İzmir'in önde gelen kadınları 25 Kasım'da seslerini duyurdu

TAKİP ET

Sıla ARABACIOĞLU-GERÇEK HABERCİ-ÖZEL HABER-25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü kapsamında İzmir’in hem siyasette hem de çalışma hayatında öne çıkan 12 İzmirli kadın GERÇEK HABERCİ’ye önemli mesajlar verdi.


Kökkılınç, “İBB olarak her zaman kadınların yanındayız”
CHP İzmir Büyükşehir Belediyesi Grup Başkanvekili Nilay Kökkılınç, “Hepimizin bildiği üzere artık şiddete sadece kadınları değil erkekleri de dahil ediyoruz. Çünkü biz kime uygulanırsa uygulansın şiddetin her türlüsüne karşıyız. Çok uzun yıllardır kadınlar bazı hastalıklı ruhu olan erkeklerden şiddet görüyor ve bunun sayısı her geçen gün artıyor. İzmir Büyükşehir Belediyesi olarak kadına karşı şiddetle mücadelede önemli bir çalışma sergiliyoruz. Özellikle ‘Anahtar’ isminde yeni hizmete soktuğumuz kadın çalışmaları merkezimizde kadınlara her alanda danışmanlık veriyoruz. Kadın hakları noktasında STK’ler ile iş birliği içerisindeyiz.  Bir de şiddet gören kadınlar için ikinci sığınma evimizi hizmete soktuk. Bazı misafirhanelerimizi pandemi sürecinde hizmete soktuk. Şiddet görmese de fiziksek ekonomik ev psikolojik şiddet gören kadınlar için çok cüzi ücretlerle motel tarzında barınma yerleri planlıyoruz, yakın zamanda hizmete sokacağız. Bunun dışında İzmir Barosu ile yapmış olduğumuz bir protokol var, bunda da şiddete maruz kalan kadınların adli işlemlerinde baro avukatlarından ücretsiz destek alıyoruz. İBB olarak da küçük bir miktar finanse ediyoruz. Dolayısıyla her zaman kadınların yanındayız, kadın hakları mücadelesi içinde etkin bir rol oynuyoruz. Şiddetsiz bir dünyanın mümkün olmasını istiyoruz. Yarın ise Konak Meydanı’nda anıt ve ilk Turuncu Bahçemizi de bu kapsamda açacağız” sözlerine yer verdi.


Taş, “Kadına yönelik şiddetin önlenmesi devlet politikası olmalı”
CHP Buca İlçe Başkanı Hacer Taş, “Her sene 25 Kasım, Her sene 8 Mart. Birinde kadınların günün kutluyoruz, birinde ise şiddete karşı mücadele ettiğimizi ifade ediyoruz. Her iki günün de aslında hikayeleri var. Her iki günde de yitirilmiş kadın canlar var. Biz hep cinayete kurban giden, şiddet ile hayatı elinden alınan kadınların isimlerinden bahsediyoruz; ama maalesef ki bunu yaratan erkeklerin adını hiçbir zaman deşifre etmiyoruz. Zaten mevcut iktidarın da kadına bakış açısı belli ve sürekli olarak ‘Kadın cinayetleri politiktir!’ diyerek haykırıyoruz. Kadın cinayetlerinin politik olduğunu İstanbul Sözleşmesi’nin uygulamadan kaldırılmasında gördük. Bunun çok uzun soluklu bir mücadele olduğunu ve asla bu mücadeleden vazgeçilmemesi gerektiğini, toplumdaki ayrıştırmanın son bulması gerektiğini ifade etmek istiyorum. Türkiye’de her yıl 10 binlerce kadın fiziki ya da psikolojik şiddete maruz kaldığını ve hayatını kaydettiğini biliyoruz. Mevcut iktidarın lafıyla söylüyorum ‘Bunun bir fıtrat ve kader olmadığı’ bize bir devrim gerekiyor. Hemen seçim yapılarak kadın cinayetlerine çanak tutan mevcut iktidarın yolcu edilmesi olduğunu düşünüyorum. Ben bir kadın olarak geçmişte bu mücadelenin içindeydim, şimdi de içinde olmaya devam edeceğim. Biz kadınlar birbirimize destek çıkıp koruduğumuz sürece istediğimizi yapabiliriz. Ben bir siyasi ilçe başkanı olarak kadına yönelik şiddetin önlenmesini ve kadın-erkek fırsat eşitliğini sağlayarak bunu devlet politikası haline getirmeliyiz. Kadınların hayatın her alanında aktif olduğu bir Türkiye’nin inşa edilmesi için elimden geleni yapacağımın sözünü veriyorum” dedi.


