Serdar Öztürk, sözleşmenin grevden sonra gece saat 03.00 sularında imzalandığını belirterek, "Evet o gece saat 3 gibi falan imzalanmış bitti yani. İkincisi de o gece saat 3 gibi imzalanmış. Yani salı güne ha yat bayram tatilleri sonra normalde dönecek İzmir'de. Zaten diğerinde dönmüştü bir bölümünde. İkincisinde de artık dönecek yani büro daha çok büro personelini kapsayan o ikinci sözleşmede imzalandığı için salıdan itibaren normal bir hayatımız olacak gibi görünüyor İzmir'de" dedi.
Ahmet Nesin'in, sözleşmenin mali yükünün belediye bütçesi üzerindeki etkisine dair sorusunu da yanıtlayan Öztürk, belediyenin zaten uzun süredir ciddi bir ödeme kriziyle karşı karşıya olduğunu vurguladı. "Doğruyu söylemek gerekirse aslında bu sözleşme imzalamadan önce de İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin bu ödeme sıkıntısı ciddiydi. Hatta belki izleyenlerin çoğu bilmez ama tahminen Ocak ayından bu yana aylık ücretler ayda 3 taksitte ödeniyordu. Yani üçe bölünmüştü maaşlar. Bir aylık maaşınızı üç taksitte alıyordunuz. O yüzden zaten ödeme güçlüğü vardı. Ayrıca belediye işten çıkardığı ya da emekli ettiği çalışanların tazminatlarını ödemiyordu. O ödeme güçlüğünü mahkeme formülüyle aşıyorlardı. Şimdi bu yeni sözleşme ile birlikte aradaki farkı nasıl ödeyecekler? Daha önce ödeyemedikleri ya da ayda 3 taksitte ödedikleri bu ücretleri nasıl ödeyecekler? O gerçekten soru işareti ama bu grev İzmir'de turnusol kağıdı görevi gördü bence. O da neydi? İşçilerle İzmirlileri karşı karşıya getirmek üzerine kurgulanmış bir oyundu. Bunda bir kısım başarılı oldu diye düşünüyorum. Bu ırkçılığı, bu şovenizmi nasıl aşacak İzmir bundan sonra? Asıl soru işareti bu bence. Çünkü gerekiyorsa yani sendikada özellikle DİSK'te kendi içinde bir öz eleştiri yapmalı. Kendisine yöneltilen eleştiriler doğrultusunda... Ama yaparlar mı? Valla sistemler her yerde aşağı yukarı aynı. Hani zaman zaman konuştuğumuz sendika ağalığı teriminin içi boş değil. O yüzden o zinciri kırabilirler mi? Çalışanlar üzerindeki o sendika ağalığı denilen sistemi ve baskıyı ortadan kaldırılabilir mi? Onu bilemiyorum ama bu bir fırsat kaldırırlarsa önümüzdeki dönem daha iyi şeyler olabilir. Ama dediğim gibi İzmir'deki bu ırkçılık bana göre aslında tehlikeli bir boyuta geldi" dedi.
"Genel-İş, geniş kapsamlı yapısıyla sendikalar içinde öne çıkıyor"
Programın devamında Ahmet Nesin, Genel-İş sendikasının geçmişteki gücünü hatırlatarak, "Esasında genel iş belki artış vardır. Hala öyle mi bilmiyorum ama 12 yıl döneminde genel iş en kalabalık sendikaydı. Çünkü hizmet işi olduğu için ilginç bir şekilde kimsenin... bilmediği, tahmin edemediği, belki de yakıştıramadığı... mesela kapıcıların büyük bir kısmı... yani büyük bir kısmı demeyeyim ama kapıcılar genel işe üyeydiler. Hizmet kolu olarak biz örgütleyebildiğimiz kapıcıları genel işe üye yaptırıyorduk. Genel işin bu kadar geniş kapsamlı olması mesele Abdullah Baştürk'ü DİSK'in başına getirmiştir. Hem de milletvekili yapmıştır aynı zamanda. Bana göre 12 Eylül'ün tam öncesinde de genel greve gidiyoruz diyerek ve bunu gerçekleştireceğine insanlara inandırarak iyi bir başkanlık da yapmıştır Abdullah Paşa. Diskte esasında. Sonrasından da idamdan yargılanarak bütün o ekip..." ifadelerini kullandı.
İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin yeni sözleşmenin yükünü kaldırıp kaldıramayacağına ilişkin soruya Öztürk, belediyenin işten çıkarmalara başvuracağını düşündüğünü belirtti. "Bence yapacak bundan sonra. Zaten vardı. Aslında şöyle bir çelişki var. Bir taraftan işten çıkarma var. Ama bir taraftan bakıyorsunuz işte belediyenin Eşref Paşa hastanesi var her gün orada onlarca kişi çalışabilir raporu almaya uğraşıyor onlar da işe giriyorlar. Böyle bir tuhaf çelişki var ama bu biraz kadrolaşmadan kaynaklanıyor sanırım. Yani eski belediye yönetimiyle yeni belediye yönetimi arasındaki bir kadro kavgası gibi görünüyor. Ama sonuçta belediyeye öyle ya da böyle işe başlayanlar bir sendika tercihi yapıyorlar. Genel iş aslında disk içinde olduğu kadar diğer sendikalar arasında da en fazla üyesi olan sendikadır. Çünkü adından da anlaşılacağı üzerine genel ya çok özel bir tanımlaması yok. Örneğin diskin içinde basın iş var sadece gazeteciler için. Ya da sağlık var. O da sağlık çalışanlarına yönelik. Yani daha spesifik alanlarda ama genel iş bu söylediğim, örnek verdiğim alanların dışında kalanların neredeyse tamamını kapsıyor" dedi.
