Öztürk ve Nesin gündemi değerlendirdi...."'PKK'yı feshettik' demeyle bitmiyor"

TAKİP ET

Gazeteciler Ahmet Nesin ve Serdar Öztürk, youtube kanalı üzerinden gündemi değerlendirdi.

Gazeteci Ahmet Nesin, PKK’nın feshiyle ilgili kamuoyuna yapılması beklenen açıklamanın sanıldığı kadar kolay gerçekleşmeyeceğini savundu. Bu sürecin son derece hassas yürütüldüğünü belirten Nesin, metnin her kelimesinin özenle seçildiğine dikkat çekti.

“Bu açıklamanın o kadar kolay bir şekilde yani yarın birazdan. Hadi anneler günü, hani babalar günü gibi böyle bir düzenekte olacağını zannetmiyorum. Bu kadar kolay olduğuna büyük bir olasılıkla siz de inanmıyorsunuzdur. O yüzden hazırlama aşamasında, yazılı metne getirme aşamasında her sözcüğü bırakın, virgüle kadar önemli bir şey. Virgülü bir önce bir sonra bir aşağı bir yukarı koyduğunuzda anlam çok değişir. Onun için bugün yapılmayabilir diye düşünüyorum. Yapılırsa da hazırlık en azından metin tam hazırlanmıştır diye düşünüyorum. Ama çok ilginç tartışmalar var.”

“Bir gün sonra ya da üç gün sonra söylediklerinizin tam tersi olabilir”
PKK’nın feshiyle ilgili kulislerde beklenen açıklamaya dair değerlendirmede bulunan gazeteci Serdar Öztürk, sürecin göründüğünden daha karmaşık ve çok taraflı yürütüldüğünü vurguladı. Kamuoyunun yönlendirilme biçiminden siyasal pozisyonlara kadar pek çok başlıkta dikkat çekici ifadeler kullandı.

Televizyonların erken havası: ‘Anneler Günü hediyesi’ gibi lanse edildi
Öztürk, “Aslında söylediğinize katılıyorum. Bugün böyle bir beklenti var da hatta dün akşam pek çok televizyon kanalı Anneler Günü hediyesi olacak türünden bir takım açıklamalarda bulundular. Toplumu öyle yönetmeye çalıştılar ama ben de olabileceğinden kuşkuluydum. Hala daha kuşkuluyum" dedi.

Açıklama metni yol haritasını belirleyecek
Öztürk, iki taraf arasında mesajlaşma trafiğinin yürüdüğüne dikkat çekerek, “Bunun nedeni de şu dediğiniz gibi bir metin ortaya çıkarmak çünkü bu metin ondan sonraki yol haritasını belirleyeceği için her iki tarafta içinde önem kazanıyor bir de biz iki taraf diye görüyoruz bunu ama aslında ikiden fazla taraf var anlaşıldığı kadarıyla ve onlar arasında bir takım mesajlaşma trafiği yürüyor" diye ifade etti.

Toplumun rahatsızlığı büyüyor
Toplumun rahatsızlığının büyüdüğünü ifade eden Öztürk, “O trafikte neler konuşuluyor? Kim neye karşı çıkıyor? Ya da metnin hangi bölümünün kendisi için olmazsa olmaz bir içerik taşıdığını bilmiyoruz. Bu bir taraftan kendi mecrasında akıyormuş gibi görünse de bir taraftan da halk üzerinde bir sıkıntı yaratıyor. Çünkü halk da bu kadar açıklama yapmadan böylesine yürütülen bir şeyden rahatsız" şeklinde konuştu.

Siyasi uzlaşma ne kadar mümkün?
Siyasi uzlaşmaya dikkat çeken Öztürk, “Bunu iki taraf diyelim iki taraf da farkında onun için bir süre alacağını ciddi bir süre alacağını ve o metin üzerinde bir uzlaşmanın nasıl sağlanıp sağlanamayacağını hatta sağlanıp sağlanamayacağı da belli değil. Çünkü herkes bir başka yerden olaya kendisince açıklama getiriyor" dedi.

Çömez’in açıklamaları kafa karıştırdı
Öztürk, “İYİ Parti'nin Türkiye Büyük Millet Meclisi'ndeki grup başkan vekili Turan Çömez ki eski AKP'lidir. Aynı zamanda Erdoğan'ın bir dönem hem özel kalem müdürlüğünü hem özel doktorluğunu yapmış bir isimdir. Onun açıklamalarını okudum. Onun açıklamalarından bambaşka bir şey düşündüm. Aslında bu konuda kafa çok herkesle karışık. Bende de karışık ama şunu söylememek gerekir" dedi.

