Öztürk; "Kurtuluş Yok Tek Başına!"

TAKİP ET

Gazeteci yazar Serdar Öztürk'ten çarpıcı köşe yazısı.

Dokuz Eylül Gazetesi yazarı Serdar Öztürk, bugünkü yazısında hükümetin kendinden olmayanları terör örgütü üyesi gibi gösterip sindirmeye çalışmasına karşı yapılabilecek en büyük yanlışın isimler üzerinden tepki göstermek olduğunu yazdı. Gazeteci yazar Öztürk, topyekün direnme olmazsa sonuç alınamayacağını belirti.

Serdar Öztürk'ün o yazısı:

İktidarın, kendinden olmayanı terör örgütü üyesi gibi gösterip sindirmeye çalışmasına karşı yapılabilecek en büyük yanlış, isimler üzerinden tepki göstermektir.

Kim ki özgürlük ve haklar başlığı altında; düşünme, düşüncesini yayma, özgür basın oluşturma, seyahat, protesto ve diğer özgürlüklerini kullanırken yapılanları kişiselleştirir, o zaman büyük bir yanılgı içine düşer…

Sorun Ahmet’in, Mehmet’in, Ayşe’nin hakları ve özgürlüğü değildir.

Sorun, hepimizin hakları ve özgürlüğüdür.

Falanca da gururumuzdur, filanca da…

***

Soğuk suya konulduktan sonra altındaki ateşin ağır ağır artırıldığı toplum, kendiyle aynı düşünmeyen Ahmet’in gözaltına alınmasına sessiz kalırsa, aynı düşüncede olduğu Mehmet’in gözaltına alınmasının yolunu açar…

Toplumun özgürlüklerini ve haklarını korumak için yapılacak tek bir şey vardır.

Topyekun karşı çıkmak…

***

Ani bir olayla karşılaştığımızda içimizde beliren duygu korkudur.

İnsani bir duygudur korku, bu yüzden doğaldır.

Ancak ne zaman olacağını bilmediğimiz, bizim için olumsuz sonuç doğuracağını düşündüğümüz olaylar için endişelenmek korku değildir.

Onun adı kaygıdır, bir nevi esaret…

Kaygımızla yarattığımız sanal hapishanemizde aslında sağlıksız kişiler oluruz.

Kendimizi düşünürüz önce.

Sonra en yakınlarımızı…

Böylece kaygı her geçen gün büyür.

Sonuçta bütün bedenimizi ve beynimizi esir alır.

***

Bu kadar derinlerimize işlemiş kaygılarımız bedenimize de pek çok zarar verir.

Öncelikle böbrek üstü salgı bezleri ile salgılanan Adrenalin vücuda ve beyne sinyal göndererek durumun vahametini bildirir. Adrenalin salgılanmasının artmasıyla da;

Damarlar genişler.

Kan basıncı artar.

Kalp atış hızı artar.

Göz bebekleri büyür.

Kan şekeri yükselir.

Sonuç; korkudan hastalanmaya yüz tutan bir vücut ve birey…

***

İşte tam da bu yüzden, yaşadıklarımıza topyekun direnemezsek, sonuç almamız mümkün değildir.

Demokratik hukuk devletinde vatandaş tepkisini bu yüzden kısıyorlar.

Birer birer tenhada kıstırıyorlar.

Önce Ahmet’i alıyorlar.

Tepkiye bakıp, dinmesini bekliyorlar.

Sonra Mehmet’e geliyor sıra.

Bir süre sonra olanı biteni kanıksamış bir toplum ile bireysel tepkiler kalıyor.

Sıra Ayşe’ye geldiğinde, etrafında kimseyi bulamıyorsunuz…

***

Boşuna yıllardır meydanlarda haykırmadı insanlar.

“Kurtuluş yok tek başına.

Ya hep beraber, ya hiçbirimiz…”

Niye şaşırıyoruz ki?