Sinan Ateş davasında Ülkü Ocakları yöneticileri mahkemeye çıktı: Neredeyse tüm sorulara "Hatırlamıyorum" yanıtı verdiler
Savunmasını yapan ilk isim olan Ülkü Ocakları Genel Başkan Yardımcısı Burak Kılıç, Sinan Ateş'in oturduğu sitenin fotoğrafını Tolgahan Demirbaş'a niye gönderdiğini hatırlamadığını ama bunu Demirbaş'ın talep etmediğini söyledi.
Eski Ülkü Ocakları Başkanı Sinan Ateş'in Ankara'da öldürülmesiyle ilgili aralarında Ülkü Ocakları yöneticilerinin de yer aldığı 8 sanık, bugün mahkemeye çıktı. Ülkü Ocakları Genel Başkan Yardımcısı Burak Kılıç ile Ankara İl Başkan Yardımcısı Suat Yılmazzobu, duruşmada sorulan neredeyse tüm sorulara "Hatırlamıyorum" yanıtını verdi. Duruşmaya katılmama kararı alan Sinan Ateş'in eşi Ayşe Ateş, "İki yavrum da 'Anne sana bir şey olmayacak değil mi?' diyerek ağlamayı bırakana dek, adalete güvenmeyi reddediyorum" dedi.
30 Aralık 2022'de Ankara'da uğradığı silahlı suikastla öldürülen eski Ülkü Ocakları Başkanı Sinan Ateş'e ilişkin bazı bilgileri öldürülmeden önce temin etmek, cinayetin ardından da olaya karışanların gizlenmesine yardımcı olmakla suçlanan Ülkü Ocakları Genel Başkan Yardımcısı Burak Kılıç, Ankara İl Başkanı Yardımcısı Suat Yılmazzobu, eski Çubuk Ülkü Ocakları Başkanı Gürsel Horat ve bir polisin de arasında bulunduğu 8 kişi hakkında açılan davanın ilk celsesi bugün görülüyor. Ankara 34. Asliye Ceza Mahkemesindeki duruşma, saat 09.15'te başladı.
Gazeteci Müyesser Yıldız'ın aktardığına göre; duruşmaya sanıklardan sadece Ülkü Ocakları Genel Başkan Yardımcısı Burak Kılıç, Ankara İl Başkan Yardımcısı Suat Yılmazzobu ve ihraç komiser Talha Atalay katıldı.
Savunmasını yapan ilk isim olan Ülkü Ocakları Genel Başkan Yardımcısı Burak Kılıç, Sinan Ateş'in oturduğu sitenin fotoğrafını Tolgahan Demirbaş'a niye gönderdiğini hatırlamadığını ama bunu Demirbaş'ın talep etmediğini söyledi.
Kılıç, o sitenin maktule ait olduğunu savcıdan öğrendiğini, burasının herkesin oturduğu kalabalık bir site olduğunu öne sürdükten sonra bu fotoğrafı pankart asılacağı düşüncesiyle göndermiş olabileceğini anlatınca, hakim ve savcı bunların çelişki olup olmadığını sordu. Kılıç, çok zaman geçtiğini, hatırlamadığını, o günkü şartlarda akıl yürüttüğünü bildirdi.
Ateş Ailesinin avukatı Şeyda Şahin, Burak Kılıç'ın bu davada değil ana davada yargılanması gereken bir isim olduğunu söyledi. Şahin, Tolgahan Demirbaş'la yazışmalarında geçen "SA"'dan ne anladığını sordu. Burak Kılıç, "Ben 'SA'dan Nisan 2022'de başka şey anlamış olabilirım. Maktul henüz maktul değil. Bu dosyayla ilgisi olmadığından cevap vermeye gerek görmüyorum" dedi.
Sinan Ateş'in eşi Ayse Ateş'le ilgili bilgileri göndermekle suçlanan Ülkü Ocakları Ankara İl Başkan Yardımcısı Suat Yılmazzobu, Demirbaş'a mesaj çektiğini de içeriklerini de hatırlamadığını anlattı. Hakim, savcılık ifadesinde "kafasına sıkacağım" dediği kişinin Muhammed olduğunu söylediğini hatırlatıp, Muhammed'in soyadını sordu. Yılmazzobu, yine hatırlamadığı karşılığını verince hakim, "Kafasına sıkılacak, ama hatırlamıyorsun" dedi.
