Serdar Öztürk'ten Erdoğan'a Halisünasyon Göndermesi

TAKİP ET

Gazeteci- yazar Serdar Öztürk "Halisünasyon" başlıklı köşe yazısında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'nın çözüm süreci, Suriye ile ilişkiler ve mülteci sorunu hakkındaki açıklamalarına yer vererek göndermelerde bulundu.

Gazeteci- yazar Serdar Öztürk "Halisünasyon" başlıklı köşe yazısında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'nın çözüm süreci, Suriye ile ilişkiler ve mülteci sorunu hakkındaki açıklamalarına yer vererek göndermelerde bulundu.

Halisünasyon teriminin açıklamasının ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın söylemleriyle devam eden yazısında Öztürk "İşte Türkiye’de yaşayan 80 milyonun yıllardır gördüğü, görmeye alıştırıldığı, çoğu zaman abartıldığı hallerdir bunlar" ifadelerine yer verdi.

Serdar Öztürk'ün Yazısı:

Herhangi bir şekilde duyu organına sinyal gönderen bir etken olmadığı halde, öyle yaşanmış gibi anlık inanma haline halüsinasyon ya da varsanı adı verilmektedir.

Halüsinasyon bir çeşit ruh hastalığı olmakla beraber, günümüzde birçok normal sayılan insanda görülmektedir.

Doktorlara göre, beş duyu organımızın tamamı ile halüsinasyon gerçekleşebilir.

Bu duyu organlarının sıralaması ise, görme, duyma, koklama, tatma ve dokunmadır.

Halüsinasyon gören kişiler, hasta olduklarının farkına varmaksızın, duydukları, gördükleri, hissettikleri, kokusunu aldıkları durumlara gerçekmiş gibi nanırlar.

Bir takım insanlar ise, göz bozukluklarının verdiği sebepler ile halüsinasyon esnasında parlayan ışık görmektedirler…

Ancak bu durum halüsinasyon yani varsanı olarak kabul görmez.

Bu hastalar parlayan bu ışığın sebeplerini bilememektedir…

***

Aşağıdaki tümceleri ara vermeden okuyunuz…

“İlla her soruna bir ad koymak da gerekmez. Çünkü sorunlar hepimizindir. Ama illa ad koyalım diyorsanız, Kürt sorunu bu milletin bir parçasının değil, hepsinin sorudur. Benim de sorunumdur…”

***

“Çözüm süreci içinde valilerimize bazı bizim tavsiyelerimiz olmuştu. Böyle bazı ufak tefek konularda sıkıştırmayın, üzerlerine gitmeyin vesaire diye. Güvenlik güçlerimizi de valilerimiz doğrusu o noktada biraz baskıya aldılar diyebilirim. Niye? Yani devletin bu noktada ciddi bir baskısı yok, dolayısıyla bu bölgede de özellikle benim Kürt vatandaşlarım ‘Bize işte devletin baskısı var, şunu var’ demesin diye elinden o kozu alalım istediler…”

***

“Ben çözüm süreci kaldırılmıştır demedim. Şu aşamada buzdolabına konulmuştur dedim. İşler yolunda giderse, süreç yeniden gündeme gelir. Terör örgütünü arkasına alan siyasi parti, çözüm sürecine uymadı. Meydanlarda sokağa dökülün çağrısı yaptı…”

***

“Türkiye’nin bu gelişmelere suskun olarak kalması, yaşananlara sabretmesi mümkün değildir. Rusya, Türkiye gibi bir dostunu kaybederse çok şey kaybedecektir…”

***

“Devlet terörü estiren zalim Esed’in hükümdarlığına son vermek için biz oraya girdik, başka bir şey için değil. Harekatımız başarı ile devam etmektedir. Suriye’de estirilen devlet terörü sona erdirilinceye kadar da ilerlemeye devam edeceğiz…”

***

“İsrail’e daha çok tepkiler olacaktır. Benim özellikle söylediğim savunma sanayine yönelik bu konuda atılan adımlar. Aramızdaki bu sıkıntılar sebebiyle insansız hava araçlarımızı hala bakımını yapıp geri göndermemişlerdir. Bunlar ahlaki midir? Şunu da söyleyeyim, bunun bedeli 15 milyon dolar olurmuş, 150 milyon dolar olurmuş, Türkiye olarak biz buna da değer vermeyiz, yeri geldiği zaman. Bizim için önemli olan kendi onurumuzu, gururumuzu kimseye çiğnetmemektir. Bunun bedeli yoktur…”

***

“Ortada herhangi bir suç söz konusu değil, ne bileyim insan öldürmek böyle bir şey olmadığı halde Mursi ve arkadaşlarına karşı alınan bu kararların hepsi tamamıyla masa üstüdür ve suflörü olan kararlardır. Bu kararları bizler tasvip etmiyoruz. Çünkü zulme rıza zulümdür. Mısır’daki insanların hepsi bizim kardeşlerimiz ve bu kardeşlerimize karşı takınılan bu tavrı bizim bir defa takdir etmemiz bir Müslüman olarak, bir insan olarak, demokrasiye inanmış insanlar olarak bizi bir defa çok çok zor durumda bırakır diye düşünüyorum…”

***

“Kapıkule’ye 50 bin mülteci dayanırsa diye feryat ettiniz. Bana bak, eğer daha ileri giderseniz bu sınır kapıları da açılır bunu da bilesiniz. Öyle kuru sıkı tehditlerden ne ben anlarım ne bu millet anlar, bunu da bilesiniz…”

***

Bir ışık belirdi mi gözlerinizin önünde?

Ya da beş duyunuzun herhangi birinde yaşanmış gibi bir his oluştu mu?

Güzel…

İşte Türkiye’de yaşayan 80 milyonun yıllardır gördüğü, görmeye alıştırıldığı, çoğu zaman abartıldığı hallerdir bunlar.

Ulusal halüsinasyondur…

Topluca doktora görünmenin zamanıdır yani.

Hazır şehir hastanelerimiz de çoğalırken.

Fırsatı kaçırmayalım. Hayırlı bir iş yapalım derim…