İzmir için korkutan senaryo

TAKİP ET

Çevre ve Şehircilik Bakanlığının 2018 yılında yayınladığı bir deprem senaryosuna göre İzmir'de 630 bin konutun 400 bin tanesi az, orta ya da ağır hasarlı olacak ve 107 bin konut yıkılacak, il genelinde 34 bin kişi hayatını kaybedecek. İzmir Kulisi'nde bu hafta İzmir'in barındırdığı riskler konuşuldu.

Yenigün TV'de Cem Arıkan, Adem Nakçı ve Adem Sarıkaya’nın bir araya gelerek gündemi değerlendirdiği İzmir Kulisi programında, deprem ve İzmir’in barındırdığı riskler konuşuldu.

Felaketin göstere göstere geldiğini vurgulayan Adem Sarıkaya, “Bizim bir şeyleri düzeltmemiz için felaket olması gerekiyor” diyerek başladığı konuşmasını, “Bu deprem öyle kapıyı çalıp gelen bir felaket değil, göstere göstere gelen bir felaket. Örnek veriyorum 50 yıllık apartman dönüşmesi gerekiyor, bu bina zamanında sağlam yapılmış ama beton bitmiş durumda ve kentsel dönüşüme girmesi gerekiyor. E biz bu binayı güçlendirelim diyoruz ama apartmanda oturanlar yanaşmıyor, maddi olarak ciddi bir külfet, bir metrekare 7 bin liraya yapılıyordu bu dönüşüm işi 2021 yılında ve depremden sonra o da 10 bin lira olmuştur. 100 metrekare bir evi dönüştürmek 1 milyon lira, bu para insanlarda olsa da insanlar vermek istemiyor. Örnek veriyorum benim apartmandan bir komşu 450 bin dolara arazi satacağını söylüyor ama bizim apartman için, ‘Bu bina sağlam güçlendirmeye gerek yok’ diyor” sözleriyle sürdürdü.

"Müteahhitleri insafına kaldık"

Sarıkaya, kentsel dönüşümde de müteahhitlerin insafına kalındığını belirterek, “İzmir’in 3- 4 bölgesindeki kentsel dönüşümü konuşuyoruz 300-500 konutluk ama Göztepe, Güzelyalı ve Balçova’nın dönüşmesi gerekiyor, kentsel dönüşüm yok, yık- yap var. Orada da müteahhitlerin insafına kalmış durumdayız. Siyasetin de artık mantığını değiştirmesi gerekiyor, müteahhit gelsin yapsın olmuyor, Türkiye’de müteahhitlik bitmeli, bitmediği sürece bunlar yaşanmaya devam eder. Türkiye’de 440 bin müteahhit var, bu adamlar ev yıkıp yapıp para kazanma derdinde. Bu işte yüzde 10-20 yok, herkes yüzde 100 kazanma derdinde. Apartmanlar ucuza mal edilmeye çalışılıyor, siyaset bitmiş, kamu kurumları çöplük olmuş durumda, kimse uğraşmıyor hiçbir şeyle. Hesap sorulmuyor, isteyen istediği imzayı atıyor. Bugün de 3 tane müteahhit suçlu ilan ettik, önce buna bu belgeyi verenden başlamak gerekiyor. Burada birçok şey belediyede, belediyeler belediye olmaktan çıkmış, buradan oturup AFAD onu yaptı, bunu yapmadı diyoruz ama belediye ne yaptı?” ifadelerini kullandı.

Cem Arıkan, Halk Konut Projesi’nin tüm Türkiye’ye örnek olması gereken bir proje olduğunu belirterek, “Belediye vatandaşa kefil oluyor inşaatta bir problem olması durumunda” dedi.

“Türkiye’de namuslu olmak zor”

Türkiye’de namuslu olmanın zor olduğun ifade eden Sarıkaya, “Kentsel dönüşüm konusu da problemli bir konu aslında. Türkiye’de namuslu olmak zor, biz yıllarca çalıştık bir daire aldık, ‘Ya kardeşim hani sizin apartman çürüdü, hadi size destek olalım’ yok, kentsel dönüşümde yapılan yerler tamamen gecekondu bölgeleri, burada bir hak gaspı var. Onunki can, diğerininki can o zaman namuslu vatandaşın canı patlıcan” şeklinde konuştu.

