Cumhuriyet'te yer alan habere göre Eski İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer hakkındaki suçlamaları reddederken, yürütülen projelerin yasal zeminde, meclis kararları doğrultusunda hayata geçirildiğini belirtti.3 Temmuz 2025 tarihinde İzmir Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü’nde avukatlarıyla birlikte ifade veren Soyer, İzmir’in deprem gerçeği nedeniyle kentsel dönüşüm projelerine hız verdiklerini vurguladı. Soyer, müteahhitlerin düşük kâr beklentisi nedeniyle ihalelere ilgi göstermemesi sonucu kooperatifçilik modeline geçtiklerini anlattı.Bu model sayesinde vatandaşların daha uygun maliyetlerle konut sahibi olmasının sağlandığını belirten Soyer, Bayraklı’da pilot uygulama olarak başlatılan “Halk Konut” projesinden elde edilen sonuçlarla başka bölgelerdeki dönüşüm projelerinin de bu yöntemle yürütüldüğünü söyledi.Soruşturma kapsamında adı geçen bazı kooperatif başkanlarını tanımadığını, bazılarını ise sadece siyasi görevleri nedeniyle tanıdığını ifade eden Soyer, bu kişilerle herhangi bir ticari ilişkisinin olmadığını kaydetti. Projelerin detaylarına ilişkin teknik bilgilerin ise ilgili belediye birimleri tarafından yürütüldüğünü söyledi.İzbeton A.Ş. tarafından kooperatiflere iş verilmesi sürecine doğrudan müdahil olmadığını belirten Soyer, bu işlemlerin şirketin genel müdürü Heval Savaş Kaya tarafından yürütüldüğünü dile getirdi. Belediyenin bu projelerdeki tüm işlemlerinin meclis kararlarıyla yapıldığını ve hukuka aykırı bir durumun söz konusu olmadığını ifade etti.Tunç Soyer, ifadesinin sonunda “Yaptığımız işlerde kamu yararını gözeterek hareket ettik. Hiçbir şahsi menfaatim veya usulsüz işlemim söz konusu değildir” dedi.Soyer ifade verdi: “Bu ciğer kediye sığmaz, bu suçlama bana yakışmaz”
İzmir Büyükşehir Belediyesi eski Başkanı Tunç Soyer’in sekiz saat süren ifadesinin detayları ortaya çıktı. Kentsel dönüşüm uygulamaları ve belediyeye bağlı şirketlerin ihalelere katılımıyla ilgili yürütülen soruşturma kapsamında ifade veren Soyer, kendisine yöneltilen suçlamaların gerçeklerle örtüşmediğini savundu.
Soyer, ifadesinin ilk bölümünde kişisel mal varlığına değinerek, “Mal varlığım ortadadır. İkinci bir yazlık konutum da yoktur. Bu ciğer kediye sığmaz, mızrak çuvala sığmaz; nitelikli ya da niteliksiz dolandırıcılık bu haneye sığmaz” dedi.
“Kentsel dönüşümde vatandaş lehine çözüm ürettik”
Soyer, İzmir’in bir deprem kenti olduğuna vurgu yaparak, özellikle orta hasarlı binalar konusunda mevzuatın yetersiz kaldığını ifade etti. “117 yurttaşımızı kaybettiğimiz 30 Ekim depreminin ardından, orta hasarlı binalarla ilgili mülkiyet sahiplerinin ya yıkım ya da güçlendirme seçenekleriyle baş başa bırakıldığını gördük. Bu durum, vatandaşı ağır mali yüklerle karşı karşıya bıraktı” diyen Soyer, çözüm olarak F.A. plan notu değişikliğiyle yüzde 20 imar artışı sağladıklarını, böylece daire sayısının artırılarak maliyetin vatandaşın cebinden çıkmadan karşılanmasının amaçlandığını söyledi.
Ancak müteahhitlerin bu oranı yeterli bulmadığını belirten Soyer, “Vatandaş müteahhitle anlaşamayınca kooperatifleşme modelini önerdik. Bu sayede kat malikliği yerine arsa hissedarlığı yöntemi ile İZBETON’un müteahhitlik hizmeti sunmasının önünü açtık. Böylece vatandaş, çok düşük maliyetle evine kavuştu. İlk örnek Bayraklı’daki Dilber Apartmanı oldu. İnşa tamamlandı, ismi Soyer Apartmanı kondu, vatandaşlar yerleşti” ifadelerini kullandı.
“Müteahhitler ihalelere girmeyince çözümü İZBETON ile ürettik”
Soyer, görev süresi boyunca kentte tıkanan kentsel dönüşüm projelerini yeniden canlandırmak için çalıştığını belirtti. Müteahhitlerin payı düşük bulduğu için ihalelere katılmadığını dile getiren Soyer, bu çıkmazı aşmak adına İZBETON’un ihalelere girmesi kararının Büyükşehir Meclisi’nden oy birliğiyle çıktığını ifade etti.