Akın, “Şiddetin son bulacağı günün özlemini yaşıyoruz”
CHP Balçova İlçe Başkanı Binnur Akın, “Böyle bir günde kadınlarımızın emeğinin, bedeninin her türlü sömürünün son bulmasın diliyorum. Türkiye’de ve Dünya’da yaşayan tüm kadınların üzerindeki baskının, şiddetin son bulacağı günlerin özlemini duyuyoruz. Bu ancak kadın dayanışması ile gerçekleşebilir. Türkiye’yi ve Dünya’yı kadınların kurtaracağını tekrardan belirtmek istiyorum. Kadın cinayetlerinin, baskıların son bulduğu gün özlemindeyiz” açıklamalarında bulundu.



Çalkaya, “Kadınlara yapılan zorbalıkla mücadele etmeye devam edeceğiz”
Balçova Belediye Başkanı Fatma Çalkaya, “Biz kadınlar için 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü; her gün onlarca kadının şiddet gördüğü, her gün en az bir kadının öldürüldüğü veya yaralandığı bir coğrafyada çok daha güç. Kadınlar olarak, ekonomik, fiziksel, cinsel ve sosyal çeşitlilikle yapılan bu zorbalığın önüne geçmek için mücadele ediyoruz. Gelişmiş toplumlarda daha az görülen bu şiddetin önüne geçmek için Devlet otoritesi ile alınması gereken tedbirlerin bir an önce alınması gerekiyor. Bunun ilk adımı olarak iptal edilen İstanbul Sözleşmesinin tekrar ve etkili bir şekilde yürürlüğe alınması gerekiyor. Biz kadınlar olarak her gün bir kadının öldürüldüğü ülkemizde bu yapılanın yanlış olduğunu defalarca dile getirmiştik. Şimdi daha çok kadın şiddete maruz kalmadan İstanbul Sözleşmesi etkili bir şekilde uygulanmalıdır. Diğer yapılması gereken acil çalışma ise eğitim alanında olmalıdır. Cinsiyet farklarının kişisel üstünlük veya zayıflık olmadığı bir an önce ilkokul müfredatlarına eklenerek çocuklara bu konuda ciddi bir eğitim verilmelidir. Bir diğer konu ise hukuk sisteminde var olan cezaların caydırıcı bir şekilde uygulanması olmalıdır. Kadına veya başka bir canlıya zarar veren kişiler bunun karşılığında ciddi bir ceza alacağını bilmeliler. Bunun İçin Adalet Sisteminin adil bir şekilde tesis edilmesi gerekiyor. Biz Balçova Belediyesi olarak bu konuda önemli çalışmalar yaptık. Özellikle Semt evlerimiz ve Kadın Kooperatifimiz aracılığıyla kadınların ekonomik ve sosyal açıdan gelişimlerine destek olduk. Bazı istisnalar olsa da bu iki alanda güçlü olan kadınlar şiddete karşı taviz vermiyor. Bunun dışında Kadın Danışma Merkezimiz aracılığıyla da Kadınlara destek oluyoruz” ifadelerini kullandı.


