Öztürk, "Mafyada kurulmuş bir sistemi değiştirmek mümkün değil. Buna Erdoğan'ın da gücü yetmez"
Gazeteciler Ahmet Nesin ve Serdar Öztürk, Türkiye'deki gazeteciliği, işini düzgünce yapan bürokratların görevden alınması sebebiyle yaşananlar ve Türkiye'deki kara para aklama konusunu konuştu. Konuşmasına ABD Dışişleri Bakanı Blinken'in İsrail ziyaretini değerlendirerek başlayan Ahmet Nesin, "Ben bugün bir ABD vatandaşı olarak değil bir Yahudi olarak buradayım. Demiş. Erdoğan çok sinirlenmiş buna. Cevap vermiş, 'Bu nasıl bir politikacı. Bu nasıl bir yaklaşım. Karşındakiler de bende bölgeye Müslüman olarak yaklaşıyorum derse ne diyeceksin. Karşındakine insan sıfatıyla yaklaşacaksın demiş.' Ben sizi Yaradandan dolayı seviyorum diyen Erdoğan nasıl böyle bir şey söylüyor. Ahmet Hakan bunu yazmış. Olayı Müslümanlık bağlamından çıkartıp insanlık bağlamına oturtuyor diyor. Bu açıdan da Blinken'e hayatında göreceği en okkalı ders vermiş demiş" diye konuştu.
"Amerikalılar ve emperyalizme gün doğdu"
İsrail'de yaşananların ardından Ahmet Hakan'ın yazısındaki çelişkilere dikkat çeken Ahmet Nesin, Serdar Öztürk ile Türkiye'deki gazeteciliği geçmişle kıyasladı. Ahmet Nesin, Ahmet Hakan'ın köşesinde İsrail'de yaşananların Müslümanlık Yahudilik'ten çok insanlık ile bağdaştırılması gerektiği ancak yazının devamında aksini söyleyen cümlelerine dikkat çekti. Serdar Öztürk ise yazıyı şöyle değerlendirdi:
"Ahmet Hakan'ın bana yazdıkları garip gelmiyor. Üstteki yazıyı başkası yazıyor. Herhalde son cümle 'ya dur bir de İslamcıları sevindirelim' diye o an aklına gelen cümleyi yazıyor gibi geliyor bana. Ama bu işin gidişatı onların da hiç istemediği şekilde genişliyor gibi geliyor bana. Benim bu konuda derin bir fikrim yok ama uzmanları dinlediğim zaman bizim o geçen hafta öylediğimiz bu da İsrail'in 11 Eylül'üdür. Fikrine katıldıklarını düşünüyorum. Amerikalılar ve emperyalizm için burada gün doğdu. Kendilerince şimdi bir neden de buldular. O nedenin arkasına sığınarak ortalığı yeni baştan şekillendirmeyi deneyeceklar ama çok da istedikleri gibi başaracaklarmış pek de gibi gelmiyor bana. Ahmet Hakan normal şartlarda Hürriyet'in başında görmek bana göre çok mümkün değil. Ama mevcut iktidarla ilişkileri onu buralara taşıyor. Sonuçta Ahmet Hakan'ın çalıştığı yer Demirören'in. Geçenlerde de Dominika vatandaşı mı ne olmuş. Türkiye'de de kaçırabildikleri kadar parayı kaçıracaklar. Türkiye nereye giderse gitsin çok da umurlarında olacağını sanmıyorum. Zaten etrafınıza bakarsanız her gün bir rezillik çıkıyor. Bence bu rezilliklerin belkide konuşulmaya değer olanı o birtakım magazin kişiliklerinden öte geçen gün Birgün Gazetesi'nden Timur Soykan'ın yaptığı haberdir. İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı'nın hakimler savcılar kuruluna yazdığı değerlendirem raporudur. O rapor Türkiye'de herşeyin nasıl kirlendiğini ve ne noktaya geldiğini anlatması açısından bence çok önemli. Gözden kaçırılıyor habere de erişim engeli getirilmiş. Bence Türkiye'de herkesin ona bakarak artık bugüne kadar ne olduyu geçtim bundan sonra ne olacağını tahmin etmesi gerekir diye düşünüyorum."
