Osmanlı Devleti'nin entelektüel hayatında sahaflık

TAKİP ET

Yazar İsmail E. Erünsal, 'Osmanlılarda Sahaflık ve Sahaflar' adlı çalışmasında sahaflığın imparatorluğun kültür ve sanat hayatındaki yerine dikkat çekiyor.

Kültür çalışmalarıyla bildiğimiz İsmail E. Erünsal’dan dev bir ser daha. Osmanlılarda Kütüphanecilik eseriyle önemli bir açığı kapatan yazar, bunu Osmanlılarda Sahaflık ve Sahaflar kitabıyla taçlandırdı.

Timaş Yayınları etiketiyle kitap raflarındaki yerini alan eser, Osmanlı İmparatorluğu’nda sahaf kültürünü mercek altına alıyor. Alanında önemli çalışmalardan sayılan kitap, Osmanlı Devleti’nin medeniyet ve kültür hayatına dair kapsamlı bir araştırmayı inceliyor.

Osmanlılarda sahafların önemli bir payı olmasına rağmen sahaflık tarihi üzerine bugüne kadar monografik çalışma yapılmamış, dolayısıyla sahaflığın tarihi gelişimi, sahafların ekonomik durumları, kitap kültürünün oluşmasında ve yaygınlaşmasındaki rolleri, tartışmaları doğurmuştur.

Bunun en önemli sebebi şüphesiz ki kaynakların yetersizliğidir. Osmanlı dönemi sahaflığı konusunda tarihi kaynaklarda hemen hemen önemli sayılabilecek bir bilgi yoktur.

Arşivlerde de XVI.- XVIII. asra ait belgelerde sahaflarla ilgili olarak birkaç ferman ve bazı tereke kayıtları dışında kayda değer bir şeye rastlanmaz.

İSTANBUL MERKEZLİ SAHAFLIK

XIX. yüzyılın ikinci yarısında matbu kitapların yaygınlaşması ve bazı sahafların kitapçılığa geçişlerinden sonra, Başbakanlık Osmanlı arşivindeki belgelerine baktığımızda artış gözükmektedir.

Osmanlılarda sahaflığı ve sahafların sistemli şekilde incelemek mümkün olmamıştır. İstanbul’a gelen yabancılar ülkelerine gittiklerinde sahaflardan kitap alıp öyle gidiyorlardı.

Bu alışveriş kısa sürdü, nitekim dönemin padişahı III. Ahmet çıkarttığı fermanla yabancılara kitap satışını yasakladı. Sahaflığın Müslümanlara ait bir meslek olduğunu söylemek yanlış olmasa gerek.

Zira, 1839’da ilan edilen ve Osmanlı’da birçok alanda yenilik hareketlerin yaşandığı Tanzimat Fermanı'ndan önce Gayrimüslimlerin sahaflık yapmadıklarını öğreniyoruz. Sonraki süreçlerde Gayrimüslimlerin de kitapçı dükkânı açmalarına izin verilmesi kültürel hayatı daha da zenginleştirmiştir.

Yine kitapta öğreniyoruz. Sahaflık İstanbul merkezli olarak kalmıştır. Kitap ticareti daha çok İstanbul’da yapılmış, sahaflığı da beslemiştir.

İLİM VE KÜLTÜR HAYATA KATKILARI

İstanbul’da Osmanlı ilmi hayatının kültür ortamının gelişmesinde önemli katkıları olan sahaflar, kitapla okuru buluşturmanın ötesinde, toplu olarak bulundukları mekân dolayısıyla Sahaflar Çarşısı adıyla ilim ve kültür yerinin oluşumuna da zemin hazırlamışlardır.

Bu dönemdeki Bursa ve Edirne sahaflarının Osmanlı kültür hayatına katkılarınınsa farklı biçimde gerçekleştiği görülüyor. Bursa sahafları eğitim öğretim için gerekli kitapların dışında okuma kitapları konusunda da önemli işlev görmüştür.



Sahaflarda kalem, kalemtıraş, mürekkep gibi her türlü malzemeyi temin etmekte ve ciltleme işlemleri de yapılmaktaydı. Bursa’daki sahaflar, Osmanlı Devleti’nin son dönemlerine kadar kültür ve eğitim hayatına katkı sunmuştur. XVII.- XVIII yüzyılları arasında İstanbul sahaflarının tarihinde yazma eser satışının yoğunlaştığı bir dönemdir.

Zengin ulema sınıfının ortaya çıkışı İslam dünyasının kültür merkezlerinden kitap akışı sağlamıştır. Sahaflar, bu devirde ulema sınıfına ve bürokratlara hitap eden dini ilimlere ait eserlerle edebiyat ve tarihi konulu eserler; halkın rağbet ettiği dini eserleri satmaktaydılar.

Dini ilimlere ait kitaplar, divanlar tarihler başka bir zümreyi ilgilendirmekteydi. Eğitim sistemi farklı ilgi alanlarına yönelmiş, geniş bir okuyucu kitlesi oluşamadığı için sahaflar mevcut müşteri kitlesinin talebini karşılamakta oldukça başarılı olduklarını söylemek lazım.

İnsanların entelektüel seviyelerini yükseltecek çok sayıda eser mevcut olmadığı için, hâlihazırda bulunan eserlerin de belli sayıda kopyaları ve bunlara talip olacak belli sayıda okuyucu kitlesini de yaratamıyordu.

Halkın çeşitli mahallerde toplanarak dinledikleri eserler de hemen hemen aynı konuları işlemekteydi. Dolayısıyla bu dönemde, sınırlı sayıda okuyucu kitlesine hitap eden sahafların entelektüel hayata katkıları sınırlı olmaktaydı.

XVIII. asırdaki İbrahim Müteferrika ve takipçilerinin bastıkları kitaplar, fiyatlandırma politikası ve kitap seçimleri okuyucu yelpazesini genişletmemiş ve sahafların bu yöndeki katkılarını arttıracak imkân sağlayamamıştı.

Ergül Tosun