Rektör yıkılacağını söyledi, tepki üzerine tepki yağdı

TAKİP ET

Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi'nin tüm borçları silindi. Erdoğan'a teşekkürlerini ileten Prof. Dr. Budak, 1 milyar 395 milyon 840 bin 625 TL gönderildiğini söylerken, 'Hastanemizin mevcut binasının yıkılıp sıfırdan inşası için proje ve etüt ihalelerimizi tamamladık' dedi. Budak'ın açıklamalarına İzmir Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. Süleyman Kaynak ve Sağlık Emekçileri Sendikası İzmir Eş başkanı Erkan Batmaz tepki gösterdi.

Batuhan KAYA-GERÇEK HABERCİ- Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan geçtiğimiz günlerde Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi'nin sağlık hizmetleri sonucu oluşan borçlarının tamamının kapanması talimatı vermişti. Tıp Fakültesine ait tüm borçların devlet tarafından kapanmasının ardından açıklama yapan Prof.Dr.Budak, "Şu an A plus bir hastaneyiz. Hastanemizin mevcut binasının yıkılıp sıfırdan tekrar inşası için proje ve etüt ihalelerimizi tamamladık. Bu yatırım için de Sayın Cumhurbaşkanımızın talimatlarını bekliyoruz" dedi. Açıklamaya ilk tepkiler İzmir Tabip Odası ve Sağlık Emekçileri Sendikası’ndan geldi.

“Şeffaflıktan uzak politikalar izlendi”
SES İzmir eş başkanı Erkan Batmaz, geçmiş dönemde özelleştirilen yemekhane konusunda da şeffaflıktan uzak politikalar izlendiğini belirtirken, sendika yetkililerine süreç hakkında bilgi verilmemesini şu sözlerle açıkladı;
“İş yerinde çalışanların haklarını koruyan ve hastanenin atar damarlarını tutan bir sendikanın yetkililerine bilgi verilmesi tabii ki de tercihimiz ancak maalesef bize bilgi verilmedi. Yemekhanemiz 1 yıl önce özelleştirildi ve o dönemde de şeffaflıktan uzak politikalar izlendi. Biz bunu kabul etmiyoruz, bizlerden görüş alınması gerektiğini ve sürecin bizlerle paylaşılması gerektiğini düşünüyoruz.”

“Haberimiz yok, tamamen yıkılma söz konusu olamaz”
Batmaz, hastane için geliştirilen projeden ve projenin etüt ve ihale süreçlerinin tamamlandığından haberi olmadığını belirterek sözlerini şöyle sürdürdü:
“Öncelikle bundan hiç haberimiz olmadığını söyleyeyim, hastanenin borcunun sıfırlandığını biliyoruz ancak şöyle ifade edeyim Ege Üniversitesi Hastanesinin tamamının kapatılması imkânsız. Tamamı kapatılamaz ancak bölüm bölüm kapatılıp inşa sürecine başlanabilir ve bu hali hazırda yapılıyor. Merkez ameliyathanemiz, sayıştay raporlarına da yansıdığı üzerine yenileniyor ancak inşaat bitmiyor, o ameliyathanenin açılışı kısa vadede yenilenmenin ilk ayağı olarak. Bu durumda ana binanın tamamen yıkılması söz konusu değil, içeriden restorasyon yapılıyor. Örnek veriyorum gastroentoloji binamızın tadilatı başladı ancak kapatılarak değil kapasitesi azaltılarak ve bu bölüm çalışanları da diğer yoğun bölümlere destek personeli olarak aktarıldı. Bir süredir acil servisimiz tadilatta, yatak sayısı yüzde 70 civarında düştü ve o tadilat da halen devam ediyor. Dolayısıyla sorunuz cevabı şu, ben aktif olarak Ege Üniversitesinde çalışıyorum, parça parça tadilatlar devam ediyor ve tadilat yapılan departmanlarda çalışan personeller diğer bölümlere aktarılıyor. Dediğim gibi tamamen yıkılması söz konusu değildir diye tahmin ediyorum.”