Sinan Ateş'in annesi Saniye Ateş, sanıkların hepsinin Olcay Kılavuz'un tayfası olduğunu belirtip, "Siz oğlumu katletmek için ayrı, yalan söylemek için ayrı para mı aldınız?" diye tepki gösterdi. Selma Ateş de Ülkü Ocakları'nın "suç örgütü" olduğunu iddia edince, sanık avukatları tepki gösterdi. MHP'li Ulvi Izzet Yönter, Semih Yalçın, Olcay Kılavuz ve Ahmet Yiğit Yıldırım'ı suçlayan Selma Ateş, "Bizler sizin gibi cani değiliz, insanız" dedi. Selma Ateş, bu isimlere Ömer Şanlı'yı da eklerken, başlarına bir şey gelirse onlardan hesap sorulmasını istedi.
Savcı, sanıkların adli kontrol hükümlerinin devamı ve Tolgahan Demirbaş'ın tanık olarak dinlenmesi yönünde mütalaa verdi. Verilen aradan sonra kararları açıklayan hakim, Ateş Ailesi'nin davaya katılım talebinin kabulüyle, sanıkların adli kontrol tedbirlerinin devamını kararlaştırdı. Tolgahan Demirbaş'ın tanık olarak dinlenmesi, diğer dosyayla birleştirme kararından sonra değerlendirilecek.
Duruşma 1 Temmuz'a ertelendi.
Talep edilen cezalar
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede, Burak Kılıç, Suat Yılmazzobu ve Gürsel Horat'ın “kişisel verileri, hukuka aykırı olarak ele geçirmek veya yaymak” suçundan 2'şer yıldan 4'er yıla kadar hapsi istendi.
Trafik Şube’de görevli komiser Talha Atalay hakkında ise aynı suçu “kamu görevlisi" olarak işlediği gerekçesiyle 3 yıldan 6 yıla; cinayetin ardından "suçluyu kayırma" suçunu işledikleri ifade edilen sanıklar Fatih Küçükertutan, Gökhan Türkmen, Recep Küçükerturan ve Yunus Hasar'ın ise 6'şar aydan 5'er yıla kadar hapisle cezalandırılmaları talep edildi.
Ayşe Ateş: Adalete güvenmeyi reddediyorum
Sinan Ateş'in eşi Ayşe Ateş, duruşmaya katılmayacağını açıkladı. Sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, "Bugün tam bu saatte başlayan duruşmaya katılmayı, arkası sağlam şüphelilerin karşımda alaycı sırıtışını bir kez daha izlemeyi, iki yavrum da 'Anne sana bir şey olmayacak değil mi?' diyerek ağlamayı bırakana dek de adalete güvenmeyi reddediyorum" ifadelerini kullandı.
Ayşe Ateş, X hesabından yaptığı açıklamada şunları kaydetti:
"İNANMAYI, KATILMAYI, İZLEMEYİ, GÜVENMEYİ REDDEDİYORUM!
Sinan’ın uçuş bilgilerini temin eden Gürsel Horat’ın,
"Ekibi kurduk, kafasına sıkacaklar" diyen Suat Yılmazzobu’nun,
Cinayete karışan Tolgahan Demirbaş’a bilgi notu gönderen komiser Talha Atalay’ın,
Yaşadığımız evin fotoğraflarını çeken Burak Kılıç’ın,
Kiralık katilin, makam aracıyla kaçırıldığı kesinleşmesine rağmen ifade dahi vermeden takipsizlik alan Ahmet Yiğit Yıldırım’ın,
İsimleri yazmakla tükenmeyecek şekilde uzayan ve alçakça bir yöntemle işlenen bu cinayette dahli olduğu tespit edilen herkesin karıştığı suç nispetinde kovuşturulmadığı,
İki yıldır iki şüphelinin telefon kilidinin açılamadığı,
Sinan’ın en yakın arkadaşlarının ifadelerine duruşmada başvurulmadığı,
Sinan’ın sokak ortasında katlinin alacak verecek meselesine indirgenip birbirinden bağımsız iki grubun işlediği alelade bir cinayet gibi gösterilmek istendiği bu düzende,
Yargının bağımsız olduğuna ve üstünlerin hukuku olmadığına inanmayı,
Bugün tam bu saatte başlayan duruşmaya katılmayı,
Arkası sağlam şüphelilerin karşımda alaycı sırıtışını bir kez daha izlemeyi,
İki yavrum da “Anne sana bir şey olmayacak değil mi?” diyerek ağlamayı bırakana dek de adalete güvenmeyi
REDDEDİYORUM!"