“Sıkıntıları anlatınca devlet düşmanı oluyorsun”

Daha sonra söz alan Adem Nakçı, Hatay’daki depremin tarım arazisine vurduğunu anlatarak, “Amik Ovası’nın olduğu bölgeye. Adıyaman’da da durum öyle ve kentin yüzde 80’inde de durum böyle, bu durum karşısında kimse sorumluluk almıyor. Üstüne üstlük sıkıntıları anlattığın vakit devlet düşmanı oluyorsun. Tarım arazisi konusunda Halkapınar’da aynı şey var, tarım arazisi üzerine inşaat yapılmış ve yapılmaya devam ediliyor” dedi.

"İmar barışıyla İzmir’i tabuta döndürdün”

Bakanlığın İzmir için önceden hazırladığı bir deprem senaryosundan bahseden Nakçı, şu ifadeleri kullandı:

“Mesela bizim henüz bugün girdiğimiz bir haberimiz var. Bu haber Çevre ve Şehircilik Bakanlığının 2018 yılında yayınladığı bir deprem senaryosunu içeriyor. Bu senaryoya göre İzmir’de 630 bin konutun 400 bin tanesi az orta ya da ağır hasarlı olacak ve 107 bin konut yıkılacak, Alsancak, Bayraklı, Karşıyaka ve Konak iskeleleri kullanılamaz hale gelecek ve İzmir genelinde tamı tamına 34 bin ölüden bahsediliyor (Sarıkaya: 600-700 bin civarı). 2018’de İzmir’in nüfusu 4 milyon, bugün İzmir’in nüfusu 4,6 milyon. Bu rapor hazırlandıktan sonra imar barışı çıkardın ve İzmir’i imar barışıyla tabuta döndürdün. Anlatmak istediğim şu, bakanlığın kentsel dönüşümü berbat. Halk Konut’un yine bir mantığı var, en azından beton kalitesi var, kontrol var. Bakın Gökdelen bölgesine takır takır yükseliyor, ya bu gökdelenler zaten bataklık arazisinde inşa ediliyor. O dönem Hasan Karabağ’a sorduk, ‘En az 150 metre oraya kazık çakacaklar’ dedi. Orası bu kentin en iyisi ve orada da ne olacağı belli değil. Belki de yeraltı suları çakılan kazıklar ve açılan temel sebebiyle gidemediği için baraj oluşacak binanın altında ve bu sefer bina yan yatacak. Kahramanmaraş depreminde de gördük biz bunu, sıvılaşma olunca zemin kayıyor ve bina yan yatıyor.”

“İzmir’de rezidansa ihtiyaç yok”

Adem Sarıkaya ise, kentsel dönüşümün bir kılıf olduğunu öne sürerek, “Büyükşehir önderliğinde bir kentsel dönüşüm seminerine gittik, kentsel dönüşüm diye Divan Projesi’ni çıkardılar karşımıza, kentsel dönüşüm kamuya göre yapılır. Bu kenti birileri peşkeş çekerken uydurulan kılıf birçok belediye için kentsel dönüşüm olmuş. İzmir’de rezidansa ihtiyaca ihtiyaç yok, bizim sağlam zeminde 80-100 metrekare binalara ihtiyacımız var. 7 büyüklüğünde bir depremde tepemize çöküp bizi öldürmeyecek binalara ihtiyacımız var. Kentsel dönüşümü doğru yapalım ki kendi binamız yıkılsa bile, ‘En azından elimizden geleni yaptık’ diyebilelim” ifadelerini kullandı.

“Cumhur İttifakı düşman yaratıyor”

 

“Cumhur İttifakı düşman yaratıyor, yabancı düşmanlığı da hedef saptırmak için ortaya çıkıyor” diyen Cem Arıkan, “Orada o bunu yağmalıyor, Ahbap’a, Babala’ya düşmanlık yap, düşman bunlar mı? Bunlar mı sebep oldu yaşananlara? Birilerini hedefe koyacaksın, birilerini düşmanlaştıracaksın ve işi saptıracaksın?” şeklinde konuştu.