"30 trilyon dolar kötü para dolaşıyor"
Türkiye'de özellikle 15 Temmuz 2016'dan sonra bürokraside kıyım yaşandığını işininamusluca yapan bürokratların da görevden alındığını söyleyen gazeteci Serdar ÖZtürk, bugünlerde yaşananların geçmişte açılan yoldan gidilmesi sonucu olduğunu öne sürdü. Gazeteci Tumir Soykan'ın haberine dikkat çeken Ahmet Nesin, "Timur gibi gazeteci 10-15 kişi kaldı. Çok direniyorlar. Büyük bir gazetecilik örneği sergiliyorlar. Ama nasıl bir döneme girdik akıl alır gibi değil" dedi. Siyaset kurumunun finansmanına da kara paranın girdiğini söyleyen Serdar Öztürk, "MASAK'ın önceki yöneticisinin bir değerlendirmesi vardı. Hafızam beni yanıltmıyorsa sadece uyuşturucu, kumar gibi kara paranın dünya üzerinde 3 trilyon dolar. Vergi kaçakçılığı, onun bunun gibi bir takım atraksiyonların da 27-28 trilyon dolar civarında olduğunu. Nereden baksanız 30 trilyon dolar civarında kötü paranın dolaştığını ve bu paranın da dünyanın her yerinde siyasi iktidarları değiştirebilecek bir miktar olduğunu vurguladı. Aslında herkes daha doğrusu bürokratik camia herşeyin farkında. Neyin ne olduğunu, nasıl olduğunu ama hiçbirimiz oturup varlık barışını konuşmuyor. Son 10 yılda kaç defa bununla ilgili düzenleme yapıldı. Buraları asıl kontrol edemeyince ne olursa olsun gelsin deyince bu kara para bir şekilde aklanıp dışarı çıkmak zorunda. Bu aklamayı da kullandıkları sistem belli. Hangi sistemden geçirdikleri belli. Bu konuda devletin raporları da var. Demirel'in lafı vardı. İktidar olmakla muktedir olmak aynı şey değil diyordu. Belki önceleri muktedir değildi ama 21 yılın sonunda artık muktedir durumda. Nerede değiştirmediği bürokrat yok. Özal başarılı olamadı. Türkiye'de hiç kimse bu kadar uzun iktidarda kalmadı. Bu kalışın sonucunda devletin bürokrasinin en kılcal damarına kadar girdiler. Bugün bırakın daire başkanını okul müdürüne varana kadar bu iktidarın belirlediği isimler. Eski usül bürokratlar, var olanlar bir kısmı dışarda az miktarda içeride kaldı. Bunlar eksiklikleri görüp anca rapor yazabiliyorlar. Onun ötesinde etkin olmadıkları için pek bir şey yapamıyorlar. Ama şunu iyi bilmeliyiz ki bu yolu açan bugün Türkiye'nin içinde bulunduğu durumu açan maalesef bu iktidarın uygulamaları. Bu iktidarın yasal düzenlemeleri. Bir şeye daha dikkat çekmek gerekir. 15 Temmuz 2016'dan sonra bürokraside müthiş bir kıyım yapıldı. Kanun hükmünde kararnameler ile onun dışında birçok uygulamayla devlet bürokrasisi adeta biçildi. Bu biçmeyi bir yere odaklanarak anlatamayız. Bunun içinde işini namusluca yüzlerce binlerce bürokratta vardı. Bahane edip yolu açtılar. Bu yoldan gitmek zorundalardı. Geçen hafta konuştuk. Erdoğan partisinin MKYK'sına Binali Yıldırım'ı almadı. Binali Yıldırım ile ilgili bugüne kadar bir sürü iddia vardı. Ben bu işin kitabını yazdım. Büyükşehirde ulaşım daire başkanıydı. Aslında bunlar bugün ortaya çıkan şeyler değil. Bu işin geçmişi de var" dedi.
