Sünnetçioğlu: "Cezasızlık şüpheli kadın ölümlerinin artmasına neden oluyor"

TAKİP ET

GERÇEK HABERCİ, kadın kuruluşlarının, kadına şiddetin nedenlerini ve İstanbul Sözleşmesi konusundaki görüşlerini aktarıyor. Röportaj dizimizin bu haftaki konuğu Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu…

Sıla ARABACIOĞLU-GERÇEK HABERCİ- Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Temsilcisi Dilber Sünnetçioğlu, GERÇEK HABERCİ ’ye konuştu. 2020 yılında 171 şüpheli kadın ölümü olduğunu dile getiren Sünnetçioğlu, “Bunun temelinde katiller intihar süsü vererek cezadan kurtulmaya çalışıyor. Yani cezasızlık şüpheli kadın ölümlerinin artmasına neden oluyor” ifadelerini kullandı. Sünnetçioğlu, İstanbul Sözleşmesi’nin yılların birikimi ve tecrübesi ile hazırlandığının altını çizerek, “İstanbul Sözleşmesi öyle bir anda hazırlanmış bir sözleşme değil. Yılların araştırması, kayıtları ile yapıldı. İstanbul Sözleşmesi bilimsel bir çalışmadır. Uluslararası bir sözleşmedir” dedi. Sünnetçioğlu, İstanbul Sözleşmesi’ne karşı çıkan kesimin sözleşmeyi okumamasından kaynaklandığını savunarak, “Bazı grupların, tarikatların kulaktan dolma bilgilerle insanlara sadece algı yaratarak yapılan çalışmalar sonucu karşı çıkışlardır. Yani gerçekten okusalar onlar da sözleşmenin etkin uygulanmasını isterler” dedi.
SON 10 YILIN TABLOSU
Diğer yıllara göre kadına yönelik şiddet epey arttı. Bunun nedeni sizce nedir? Nasıl önlenebilir?
Kadın cinayetleri bir tek 2011 yılında azaldı. Kadın cinayetleri; 2010 yılında 180, 2011’de 121, 2012’de 210, 2013’de 237, 2014’de 294, 2015’de 303, 2016’da 328, 2017’de 409, 2018’de 440, 2019’da 474, 2020’de 300 yaşandı. Bu söylediğim rakamlar kadın cinayetleri. Şüpheli kadın ölümleri bu rakamların içinde değil. Bu sayılara baktığımız zaman, bir tek 2011 yılında kadın cinayetleri sayısında düşme var. Bunun nedeni de İstanbul Sözleşmesi’nin gündeme gelmesidir. Konuşulduğunda bile sayılar bu kadar düşüyorsa, etkin uygulandığında nasıl bir durum olur düşünün. Bu kadın ölümleri doğal ölüm değil, önlenebilir ölümler. Kadın cinayetlerini durdurabilmek için 6284 sayılı kadını koruma kanunu ve İstanbul Sözleşmesi’nin etkin uygulanması gerekiyor. Şiddetin temeli toplumsal cinsiyet eşitsizliğidir. Kadın boşanmak istediği, çalışmak istediği, sosyal medya hesabı açtığı, kıyafetinden ötürü öldürülüyor. Kadın, hayatı hakkında karar vermek istediği için öldürülüyor. Kadına, kendi hayatı hakkında karar vermek hakkı tanınmıyor. Kadın ve erkek eşittir. Bunun siyasi irade tarafından üstüne basa basa vurgulanması gerekiyor. Öldürülen kadın kardeşlerimiz, en çok kadınlar için güvenli olduğu söylenen kadınları kapatmak istedikleri öldürülüyor. 2020 yılının istatistiklerine göre kadınların yüzde 60’ı evlerinde öldürülüyor. Size söylediğim bu rakamlar, bizim veri komitemiz tarafından tespit edilmiş gerçek rakamlar. Her ay raporlarımızı açıklıyoruz ve bu raporlarda kadınların tek tek isimleri söyleniyor. 2020 yılında kadın cinayetlerinin azaldığı söyleniyor; ama şüpheli kadın ölümlerinde artış var. 2020 yılında 171 şüpheli kadın ölümü var. Ve bunun temelinde katiller intihar süsü vererek cezadan kurtulmaya çalışıyor. Yani cezasızlık şüpheli kadın ölümlerinin artmasına neden oluyor. Kadın cinayetlerini durdurmak istiyorsak, İstanbul Sözleşmesi etkin bir şekilde uygulanmalı. Hak ettikleri ceza verilmeli. Biz idama, hadıma karşıyız; ama işlenen suç oranında ceza verilmesi gerekir. Saçma sapan ceza indirimleri yapılmamalı. Görüyoruz şahit oluyoruz; çok seviyorum öldürdüm. Hayır! Cinayetin sebebi sevgi olamaz. Mahkemelerde indirim alabilmek için öne sürülen bahaneler var. Hiçbir bahane kadına yönelik şiddetin ve cinayetin sebebi olamaz. Kadın cinayetinin bahanesi yoktur. Takım elbiselerini giyiyorlar kafasını hafif yana eğiyor; ‘çok pişmanım hâkim bey çok seviyordum’ diyor. Bunu söyleyerek ceza indirimi alamayacağını anladığında ise bu sefer kadına iftira atmaya. Çünkü kadın ölmüş zaten konuşamıyor.