Sengel, “Kadınların eşitliği ve özgürlüğü siyaset üstü bir konudur”
Efes Selçuk Belediye Başkanı Filiz Ceritoğlu Sengel, de şunları aktardı:
“Bir yandan ülkemizde ve dünyada kadına yönelik şiddet ve toplumsal cinsiyet eşitsizliği sürerken; diğer yandan kadınların öncülüğünde yürütülen eşitlik ve özgürlük mücadelesi elde ettiği kazanımlarla toplumsal barış ve huzur için umudumuzu büyütüyor. İktidarların, kadınların varlığını dışlayan veya görmezden gelen kararları, toplumdaki eşitsizlikleri ve kadına yönelik her türden şiddeti artırırken, yerel yönetimlerin ortaya koyduğu kadın dostu eşitlikçi vizyon ve irade çok büyük önem taşıyor. Acil Yardım Hattı’ndan kadınların eşit sosyal ve ekonomik koşullara kavuşmasını sağlayan hizmetlere kadar her adım, kentlerimizden tüm ülkeye yayılan eşitlik ve özgürlük umudunu çoğaltıyor. Bu noktada kadınların öncülüğünde sürdürülen eşitlik mücadelesinin zafere ulaşacağı güne kadar, hiçbir siyasi farklılık gözetmeksizin her bir yurttaşımızın bu mücadeleye omuz vermesi gerektiğini hatırlatmak istiyorum. Kadınların şiddet ve eşitsizliklere karşı verdiği her çaba ve atılan her adım tüm toplumca desteklenmelidir, çünkü toplumsal huzur ve barışın sağlanabilmesi, kadınların eşitliğinden ve özgürlüğünden geçmektedir. Kadınların eşitliği ve özgürlüğü, siyaset üstü bir konudur.”


Girgin Erdoğan, “İstanbul Sözleşmesi yeniden yürürlüğe girmeli”
Karaburun Belediye Başkanı İlkay Girgin Erdoğan, “Ülkemizin adeta kara bir yazgısı olan ‘Kadına Karşı Şiddet’ bünyesinde eğitim devrimini de içeren çok boyutlu bir mücadele gerektiriyor. Toplumsal bilinç düzeyimizi de destekleyecek bu mücadelede, toplumun her kesiminin ve her kişisinin etkin olması kuşkusuz önemli. Ancak bir hukukçu olarak ifade etmem gerekirse; tüm bunlardan daha önemlisi, ülkemizin 2011 yılında imza attığı, tam on sene sonra da tüm dünyayı şaşırtarak imzasını geri çektiği İstanbul Sözleşmesi’ni yeniden yürürlüğe koyması gerektiğidir. Ne mutlu ki bizlere, Sayın Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu CHP iktidarında ilk yapılacak işler listesinde İstanbul Sözleşmesi’ni yeniden yürürlüğe koymak olduğunu ifade etmiştir. Türk hukuk sisteminin bu konuda tepeden tırnağa yeniden reorganize edilmesi gerektiğini ifade etmek gerekir. Kadına şiddet içerikli davalara mutlaka özel yetkili mahkemeler bakmalı ve Yargıtay’da ayrı bir ceza dairesi içerisinde bu davaların temyiz aşaması görülmelidir. Kadınlarımıza yönelen her türlü şiddeti kınıyor, toplumsal yaşamın her alanında kadınlarımızın daha fazla söz ve karar sahibi olmasını dilerim. Bunu mutlaka başaracağız” ifadelerine yer verdi.


Özçınar, “Şiddetin olduğu bir yerde verim alınamaz”
Kiraz Belediye Başkanı Saliha Özçınar, “Öncelikle böyle bir kulvarda bize de yer verdiğiniz için teşekkür ediyorum. Kadın olmak aslında zordur; ama her alanda güzeldir. Ayaklarının üzerinde durabilen kadın olmak ayrıcalık olduğunu düşünüyorum. Kadın ve şiddet kelimelerinin yan yana bile gelmesi bizler açısından çok üzücü bir durum. Bu anlamda devletimizin ve hükümetimizin atmış olduğu birçok adımlar var, bunları destekliyoruz. Sadece kadına değil hayvana, şahıs bazında herhangi bir kişiye şiddete karşıyız. Şiddetin olduğu bir yerde asla verim alınamaz, toplumsal olarak düzen de sağlanamaz. Şiddete karşı kim varsa her zaman yanında olduk yanında olmaya da devam edeceğiz” görüşlerini aktardı.


