Sayılkan'dan iktidara ilaç uyarısı: "Abuk yöntemden vazgeçilmezse, ilaç sorunu yıllarca devam eder"

TAKİP ET

İzmir Eczacılar Odası Başkanı Tuncay Sayılkan, iktidarın ilaç politikalarını eleştirerek 'Senede 1 defa zam gibi abuk bir yöntemden vazgeçilmezse bu sorun yıllarca devam eder' dedi.

Batuhan KAYA -GERÇEK HABERCİ- Aylardır çeşitli ilaçların piyasada bulunamamasından sonra İlaç Fiyat Kararnamesi’ne göre Euro kurunun 10,76 liraya çekilmesi ilaç problemini çözmedi. 

GERÇEK HABERCİ ’ye konuşan İzmir Eczacılar Odası Başkanı Tuncay Sayılkan sorunun zam ya da zam oranı olmadığını, sorunun sistem olduğunu ifade ederken İlaç Fiyat Kararnamesini eleştirerek duruma dair değerlendirmelerde bulundu. 

Sayılkan “Buradaki sorun zam değildir, sorun ilaç fiyatlarını belirleyen sistemdir, dolayısıyla sistemde bir hata var. Sistemin kendisine bir çözüm bulmadan bu sorunları çözmek imkânsız, anlatıyoruz dinlemiyorlar. Türkiye’de ilaç fiyatlarını belirleyen bir kararname var, ismi İlaç Fiyat Kararnamesi. Bu kararname son 5 yıla kadar bir sorun yaratmadı çünkü enflasyon düşük gidiyordu. Enflasyon yükseldiğinde şöyle bir sıkıntı çıkıyor ortaya, kararnameye göre ilaçlara gelecek zam bir önceki yılın euro kurunun yüzde 60’ı kadar olabiliyor. Şimdi, önceki yılların yüzde 60’larını ala ala geldiğimizde ve bu yıl tam 3 kez zam yapılmasına rağmen euro kuru hala 10 lira 76 kuruş, isterseniz 2 zam daha yapın yine olmayacak. Bu noktada ilaç gibi insan sağlığı için olmazsa olmaz bir ürünün çoğunluğu ithal, bu kadar ağırlıklı olarak dışa bağımlı olduğunuz bir üründe işte ben bir euro kuru belirlerim, ilaç fiyatlarını baskılar masrafları düşürür tasarruf yaparım mantığında ilerlerseniz bu iş olmaz. Hiçbir firma euro kurunun 20 lirayı geçtiği yerde 10 liraya ilaç getirmez ve bu işin sonu ilaç yokluğuna gider” dedi.

“Abuk yöntemden vazgeçmek gerekiyor”
İlaç fiyatlarının belirlenmesinde daha adil bir sisteme geçilmesi gerektiğini söyleyen Sayılkan, sorunun çözümü için doğru adımlar atılması gerektiğini ve bu adımlar atılmazsa ilaç sorununun daha yıllarca devam edeceğini şöyle ifade etti “Türkiye’deki ilaçların yüzde 50’si ithal kalan yüzde 50’si de yabancılara satıldı. Türkiye’deki firmaların da üretim süreçlerinde kullandığı en basitinden hammadde gibi ürünlerin çoğu ithal, dolayısıyla euro kuru ile çalışan bu sistemden ve senede 1 defa zam gibi abuk bir yöntemden vazgeçilmezse bu sorun yıllarca devam eder. Çözüm ne derseniz, başka yönteme geçip, gerçek ve doğru maliyet hesabının ve senede en az 3 kez ufak ufak fiyat ayarlamalarının yapıldığı bir sistem. Bugünkü sistemde 1 yıl bekleyip zam yapılıyor ve bu bekleme süreci sektördeki herkesi çok büyük sıkıntıya sokup ve sorunlara yol açıyor.”

“İlaç ihracatını kontrol altında tutmak gerekiyor”
Enflasyon ve dövizdeki artış sebebiyle Türkiye’de ilacın ucuz kaldığını ve bunun ihracatı arttırdığını belirten Sayılkan, ilaç yokluğunun bir diğer sebebin de bu olduğunu öne sürdü. Sayılkan “İlaç üretiminde çok bir sıkıntı yok ancak ilaçlar euro kurunun düşük tutulması sebebiyle ucuz kalınca, müthiş bir ilaç ihracatı başladı. Özellikle Türki Cumhuriyetlere çok ciddi bir ilaç ihracatı olmaya başladı ve bu ticaret iç piyasadaki yokluğu kökleyen 2. bir faktör oldu. Burada tabi ilaç ihracatını kontrol altında tutabilmek lazım, pandemi döneminde de maske konusunda bunu yaşamış ve Türkiye’deki birçok firma Çin’e maske satmaya başladığında karaborsadan maske toplamak zorunda kalmıştık. Tabii bu çözümsüz bir durum değil, sayın bakanın bu konuda aldığı önlemler arasında geçici ihracat yasağı da var bilindiği üzere” dedi.
 
“Sağlık sektörü tasarruf yapılacak sektör değildir”
İlaç sorunu çözülmediği takdirde işlerin kepenk kapatma noktasına gidebileceğini ifade eden Sayılkan, diyalog ya da eylem planlarıyla bu sorunun çözülebileceğini şöyle açıkladı:
“Kepenk kapatma bu işin son noktasıdır, biz hala bazı şeylerin yapılabileceğine inanıyoruz. Diyalog ya da eylem planlarıyla bu çözümün hız kazanacağını düşünüyoruz ancak çözüm gerçekleşmezse, biz hem halk sağlığı hem kendimiz için ne gerekiyorsa yapacağız. Buna kepenk kapatma da dahil. Kepenk kapatma tabii ki de bu işin son noktasıdır ve aynı zamanda artık yapabilecek bir şeyimiz yok demektir.
Son olarak, sağlık sektörü iktidarın tasarruf yapabileceği bir sektör değil. Bu sektörün varlığı ve çalışır durumda olması insan sağlığı için şarttır ve devletin bu sektöre daha çok katkı sağlaması gerekir. Umuyorum yakın tarihte tüm bu sorunlar çözülür.”

Tuncay Sayılkan ilaç politikaları ilaç sorunu