“Üniversite hastanesi bir değerdir”
Ege Üniversitesi hastanesinin köklü geçmişine ve 3. basamak bir hastane atıfta bulunarak hastaneyi bir değer olarak tanımlayan Batmaz, hastane yıkılırsa bu hastane personelinin Şehir hastanesine geçme şansının çok düşük olduğu şöyle ifade etti;
“Ege Üniversitesi Hastanesinin yıkılacağına dair sürekli bir söylenti dolaşır, geçmişte de bunları duyduk. Bu noktada Ege Üniversitesi Hastanesi yıkılırsa, bu hastanenin şehir hastanesine geçme şansını çok çok düşük buluyorum. Buranın bambaşka bir yönetimi var, ilk olarak burası özerk bir kurum. Böyle bir şey olmasını asla kabul etmeyiz. Üniversite hastanesi bir değerdir, 1955’ten beri hem bilim yuvası hem de 3. basamak bir hastane olması itibariyle kapatılmasına asla izin vermeyiz. Şehir hastanesinin şubatta açılamayacağını biz görebiliyoruz. Belki parça parça açabilirler ancak biz şehir hastanelerine de itiraz ediyoruz. Kamu özel ortaklığıyla yapılan ve geleceğimizi ipotek altına alan bir proje, sağlığın özelleşmesi çalışan için güvencesizliğin mutlaka olacağını da biliyoruz. Şehir hastanesi diyorlar ancak biz şehir dışı hastanesi diyoruz. Bu hastanelere ulaşım çok zor, altyapı olmadan bu hastanelerin açılması demek bu hastanelerin İzmir’in dokusuna, kültürüne ve sağlık hizmetlerine zarar vereceğini düşünüyoruz.’’

“Bayraklı Şehir hastanesine iş gücü mü devşirilecek?”
Ege Üniversitesi hastanesinin yıkılıp baştan yapılması için ortaya atılan projenin gerekçelendirilmesi gerektiğini söyleyen İzmir Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. Süleyman Kaynak, bu projenin ihtiyaç duyulmayan bir proje olduğunu ve bu projenin Bayraklı Şehir hastanesine iş gücü yaratmak için üretilen bir proje olup olmadığının sorgulanması gerektiğini vurgulayarak şöyle dedi:
“Öncelikle böyle bir projenin hangi ihtiyaçtan doğduğunu anlamamız gerekiyor. İhtiyaçtan kastım şudur, böyle büyük bir sağlık kompleksini yıkacağım dediğiniz zaman bunun ancak 2 gerekçesi olabilir, 1. gerekçe depreme karşı dayanıksızlıktır, eğer böyle bir durum varsa binaların ya güçlendirilmesi ya da yıkılması gerekir. Son büyük İzmir depreminin üzerinden 1,5 yıl geçti, eğer o dönemde binanın dayanaklılığına dair bir sorun söz konusuysa bu binanın boşaltılıp yıkılması gerekirdi, eğer boşaltılmadıysa bu binaların depreme dayanıksızlığı söz konusu değil dolayısıyla bu projeyi depremle ilişkilendirmek mümkün görünmüyor. İkinci olasılık ise binanın daha modernleştirilmesidir. Bu konuda da bu binanın açılış tarihi 1972 sanıyorum, 50 yılını henüz doldurmuş bir kamu binasının yenilenme ihtiyacı nereden doğar sorusunu sormak gerek. Bu proje ancak bu nedenlerle gerekçelendirilebilir. Bu noktada muhtemelen Bayraklı şehir hastanesi açılacak, şubat ya da mart ayı gibi açılışa ilişkin bir planlama olduğunu duyuyoruz. Bayraklı hastanesinin tam kapasite ve verimli çalıştırılabilmesi pek çok değişkene bağlı, bu koşulların başında hekim ve hemşire gibi, sağlık personelinin ana iki unsurunun yeteri kadar sağlanabilmesi gerek. Ortalama 2060 yataklı bir hastanenin sağlık bakanlığı olağan mevzuatına uygun standartlarda çalıştırılabilmesi için yaklaşık olarak 2500 hekim 3500 hemşireye ihtiyaç var. Sağlık bakanlığının hazırda böyle bir gücü var mı, bilmiyoruz. Elbette ki Türkiye’nin iş gücü potansiyeli belki bunu karşılayacak niteliktedir ancak sıfırdan böyle bir kadronun oluşturularak böyle büyük bir hastanenin çalıştırılması da oldukça uzun zaman alabilir. Bunun için öyle anlaşılıyor ki Bayraklı Şehir Hastanesinin kısa vadede daha etkin çalışmasını sağlamak için gerek Sağlık Bakanlığına bağlı hastanelerden gerek Sağlık Bilimleri Üniversitesinden, belki de YÖK’e bağlı üniversitelerden bir miktar iş gücü de devşirilmesi de düşünülüyor olabilir, bu tamamen bir tahmin, spekülatif düşünce. Dolayısıyla Ege Üniversitesinin binasıyla ilgili böyle bir proje söz konusuysa gerek hizmet gerek hizmeti verenler açısından Bayraklı Şehir Hastanesine iş gücü temini yaratılmaya çalışılıyor mu diye kendimize soruyoruz. Bir duyum vs. almadım bu sadece bir tahmin. Dolayısıyla bu proje hangi ihtiyaçtan kaynaklanıyor bilmiyoruz ve yapıldığı takdirde bu hastanenin topluma verdiği hizmeti diğer hastaneler karşılayacak ancak muhtemelen Bayraklı Şehir Hastanesi kullanılabilir.”