"Manisa Büyükşehir Belediye Başkanı en azından evine, çocuklarına dönebilsin"
Söyleşinin sonunda Manisa’daki gelişmelere değinen Serdar Öztürk, CHP'li Belediye Başkanı Ferdi Zeyrek'in geçirdiği sağlık sorunu hakkında da konuştu. "74 yıl sonra Manisa'da CHP'li bir belediye başkanı olmuştu. Yakın çevresinden ya da meslektaşlarımdan dinlediğimde kendisi için söylenenlerden en birinci olanı çok çalışkan, çok koşturan, çok genç dinamik biri olduğu, çocukla çocuk, yaşlı ile yaşlı dert dinleyen biri olduğuydu. Talihsiz bir olay. Olay soruşturuluyor. Ben iki üç ayrı senaryoyu dinledim. Yani kötü, evet gerçekten kötü soru işaretleri gerçekten var ama böyle bir durumda şimdi bu insani tarafı hani bıraktım belediye başkanlığını, en azından evine, çocuklarına dönebilsin çünkü ciddi bir zaman dilimi geçmiş. Herkes farklı şeyler söylüyor ama sonuçta 40 dakikaları 50 dakikaları söyleyenler var. Bu da vücutta ciddi. 40 dakika gibi kenara koy 20 dakika. Yani 4 dakika, 5 dakika bile ciddi bir zaman böyle bir olayda. Şu anda uyutuluyor tıbbi bir terim olarak ama sevindirici olarak söylenen tek şey işte özellikle böbreklere elektrik çarpmasının ciddi zarar verdiğini, onun bir sıkıntı yarattığını ama şu anda aletten çıkarılarak böbreklerin kendi halinde çalıştığını ama kalple ilgili, kanla ilgili o tıbbi tedavinin devam ettiği; o yüzden de muhtemelen salı sabahına kadar takip edileceği, en erken salı günü uyanma olasılığı, uyandırılma olasılığı olduğunu söylediler. Böyle olunca da kimse bu olayın beyninde yarattığı ya da yarattığı düşünülen tahribat konusunda çok net bir şey söyleyemiyor çünkü dediğim gibi henüz uyutuluyor. Uyutulduğu için de sıkıntılı bir süreç. Bu insani bir şey" diye konuştu.
Manisa Şehzadeler eski Belediye Başkanı Gülşah Durbay’ın sağlık durumuna da değinen Öztürk, "Biraz üstü kapalı geçmek istiyorum çünkü kişilerin biraz sağlığıyla ilgili bu. Biliyorsunuz daha önce Cumhuriyet Halk Partisi'nde Şehzadeler Belediyesi Başkanlığı yapan bir hanımefendi vardı. Onun da şimdi hemen size ismini söyleyeyim, Gülşah Durbay. Evet. Kendisi Şehzadeler Belediye Başkanı ve o Ferdi Zeyrek'ten daha genç 37 yaşında. 37 yaşında anımsarsınız çok korkunç, iğrenç bir dedikoduya... Evet. yol açmıştı. Onunla ilgili bir takım dedikodular ortaya atılmıştı. Şimdi hanımefendinin o sıralarda biz öğrendik ki kendisi ciddi bir hastalıkla mücadele ediyor. Bir kanser hastasıydı. Kendisi açıkladı zaten. İşte onunla ilgili kemoterapi görüyordu. Bu olaydan sonra Ferdi Zeyrek'in başına gelen olaydan sonra konuşurken konu oralara da geldi. Orada edindiğim bilgi, hanımefendi ciddi bir tedavi sürecini geçirmiş. Ancak o nalet hastalık yeniden nüksettiğini ve vücudunda ciddi tahribata yol açtığını söylediler. Hatta geçtiğimiz günlerde hastalığa bağlı olarak ciddi bir sakatlık ya da benzeri bir şey yaşadığını söylediler. Kemiklerin otomatikman kırılma dönemi. Yani çok fazla bu konuda bir şey söylemek istemiyorum. Dediğim gibi yani kişilerin sağlığıyla ilgili olduğu için muhtemelen kendisi önümüzdeki günlerde bir açıklama yapacaktır ya da işte partisi bir açıklama yapacaktır ama yani Ferdi Zeyrek'in yanında Manisa'da Özgür Özel'in memleketi, ciddi bir başka belediye başkanının da sağlık sorunu var. O yüzden önümüzdeki aylarda Cumhuriyet Halk Partisi'nde işte Manisa'nın Şehzadeler Belediyesi'nde 37 yaşındaki ve Manisa'nın ilk kadın belediye başkanının da sağlık sorununun devam ettiğini öğrendim. Dediğim gibi çok fazla detaya girmek istemiyorum çünkü kişisel sağlık sorunudur. Ama bizim bildiğimizden daha olumsuzmuş demekle yetineyim. Geçmiş olsun, inşallah o da düzelir" ifadelerini kullandı.