Bölünmez, “Kadınların her alanda artması ülkemizi geliştirecek”
AK Parti İzmir Milletvekili Ceyda Bölünmez Çankırı ise, kadına yönelik şiddetin tüm dünya kadınlarının ortak sorunu haline geldiğine dikkat çekerek, “Haksızlık, adaletsizlik ve ayrımcılığa uğrayan her bir kadının yanında yer almak, insan olan herkesin asli görevidir. Bugüne kadar kadınların şiddet konusu başta olmak üzere her alandaki hak arama mücadelelerinde yanlarında olduk, bundan sonra da olmaya devam edeceğiz. Şiddeti önlemek, soruşturmak, kovuşturmak, ortadan kaldırmak kısaca doğru müdahaleyi gerçekleştirmek ancak ihtiyaca uygun tasarlanmış kurumsal yapılar ve programlarla mümkündür. Unutulmamalıdır ki kadına yönelik şiddetle mücadele aynı zamanda her biri canımızdan bir parça olan annemizin, eşimizin, kızımızın hakkını, hukukunu, onurunu korumanın da mücadelesidir. İnanıyorum ki özgüvenleri yüksek, cesur, eğitimli kadınlarımızın, ekonomiden siyasete her alanda sayılarının artması, ülkemizi daha ileri ve gelişmiş bir seviyeye taşıyacaktır” dedi.


Ösen, “Mağdur kadınların her zaman yanındayız”
DEVA İzmir İl Başkanı Seda Kaya Ösen ise, “Sadece Türkiye’de değil dünyadaki bütün kadınlar büyük problem yaşıyor. Dünyadaki 15-49 yaş arasındaki kadınların 4’te 1’i hayatında bir kez mutlaka ama mutlaka cinsel ya da fiziksel şiddete maruz kalıyor. Kadın cinayetlerinde de durum hiç iç açıcı gözükmüyor. Dünyada gerçekleşen tüm kadın cinayetlerinin yüzde 38’i kadınların partnerleri tarafından işleniyor. Bildiğiniz üzere bu rakamlar ülkemizde de farklı değil. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun verilerine göre yalnızca 2020 yılında 300 kadın öldürüldü, 171 kadın şüpheli şekilde ölü bulundu. İzmir’de yaşanan kadına yönelik fiziksel, cinsel her şiddeti ve istismarı kendimize yapılmış olarak sayıyoruz. Bu yüzden İzmir’deki her mağdur yani şiddet gören kadınların yanında olmayı hem bir kadın hem bir il başkanı hem de insan olarak kendime görev biliyorum. Kadınlarımızdan aldığımız cesaretle İzmir’in kadınlarının sahipsiz olmadığını buradan belirtmek istiyorum. DEVA Parti’sinin İzmirli kadınları olarak sokakta attığımız her adımda İstanbul Sözleşmesi için imza topluyoruz” diye konuştu.


Özöktem, “Kadınlar katledilmeleriyle değil başarıları ile anılsın”
İYİ Parti Kadın Politikaları Başkanı Serap Özöktem, “Keşke kadınların başarıları ile anılsa, şiddet ile değil. Özellikle ülkemizde pandemiden dolayı yükselen bir kadına şiddet var. Rakamlarla bunu ifade etmek bizi çok üzüyor. Her geçen gün şiddete maruz kalan, katledilen kadınların sayısı artıyor. Umarım bir kadın genel başkanın iktidarında Türkiye’de kadına verilen hakkın yerini bulacağını düşünüyoruz. Kadınlar katledilmeleriyle değil, başarıları ile anılsın. Bunu yapabilecek inanç bütün kadınlarda var. Ülkesinde rahatça gezebilecek rahatça nefes alabilecek günler istiyoruz. Biz bunun için elimizden geleni yapacağız” diye konuştu.