“Türkiye’nin en önemli üniversite kurumlarından birini kaybedebiliriz”
Projenin başından sonuna kadar çok iyi planlaması gerektiği söyleyen Kaynak, aksi takdirde Türkiye’nin en iyi üniversite kurumlarından birinin kaybedilebileceğini sözlerine ekledi. Kaynak, Türkiye’deki tıp eğitimin kalitesizleştiğine dikkat çekerken, projenin üniversite için olası etkilerini şöyle değerlendirdi:
“Öncelikle şunu söyleyeyim, tıp fakülteleri konusu Türkiye’deki önemli problemlerden bir tanesidir. Türkiye’de 128 adet tıp fakültesi var ve yaklaşık olarak 74’ü sanırım özel üniversite, diğerleri de kamu kurumları. Kamu ve özel tıp fakültelerinde 200’ün üzerinde program uygulanıyor ve yıllık 18 bine yakın kontenjan açılıyor. Her ile bir tıp fakültesi sloganıyla her yere tıp fakültesi açıldı. Tıp fakültesi sayısı itibariyle Hindistan, Çin, Brezilya ve ABD’nin ardından 5. Sıradayız. Bizim önümüzdeki ülkelerin nüfusları ile Türkiye nüfusu kıyaslandığında en düşük nüfus Brezilya diyelim aramızda 4 katlık bir nüfus farkı var ancak tıp fakülteleri sayımız neredeyse aynı. Bu şu anlama geliyor, Türkiye’de tıp eğitimi çok uzun yıllardır, plansız programsız açılmış tıp fakülteleriyle çok büyük ve ağır bir darbe aldı. Ne öğretim üyesi ne donanım ne eğitim olanakları ne de eğitime destek verecek şekilde araştırma geliştirme imkanlarının olmadığı çok sayıda tabela tıp fakültesi açıldı. Buralarda yetiştirilmeye çalışılan tıp fakültesi öğrencileri olması gerekenden daha az nitelikle mezun oluyor. Bu konuda ölçü uluslararası standartlardır, tıp fakültesi öyle çok kolay açılan bir fakülte değildir. En başta çok yüksek donanımlı bir hastane ve bu hastaneyi tam verimle çalıştıracak deneyimli ve çok iyi öğretim üyelerine ihtiyaç vardır. Bunlar sağlanmadan tıp fakültesi açtığınızda, bu orada yetişen hekimlerin niteliklerinin yeterli olmamasına yol açacaktır. Bu noktada Ege Üniversitesinin yıkımına geldiğimizde, böyle çok büyük ve köklü üniversite hastanesi yıkılıp yerine yeni bir şey yapılacaksa, bunun alacağı zaman içerisinde gerek öğretim elemanları gerek donanım gerek altyapı gerek eğitim araştırma-geliştirme çalışmaları aksayacak ve kalitesini yitirecektir. Tıp fakültesi binası tamamen ortadan kaldırılacaksa, bu nasıl olur bilmiyorum. Elbette öğrenciler İzmir’deki ve yakındaki diğer fakültelere dağıtılacaktır, bu daha önce de yapılmış ve uygulanmıştır. Bu noktada böyle bir şey yapılacaksa her yönüyle çok iyi planlanması lazım, aksi taktirde Türkiye’nin en önemli Üniversite kurumlarından bir tanesini kaybedebiliriz. O nedenle bu projenin çok iyi planlanması lazım.’’

Tıp Fakültesi Ege Üniversitesi