SÖZLEŞME AİLE YAPISINI BOZMAZ
İstanbul Sözleşmesi konusundan bahsetmişken size şunu sormak istiyorum. İstanbul Sözleşmesi gündeme geldiğinden beri bir ön yargı söz konusu, bunun nedeni sizce nedir? Biraz İstanbul Sözleşmesi’nin içeriğinden bahseder misiniz?
İstanbul Sözleşmesi öyle bir anda hazırlanmış bir sözleşme değil. Yılların araştırması, kayıtları ile yapıldı. İstanbul Sözleşmesi bilimsel bir çalışmadır. Uluslararası bir sözleşmedir. Sözleşmeye karşı çıkanlar içeriği bilmiyorlar, bazı grupların, tarikatların kulaktan dolma insanlara sadece algı yaratmak için yaptıkları çalışmalar sonucu karşı çıkıyorlar. Yani gerçekten okusalar onlar da karşı çıkmaz. İstanbul Sözleşmesi’nin dört temel unsuru var biraz bundan bahsetmek istiyorum. Birincisi önleme. Önleme ile şunu kastediyor; şiddetin ortaya çıkmaya cesaret edemeyeceği bir toplum yaratmak. İkincisi korumayı etkin uygulama yani kadını şiddetten korumak. Genelde kadınlar karakola başvurdukları zaman kocandır döver de sever de böyle bir şey olamaz. Üçüncüsü kovuşturma; önleyemedin, koruyamadın. Kadın öldürüldü. Hiç değilse etkin kovuşturma yap, onarıcı adaleti sağla. Dördüncüsü politika. Kadın cinayetleri politiktir. Kadını güçlendirecek politikalar üretin. Kadının ekonomik olarak güçsüzleşmesi şiddeti doğurur bu da bir şiddet türüdür. 30 milyon kadının 10-15 milyonu ev işleri ile meşgul olduğu için iş gücünden bile sayılmıyor. İstanbul Sözleşmesi’ne karşı çıkılmasını anlamlandıramıyorum. Buna karşı çıkanlar kadının kendi ayakları üzerinde durmasını, kadının kendi hayatı hakkında karar vermesini kabullenemeyenler. Bu insanlar kadını ikinci sınıf gören kişiler. Kadına yaşam hakkı tanımak istemiyorlar. İstanbul Sözleşmesi’nin aile yapısını bozduğunu savunanlar. Hangi aile? Babanın çocuklarını istismar ettiği, kadının fiziksel, cinsel, psikolojik şiddet gördüğü bir aile olamaz. Cezasızlık ve verilen indirimler kadın cinayetlerini körüklüyor. Erkekleri cesaretlendiriyor.
Cezasızlık ve verilen indirimlerden söz ettiniz. Cezasızlık kadın cinayetlerini neden körüklüyor? Bu konuyu biraz daha konuşabilir miyiz?
Kadın şiddete uğradığı zaman ya da öldürüldüğü durumlarda erkek ceza almadığı zaman, kadın katilleri cesaretleniyor. Bu indirimlerin olmaması gerekiyor. Ayrımcı indirimler olmamalı. Kadınlar kendi hayatları hakkında karar vermek istiyorlar bu kaçınılmaz. Artık kadınlar, eski kadınlar değil. Eskiden kadınlar, toplum ve aile baskısı nedeniyle susturuluyordu. Şimdiki genç kadınlarımız kadar özgür değillerdi. Bunun toplumsal ve sosyolojik sebepleri var; ama erkek şiddetine karşı kararlı bir siyasi irade ile mücadele şart.
MAGAZİN KONUSU OLMAMALI
Kadın organizasyonları, cinayet ve şiddeti önleme konusunda yeterli mi? Devletin bu konuda bir şey yapması gerekiyor mu?