Serter, “İstanbul Sözleşmesi’ne bir an önce geri dönülmeli”
Girişimci İş Kadınları Federasyonu (GİFED) Başkanı Huriye Serter, kadına yönelik şiddetin giderek arttığına dikkat çekerek şöyle konuştu:
“Biz İstanbul sözleşmesinin uygulanması için çaba gösterirken, onu da kaldırarak şiddeti iyice körüklüyorlar. Toplumsal cinsiyet eşitliği uçurumunun giderek artması ve buna yasalarla da karşı koyamamamız şiddetin artmasındaki en büyük etken. Bütüncül politikaların olması ve uygulanması gerekiyor. Geleneksel rollerdeki kadının ikincilleştirilmesi, görsel medyada kadın bedeni üzerinden yapılan haberler, kadınların eğitimsiz bırakılması, karar mekanizmalarında erkek egemen bakış açısının olması ve yasalarımızın uygulanmaması maalesef dünya ekonomik raporunun cinsiyet eşitliği endeksinde bizi 153 Ülke arasında 130’uncu sırada olmamız gerçeği ile karşı karşıta bırakıyor. Bizden sonra dünyanın en gelişmemiş ülkeleri yer alıyor. Kadın sadece eşinden değil babasından erkek kardeşinden erkek arkadaşından da şiddet görüyor. Bunun için aslında bütün toplumun dönüştürülmesi ve eğitilmesi gerekiyor. Toplumsal cinsiyet eşitliği sadece ailede öğrenilecek bir durum olmaktan çıkarılıp okullarda ders olarak uygulanmalı. Çünkü ailede çocuğun gördüğü doğru rol modeller olmayabiliyor. Bunun da bir devlet politikası haline getirilip bir an önce kız ve erkek çocukları küçük yaştan itibaren bu konuda eğitilmelidir. Şiddet konusunda kolluk güçlerine de çok iş düşmektedir. Çünkü kadının şiddet gördüğünde ilk başvurduğu yer kolluk güçleridir. Onların da bu durumda ne yapacağını bilmesi çok önemli. İstanbul sözleşmesine bir an önce geri dönülmeli ve uygulanmaya başlanmalıdır. Ayrıca bütün bu sorunların muhatabı bir kadın bakanlığının acilen kurulması gereklidir. Cinsler arası eşitsizlik devletin uygulayacağı bir strateji dahilinde toplumun her kesiminin birlikte başarabileceği bir vizyondur. Bunu görmek istiyoruz.”



Gappi, “Tespit değil, somut çözüm gerekiyor”
İzmir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Dilek Gappi, “Türkiye’de artık tespit yapmaktan vazgeçmeliyiz, tespitler zaten rakamlara yansıyor. Maalesef şiddet gören kadın ya da bireylerin rakamları var. Bize tespit değil somut çözüm önerisi gerekiyor. İzmir Gazeteciler Cemiyeti olarak Hollanda Kraliyetten aldığımız Nar Projesi kendi çözümümüzü üretmeye çalışıyoruz. Hem medya şiddet dilini düzeltmek için eğitimler düzenliyoruz hem de Nar Mahalle Toplantıları yaparak şiddet gören kadınlara ulaşmaya çalışıyoruz” dedi.
25 Kasım’da ne oldu?
Bu tarih 1960 yılında Dominik Cumhuriyeti’nde meydana gelen bir olaya dayanıyor. Ülkeyi o tarihte yöneten Rafael Turujillo'ya karşıtlığıyla bilinen üç kız kardeş, Trujillo'nun yapmış olduğu "Ülkede iki tehlike var: Kilise ve Mirabal Kardeşler" şeklinde yaptığı açıklamadan günler sonra boğazlanıp dövülerek vahşice öldürüldüler. 1999 yılında ise kadına yönelik şiddete karşı toplumda farkındalık yaratmak için BM Genel Kurulu kararı ile 25 Kasım tarihi Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü ilan edildi.