Önlemler sözde kaldı: Mevcut sistem kadınları korumuyor

TAKİP ET

Türkiye'de güncelliğini kaybetmeyen kadın cinayetleri, her ne kadar iktidar tarafından engellenmiş ve azaltılmış gibi gösterilse de gerçekler bu iddiaların aksi yönünde. Konuyla ilgili konuşan Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu İzmir Kadın Meclisi Üyesi Tülin Osmanoğulları, 'Hemen hemen her hafta bir kadın cinayeti davamız var. 6284 ilişkin koruma kararları olmasına rağmen, bu kadınlar öldürülüyor. Bu, mevcut sistem kadınları koruyamıyor demektir.' ifadelerini kullandı.

Türkiye’de yaşanan kadın cinayetleri hız kesmeden devam ediyor. Verilen cezaların caydırıcı olmaması ve mevcut yasaların uygulamasındaki yetersizlik faillerin cesaretlenmesine sebep oluyor. İzmir’de gerçekleşen kadın cinayetleri verilerine göre son iki yılda toplamda 40 kadın öldürülerek hayatını kaybetti. Konuyla ilgili Ege’ye Bakış’ın kendisine yönelttiği soruları yanıtlayan Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu İzmir Kadın Meclisi Üyesi Tülin Osmanoğulları, İzmir’de yaşanan kadın cinayetleri verilerinin kamuoyuna gerçekçi bir şekilde yansıtılmadığını ve bunun toplumu yönlendirmek için kasıtlı bir şekilde yapıldığını söyledi. Osmanoğulları, “Bu kadın cinayetleri de özellikle kamuoyuna yansıtılmıyor. Bizim yayınladığımız verilerle yetkili makamların yayınladığı kadın cinayetleri verileri uyuşmuyor” dedi. 


İZMİR’DE KADIN CİNAYETLERİNİ ÖNLEMEYE YÖNELİK BİR ÇALIŞMA YOK
 

Veriler, İzmir’de son 2 yılda 40 kadının cinayete kurban gittiğini söylüyor. Buna karşılık olarak İzmir özelinde, kadın cinayetlerini önlemeye yönelik herhangi bir çalışma yürütülüyor mu? Yürütülüyorsa bu çalışmalar yeterli mi? Eğer herhangi bir çalışma yürütülmüyorsa yetkili mercilerin bu konuda nasıl adımlar atması gerekir?
2 yıl gibi bir zamana gitmeye gerek yok aslında. Bizim hemen hemen her hafta bir kadın cinayeti davamız var. Bu kadınların hepsi kendi hayatlarıyla ilgili kararlar aldığı için, evli oldukları erkeklerden çok yoğun olarak sistematik bir şekilde hem ekonomik, hem psikolojik, hem fiziksel şiddet gördükleri için boşanmak istiyorlar. Bu süreçte bir çoğu haklarını bildiği halde, 6284 saılı kanuna ilişkin koruma kararları olmasına rağmen, öldürülüyor. Bu mevcut sistem bu kadınları koruma kararları olmasına rağmen koruyamıyor demektir. Ne yazık ki İzmir’de de kadın cinayetlerini önlemeye yönelik hiçbir çalışma yok. Mevcut yasalar uygulanmıyor ve koruma kanunu olan kadınlar dahi korunmuyor; öldürülüyor. Bunun en acı örneği Ezgi Zerkin olayıdır ki bu olayın üzerinden de neredeyse bir yıl geçmiş olacak. Katili 253 gündür hala daha yakalanamadı.