“İZBETON’un katıldığı ihalelerde Örnekköy 3. Etap kendisinde kaldı, Ege Mahallesi ihalesi ise başka bir şirkette kaldı. Ancak bu durum bile piyasayı hareketlendirdi” dedi.
“Şenol Aslanoğlu ile yalnızca parti gündemleri konuşuldu”
CHP İzmir İl Başkanı Şenol Aslanoğlu ile aralarında herhangi bir ticari bağ olmadığını da vurgulayan Soyer, “Kendisini yalnızca 2023 yılında il başkanı olduğunda tanıdım. Aramızda yalnızca parti meselelerine dair görüşmeler olmuştur” diye konuştu.
“Sözleşmelerden sorumlu olan kişi İZBETON Genel Müdürü’dür”
Soyer, belediye meclisinin aldığı karar doğrultusunda İZBETON A.Ş.’ye devredilen işlerin, şirketin genel müdürü Heval Savaş Kaya tarafından yürütüldüğünü söyledi. “Bu işlemlerde doğrudan hiçbir dahlim olmadı. İZBETON, kooperatiflerle yaptığı sözleşmeleri kendi inisiyatifiyle ve yetkisiyle gerçekleştirdi” dedi.
“Zaman kaybı da bir kamu zararıdır”
İfadesinde kamu görevlilerinin zaman kaybının yol açabileceği toplumsal sonuçlara da değinen Soyer, “Kişisel hayatta kaybedilen zaman bile telafisi zor sonuçlar doğurabilirken, kamu hayatında bunun etkisi çok daha büyük olabilir. Eğer aynı yöntemlerle beklemeye devam etseydik, bugün bu ifade dahi alınmazdı. Ama ben beklemedim, çözüm aradım” diye konuştu.
“Türkiye’nin dört bir yanına örnek olacak modeller geliştirdik”
Soyer, Halk Konut ve kooperatifleşme modelinin sadece Bayraklı’da değil, İzmir’in farklı bölgelerinde de başarıyla uygulandığını belirtti. İzmir Ticaret Odası, EBSO ve benzeri kurumların üyelerini de sürece dahil ettiklerini anlatan Soyer, “Bu model ekonomik demokrasinin bir örneğidir. Sadece kentsel dönüşümde değil, tarımda, ulaşımda ve geri dönüşümde de bu yaklaşımı benimsedik. İZTAŞIT ve çöp toplayıcılarının kooperatifleşmesi gibi uygulamalar Türkiye’nin tüm yerel yönetimlerine örnek olabilir” dedi.
“20 yıldır kamu kaynaklarını yönettim, bu suçlama yakışmaz”
İfadesinin son bölümünde Soyer, EXPO 2015 adaylığı döneminden bu yana büyük bütçeleri yönettiğini hatırlatarak, mal varlığının ortada olduğunu söyledi: “Alsancak’ta, Alaçatı Port’ta değil; Seferihisar Ulamış’ta 75 metrekare zeminli bir evde yaşıyorum. Bu ciğer kediye sığmaz. Bu suçlama, hayatımı adadığım değerlere yakışmaz. Ben sahip olmanın hırsıyla değil, ‘olmak’ fikrinin erdemiyle yaşadım. Yazdığım kitabın ilk cümlesiyle bitireyim: ‘Bizi bilen bilir, bilmeyen de kendisi gibi bilir.’ Mevlana’nın bu sözü, bu ifadenin son sözü olsun.”
İzmir Büyükşehir Belediyesi eski Başkanı Tunç Soyer’in sekiz saat süren ifadesinin detayları ortaya çıktı. Kentsel dönüşüm uygulamaları ve belediyeye bağlı şirketlerin ihalelere katılımıyla ilgili yürütülen soruşturma kapsamında ifade veren Soyer, kendisine yöneltilen suçlamaların gerçeklerle örtüşmediğini savundu.
Soyer, ifadesinin ilk bölümünde kişisel mal varlığına değinerek, “Mal varlığım ortadadır. İkinci bir yazlık konutum da yoktur. Bu ciğer kediye sığmaz, mızrak çuvala sığmaz; nitelikli ya da niteliksiz dolandırıcılık bu haneye sığmaz” dedi.
“Kentsel dönüşümde vatandaş lehine çözüm ürettik”
Soyer, İzmir’in bir deprem kenti olduğuna vurgu yaparak, özellikle orta hasarlı binalar konusunda mevzuatın yetersiz kaldığını ifade etti. “117 yurttaşımızı kaybettiğimiz 30 Ekim depreminin ardından, orta hasarlı binalarla ilgili mülkiyet sahiplerinin ya yıkım ya da güçlendirme seçenekleriyle baş başa bırakıldığını gördük. Bu durum, vatandaşı ağır mali yüklerle karşı karşıya bıraktı” diyen Soyer, çözüm olarak F.A. plan notu değişikliğiyle yüzde 20 imar artışı sağladıklarını, böylece daire sayısının artırılarak maliyetin vatandaşın cebinden çıkmadan karşılanmasının amaçlandığını söyledi.