"Mafya Etiler'de çay kahve içmeye gelmiyor"
Ülkenin namuslu bürokrasinin tesfiyesi sonucu belirli bedel karşılığında mafyanın ülkede dolaşabileceğini söyleyen Serdar Öztürk, "Ülkenin namuslu bürokrasisini tasfiye ederseniz sonuçta işte ev karşılığı veya bir kaç yüz bin dolar karşılığı bütün mafya sizin ülkenize dolaşır. Bu mafya da herhalde burada Etiler'de çay kahve içmeye gelmiyor. İşiin buradan devam ettirecek. Eskiden bir geçiş ülkesi olan Türkiye artık bir uluslararası mafyanın yönetiminin taşındığı ülke haline geldi. Hal böyle olunca şimdi vardığımız noktada bence kontrolden çıkmış vaziyette. Erdoğan onu kontrol altına almaya çalışıyor. İşte İçişleri Bakanını değiştirerek kendisince birtakım operasyonlar yaparak ama bu kurulmuş bir sistemi değiştirmek mümkün değil. Buna Erdoğan'ın da gücü yetmez. Çünkü her geçen başka bir yerden bir şey patlak veriyor. Bence bir kısmını Erdoğan da basından falan öğreniyor yada basından falan öğreniyor." dedi.
"Bunların kendi aralarındaki kara para ekonomisi kavgası var"
Gazeteci Ahmet Nesin, Türkiye'de iki türlü ekonominin tartışıldığına dikkat çekti. Kara paradan pay alamayınların kavga ettiğini iddia eden Ahmet Nesin şöyle dedi:
"Benim şöyle bir iddiam var. Bence Türkiye'de ekonomi iki türlü tartışılıyor. Birisi doğrusuyla yanlışıyla bu ekonomi böyle yapılmaz şöyle yapılır tartışma var. Bir de kara paranın dolandığı ekonominin içerisinde benim payımı niye vermedinizden başlayıp bugünkü noktaya gelen Türkiye'deki kara para ekonomisi kavgası var. Bu sayede birtakım şeyleri öğreniyoruz. Hakkı yenilmiş demokratlar var. Kara para içerisinde. Hakkı yenmiş demokratlar sayesinde Binali Yıldırım'dan bahsediyoruz. Bir Erdoğan'ı karşılarken ki bakışı, kongrede üstünün çizilmiş olmasına karşılık yanyana otururken Erdoğan'a bakışı. Milletvekili olmasın diye üzerini çizdiği Süleyman Soylu'nun 7 yıl bakanlıkta kalması. Üstünü çizdi bu adam. Böyle bir kendi aralarında kara para ekonomisi kavgası bizi halka birtakım doğruları anlatmaya çalışmaya doğru itiyor. Ben kendi açımdan sosyalist ekonomiyi anlatmaya çalışırken işte bunun uzmanlarıyla konuşmak için program yapma fırsatı bulamıyorum. Çünkü bunların bu pis ekonomisini ve kavgasını anlatmaktan sıra oraya gelmiyor.
"Kapitalizmin bile bu işlere çözümü yok"
Gazeteci Serdar Öztürk, herkesin birbirini deşifre etmeye başladığını söyleyerk, "Bu doğru ve herkes de birbirini deşifre etmeye başladı. Aslında bu işlerin bu kadar ayyuka çıkmasının bir nedeni de o. Sonuçta sistem kara para üzerine kurulduğu için para nereden gelirse gelsin yeter ki gelsin nasılsa üretemiyoruz hiç olmazsa üretimden kazanacağımızın yerine buradan paralar gelsin dediğiniz için Binali gidiyor yerine Süleyman geliyor. Süleyman gitti yerine ne geleceğini bilmiyoruz. Ama biri gelecek. Bu sistem bir şekilde dönmek zorunda. Bu çarkı döndüren kişiyer maalesef kapitalizmin kendine bile uygun değil aslında. Kapitalizm bile bir yere kadar getiriyor. Kapitalizmin bu işlere çözümü yok" dedi.