Prof. Dr. Küçüközmen, "Yaşanan ekonomik sorunları 2023'e transfer ediyoruz"

TAKİP ET

Ekonomist Prof. Dr. Cumhur Coşkun Küçüközmen, Türkiye'nin yaşadığı ekonomik sorunların çözüme kavuşturulamadan doğrudan 2023'e transfer edildiğini söyledi.

Sıla ARABACIOĞLU GERÇEK HABERCİ-Ekonomist Prof. Dr. Cumhur Coşkun Küçüközmen, GERÇEK HABERCİ’ye Türkiye’nin ekonomisi ve 2023’teki durumu noktasında değerlendirmelerde bulundu. Yaşanan ekonomik sorunlara dikkat çeken Prof. Dr. Küçüközmen, “Önümüzdeki sene, bu yıl yaşadığımız sorunları çözmeden doğrudan aynı sorunları belki de ağırlaşarak yaşayacağız. Yani bu sene ne yaşadıysak hepsini 2023’e de transfer ediyoruz. Kalıcı bir resesyon riski de her zaman için var. Üretim ve ihracatın kalitesi çok önemli” diye konuştu.
“Kredi ve borçla büyüyoruz”
Emtia anlamında enerji, tahıl ve gıda güvenliğinin; ekonomik anlamda ise enflasyonun açık ara en önde giden problem olduğuna dikkat çeken Küçüközmen, “bunların dışındaki her türlü ekonomik ve finansal sorun bir şekilde enflasyon ile ilintili. Bugün hem ABD’de hem de Avrupa Birliği’ndeki enflasyon kaygı verici nitelikte. Bu konuda da Amerika’daki ekonomistler de ikiye ayrıldı. Bir taraf FED’in ne yaptığını bildiğini arkasında birçok ekonomist olduğunu söylüyor bir kısım insanlar da ne yaptığını bilmediğini, yapması gereken şeyleri zamanında yapmadığını söylüyor. Bu ikinci görüş Avrupa Birliği için daha da geçerli. Zira AB bekledi, bekledi, bekledi sonra eksilerden sıfıra sonra sıfırdan birkaç puan yukarıya çıkardı. Avrupa’da henüz gerekli ivmeyi sağlayamadı çünkü Rusya-Ukrayna gerilimi kaynaklı enerji krizine denk geldi” dedi.
Küçüközmen, büyüme öngörüleri 2023 için hiçbir ülkede pozitif olmadığının altını çizerek, “Türkiye’nin belli bir büyüme trendi var, büyümeye odaklandığımız için; pozitif ama biraz sıkıntılı. Enflasyon öngörülerine baktığımız zaman Rusya, Arjantin ve Türkiye başı çekiyor; ama Türkiye bu konuda küresel anlamda başı çekiyor. Jeopolitik açıdan baktığımızda ise küresel anlamda Rusya-Ukrayna merkezli büyük sıkıntılar var. Bu durumda da hem siyasiler hem Merkez Bankaları nasıl bir politika izleyecek? Bu konuda da net bir şey yok. Ekonomik politikada belirsizliklerin rutin bir şekilde sürdüğü bir dönem yaşıyoruz. Piyasanın kredi talebi ve kredi genişlemesi vardı ama kısa süre önce bu ivme tersine döndü. Büyümenin finansmanı diye bir konu var, biz kredi ve borçla büyüyoruz. Bu koşullar altında böyle bir stratejinin ne kadar sürdürülebilir olduğu konusu sıkıntılı” ifadelerini kullandı.
“Türkiye şu anda hem dış açık hem de bütçe açığı yaşıyor”
Fiyat oynamalarını kontrol etmenin çok zor olduğunu vurgulayan Küçüközmen, “İnsanlar hayati olan emtia malları talep ediyor. Belirsizlik altında yapılabilecek çok fazla bir şey de yok. Gıda fiyatlarında problemler var. Ürün maliyetini karşılayamadığı için çiftçiler süt veren inekleri kesime gönderiyor. Bunun piyasada bir karşılığı olacak. Nasıl bir karşılık? Süt, yoğurt, peynir fiyatları artacak. Elbette fiyat artışında bir süre tahammül edebiliriz denilse bile bir süre sonra bu malların arzında da sıkıntı yaşanırsa o zaman ciddi bir sorun olur.  İhracatımız ve ithalatımız artmış; ama kurlardan kaynaklanan aleyhimize bir durum da söz konusu. Biz düşük teknolojide ihracat yapıyoruz, orta ve yüksek teknoloji ihracatına geçmediğimiz zaman bizim ihraç ettiğimiz ürünlerin değerli çok düşük olacak. Türkiye şu anda hem dış açık hem de bütçe açığı yaşıyor” açıklamasını yaptı.
“Kıskaca alınmış bir ekonomiyi düzeltmeye çalışıyoruz”
Küçüközmen, Dünya Bankası’nın güncellenecek olan tahminlerinin çok önemli olduğunun altını çizdi ve şunları ekledi:
“Aralık’ın ikinci yarısını görmeliyiz. Türkiye’de gündemde olan parametreler enflasyon, kurlar ve faiz ile TCMB rezervleri. Rezerv olması elbette çok önemli yoksa kura müdahale edilemez. Cari açıkta kaygı verici miktarlara ulaşıldı, burada yani açığın kapatılmasında “net hata ve noksan kalemi” üzerinden kaynağı belirsiz birtakım nakit girişleri olduğuna ima eden bir durum var. Bu durum da spekülâsyona açık. Bankacılık sistemi şu anda sağlıklı görünüyor; ama benim kanaatime göre Merkez Bankası bir oyuncu olarak sahada. Denetleme, kontrol etme, düzenleme ve son borç başvuru merkezi olmak durumunda iken aktif olarak adeta bir oyuncu durumunda. Bazen günübirlik politikalar uyguluyor. Bu durum bankaların çok hızlı manevra yapmasında neden oluyor bu da ister istemez enflasyona ve belirsizliğe hatta kredi daralmasına yansıyor. Bu dengesizlik neticede ekonomiye de yansıyor ve kıskaca alınmış, kısıtlar altında var olmaya çalışan bir ekonomiyi düzeltmeye, yönetmeye çalışıyoruz. İnsanların giderleri tahmin etmeyeceği kadar artmış durumda. Örneğin sadece kiralar en iyimser haliyle son bir yılda iki katına çıktı. Isınmada kullanılan her şey, su elektrik gibi giderler çok fazla arttı.”
“İktisadi yönetim her zamankinden daha önemli hale geldi”
Son olarak Küçüközmen, küresel koşullar değişiyor ve belirsizliğini sürdüğüne dikkat çekerek, “Enflasyon ve resesyon giderek daha da belirginleşiyor. Gelişmeleri yakından takip etmek ve zaman geçirmeden önleyici, koruyucu, rahatlatıcı tedbirler almak şart. Öngörüsü yüksek olan bir siyasi ve iktisadi yönetim her zamankinden daha önemli hale geldi. İdrak etmemiz gereken şey gelişmeleri izlemenin seyretmek olmadığıdır” dedi.

 

Cumhur Coşkun Küçüközmen ekonomik sorunlar ekonomist gerçek haberci sıla arabacıoğlu özel haber