Ancak müteahhitlerin bu oranı yeterli bulmadığını belirten Soyer, “Vatandaş müteahhitle anlaşamayınca kooperatifleşme modelini önerdik. Bu sayede kat malikliği yerine arsa hissedarlığı yöntemi ile İZBETON’un müteahhitlik hizmeti sunmasının önünü açtık. Böylece vatandaş, çok düşük maliyetle evine kavuştu. İlk örnek Bayraklı’daki Dilber Apartmanı oldu. İnşa tamamlandı, ismi Soyer Apartmanı kondu, vatandaşlar yerleşti” ifadelerini kullandı.
“Müteahhitler ihalelere girmeyince çözümü İZBETON ile ürettik”
Soyer, görev süresi boyunca kentte tıkanan kentsel dönüşüm projelerini yeniden canlandırmak için çalıştığını belirtti. Müteahhitlerin payı düşük bulduğu için ihalelere katılmadığını dile getiren Soyer, bu çıkmazı aşmak adına İZBETON’un ihalelere girmesi kararının Büyükşehir Meclisi’nden oy birliğiyle çıktığını ifade etti.
“İZBETON’un katıldığı ihalelerde Örnekköy 3. Etap kendisinde kaldı, Ege Mahallesi ihalesi ise başka bir şirkette kaldı. Ancak bu durum bile piyasayı hareketlendirdi” dedi.
“Şenol Aslanoğlu ile yalnızca parti gündemleri konuşuldu”
CHP İzmir İl Başkanı Şenol Aslanoğlu ile aralarında herhangi bir ticari bağ olmadığını da vurgulayan Soyer, “Kendisini yalnızca 2023 yılında il başkanı olduğunda tanıdım. Aramızda yalnızca parti meselelerine dair görüşmeler olmuştur” diye konuştu.
“Sözleşmelerden sorumlu olan kişi İZBETON Genel Müdürü’dür”
Soyer, belediye meclisinin aldığı karar doğrultusunda İZBETON A.Ş.’ye devredilen işlerin, şirketin genel müdürü Heval Savaş Kaya tarafından yürütüldüğünü söyledi. “Bu işlemlerde doğrudan hiçbir dahlim olmadı. İZBETON, kooperatiflerle yaptığı sözleşmeleri kendi inisiyatifiyle ve yetkisiyle gerçekleştirdi” dedi.
“Zaman kaybı da bir kamu zararıdır”
İfadesinde kamu görevlilerinin zaman kaybının yol açabileceği toplumsal sonuçlara da değinen Soyer, “Kişisel hayatta kaybedilen zaman bile telafisi zor sonuçlar doğurabilirken, kamu hayatında bunun etkisi çok daha büyük olabilir. Eğer aynı yöntemlerle beklemeye devam etseydik, bugün bu ifade dahi alınmazdı. Ama ben beklemedim, çözüm aradım” diye konuştu.
“Türkiye’nin dört bir yanına örnek olacak modeller geliştirdik”
Soyer, Halk Konut ve kooperatifleşme modelinin sadece Bayraklı’da değil, İzmir’in farklı bölgelerinde de başarıyla uygulandığını belirtti. İzmir Ticaret Odası, EBSO ve benzeri kurumların üyelerini de sürece dahil ettiklerini anlatan Soyer, “Bu model ekonomik demokrasinin bir örneğidir. Sadece kentsel dönüşümde değil, tarımda, ulaşımda ve geri dönüşümde de bu yaklaşımı benimsedik. İZTAŞIT ve çöp toplayıcılarının kooperatifleşmesi gibi uygulamalar Türkiye’nin tüm yerel yönetimlerine örnek olabilir” dedi.
“20 yıldır kamu kaynaklarını yönettim, bu suçlama yakışmaz”
İfadesinin son bölümünde Soyer, EXPO 2015 adaylığı döneminden bu yana büyük bütçeleri yönettiğini hatırlatarak, mal varlığının ortada olduğunu söyledi: “Alsancak’ta, Alaçatı Port’ta değil; Seferihisar Ulamış’ta 75 metrekare zeminli bir evde yaşıyorum. Bu ciğer kediye sığmaz. Bu suçlama, hayatımı adadığım değerlere yakışmaz. Ben sahip olmanın hırsıyla değil, ‘olmak’ fikrinin erdemiyle yaşadım. Yazdığım kitabın ilk cümlesiyle bitireyim: ‘Bizi bilen bilir, bilmeyen de kendisi gibi bilir.’ Mevlana’nın bu sözü, bu ifadenin son sözü olsun.”