Gerçekleşen cinayetler kamuoyunda, basında ne kadar yer alıyor?
Bu cinayetler basına çok fazla yansımıyor. Ben bunun sebebini basından tanıdığım anaakım medyadan bir muhabir arkadaşa sordum. “Aileler bize ulşıyorlar, ‘benim kızım cinayete kurban gitti’ diyorlar ama basında yer almıyor. Sebebi nedir?” diye. Muhabir arkadaşımın bana söylediği şey şu: “Biz kadın cinayetlerinde polis telsizini dinleyerek olay yerine gidiyoruz ve son bir yıla yakın bir süredir bu kadın cinayeti vakalarının hepsi polis telsizinden ananons edilmiyor.” Bakın bu ne demektir? Cinayetler kamuoyuna yansıtılmıyor. Bu şekilde de sanki kadın cinayetleri eksilmiş gibi gösteriliyor. Biz platformumuzda öldürülen kadın sayısını basından takip ediyoruz. Ya da aileler bize söylüyor. Ama basına düşmediği zaman ve aile de bize ulaşmadığı zaman sanki o kadın hiç var olmamış, hiç yaşamamış ve hiç öldürülmemiş oluyor. Türkiye’de kadın cinayetlerinin giderek azaldığı algısını yaratmak için bu cinayetler kamuoyuna özellikle yansıtılmıyor.

MEVCUT YÖNETİM İNSAN HAYATINI HİÇE SAYIYOR

Anlattıklarınız doğrultusunda mevcut yönetimin kendi prestijini koruyabilmek adına insan hayatını hiçe saydığını söyleyebilir miyiz? 
Bu çok doğru bir tespit. Mevcut yönetimin insanın, kadının hayatını hiçe saydığını çok somut olarak görüyoruz. İstanbul Sözleşmesi’nden bir gecede vazgeçildi. Yani İstanbul Sözleşmesi o kadar önemli ki aslında, diyor ki: “Sen toplumsal cinsiyet eşitsizliğini ortadan kaldırmak için doğru politikalar üret. Diyelim ki bunu yapamadın, kadın ve erkeği eşit bir hale getiremedin de kadın şiddet gördü ya da öldürüldü. O zaman etkin soruşturma yap. Eğer etkin soruşturmayı da yapamadıysan bari hak ettiği cezayı ver. Verdiğin ceza caydırıcı olsun. Bunun gibi en başından önleyici tedbirler al.” Böyle bir düzenlemenin kime ne zararı olabilir? Hadi bunun için dediler ki “bizim kendi iç kanunumuz var, 6284’ümüz var. İstanbul Sözleşmesi’ne ihtiyacımız yok.” Şimdi de 6284 sayılı kanunu kaldırmaktan bahsediyorlar. 

Cumhur İttifakı’nda gerçekleşen 6284 sayılı kanunun kaldırılması tartışmaları hakkında ne düşünüyorsunuz?
6284 ediğimiz kanun adı üzerinde “Kadını Koruma ve Kollama Kanunu”. Yani kadın şiddet görüyor ve şu anki mevcut Cumhur İttifakı diyor ki; “kadın dayak mı yiyor, darp mı ediliyor, psikolojik – fiziksel şiddet mi görüyor? Hayır efendim o adamla aynı evde yaşayacak. Ne demek uzaklaştırma almak? O evde yaşayacak.” Bu tavır kadın düşmanı bir cephenin birleştiği anlamına gelir. 6284 gerçekten kadınları koruyan ve hayatta kalmalarını sağlayan bir kanun. Hani Fatih Erbakan dedi ya “10 binlerce erkek bu yüzden kadın öldürdü.” diye. Böyle bir şey olabilir mi? 10 binlerce kadın, sırf uzaklaştırma aldığı için öldürüldü denebilir mi? Bunun kadar korkunç bir şey olabilir mi? O kadınları koruyamıyorsunuz zaten. Mevcut 6284’ü bile tam olarak uygulayamıyorsunuz, bir de kaldırmaktan bahsediyorsunuz. Bizim bu platformumuzun bir başvuru karşılama hattı var. Şiddet gören kadınlar, istismara uğrayan çocuklar, evlatları öldürülen aileler bize ulaşıyor. Ben o hatta da görev yapıyorum ve vardiya usulü çalışıyoruz. Şiddet o kadar yoğun bir şekilde yaşanıyor ki ve eğitim düzeyi ya da ekonomik düzey de fark etmiyor. En azından bu durumlarda 6284’ün caydırıcılığı oluyor. Bu yüzden biz kadınlar bundan asla vazgeçmeyeceğiz. Biz şu an bir slogan kullanıyoruz “Kadınların seçimi 6284 olacak” diye. Gerçekten de öyle olacak. 

