Muhammed İkbal “Hırs insan için bitmeyen fakirliktir” demiş.
Yani hırsızını önleyemez, onunla başa çıkamazsanız ne gözünüz doyar ne de gönlünüz.
Doymak bilmeyen iştahla yarınlara saldırırsınız.
Bu nedenle de iştahımızın insanlığımızı tüketmesine izin vermemeliyiz.
Bir süredir İzmir Kent Konseyi seçimlerine kilitlendik.
Hem de CHP’nin aylarca tartışılan il kongresinden hemen sonra.
Daha bir dizi tartışmanın ateşi soğumamışken, yeni bir ateşi alevlendirdik.
Bitmeyen hırsımız sayesinde
Öyle görünüyor ki 29 Şubat 2020 gününe kadar hırs tartışması bu seçimler üzerinden yürüyecek.
Bir grup insan, mevcut İzmir Kent Konseyi Yönergesinin Kent Konseyleri Yönetmeliği’ne aykırı olduğunu savunuyor.
Bu yüzden de bu yönergeye göre yapılacak seçimlerin eksik ve aykırılıklar içeriğini, bunun sonucunda da İzmir Kent Konseyi’ne kayyum atanmasına kadar sürecek bir dizi olayların tetiklenebileceğine işaret ediyor.
Bir grup ise söylenenleri hiç umursamıyor.
İddialara baktığınızda, yaşananların insanoğlunu bitmeyen hırslarıyla nereye götürdüğünü gösteriyor.
Sokakta insanlar aç, trafik felç, yatırımlar bekliyor ama derdimiz kent konseyi seçimleri.
Senin adamın, benim adamım çekişmesi.
İzmir tam da iktidarın istediği noktaya yavaş yavaş gidiyor.
Hikâye bu ya; genç adam antika merakıyla Anadolu’nun en ücra köşelerini dolaşıyor.
En büyük özelliği de gözüne kestirdiği antikaları yok pahasına satın almaktı.
Günlerden bir gün, yolları kapatan kar yüzünden arabasını terk etmiş ve yoğun tipi altında donmak üzereyken, bir ihtiyar tarafından bulunup onun kulübesine davet edildi.
Yaşlı adam “Günlerdir hasta olduğumdan odun kesmek için ilk defa dışarıya çıktım. Meğer seni bulmak için iyileşmişim” dedi.
Kulübeye geldiklerinde, antikacının gözleri fal taşı gibi açıldı.
Odanın orta yerinde gördüğü üç-dört iskemle, şimdiye kadar gördüğü en güzel antikalardı. Yaşlı adam, “Bugün soba yakamadım, ama bu yorganlar seni ısıtacaktır” dedi.
Genç adam bütün yorgunluğuna rağmen bir türlü uyuyamıyordu.
Ertesi gün gitmeden önce ne yapıp edip o iskemleleri almalıydı.
Sandalyeleri kaptığı gibi kaçmak bile mümkündü.
Yürümeye dahi mecali olmayan ihtiyar, sanki onun peşinden koşabilecek miydi?
Sabahleyin gözlerini açtığı gibi odadaki sandalyelerin gözden kaybolduğunu fark etti.
“İhtiyar kurt herhalde planımı fark etti” diye düşündü.
Kahvaltıda yaşlı adama, “İliğim, kemiğim ısınmış, çorbanız da harika olmuş; âmâ akşamki iskemleleri göremiyorum” dedi.
Yaşlı adam odanın köşesine yığdığı iskemle parçalarından sonuncusunu da sobaya atarken: “İskemle, dünyanın malı evladım! Biz misafirimizi üşütür müyüz?” dedi.
İzmir Kent Konseyi seçimleri bana genç antikacıyı anımsattı bu yüzden.
“Ne bitmek bilmez bir hırsmış” dedim kendi kendime.
Dedim de koca İzmir’de yaşlı adam kim onu bulamadım işte…