Köy Enstitüleri: AKP İzmir adayı Zeybekci'nin projesi çalıntıdır

TAKİP ET

Köy Enstitüleri , AKP İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Nihat Zeybekci'nin geçtiğimiz günlerde, “10 Numara İzmir” adıyla tanıttığı projeleri arasında “Kent Enstitüleri” adıyla bir projede yer aldığını iddia etti. Yapılan yazılı açıklamada, “AKP İzmir adayı Zeybekci’nin projesi çalıntıdır” denildi.

Yapılan açıklama şu şekilde:

AKP İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Nihat Zeybekci’nin “10 Numara İzmir” adı altında sunduğu projelerine dair 8 Şubat 2019 Cuma günü yaptığı açıklamada yer alan ve pek de “orijinal” olmayan detaylar üzerine bu açıklamayı sizlerle paylaşmak durumundayız. Aday olduğu partinin ekolojik tarihini “unutarak” bir yandan kente dair çalışmalar yaparken bir yandan da gençlere istihdam sözü veren projesi “Kent Enstitüleri”ni açacağını duyuran Nihat Zeybekci’ye bu haberi vermek zorundayız ki; Kent Enstitüleri bundan tam bir yıl önce, kentlerin gerçek sahipleri tarafından kuruldu! AKP ve Adayı Zeybekci; yaşam alanlarımızı ranta açan, soylulaştıran ve çevremizi mega projelerle yok eden kendileri değilmiş gibi kente dair söz söyleme hakkını da kendilerinde görüyorlar. Hatta bize, AKP döneminde niteliksizleşen bilime, geleceksizliğe, güvenliksizliğe ve işsizliğe mahkum edilmemişiz gibi iş vaadinde bulunuyorlar. Gezi’den Cerattepe’ye, Yırca’dan Samistal’a, Kızılcaköy’e, Karaağız’a kadar yerel halkı düşünmeden yerinden eden, mekanların toplumsal hafızalardaki yerini, kültürünü hadsize hiçe sayan ve yine kentlerimizi, köylerimizi, mahallelerimizi rant uğruna yok eden kendileri değilmişçesine çevreye ve insana dair güzellemeler yapmaktan çekinmiyorlar.

Bizler, Kent Enstitüleri’ni kuran ve emek verenler olarak tam da bu projenin sahiplerine karşı buradayız, bir aradayız. Çevre politikalarıyla kentlerimizi, köylerimizi, mahallelerimizi betonlarla istila edenlere karşı birleştik ve dayanışmanın özne olduğu Köy Enstitüleri tarihinden ilham alarak daha en başta kendimize “kentin özneleri olarak yaşamın tüm alanlarına dair nasıl söz söyleyebilir, üretebilir ve bu emeği kolektifleştirebiliriz?” diye sorduk. Sanatın ve bilimin tekelleşmesine karşı çıkıp yaşam alanlarımızın, içerisindeki tüm canlılarla beraber sermayeye sunulmasına itiraz ettik. Kentlerin orta yerinde mecbur bırakıldığımız umutsuzluğu yıkmak amacı ve kolektif biçimde “var olmanın” inancıyla bir yıldır çabalıyoruz. İstanbul’da ve İzmir’de halihazırda var olan Kent Enstitüleri’ni; yeni bir fikirmiş gibi allayıp pullayarak istihdam fabrikası biçimiyle halka sunmak, ancak çevreyi 16 yıldır yağmalayanlara yakışırdı. Bugün biz Kocaeli, Edirne, Ankara ve Bursa’da da kentlerin asıl sahiplerinin alanlarını yaratmaya çalışırken bulunduğumuz her yerde, tam da bu talancı anlayışın karşısında konum alarak üretmeye devam edeceğiz!