“Feci bir kopukluk var aralarında”

Nakçı da bölgede önlem alındığına göre acziyetin de söz konusu olduğunu savunarak, “Türkiye Cumhuriyeti’nin askeri varken o – bu elinde silahla nöbet bekliyor, demek ki devlet acziyet içinde. Biri diyor devlet her yere yetişti, Cumhurbaşkanı çıkıyor diyor ki ‘Yağmacılar var’, diğeri diyor ki ‘Yağmacı var diyen namussuzdur şerefsizdir’, feci bir kopukluk var aralarında. Mesela Devlet Bahçeli yok piyasada. Dün Kerem Ali Sürekli açıklama yapmış, ‘Bilmem şu kadar yardım gönderdik, bilmem bu kadar yardım gönderdik’ diye ancak ben sadece birkaç TIR’ın çıktığını gördüm” ifadelerini kullandı.

“Bizim de suçumuz var” diyerek söze giren Sarıkaya, konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Toplum olarak hata yapıyoruz ve AK Parti diyoruz, evet bunun sorumlusu AK Parti ama bir suçlu daha var ve bu suçlu biziz. Göz göre göre yapıyoruz her şeyi, İzmir’in sahili komple bina, satın almak istesen en pahalı binalar orada, ya nasıl orada oturacağız? Normalde o binaların orada olmaması gerekirken hepsi bir şekilde yapılmış ve bu binalar kentin hakkını gasp etmiş.”

Araya giren Nakçı, “Binaların temeli yok! Asansörün boşluğu 2,5 metre ve su geliyor oraya, 1,5 metre boyunca su basıyor” dedi.

“Mal sahibine sorumluluk yükleyen bir siyaset yok”

Sarıkaya sözlerini şöyle sürdürdü:

“Mal sahipleri evlerini kiraya verince o kiracının canından sorumlu olmalı, adamın Alsancak’ta evi var 40-50 tane, kendisi Urla’da Güzelbahçe’de oturuyor. Şu an o daireler dolu, minimum 10 bin lira kira veriliyor. Bir tane avukata verilmiş bu binalar ve tamamen avukat ilgileniyor, bu binalarda insanlar öldüğünde bu adam sorumlu sayılacak mı? Mal sahibine sorumluluk yükleyen bir siyaset yok! İstanbul’da kızın biri 10 bin lira kira istenen evini gösteriyor ve bu evde kolonlar elle sökülebiliyor!”

“Vatandaş mühendise para kaptırmasın diye...”

Son imar barışına 10 milyon 250 bin kişinin başvurduğunu belirten Nakçı, şunları söyledi: “En fazla 1 milyon 740 bini İstanbul’da, devletin buradan 19 milyon lira gibi bir kazancı olacak. Dönemin bakanı Murat Kurum, İmar Barışı konusunda neden mühendislerden görüş ve hizmet alınmadığına dair açıklama yapıyor, ‘Vatandaşlarımız mühendislere 3-5 bin lira kaptırmasın diye o kısmı devre dışı bıraktık’ diyor”

“Önce 2 kat, sonra 14-15 kata izin”

Bakanlığın farklı zamanlarda aynı yere farklı katlara kadar izin verdiğini ifade eden Nakçı, sözlerini şöyle tamamladı:

“Mesela Limontepe - Uzundere bölgesine sanayi sitesi yapılacaktı ve o bölgeye ciddi bir iş gücü gelecekti. Bazı mahallelerden getirilen insanlar bu sanayi sitesinde iş gücü olacaktı ve bu sanayiden marangoz, ayakkabı vs. çıkacaktı. Yeşildere’de taşınacak olan sanayiden kalacak bölgeye de konut yapılacaktı. Yeşildere’ye 2 kat izin verildi ve o proje iptal oldu. Daha sonra Yeşildere’ye ancak 2 kat izin veren Bakanlık, 14-15 kat izni verdi aynı bölgeye.

İzmir korkutan senaryo Çevre ve Şehircilik Bakanlığı riskler