Anaysa değişikliği nedeniyle yaşanan referandum süreci, toplumda siyasi anlamda; olumlu olumsuz çok değişik duyguların gelişmesine neden oldu. Benim gözleyebildiğim olumlu davranışlar, tam arzuladığım şekilde ve düzeyde gelişmese de toplumda HAYIR cephesini oluşturan kesimde geleceğimizin politikalarına da ışık tutacak şekilde, geçmişin moda söylemiyle geniş bir “Birleşik Cephe” oluşturdu. Bu konu gelecekte çok kafa yormamız gereken, neden ayrışmıştık, ya geçmişteki ayrışmaların günümüzde artık bir geçerliliğinin kalmadığı, ya da çoğumuzun anlamını doğru algıladığını sanmadığım, ancak sık telefuz edilen ülkemizin gerçekten bir “BEKA” sorunu var. Eğer sorun bu ise demek ki; herkes doğru anlıyor ve değerlendiriyor. Böylece BEKA nın; devletin; ölmezlik, kalıcılık, süreklilik anlamına geldiğini tahminimin ötesinde doğru biliyor.
Kısaca vurgulamaya çalıştığım bu iki neden bu düzeyde bir yakınlaşma ve ortak davranışa neden oluyorsa ülkemiz adına umutlu olmamız için çok sağlam gerekçelerimiz var demektir.
Bu olumlu hislerimin etkisiyle, elimize geçen bu fırsatı kaçıracağımız endişesini taşıyorum. Bu endişede elbette bireysel ihmallerin rolü olabilir, ama asıl sorun, örgütlerin,örgütlü kişleri, planlı, amaç odaklı, harekete geçirememeleri nedeniyle olursa bunun tesellisi olamayacaktır.
Bakın Melih Cevdet Anday ne diyor;
Uyuyamayacaksın
Düzelmeden memleketin hali
Düzelmeden dünyanın hali
Gözüne uyku girmez ki…
Uyuyamayacaksın
Bir sis çanı gibi gecenin içinde
Ta gün ışıyıncaya kadar
Vakur metin sade çalacaksın.
Referandum çalışmalarında oyları HAYIR cephesinin lehine dönüştürecek kesimlerin yani; MHP muhalifleri, Sadet Partisi, BBP partisinin muhalif kesimleri ile AKP tabanında ses getirecek çalışmaları organize edebildiğimiz taktirde başarı şansımız olacaktır. Vatan Partisi örgütlerinin dimağı ve Gazete ve TV’ye sahip olması nedeniyle çalışmalarını yürütüyor. DSP, DP gibi partiler de ayaktalar.
Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu MHP muhaliflerinden bazılarıyla yaptığı ortak çalışmalar ses getiriyor. Meral Akşener bireysel çalışmalarıyla faydalı olmaya çalışıyor. Bunları görüyorum. Ancak Manisa, Balıkesir hatta Mersin illerinde MHP oylarını tabanda etkileyecek bir çalışmayı göremiyorum. Belediyeleri MHP’de olduğundan ister istemez genel Merkezlerinin tavırlarına karşı duramadıkları gibi parti muhaliflerinin tabanda çalışma yapmalarına da şans tanımıyorlar. Bu nedenle bu illerde CHP örgütleri önayak olamalılar. Manisa’da Deniz Baykal ve Muharrem İnce’nin çalışmalarına ek MHP muhaliflerine mutlaka miting, panel vb bir etkinlik sağlamalıyız. Ben internette Bütünşehirler ile ilgili % 60-70 Hayır oylarının olduğunu görüyorum. Bunları, kimse kusura bakmasın ama hiç te gerçekçi bulmuyorum. Siyasi iktidarın “Olağanüstü Hal” kapsamında devletin olanaklarını bu düzeyde hor ve partizanca kullanmasının mutlaka bir karşılığının olacağını göreceğiz. İzmir ile ilgili ciddi bir rehavet yaşıyoruz. Deniz Baykal’ın ve Muharrem İnce’nin ne kadar etkili olduklarını görüyoruz. İzmir İl Başkanlığı kırsal kesime giderken özellikle seçim kaybettiğimiz Ödemiş, Kiraz, Kınık, Torbalı, Menderes gibi yerlerde, Özellikle Yüksel Çakmur’u, sağlığı elverişliyse Hilmi Değirmenci, Selçuk Ayhan, Hakkı Ülkü vb öncü kadrolarla köylerde kahve toplantıları hiç düşünmüyor mu? İlçelerde mevcut ve geçmişte hizmeti olmuş aday olmuş öncü kadro rolüne soyunmuş tüm partilileri görevlendirmeyi planlamak ve harekete geçirmek gerekir. Benim örgütün bireysel çabalarını görmemezlikten geldiğim sanılmasın. Herkesi çalışmalara dahil ederek örgütte birlik anlayışını yaygılaştırmalıyız. Konu senin benim meselem değil. Şu söylemler çok yaygın telefuz ediliyor. Efendim herkes bir kişiyi ya da komşusunu ikna etse başarı sağlanır. Bu iyi niyet temennileri örgülü çalışmayı dışlayıp bireysel rehavete kolaylık sağlayan davranışlardır. İnsanları örgütsel yapı içinde harekete dahil etmeliyiz.
Belirttiğim isimlerin hatta burada adlarını sehven yazmadıklarımın kitle içinde çalışma tarzlarına şahit olduğum için katkı sağlayacaklarına inanıyorum.
Örgütün kolektif çalışma alışkanlıklarını tükettiğini görüyorum. Oysa Örgütte ki bir arkadaşın sorumluluğunda gidilecek köy ya da ilçe başkanıyla kararlaştırılacak bir günde adını andığım, partide emeği geçmiş önderlerden biri ya da ikisine sadece sağlanacak bir araçla ( nasıl sağlanacağını yazmıyayım) günde en az üç tane kahve toplantısı yapılır. İlin para harcamasına gerek yok gidenler sandeviçlerini birlikte götürürler. Bu referandumu kazanmamızın anahtarı CHP’nin oylarının yüksek olduğu yerlerde geçmiş oy oranlarını bu referandumda, geçmişte sandığa gitmemiş % 15 küskünleri dahil ederek en az % 50 arttıramadığı taktirde kaybedeceğimizi aklımızdan çıkarmamalıyız. Bu hedef İzmirde % 75 HAYIR oyu demektir. Genel duruma baktığımızda Sadet Partisi, BBP, ÖDP, HDP, MHP muhalifleri, VP, DP ve AKP’den gelecek oylardan da % 10 bir birikim olursa HAYIR cephesi kazanır. Konu öyle kolay görülmüyor.
Yüreğinize sağlık üstad,her seçimde,İzmir ili CHP hakkındaki bazen sert bazende yakın planda yapılması gerektiren öngörülü,olumlu ve yapıcı eleştirilerinizi herdaim takip etmekteyim.köprüden önceki son çıkış olan bu referandum ile ilgili uyarılarınızı da umalımki merkez ve il yöneticileri bunları değerlendirmeye alır.Saygılarımla.