'lar civarında kalıyor.