İddialı açıklamalardan kaçınılmalı
Kamuoyunda iddialı açıklamalarda kaçınılması gerektiğini söyleyen Öztürk, “Böyle çok biliyormuş gibi çıkıp bir takım iddialarda bulunmak. Bence bu sıralar için doğru değil. Çünkü bir gün sonra ya da üç gün sonra ya da bir hafta sonra o söylediklerinizin tam tersi olabilir. Ben bu süreci biraz serin kanlılıkla beklemek gerektiğini düşünüyorum. Her tarafı okumaya, izlemeye çalışıyoruz ama tabii gücümüz yetmiyor. Manipülasyon ne kadar oluyor onları da bilemediğimiz için. Bir sıcak yaz geçecek. Öyle görünüyor. Ama bu yazın sıcaklığı ne kadar yüksek olacak? Bu nereye dönüşecek? Türkiye'ye bunun yansımaları nasıl olacak? İç siyasete nasıl yansımaları olacak? Şu anda konuşmak için çok erken. Bence Türkiye'deki siyasi partiler de şu anda çok pozisyon almış gibi değiller DEM Parti dışında ve AK Parti ile MHP dışında. Pek pozisyon almış gibi değiller. Mesela Dervişoğlu'nun ve İYİ Parti'nin tamamen biz bu işin karşısındayız deyişinden öte. Ben Cumhuriyet Halk Partisi'nde de şu anda bir temkinli gidiş görüyorum. Baştan bir defa her şeyden önce barışa evet diyerek bir mantıkla gidiyor ama hep bir çekincisi var. Onun için önümüzdeki günlerde ne çıkacağını şu anda kestirmek bana göre de çok zor ve bu zorlukta da bence insanlar özellikle politikacıların ne kadar az konuşurlarsa o kadar iyi gibi geliyor bana" şeklinde konuştu.

“Ben Erdoğan’la bile empati yapıyorum, çünkü mantığını anlamak gerekiyor”
PKK’nın olası feshi üzerine yürütülen tartışmalara dair değerlendirmede bulunan gazeteci Ahmet Nesin, sürecin sanılandan çok daha karmaşık ve çok aktörlü bir yapıda ilerlediğini savundu. Nesin, özellikle medya kanallarında yaratılan “iyimser atmosferin” tehlikeli olabileceğini vurguladı.

“Bu iş 10 kişiyle toplanıp feshedilecek bir şey değil”
 Nesin, “Ben bu gibi durumlarda biliyorsun empati yapmayı seviyorum. Erdoğan'la bile empati yapıyorum. Niye böyle yaptı ben olsam diye. Hep yaparım bunu. Çok faydası oluyor. İnsanlar Erdoğan'la empati kurulurum diye bana yazıyorlar ama yani onun mantığına bürünüyorum birden, bürünmeye çalışıyorum kolay bir şey değil. Şimdi de aynı şeyi yapıyorum. İnsanlar zannediyorlar ki bu işte Karayılan, Bayık, 10-15 kişi ve onların yanındaki 40 kişi toplantı yapacaklar, hadi bir de bu yolu deneyelim diyecekler kadar basit zannediyorlar. Oysa kendi aralarında tartışırken aynı zamanda biliyorsun daha önce Barzani'nin de en önemli temsilcisini gönderdiği bir toplantı yapıldı. Taliban ekibiyle görüştü, hem DEM görüştü, hem PKK görüşüyor. PYD'yle görüşme meselesi var çünkü Suriye'de önemli bir sorun halinde şu anda Kürt sorunu. İran ne olacak? Tüm bunların hepsini masaya yatırıp öyle bir metin yazacaklar. Yani sadece ‘biz Türkiye ile barıştık, PKK'yı feshettik’ demeyle bitmiyor hiç" ifadelerini kullandı.

“İyimser hava, büyük bir tehlikenin üzerini örtebilir”
Nesin şöyle devam etti:
  “O yüzden bence ve öyle bir kendi açılarından televizyon kanallarında iyimser bir şey yaratıyorlar ki yani her şey Türkiye lehine gelişecek, PKK ve Kürtlerin istedikleri sonra belki tartışılır gibi bir hava da oluşturulmaya başlandı. Bu hava, bu sistemi yapan, getiren devletin ve iktidarın –ayrı ayrı söylüyorum, devleti ve iktidarı– işine geliyor mu yoksa devletin işine gelmiyor da iktidar, Erdoğan tarafı mı böyle bir şey yapıyor? Yani biz bir şey yapmayacağız, merak etmeyin, onları sadece bir süre affedeceğiz gibi bir şeye doğru gidiyor konuşmalar. Bu ne kadar faydalı, ne kadar zararlı bunu süreç gösterecek ama beni çok ürküten şeyler var. Yani devletin içinde bunu istemeyenlerin birdenbire 7 Haziran seçimleri dönemi öncesi ve sonrası gibi bombalar falan patlatabileceğine kadar kuşkularım var. Ve bunu pek ikiye dahası ederek yapabilirler. Çünkü Türkiye'de IŞİD'in uyuyan hücrelerinin hala mevcut bir şekilde burada olduklarını biliyoruz. Ne diyorsun bu televizyonlardaki çok iyimser yaklaşımlara? İşte korkum da o.”