Devlet yapmak istese yapar, önünde bir engel yok. Kadına yönelik şiddetle mücadelede kendi üyesi olduğum Kadın Cinayetlerini Durduracağız ve Kadın Meclisleri hakkında yorum yapayım. Kadın mücadelesi için bir taş bir tuğla koyana minnettarız, çok teşekkür ederiz. Hep birlikte mücadele ederek kadınların en temel yaşam hakkını koruyacağız. Biz davaları takip ettiğimiz zaman indirimler daha az veriliyor. Çünkü baskı oluşturuyoruz. Bazıları bize eleştiride bulunuyor; uğraşıyorsunuz bakın yine 300 kadın öldürüldü. Uğraştığımız için bu kadar, bir de düşünün uğraşmasak ne kadar olacak. Mücadelemiz sayesinde kazandığımız çok güzel kazanımlar, sonuçlar var. Kadına yönelik şiddetle ilgili 81 ile genelge gönderildi.   Burada çok kısa bir parantez koymak istiyorum. Kadın cinayetleri konusunda televizyonda dizilerde kullanılan dile, basının kullandığı dile, haberlerde kullanılan dile çok dikkat edilmesi gerekir. Mesela kadının cinayet haberini veriyor hem de en olmadık şekliyle veriliyor. O kadının kan revan içindeki görüntülerinin yerlerde ki hali bunun gösterilmemesi gerekiyor. İnsana saygıdır bu. Bu kadının ailesi, çocuğu, arkadaşları var. Cinayet haberleri magazin konusu yapılmamalı. Çıkan güzel kararların da basında yer alması gerekir. Devlet kademelerin de yapabileceği çok şey var kendimizi hep İstanbul Sözleşmesi diye tekrarlıyorum ama kilit nokta bu. Kadın cinayetlerinin anahtarı bu olduğu için sürekli bunu söylüyorum.6284 sayılı kanun ve İstanbul Sözleşmesi Siyasi iradenin gereken çalışmaları yapması gerekir. Sığınma evlerinin daha çok olması gerekir, orada ki yaşam şartları iyileştirilmeli. Kadın erkeğe uzaklaştırılma kararı aldırıyor; ama erkek yine eve geliyor. Neden bu erkeklere elektronik kelepçe takılmıyor? Bunların yapılması gerekiyor. Pandemi sürecinde infaz yasasında yapılan birtakım değişiklikler sonucu bazı erkekler dışarı çıkarıldı. Bu şu demek; sen bu kadını öldüremedin, hadi öldür de gel gibi. Bu erkekler çıkarılmadan önce şiddet uyguladığı kişiye haber verilmesi gerekir. Kadına yaklaştırılmaması gerekir. Devletin bir sürü misafirhanesi var gerekirse oraya yerleştirilmeliler.
ÇAĞRILDIĞIMIZ YERLERE GİDİYORUZ
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu olarak kadına yönelik yürüttüğünüz aktif bir proje var mı?
Pandemi döneminde kadın şiddet sayısı arttı. Kadınlar, bizi aradıkları zaman erkekler evde oldukları için rahatça konuşamıyorlar diye Whatsapp hattı kurduk. Bu pandemi döneminde bize ulaşan kadın sayısı çok arttı. Pandemi döneminde, toplantılarımız Zoom üzerinden oluyor. Daha önce bütün toplantılarımız yüz yüzeydi. Seminerlere, panellere katılıyoruz. Birçok kurum, kuruluş ve dernek bizi çağırdığı zaman kadınlara hakları, nasıl biz yol izleyecekleri, İstanbul Sözleşmesi’ni anlatıyoruz. Çağırıldığımız her yere mutlaka gidip bu konuda kadınları bilgilendiriyoruz.
Kadınların nafaka hakkına sürekli bir eleştiri söz konusu, bu konuda fikirlerinizi öğrenebilir miyim?
Bu nafaka hakkına çok fazla karşı çıkılıyor. Kanun da nafaka sadece kadına ödenir diye bir ibare yoktur. Nafaka hakkı cinsiyetsizdir. Nafaka talebinde erkekte kadında bulunabilir. Nafakanın amacı evlilik birliğinin bozulması halinde yoksul düşecek olan tarafa bir destektir. Erkekler hep karşı çıkıyor ama buyursun onlar da nafaka talebinde bulunabilir. Hak ediyorlarsa onlar da nafaka alsabilirler.
Eklemek istediğiniz bir şey var mı?
Birlikte mücadele ile kazanımlarımızı arttırabiliriz Kadın Cinayetlerini durduracağız platformu ve kadın meclisleri olarak, yardım kuruluşu değil, mücadele örgütüyüz. Amacımız tek bir kadını kurtarmak değil, bütün kadınların özgür ve eşit bir yaşama kavuşması için mücadele ediyoruz. Bunun için Türkiye’nin birçok ilince örgütlendik. 50’nin üstünde ilde Kadın Meclisleri olarak varız. Üniversiteli Kadın Meclislerimiz İşçi Kadın Meclislerimiz ve Liseli kadın meclislerimiz de kuruldu. Bizim platforma üye olsunlar. Üye olmak için aranan tek şart kadın olmaları. Yaşı, dini inancı, herhangi bir siyasi görüşü, kıyafeti bizi hiç ilgilendirmiyor. Ben kadın kardeşlerimize numaralarımızı da vermek istiyorum 7/24 arayabilirler, 0212 912 42 43 bu telefon hattımız. Whatsapp hattımız ise 0505 004 1198 çekinmeden arayıp yazabilirler.