İSTANBUL SÖZLEŞMESİ’NDEN VAZGEÇMEYECEĞİZ
 

İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılmasının kadın cinayetlerine nasıl etkisi oldu? Sözleşmeden çıkılması suç oranlarını ne yönde etkiledi?

Şüpheli kadın ölümü bilinen kadın cinayetlerini neredeyse geçmiş durumda. İstanbul Sözleşmesi’nden çıkıldıktan sonra ne yazık ki bu temelde ciddi anlamda artış var. Bu biraz da denetimsizlikle ilgili. Biz geçtiğimiz yıl yargıda cinsiyetçi kararlar diye bir veri paylaşmıştık. Ben de bizzat davalara gittiğim, davaların hepsini izlediğim için şahit oluyorum. Gerçekten katiller kanunları çok iyi takip ediyor. Ben, Pınar Gültekin davasında iki yıl boyunca İzmir’den Muğla’ya gittim ve katil aynen şunu söyledi: “İyi ki İstanbul Sözleşmesi’nden çıkıldı.” Katil bunun davada gerçekten bu şekilde dile getirdi. Şöyle bir şey oluyor; biz davalara giriyor ya girmeden önce aileleri inan ki uyarıyoruz. Diyoruz ki “katil şimdi çıkacak.” Katilin yaşı hiç önemli değil; 20 yaşında olan da 75 yaşında olan da aynı şeyi söylüyor: “Aldatıyordu, aldattığından şüpheleniyordum. Sosyal medyaya takılıyordu.” Hakimin karşısına çıkıp “efendim,efendim, efendim...” böyle, görsen o katilleri dünyanın en ağır en efendi tipleri. Çünkü iyi hal indirimi alıyor. İşte aldatıyordu şüphelendim diyerek tahrik indirimi alıyor. Bu söylemlerinin yargıda karşılığı olduğunu bildiği için bu şekilde ifadeler veriyor. Bu yüzden diyoruz ki “İstanbul sözleşmesi yaşatır”. Bu yüzden İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmeyeceğiz.

İzmir’de gerçekleşen kadın cinayetlerinde artma ya da azalma var mı? 
İzmir özelinde de çok ciddi anlamda bir kadın cinayeti artışı var. İçimiz kan ağlıyor. Gencecik kadınlar kendi gelecekleriyle ilgili karar aldıkları için öldürülüyor. Yargı da ne yazık ki verdikleri suça karşılık gelmeyen cezalarla bu katillere cesaret veriyor. Devlet de kadınları bu insanlardan koruyamıyor. Kadın korunamadığı için de göz göre göre öldürülüyor. Hatta daha da ileriye gidiliyor katili yakalama ihtiyacı bile duymuyorlar. Ezgi Zerkin olayında olduğu gibi. 

Gelecek seçimlerde Millet İttifakı eğer iktidara gelirse bu konuda beklentileriniz ne olur? Ne gibi değişiklikler talepleriniz arasında olur?

Millet İttifakı iktidara gelirse İstanbul Sözleşmesi’ni çok hızlı bir şekilde yürürlüğe sokmasını ve her maddesinin uygulanmasını istiyoruz. 6284 için de aynı şekilde. İkinci olarak da toplumsal cinsiyet eşitsizliğini ortadan kaldırmak için politikalar üretmesini istiyoruz. Yani çok bariz bir şekilde kadın erkek eşitsizliğinin ortadan kaldırılmasına yönelik politikalar geliştirilmesini ve uygulanmasını istiyoruz gelecek olan hükümetten. Bizim Millet İttifakı’ndan taleplerimiz bunlar.