Halk yanlış yönlendiriliyor, beklentiler kırılabilir
Serdar Öztürk, bazı televizyon kanallarının süreci fazla iyimser bir dille sunmasının kamuoyunu yanlış yönlendirdiğini savundu. Belirsizliklerin yoğun olduğu bir süreçte yapılan aceleci yorumların, halkın beklentileriyle oynadığını ve bilgi kirliliği yarattığını dile getirerek şöyle dedi:
"Yani bu iyimser yaklaşımlar Türkiye'de halkın beklentilerini de çok anlayamadıkları, algılayamadıkları için insanları bence eksik ve yanlış bilgiyle donatıyorlar. Çünkü belirli olmayan o kadar çok konu var ki bunlar netleştikçe dediğim gibi bir gün sonra üç gün sonra bugün söylediğinizi yalanlamak durumunda kalabilirsiniz. Bence doğru yapılmıyor. Yani o anlamda süreç doğru yönetilmiyor ama içeriden birileri bu arada bir şeyler yapar mı dediğiniz IŞİD'in uyuyan hücreleri harekete geçirilir mi?"

Ekonomi, dış politika ve iç siyaset aynı anda sıkıştı
Öztürk, gündemin sıcaklığına rağmen asıl büyük sorunun ekonomi olduğunu vurguladı. Mehmet Şimşek’in hem siyasi hem bürokratik anlamda giderek yalnızlaştığını ve yaz aylarının onun için zor geçeceğini öngördü. Dış politikada da Pakistan, Hindistan, Kıbrıs ve Suriye gibi alanlarda Türkiye’nin sorunlarla karşı karşıya olduğunu belirtirken, iç siyasetteki tutuklamaların toplumda "kumpas" algısını artırdığını ifade etti.

Öztürk şöyle devam etti:

"Türkiye'nin de kendi içinde çözmesi gereken çok ciddi sorunları var. İktidarın çok ciddi sorunları var. Bunların başında ekonomi geliyor. Yani siyaset şu anda ekonominin önüne geçmiş durumda ama Mehmet Şimşek'in hali ortada. İktidarın bir bölümü tarafından Mehmet Şimşek istenmeyen adam ilan edildi bile. Biz daha önce sizinle programlarda buna değinmiştik Mart ayından sonra Mehmet Şimşek'e verilen sürenin artık sonuna gelinebileceğini ve yaz aylarında özellikle Mehmet Şimşek'in terleyeceğini söylemiştik ve başladı bu. Yani aslına bakarsanız geçtiğimiz hafta Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde komisyona katılan Merkez Bankası Başkanı'nın açıklamalarına da bakarsanız Mehmet Şimşek'i sanki Merkez Bankası bile biraz yalnız bırakıyor gibi görünüyor. Yani bazı uygulamalardan Merkez Bankası da çok memnun değil gibi görünüyor. Daha teknik açıklamalarla ama üstü kapalı olarak Mehmet Şimşek'i eleştiriyorlar. Partinin içinden de bir takım sesler yükselmeye başladı. Şimşek için de sıcak bir yaz olacak. Öbür taraftan Türkiye hiç aklında yokken birden bire Pakistan ve Hindistan arasında kaldı ki Pakistan'dan yana tavır koyduğu için biraz önümüzdeki dönemde sıkıntıya düşebilir dış politikada. Kıbrıs önümüzde duruyor. O sorun hala çözülmedi ve büyüyerek devam ediyor. Suriye hiçbir adım atamıyor. Ama Kıbrıs'ın kendisi büyük bir sorun. Dış politika açısından, Avrupa Birliği açısından. Rusya ile Ukrayna bir türlü özellikle Trump'ın istediği de barışı sağlayamadıkları için. Ya da barış masasına oturmadıkları için Türkiye orada da sıkıntıda şimdi öyle olunca Avrupa Birliği'nin kendi içindeki zaten yaşadığı sıkıntıları da göz önüne alırsak yani Türkiye'ye birtakım sorunlarını çözmekte zorlanacağı bir döneme giriyor. Öbür taraftan Türkiye'nin kendi içinde siyasi açmazları da var. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı'nı tutukladınız sadece onu değil. Bir tomar insanı tutukladınız. O tutukladığınız insanlarla ilgili deliller her şeyden önce topluma inandırıcı gelmiyor. Gittikçe kumpas algısı büyüyor."